İnsan bu yüzden mi susar efendim? Kelimeleri sandıklara saklamak bu yüzden mi?
İnsan kendi çölünde/n mi susar yoksa?
Bir sa’y ki kaçış ve arayış arası..Bir tavaf ki acı ve özlem y/arası..
Âh! Âh ki yine âraf..
Yine sükût..Yine altın vuruş..
Yine yine hüzün..
Sarı saçlı hüzün..Mavi gözlü hüzün..Ama ille de hüzün..Yegâne sırdaş hüzün..
İnsan yalnızdır Efendim.Demiş idik sizinle karşılıklı evvelen..Gözyaşlarımızı kaynağından henüz dökülmeden arza, silen eller; el/ler, g/ayrler..Siz onları kendiniz bilmişsinizdir amma işte o da yalandır…Siz ağlayan gözlerinizi silen eller bizim ellerimizdir derken, size melekler ağlıyor /muy/du..?
Gitmek.. Kimi zaman mazinin ağır bir suçlu gibi sizi oturttuğu sanık sandelyesinden kaçmak..
Gitmek.. Bazen en naif yanınızdan sızan kanları saklamaya çalışmak..
Gitmek.. Hatıraların kuytusunda ağlamaya gitmek midir yoksa?
Gitmek …Kalmak için yanmak yakılmak demek midir aslında?
Bu yüzden mi gider giden..?
Yanında götürdüğünden nasıl gider /ki insan..?
Söyle gitmek var mıdır Efendim..? Gidenler gider mi sahiden..?
Yoksa gitmek kaldığının bir isbatı mıdır sessiz?
Söyle küçüğüm..sen ne için gittin.. “Celldına gülümser /durur /i/ken”
Denizden kopup gelen asil at, yönünü denizine döndü/r… Kırk gün sonra … ..
Acını gördüm..acına dokundum..acına duyduğum hürmet ise kelimelere sığmıyor..”
Ne garib tecelli ki el-ân radyomuzda/n o malum türkü, hüznümüze dostane gülümsüyor
“Bana nasip değil dizine yatmak Dizine yatıp da yüzüne bakmak”
'Kalbimdeki son aşka inerken kara perde Bir ağlayacak göz aradım bendeki derde Bahtın bütün insanları güldürdüğü yerde Bir ağlayacak göz aradım bendeki derde..'
'Zaman olur ki anın hacle-i visalinde Bir inziva ve o cananı bî-vefâ bulurum Zaman olur ki gözümden kaçan hayalinde Hayat-ı ruhuma bir aşina bulurum..'
Buyrun..Bir Lemi Atlı bestesi..Sırlı bir tebessüm dudaklarınızda...Öylece semâ eyleyiniz..
' Severim her güzeli senden eserdir diyerek Koklarım goncaları sen gibi terdir diyerek Çekerim sîneye her cevri kaderdir diyerek Yanarım ömrüme vallahi hederdir diyerek..'
.......................................................................................................................İçimde/n a/kan nehrin/in kıyısın/d/a..
.....................................................................................................................Hüzn ile..
Eylem mi demeliyim ona?
Yoksa bir kaçış mıdır gitmek? Yahud arayış?
Belki de acıdan kıvrım kıvrım kıvranmak..
yahud özlemek…Delice özlemek..Gizlice özlemek..
Camdan kelimeleri denizin dibine saklayıp, sessiz çığlıklarla özlenene kavuşmaya koşmak mı demek acep?
İnsan bu yüzden mi susar efendim? Kelimeleri sandıklara saklamak bu yüzden mi?
İnsan kendi çölünde/n mi susar yoksa?
Bir sa’y ki kaçış ve arayış arası..Bir tavaf ki acı ve özlem y/arası..
Âh! Âh ki yine âraf..
Yine sükût..Yine altın vuruş..
Yine yine hüzün..
Sarı saçlı hüzün..Mavi gözlü hüzün..Ama ille de hüzün..Yegâne sırdaş hüzün..
İnsan yalnızdır Efendim.Demiş idik sizinle karşılıklı evvelen..Gözyaşlarımızı kaynağından henüz dökülmeden arza, silen eller; el/ler, g/ayrler..Siz onları kendiniz bilmişsinizdir amma işte o da yalandır…Siz ağlayan gözlerinizi silen eller bizim ellerimizdir derken, size melekler ağlıyor /muy/du..?
Gitmek..
Kimi zaman mazinin ağır bir suçlu gibi sizi oturttuğu sanık sandelyesinden kaçmak..
Gitmek..
Bazen en naif yanınızdan sızan kanları saklamaya çalışmak..
Gitmek..
Hatıraların kuytusunda ağlamaya gitmek midir yoksa?
Gitmek …Kalmak için yanmak yakılmak demek midir aslında?
Bu yüzden mi gider giden..?
Yanında götürdüğünden nasıl gider /ki insan..?
Söyle gitmek var mıdır Efendim..?
Gidenler gider mi sahiden..?
Yoksa gitmek kaldığının bir isbatı mıdır sessiz?
Söyle küçüğüm..sen ne için gittin..
“Celldına gülümser /durur /i/ken”
Denizden kopup gelen asil at, yönünü denizine döndü/r…
Kırk gün sonra …
..
Acını gördüm..acına dokundum..acına duyduğum hürmet ise kelimelere sığmıyor..”
Ne garib tecelli ki el-ân radyomuzda/n o malum türkü, hüznümüze dostane gülümsüyor
“Bana nasip değil dizine yatmak
Dizine yatıp da yüzüne bakmak”
Yaşamak………..? ? ?
..
Ve bir vakt-i gurûbdan hatıra ile..
Yanyana sessiz yürüdüğümüz bir akşam üstü..
'Kalbimdeki son aşka inerken kara perde
Bir ağlayacak göz aradım bendeki derde
Bahtın bütün insanları güldürdüğü yerde
Bir ağlayacak göz aradım bendeki derde..'
İki gözüm Efendim..
..
Ve bir Lemi Atlı bestesi daha..
Sükût ile dalınız hatırât arasına..
'Zaman olur ki anın hacle-i visalinde
Bir inziva ve o cananı bî-vefâ bulurum
Zaman olur ki gözümden kaçan hayalinde
Hayat-ı ruhuma bir aşina bulurum..'
Âşinam Efendim..
..
Bilirim şarkıları hep sevdiniz siz..
Ve el-ân sevmelerdesiniz..
Buyrun..Bir Lemi Atlı bestesi..Sırlı bir tebessüm dudaklarınızda...Öylece semâ eyleyiniz..
' Severim her güzeli senden eserdir diyerek
Koklarım goncaları sen gibi terdir diyerek
Çekerim sîneye her cevri kaderdir diyerek
Yanarım ömrüme vallahi hederdir diyerek..'
Ömrüm Efendim..
..
..Hazretim Efendim..
..
Yazılmışlardır..Lakin satırlara değil sadırlara..
..
'..bizi ta'n eyleme
Hak ismin okur dilimiz
Sakın efsane söyleme
Hazrete varır yolumuz..' Muhyî nefesinden bir dem ile..Hazrete varsa yolumuz..
..
. .'Mevlânâ türbesinde bir levhâ..'
'Me'yûs bırakma tut elimden
Sensiz bulamam mecâl Efendi/m
Yok südde-i pâk-i dergâhından
Ayrılmama ihtimâl Efendi/m..' Kemâl Edip Kürkçüoğlu
Efendi/m..
..
..
Başlamaz ve dahî bitmez..
Hep var olandı/r..Lahzanın olmadığı lahzalarda bile..
Ezelle ebed arası tek bir nokta değil mi/ydi..?
..
Salın Leylâ'nın atlarını..
Kesin saçlarını..
..