Resmi tarihin genellikle hatırlamak istemediği, Osmanlı ordusunun terhis edilmesine doğu cephesinde direnen, Atatürk'e en büyük desteği veren, fakat daha sonraları İZMİR SUİKASTİnde, Atatürk'e suikast planlayanlar arasında gösterilerek, siyasetten bertaraf edilen bir büyük kahraman... Ruhu şad olsun...
Otoriter, emir altında olmayı kabullenmeyen, meclisteki abilerinin yönlendirdiği, siyasetin kirli oyunları arasında sıkışıp kalan, düzenli ordu kurulduğu aşamada da katılmayı reddeden, bir kuva-i milliye kahramanı... O'nun Yunana sığınışı dedikleri şey, oldukça hasta olduğu bir dönemde, yurtdışına çıkmak zorunda iken, Yunan birliklerinden izin alarak o güzergah üzerinden Avrupaya geçmesidir... Daha fazla ayrıntıya gerek yok. Bu kadarı yeterli olsun. Yunan ordusunda savaşmışmış, satılıkmış...bilmem ne! Bu nasıl bir tarih anlayışıdır? Hanımlar Beyler unutmayalım ki TARİH, İDEOLOJİMİZİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR ve OLAMAZ!
'Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim! Tek isteğim benim gibi Müslümanlar'ın zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır! Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler! Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak? Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken! Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı! ? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; 'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! ' diye çağıramaz mı! ? Buna da mı gücünüz yetmiyor! ? Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: 'Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! ' Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın! Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları! 'Allah'ım! Sana şikayette bulunuyorum... Sana şikayette bulunuyorum... Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin... Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? ... Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı? Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum. Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı... Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikayet ediyoruz...' ________ŞEYH AHMED YASİN_________
(Geçen yıl uğradığı İsrail saldırısı sonrası yazdığı yazısıdır...)
Kayıp bir sevinci, silahlar gölgesinde diriltmeye çabalayan Filistin'in asil ve korkusuz direnişçilerine selam olsun! ... Teslimiyeti reddedişleri, isyan bayrağına dokudukları onurları, yaşam denen mücadelemize bir yol olsun... Dünyanın dört yanından sesleniyoruz sana ey mazlumFilistin! Kazanman için o toprakların sahibi olman yetecektir. Bu zulüm nereye ulaşabilir ki, senin içinde gittikçe kora dönüşen bu isyan varken bu işgal nerede sonuçlanabilir ki? Sen ey gözyaşlarının altına gülümseyi eklemeyi ihmal etmeyen Filistin! Sen ey umudu nakış nakış kalplerimize dokuyan, hüzün bakışlı Filistin! Senin kalbine korku salabilir mi bu zalimler, bu firavunlar? Senin zafere inancını altedebilirler mi? Direnişin kutlu, onurlu mücadelen zafere doğru olsun... ___West_Indies___ ...
KARDEŞLERİM! İsmet Özel'in 'ayrılışı' ile bence gereksiz bir sükut-u hayale uğramıyormuyuz? onun şiirleri kadar nesirlerini de okuyanlarımız iyi bileceklerdir ki, o zaten 'aramızda' hiç olmadı ki? tahrir vazifeleri'nin son yazısı olan 'sabah öğren akşam öl, günboyu ömür yeter' yazısında, 'meğer bir kişi bile yokmuymuş' yalnızlığını ve tek başınalığını herdaim yaşayan Özel'in ayrılışını sürpriz bulanların, nasıl bir nicelik ve nitelikte İsmet Özel okuru olduklarını gözden geçirmelerini öneririm. zira o, biz beyazlığa soyunurken, beyazların yöresinde nasibinin kalmadığını deşifre edeli uzun yılar oldu... Yine de şiirde varılabilecek son nokta olan bu 'büyük ve yalnız adamı' ve sevenlerini coşkuyla selamlıyorum...mustafa evci
zarif şairimiz...
'benim yazılarım bir intihar denemesidir...'
Resmi tarihin genellikle hatırlamak istemediği, Osmanlı ordusunun terhis edilmesine doğu cephesinde direnen, Atatürk'e en büyük desteği veren, fakat daha sonraları İZMİR SUİKASTİnde, Atatürk'e suikast planlayanlar arasında gösterilerek, siyasetten bertaraf edilen bir büyük kahraman...
Ruhu şad olsun...
Otoriter, emir altında olmayı kabullenmeyen, meclisteki abilerinin yönlendirdiği, siyasetin kirli oyunları arasında sıkışıp kalan, düzenli ordu kurulduğu aşamada da katılmayı reddeden, bir kuva-i milliye kahramanı...
O'nun Yunana sığınışı dedikleri şey, oldukça hasta olduğu bir dönemde, yurtdışına çıkmak zorunda iken, Yunan birliklerinden izin alarak o güzergah üzerinden Avrupaya geçmesidir...
Daha fazla ayrıntıya gerek yok. Bu kadarı yeterli olsun.
Yunan ordusunda savaşmışmış, satılıkmış...bilmem ne! Bu nasıl bir tarih anlayışıdır?
Hanımlar Beyler unutmayalım ki TARİH, İDEOLOJİMİZİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR ve OLAMAZ!
http://www.antoloji.com/grup/kayip-ulke-filistin
filistin ile ilgili platformumuza davetlimizsiniz...
_____BIRAKIN SAVAŞÇI ONURUYLA ÖLELİM_____
'Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde,
türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!
Tek isteğim benim gibi Müslümanlar'ın zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış!
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,
Allah için kızmaz mı! ? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! '
diye çağıramaz mı! ? Buna da mı gücünüz yetmiyor! ?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: 'Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! '
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!
Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!
Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
'Allah'ım! Sana şikayette bulunuyorum... Sana şikayette bulunuyorum...
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum.
Sen mustazafların Rabbisin... Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? ...
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum.
Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı...
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikayet ediyoruz...'
________ŞEYH AHMED YASİN_________
(Geçen yıl uğradığı İsrail saldırısı sonrası yazdığı yazısıdır...)
FİLİSTİN'İM, UTANCIM...GÖZYAŞIM...DİRENİŞİM...
Kayıp bir sevinci, silahlar gölgesinde diriltmeye çabalayan Filistin'in asil ve korkusuz direnişçilerine selam olsun! ...
Teslimiyeti reddedişleri, isyan bayrağına dokudukları onurları, yaşam denen mücadelemize bir yol olsun...
Dünyanın dört yanından sesleniyoruz sana ey mazlumFilistin! Kazanman için o toprakların sahibi olman yetecektir. Bu zulüm nereye ulaşabilir ki, senin içinde gittikçe kora dönüşen bu isyan varken bu işgal nerede sonuçlanabilir ki?
Sen ey gözyaşlarının altına gülümseyi eklemeyi ihmal etmeyen Filistin!
Sen ey umudu nakış nakış kalplerimize dokuyan, hüzün bakışlı Filistin!
Senin kalbine korku salabilir mi bu zalimler, bu firavunlar? Senin zafere inancını altedebilirler mi?
Direnişin kutlu, onurlu mücadelen zafere doğru olsun...
___West_Indies___
...
Fotoğraflar geçiyor gözümün önünden...
Sadece fotograf...
Şehitlere bakıyorum...
Kelimelerim yok... Onlara inanmayı coktan bıraktım...
Dilim yok... Anladığım bir şey de...
Kendimi temize çıkaracak halim hiç yok...
Sadece bir cümle... Tek bir cümle...
ŞİMDİ FİLİSTİN'DE OLMAK VARDI...
(Ayşen Yeşilkaya)
Şaron'a bu vatanın sahiplerinin olduğunu öğretecek çarpışma gelecektir...
KARDEŞLERİM!
İsmet Özel'in 'ayrılışı' ile bence gereksiz bir sükut-u hayale uğramıyormuyuz? onun şiirleri kadar nesirlerini de okuyanlarımız iyi bileceklerdir ki, o zaten 'aramızda' hiç olmadı ki?
tahrir vazifeleri'nin son yazısı olan 'sabah öğren akşam öl, günboyu ömür yeter' yazısında, 'meğer bir kişi bile yokmuymuş' yalnızlığını ve tek başınalığını herdaim yaşayan Özel'in ayrılışını sürpriz bulanların, nasıl bir nicelik ve nitelikte İsmet Özel okuru olduklarını gözden geçirmelerini öneririm.
zira o, biz beyazlığa soyunurken, beyazların yöresinde nasibinin kalmadığını deşifre edeli uzun yılar oldu...
Yine de şiirde varılabilecek son nokta olan bu 'büyük ve yalnız adamı' ve sevenlerini coşkuyla selamlıyorum...mustafa evci