sevgi ile yaptiramayacaginiz sey yoktur.. ama inat ve zorbalik ile, belediye cekisiyle ugrassaniz bile bir adim attiramazsiniz... evde sakin denemeye kalkmayin...
tüm burclar iicinde en usta ahcilarin burcudur.. kendileri de yemeyi severler(mis) sen derdini anlatmak icin, son zamanlarda istahimda aciip bir düsüs yasiyorum dersin.. karsidan, bilakis ben de felaket yemek yiyorum cevabini alir, ualn iyi mi, kimsenin umurunda degiliz, diye düsünüp, ana menüyü beklerken tirtiklamak üzere istedigin öündeki patlican ezmseini dürtüklemeye baslarsin, büründügün patlican rengi bir yüzle... sonra kitabini okudugunda anlarsin kiiimm:::
sert kabuklarinin altinda oldukca kirilgan bir ic dünyalari vardir, söylediginiz her incitici, elestirici, ironik ve sivri dilli sözden hic bir burc tebasinda görülmeyecek kadar derinden yaralanirlar, isin kötüsü kendilerine yapilan iyiligi ve kötülügü de kolay kolay unutmazlar... eline diline hakiim ooollll...
almancada krebs ayni zamanda kanser hastaligina da krebs diyorlar.. bu kadra tesadüf... adami kendilerine öyle bir bagliyorlar ki, krebs gibi caresi yok... erken teshis ve tedavi ile kendini kurtaramazsan, tüm hücrelerine kadar yayilip, tedavi icin yapilan her adim artik kendi varligina zarar verir bir hale getiriyorlar.. en kadinsi burc... sevgisi ile, sefkati ile, ilgisi ile, isve vü naz ile vazgecilmeziniz olurlar... genel söylemeye ne hacet, öyle oldu anasini satiim...
osmanli imparatorlugu olmasaydi bu günkü sorunlarimizin hic ibirini yasamazdik kesinlikle.. ne kürt sorunu, ne balkan sorunu, ne istanbul bogazlar sorunu, ne izmir belediye secimleri, ne bursali isadami cavit caglarin yolsuzluk sorunu... gercekten bu günkü sorunlarimizin bir cok kaynagi osmanli... yani gercekten diyorum kardesim, saka degil, dalga degil...
osmanli olmasaydi bu gün dünyada belki almanyada türk iscileri gibi bir sorun bile olmayacakti... sibel kekilli olayiinin ardinda da aslinda osmanli var...
osmanli olmasaydi, bizans tekfúrlari vs.. güclenip huysuz dedelerimizi, irticaci herifleri, dinci yobazlari turan köylerine kadar sürerlerdi.. onlar da oraya varinca akillari suya ererdi, yahuu basimiza ne geldiyse bu batida rastladigimiz yeni dinden geldi, eski turan köylerinde yasayip durdugumuzz samanizmin suyu mu cikmisti derlerdi ve de tekrarsamanizme dönerler, yazlari steplerde kislar bilmem hangi cehennemde oldukca hayvansaever duygularlarla hayvancilikla gecimlerini saglarlar, dünya insanlik tarihine de hayvanseverlikleriyle örnek olurlar, hatta yogurt gibi her gün icenleri 120 küsur sene yasatan saglikli bir icecegin dünyaya hediye edicisi bir irk olarak da bunun onurunu bin yillarca kusaktan kusaga aktarirlar mutlu mesut yasar gidelerdi.. onlar ererlerdi muratlarina, biz de cikardik kerevetlerine..
amma velakin su irticaci osman ve veletleri yok mu! ! !
mezhep zel he be harflerinden olusur.. gidecek mekan anlamindadir hizb ise hi (hirlatmali) zel ve be harflerinden olusur. grup anlaminda...
aralarindaki alakayi isimlendirmek icin eski arapca talebelerinin okudugu onlarca cesit alakayi anlatan alaka diye bir kitabi karistirmka lazim, belkki tesadüfen bir seylere rastlanir. Pikar o kitabi okumustu herhalde, duyarsa belki bir el atar...
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden.
yoktan bile imkan uydurmaya kalkmanin, hic bir zorluktan yilmamanin, kisa boylulara mahsus dünyanin gidisatini degistirme azminin sembolü... özal gibi.. ikisi de neticede 'biz enayi miyiz kardesim, isleri vakti merhununa birakarak kademe kademe degistirmeye, menfaatimize göre yönlendirmieye calisiyoruz, sen bir kac ömürlük yönlendirmeyi bir kac senede yapmaya kalkiyorsun, yedirmezler adama' kliginin zamane temsilcileri tarafindan ortadan kaldirildilar ya...
sürgün edildigi bir adada tek kisilik hücrede, kafesteki bir ihtiyar aslan olarak, hastaliktan kivrana kivrana, acilar icinde, ve kapidaki yirmi paresi bir para etmez hapisane bekcisinin bile ilgisine mazhar olamadan ölüp gitmesi.. o bile ayri bir efsane...
napoleon efsanesinin bittigi Waterloo ovasi bügün bile icinde hic bir halt bulunmadigi halde turistlerin tavaf etmeden gitmedikleri önemli bir mahal olarak görülüyor.. bitisi bile ayri bir efsane...
sevgi ile yaptiramayacaginiz sey yoktur..
ama inat ve zorbalik ile, belediye cekisiyle ugrassaniz bile bir adim attiramazsiniz...
evde sakin denemeye kalkmayin...
tüm burclar iicinde en usta ahcilarin burcudur..
kendileri de yemeyi severler(mis)
sen derdini anlatmak icin, son zamanlarda istahimda aciip bir düsüs yasiyorum dersin..
karsidan, bilakis ben de felaket yemek yiyorum cevabini alir, ualn iyi mi, kimsenin umurunda degiliz, diye düsünüp, ana menüyü beklerken tirtiklamak üzere istedigin öündeki patlican ezmseini dürtüklemeye baslarsin, büründügün patlican rengi bir yüzle...
sonra kitabini okudugunda anlarsin kiiimm:::
yengecler, kontrollü kayb ettiklerinde teselliyi hapur hupur yemekte bulurlar (imis) ...
dil bilmek önemli yani beyabilerim...
sert kabuklarinin altinda oldukca kirilgan bir ic dünyalari vardir, söylediginiz her incitici, elestirici, ironik ve sivri dilli sözden hic bir burc tebasinda görülmeyecek kadar derinden yaralanirlar,
isin kötüsü kendilerine yapilan iyiligi ve kötülügü de kolay kolay unutmazlar...
eline diline hakiim ooollll...
almancada krebs
ayni zamanda kanser hastaligina da krebs diyorlar.. bu kadra tesadüf... adami kendilerine öyle bir bagliyorlar ki, krebs gibi caresi yok... erken teshis ve tedavi ile kendini kurtaramazsan, tüm hücrelerine kadar yayilip, tedavi icin yapilan her adim artik kendi varligina zarar verir bir hale getiriyorlar..
en kadinsi burc...
sevgisi ile, sefkati ile, ilgisi ile, isve vü naz ile vazgecilmeziniz olurlar...
genel söylemeye ne hacet, öyle oldu anasini satiim...
osmanli imparatorlugu olmasaydi bu günkü sorunlarimizin hic ibirini yasamazdik kesinlikle.. ne kürt sorunu, ne balkan sorunu, ne istanbul bogazlar sorunu, ne izmir belediye secimleri, ne bursali isadami cavit caglarin yolsuzluk sorunu...
gercekten bu günkü sorunlarimizin bir cok kaynagi osmanli...
yani gercekten diyorum kardesim, saka degil, dalga degil...
osmanli olmasaydi bu gün dünyada belki almanyada türk iscileri gibi bir sorun bile olmayacakti...
sibel kekilli olayiinin ardinda da aslinda osmanli var...
osmanli olmasaydi, bizans tekfúrlari vs.. güclenip huysuz dedelerimizi, irticaci herifleri, dinci yobazlari turan köylerine kadar sürerlerdi.. onlar da oraya varinca akillari suya ererdi, yahuu basimiza ne geldiyse bu batida rastladigimiz yeni dinden geldi, eski turan köylerinde yasayip durdugumuzz samanizmin suyu mu cikmisti derlerdi ve de tekrarsamanizme dönerler, yazlari steplerde kislar bilmem hangi cehennemde oldukca hayvansaever duygularlarla hayvancilikla gecimlerini saglarlar, dünya insanlik tarihine de hayvanseverlikleriyle örnek olurlar, hatta yogurt gibi her gün icenleri 120 küsur sene yasatan saglikli bir icecegin dünyaya hediye edicisi bir irk olarak da bunun onurunu bin yillarca kusaktan kusaga aktarirlar mutlu mesut yasar gidelerdi..
onlar ererlerdi muratlarina,
biz de cikardik kerevetlerine..
amma velakin su irticaci osman ve veletleri yok mu! ! !
mezhep zel he be harflerinden olusur.. gidecek mekan anlamindadir
hizb ise
hi (hirlatmali) zel ve be harflerinden olusur. grup anlaminda...
aralarindaki alakayi isimlendirmek icin eski arapca talebelerinin okudugu onlarca cesit alakayi anlatan alaka diye bir kitabi karistirmka lazim, belkki tesadüfen bir seylere rastlanir. Pikar o kitabi okumustu herhalde, duyarsa belki bir el atar...
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Yavuz Bülent Bakiler
yoktan bile imkan uydurmaya kalkmanin, hic bir zorluktan yilmamanin, kisa boylulara mahsus dünyanin gidisatini degistirme azminin sembolü...
özal gibi..
ikisi de neticede 'biz enayi miyiz kardesim, isleri vakti merhununa birakarak kademe kademe degistirmeye, menfaatimize göre yönlendirmieye calisiyoruz, sen bir kac ömürlük yönlendirmeyi bir kac senede yapmaya kalkiyorsun, yedirmezler adama' kliginin zamane temsilcileri tarafindan ortadan kaldirildilar ya...
sürgün edildigi bir adada tek kisilik hücrede, kafesteki bir ihtiyar aslan olarak, hastaliktan kivrana kivrana, acilar icinde, ve kapidaki yirmi paresi bir para etmez hapisane bekcisinin bile ilgisine mazhar olamadan ölüp gitmesi..
o bile ayri bir efsane...
napoleon efsanesinin bittigi Waterloo ovasi bügün bile icinde hic bir halt bulunmadigi halde turistlerin tavaf etmeden gitmedikleri önemli bir mahal olarak görülüyor.. bitisi bile ayri bir efsane...