Nedendir bilmem iniyorum bir yol ağzında. Etrafta yarım kalmış düşlerin kesif kokusu... Acele acele koşuşturıyor ömrünü bir hiçe vakfetmiş pigmeler. Sonra.... Sonra cesedi kıyıya vurmuş bir çocuğun izleri gelip zihnimin tam ortasında duruyor.
Kırık bir diş gibi ağzımda taşıyorum acılarımı. Onları gösteriyorum bilet soran kabin görevlisine. Yüzünü ekşitiyor o da herkes gibi. Velhasılı azizim kimse görmeyi sevmiyor bir başkasının acılarını....
Kimseye yazasım yok azizim, arayıp sorasım... Oysa bir kötülükleri de dokunmadı onların bana.... Söylesene neden inme iner gibi çöküyor yalnızlık şakaklarıma, nerden geliyor bu alıp başını gitme tutkusu?
Umrumda değil azizim saçmaladığımı düşünenler. Zaten şimdiye dek umursadığım için böyle düşünüyorlar. Gitmek istiyorum azizimben de kendi künyemi alıp çocukluğuma dönmek.
Vazgeçiyorum sonra azizim, vazgeçiyorum insanlara aşkı anlatmaktan. Gözlerimde günlerdir birikmiş bir uykusuzluğun tortusu, geçip gidiyorum doğu şehirlerinin olmayan limanlarından. Gitmek de yetmiyor. Ardından çıkageliyor babasının yollarını gözleyen bir çocuk, künyesi ellerinde....
Peki neden her sorunda karşımda buluyorum yıldırım kanatlı atlıları, neden tütünüm pas tadı bırakıyor ağzımda, neden hep olmadık zamanlarda sancıyor ağrılı yanlarım? ...
Başım o kadar ağrıyor ki azizim. boşver ağrıkesiciyi, bir dost selamı yeter
Bir sabahı daha aç karnına sigara içerek karşıladım. Bakma azizim, asıl zehir tütündeki değil yüreğimizdeki....
Ya da ne bileyim eski bir sevgiliden bahsetmek gidenlerin yerine... Susma azizim, söyle: Hep bizim defterimize mi not düşülecek üşü(ş) meler?
Aslında daha güzel olmaz mıydı azizim güzel şeylerden bahsetmek? Kaybolan bir saati anlatmak mesela kaybolan zamanların yerine...
Nedendir bilmem iniyorum bir yol ağzında. Etrafta yarım kalmış düşlerin kesif kokusu... Acele acele koşuşturıyor ömrünü bir hiçe vakfetmiş pigmeler. Sonra.... Sonra cesedi kıyıya vurmuş bir çocuğun izleri gelip zihnimin tam ortasında duruyor.
Kırık bir diş gibi ağzımda taşıyorum acılarımı. Onları gösteriyorum bilet soran kabin görevlisine. Yüzünü ekşitiyor o da herkes gibi. Velhasılı azizim kimse görmeyi sevmiyor bir başkasının acılarını....
Kimseye yazasım yok azizim, arayıp sorasım... Oysa bir kötülükleri de dokunmadı onların bana.... Söylesene neden inme iner gibi çöküyor yalnızlık şakaklarıma, nerden geliyor bu alıp başını gitme tutkusu?
Umrumda değil azizim saçmaladığımı düşünenler. Zaten şimdiye dek umursadığım için böyle düşünüyorlar. Gitmek istiyorum azizimben de kendi künyemi alıp çocukluğuma dönmek.
Vazgeçiyorum sonra azizim, vazgeçiyorum insanlara aşkı anlatmaktan. Gözlerimde günlerdir birikmiş bir uykusuzluğun tortusu, geçip gidiyorum doğu şehirlerinin olmayan limanlarından. Gitmek de yetmiyor. Ardından çıkageliyor babasının yollarını gözleyen bir çocuk, künyesi ellerinde....
Peki neden her sorunda karşımda buluyorum yıldırım kanatlı atlıları, neden tütünüm pas tadı bırakıyor ağzımda, neden hep olmadık zamanlarda sancıyor ağrılı yanlarım? ...