Kalsaydın yokluğunla yok olmazdı bu şehir.. Kaçmakla mutluluklar bulunmuyor bunu bil.. Yaprak kıpırdamıyor, yüreğim öyle susmuş.. Sana,bana,sevgimize; Olanlar olmuş,olanlar olmuş... ...
….. Fernanda yaşayan bir ölüydü. Bin kilometre kadar uzaktaki bir kentte doğup büyümüştü. Karanlık gecelerde ıssız sokakların kaldırım taşlarında, artık tarihe karışmış genel valilerin araba seslerinin hala duyulduğu kasvetli bir kentti burası. Akşamın altısı oldu mu, tam otuz iki kuleden ölüm çanları çalınırdı. Musalla taşını andıran tahta döşemeli malikanede, hiç güneş yüzü görülmezdi. Bahçedeki servi ağaçları, yatak odalarının soluk, ağır perdeleri, bahçenin yediverenlere sarılı kemerleri havayı büsbütün boğardı. Fernanda, genç kızlık çağına gelinceye dek, komşu evlerde, birinin öğle uykusu uyumamak direnciyle yıllar yılı sürdürdüğü piyano derslerinin melankolik uğultusu dışında, dünyadan habersiz büyümüştü. Fernanda, panjurların ardından sızan ışıkta teni yeşil sarı görünen hasta annesinin odasında oturur, metodik, tekdüze, duygusuz tuşların sesini dinler ve kendisi cenaze çelenkleri örerek solup giderken, o müziğin dünya demek olduğunu düşünürdü. Akşam ateşiyle yanıp ter döken annesi, ona geçmişin ne bulunmaz güzellikte olduğunu anlatırdı. Fernanda daha ufacıkken, ay aydınlığı bir gece, beyazlar giyinmiş çok güzel bir kadının bahçedeki küçük kiliseye doğru yürüdüğünü görmüştü…
Gözlerinin önünden hiç gitmeyen o görüntünün Fernanda'yı tedirgin eden yanı, kadının tıpkı kendi eşi olmasıydı. Sanki genç kızlık halini, yirmi yıl önceden görmüş gibiydi…
Efendim, türk halkı olarak gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… neticede de fazla tuz tüketiminin bir çok hastalık için risk faktörü olduğundan da bihaberiz…
Efendim, iyot eksikliği olan bir ülkede yaşadığımızdan dolayı özellikle otuzlu yaşlardan sonra iyot oranı yüksek ve sodyum oranı düşürülmüş tuzlar (diyet) kullanılması tavsiye edilir… sodyum oranı düşürülmüş tuzların su tutma özelliği azaltılmış demektir ve hipertansiyon hastalarının yanı sıra herkesin bu tür tuzları kullanmayı öğrenmesi gerekmektedir… zirâ, toplumca gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… tuz, direk olarak suyu damar içinde tutarak tansiyon yükselmesine ve damar dışına sıvı kaçışına sebep olur ve ödem dediğimiz şişkinlikler oluşur…. Ayrıca, sodyuma karşı duyarlılık gösteren kişilerde fazla tuz tüketimi kan basıncını yükselterek hipertansiyonun yanı sıra böbrek, kalp ve ayrıca felç gibi hastalıklara zemin hazırlar… tuz tüketimi sınırlandırılsın der beste…
Efendim, gene bir hatırlatma yapalım… son zamanlarda, özellikle kilo vermek isteyenlerin veya hipertansiyondan kaçınmak isteyenlerin sodyum alımını azaltmak amaçlı piyasada tuz yerine geçen maddeleri kullanmayı tercih etmektedirler… herkes için sağlıklı ve uygun bir seçim değildir bu tür maddeler… özellikle böbrek hastaları için…. Çünkü, tuz yerine geçen bu tür maddelerin muhteviyatında sodyum yerine potasyum bulunmaktadır…
Efendim, tuz kimi durumlarda zehir, kimi durumlarda panzehirdir… bu nedenle yerinde ve gereğince tuz tüketimi gerekmektedir… velhâsılı, rahatsızlıklarınız göz önünde bulundurularak, hangi miktarda tuz tüketmeniz gerektiğini doktorunuza danışarak öğrenmenizi salık veririm…
Kalp kırdığının…
'Ağlarım, ağlatmam hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzârım'
M. Akif
sevgili nusret orhan bey amca, merhaba :)
sanırım yasağım kalkmış; nasılsınız efendim, özleniyorsunuz...
şikâyetlerim için bir ara tekrar uğrayacağım ;)
saygı ilen...
...
Kalsaydın yokluğunla yok olmazdı bu şehir..
Kaçmakla mutluluklar bulunmuyor bunu bil..
Yaprak kıpırdamıyor, yüreğim öyle susmuş..
Sana,bana,sevgimize;
Olanlar olmuş,olanlar olmuş...
...
….. Fernanda yaşayan bir ölüydü. Bin kilometre kadar uzaktaki bir kentte doğup büyümüştü. Karanlık gecelerde ıssız sokakların kaldırım taşlarında, artık tarihe karışmış genel valilerin araba seslerinin hala duyulduğu kasvetli bir kentti burası. Akşamın altısı oldu mu, tam otuz iki kuleden ölüm çanları çalınırdı. Musalla taşını andıran tahta döşemeli malikanede, hiç güneş yüzü görülmezdi. Bahçedeki servi ağaçları, yatak odalarının soluk, ağır perdeleri, bahçenin yediverenlere sarılı kemerleri havayı büsbütün boğardı. Fernanda, genç kızlık çağına gelinceye dek, komşu evlerde, birinin öğle uykusu uyumamak direnciyle yıllar yılı sürdürdüğü piyano derslerinin melankolik uğultusu dışında, dünyadan habersiz büyümüştü. Fernanda, panjurların ardından sızan ışıkta teni yeşil sarı görünen hasta annesinin odasında oturur, metodik, tekdüze, duygusuz tuşların sesini dinler ve kendisi cenaze çelenkleri örerek solup giderken, o müziğin dünya demek olduğunu düşünürdü. Akşam ateşiyle yanıp ter döken annesi, ona geçmişin ne bulunmaz güzellikte olduğunu anlatırdı. Fernanda daha ufacıkken, ay aydınlığı bir gece, beyazlar giyinmiş çok güzel bir kadının bahçedeki küçük kiliseye doğru yürüdüğünü görmüştü…
Gözlerinin önünden hiç gitmeyen o görüntünün Fernanda'yı tedirgin eden yanı, kadının tıpkı kendi eşi olmasıydı. Sanki genç kızlık halini, yirmi yıl önceden görmüş gibiydi…
Gabriel García Márquez / Yüzyıllık Yalnızlık
sen benim kim olduğumu biliyor musun? ...
ee böyle bir soruya aynı paralellikte bundan başka verecek cevap bulamadım....
Bu başlık sorunlu görünüyor gözüme…
Biri, ‘ şu an ne dinliyorsun? ’ başlığı ekleyebilir meselâ…
Tavsiye bizden…
daha da buraya gelmem...
Efendim, türk halkı olarak gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… neticede de fazla tuz tüketiminin bir çok hastalık için risk faktörü olduğundan da bihaberiz…
Efendim, iyot eksikliği olan bir ülkede yaşadığımızdan dolayı özellikle otuzlu yaşlardan sonra iyot oranı yüksek ve sodyum oranı düşürülmüş tuzlar (diyet) kullanılması tavsiye edilir… sodyum oranı düşürülmüş tuzların su tutma özelliği azaltılmış demektir ve hipertansiyon hastalarının yanı sıra herkesin bu tür tuzları kullanmayı öğrenmesi gerekmektedir… zirâ, toplumca gereğinden fazla tuz tüketiyoruz… tuz, direk olarak suyu damar içinde tutarak tansiyon yükselmesine ve damar dışına sıvı kaçışına sebep olur ve ödem dediğimiz şişkinlikler oluşur…. Ayrıca, sodyuma karşı duyarlılık gösteren kişilerde fazla tuz tüketimi kan basıncını yükselterek hipertansiyonun yanı sıra böbrek, kalp ve ayrıca felç gibi hastalıklara zemin hazırlar… tuz tüketimi sınırlandırılsın der beste…
Efendim, gene bir hatırlatma yapalım… son zamanlarda, özellikle kilo vermek isteyenlerin veya hipertansiyondan kaçınmak isteyenlerin sodyum alımını azaltmak amaçlı piyasada tuz yerine geçen maddeleri kullanmayı tercih etmektedirler… herkes için sağlıklı ve uygun bir seçim değildir bu tür maddeler… özellikle böbrek hastaları için…. Çünkü, tuz yerine geçen bu tür maddelerin muhteviyatında sodyum yerine potasyum bulunmaktadır…
Efendim, tuz kimi durumlarda zehir, kimi durumlarda panzehirdir… bu nedenle yerinde ve gereğince tuz tüketimi gerekmektedir… velhâsılı, rahatsızlıklarınız göz önünde bulundurularak, hangi miktarda tuz tüketmeniz gerektiğini doktorunuza danışarak öğrenmenizi salık veririm…
Bjork - All is Full of Love
muhteşem bir şarkı...
muhteşem bir yorum...
ve …
olağanüstü bir klip…