hz hüsayin ve beraberindeki 72 müslümanın günlerce aç susuz bırakıldıktan sonra 'halife yezit' emriyle hunharca katledildikleri gündür aşura......
daha sonra ise yezit ve emeviler tarafından bu katliamı örtbas etmek için bir sürü mesnetsiz iyi şey uydurulmuş ve araştırmaktan,sorumluluktan,vicdandan yoksun halkı uyutmak için bu gün bayram havasına kolaylıkla sokulmuştur..........misal: adam peygamberin tevbesinin kabulü,isa peygamberin göğe yükselmesi vs vs.......
tgrt takvimleri ise yezitin,muaviyenin yaptıkları katliamlardan değil,o dönemde kurulan ilk islam kütüphanesinden bahseder,bahsederkende katillere hazret der....
perudaki bilimin -şimdilik-çözemediği bir bilmece...taş kütüphanesi
binlerce yıl önceye ait olan bu taşlar (15.000 tane) 1960 larda bir mağarada bulundu..işin en ilgi çekici yanıysa modern çağlara özgü zannedilen bilimin taa o yıllarda da etkin olması..mesela o taşların üzerinde akupunturla uyuşturulup kalp ve beyin nakli yapılan ameliyatlar,sezeryanla doğum ve kayıp kıtaların resimleri bulunmakta....
şimdiki bilimi dünyanın geldiği en son nokta zanneden budalalara allahın verdiği en güzel cevap bence bu taşlar...anlayana
perudaki bir başka bilmece...1920lerde arkeologlardan tarafından yüksek bir tepeye çıkılınca tevafuken farkedilmiş ancak kanıtlanması için savaş uçağıyla çölün üzerinden geçmek gerekmiş ta 1930 larda...çünkü çizimler devasa boyutlarda
ondan sonrada bir çok bilim adamının uğraşısı olmuş bu devasa büyüklükteki çizimler...her birinin tezinin kanıtlanan kısmı var ama hiç birinin teoremi yüzde yüz doğru değil.zaten bilmece olmaklığı ondan gelir...bu çizimleri kim yada kimler çizmiş,çizgilerin şekillerin içerdiği anlam nedir...bunlar hala şu günün bilimi için muamma.....benim içinse oldukça çekici...takipteyim :)
ben yok sayamazsınız,halaa yaşıyorum anlamında latince kelime...
zihnimde en çok tekrarladığım sözcük epeydir...değişmesini beklediğin şeyler değişmiyor(sorun zaten beklemekte sanırım,halbuki beklemek değil sorunların çözümü için harekete geçmek lazım) sorunlar,yasaklar,zihniyetler hiç bir değişime,düzenlemeye tabii olmaksızın sonraki nesile aynen aktarılıyor... dünya içindeki sorunlarla dönüp durmakta..herkes kendi içinde devinim halinde dünya gibi,bize öğretilmiş şeyleri zahmet edip hiç sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz...halbuki gazaliye kulak vermek lazım...size öğretilenlerin tümünü reddedip tekrar iman etmedikçe gerçekten inanmış sayılmazsınız...bu dinde de sanatta da,felsefede de böyle...
birini yok saymaya çalışmak olsa olsa bu kör zihniyetin ürünü olabilir, birde vivo bir zamanlar bursa da çıkmış bir edebiyat dergisinin adıdır..yok sayılmaya çalışılan bir kaç insanın dünyaya bizde varız deme biçimleri...eyvallah denir ancak
hz hüsayin ve beraberindeki 72 müslümanın günlerce aç susuz bırakıldıktan sonra 'halife yezit' emriyle hunharca katledildikleri gündür aşura......
daha sonra ise yezit ve emeviler tarafından bu katliamı örtbas etmek için bir sürü mesnetsiz iyi şey uydurulmuş ve araştırmaktan,sorumluluktan,vicdandan yoksun halkı uyutmak için bu gün bayram havasına kolaylıkla sokulmuştur..........misal: adam peygamberin tevbesinin kabulü,isa peygamberin göğe yükselmesi vs vs.......
tgrt takvimleri ise yezitin,muaviyenin yaptıkları katliamlardan değil,o dönemde kurulan ilk islam kütüphanesinden bahseder,bahsederkende katillere hazret der....
hayat..dibinde insan
perudaki bilimin -şimdilik-çözemediği bir bilmece...taş kütüphanesi
binlerce yıl önceye ait olan bu taşlar (15.000 tane) 1960 larda bir mağarada bulundu..işin en ilgi çekici yanıysa modern çağlara özgü zannedilen bilimin taa o yıllarda da etkin olması..mesela o taşların üzerinde akupunturla uyuşturulup kalp ve beyin nakli yapılan ameliyatlar,sezeryanla doğum ve kayıp kıtaların resimleri bulunmakta....
şimdiki bilimi dünyanın geldiği en son nokta zanneden budalalara allahın verdiği en güzel cevap bence bu taşlar...anlayana
perudaki bir başka bilmece...1920lerde arkeologlardan tarafından yüksek bir tepeye çıkılınca tevafuken farkedilmiş ancak kanıtlanması için savaş uçağıyla çölün üzerinden geçmek gerekmiş ta 1930 larda...çünkü çizimler devasa boyutlarda
ondan sonrada bir çok bilim adamının uğraşısı olmuş bu devasa büyüklükteki çizimler...her birinin tezinin kanıtlanan kısmı var ama hiç birinin teoremi yüzde yüz doğru değil.zaten bilmece olmaklığı ondan gelir...bu çizimleri kim yada kimler çizmiş,çizgilerin şekillerin içerdiği anlam nedir...bunlar hala şu günün bilimi için muamma.....benim içinse oldukça çekici...takipteyim :)
şüphe.....bir anlık bile olsa
'yürümenin dışında bütün eylemlerin adı kaçıştır' demiş santranç dersleri'nde...
ben 'yalınlık' dedim
güzel arkadaşım da 'gardını almadan yaşamak' dedi................
ben yok sayamazsınız,halaa yaşıyorum anlamında latince kelime...
zihnimde en çok tekrarladığım sözcük epeydir...değişmesini beklediğin şeyler değişmiyor(sorun zaten beklemekte sanırım,halbuki beklemek değil sorunların çözümü için harekete geçmek lazım) sorunlar,yasaklar,zihniyetler hiç bir değişime,düzenlemeye tabii olmaksızın sonraki nesile aynen aktarılıyor...
dünya içindeki sorunlarla dönüp durmakta..herkes kendi içinde devinim halinde dünya gibi,bize öğretilmiş şeyleri zahmet edip hiç sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz...halbuki gazaliye kulak vermek lazım...size öğretilenlerin tümünü reddedip tekrar iman etmedikçe gerçekten inanmış sayılmazsınız...bu dinde de sanatta da,felsefede de böyle...
birini yok saymaya çalışmak olsa olsa bu kör zihniyetin ürünü olabilir,
birde vivo bir zamanlar bursa da çıkmış bir edebiyat dergisinin adıdır..yok sayılmaya çalışılan bir kaç insanın dünyaya bizde varız deme biçimleri...eyvallah denir ancak
sevmeyi...
ruhla ilgili...
ruhun katettiği mesafe
ruhun akması,koşması,coşması ve hatta taşması
düzene karşı verilen en güzel yanıt,
insani duruşu mümkün kılan sığınak,
ve ıssızlık..........................