1930'larda Brecht şaşırtıcı bir girişimde bulunur... Faşizan eğilimlerin güçlendiği, insanlarin hayatına doğrudan etkide bulunduğu bir dönemde sanatsal olma kaygısından çok politik olma kaygısının savunulması gerektigini iddia eder... 'Estetik arayışları, politik bir tiyatronun önünü tıkamaktadır', öyleyse, 'estetik, tiyatrodan kapı dışarı edilecektir'. Liselerde, fabrikalarda, sendikalarda insanların oynayıp sergileyebilecekleri didaktik oyunlar yazar... Bunlar iyilik, vatanseverlik, dindarlık temaları içeren kısa oyunlardır... (Baden Baden, Evet Diyen Adam, Önlemler, Kuralla Kuraldışı gibi) Birey kavramı yerine, toplumsal bir mücadelenin ürünü olan yığın-insan kavramını eksen alır... Oyuncular sürekli rol değiştirerek oynar; oyuncular olayın tanığı, seyirciler ise yargıya varacak insanlardır... Brecht sonradan, bu oyunları politika ile tiyatronun arasındaki ilişkinin nasıl olabileceğine ilişkin birtakım egzersizler olarak değerlendirir...
Brecht'in didaktisizmi ilk kez estetik bir form içinde kurgulamaya çalıştığı oyun, MEZBAHALARIN JOHANNASI'dır. (1932) O döneme kadar yazdığı en uzun oyundur... Dramatik bir nitelik taşır... 1929 Chicago'sunda, yoksul kesimlerle yönetici kesimin mücadelesi konu edilir... Oyunda, Johanna adlı, iyiliksever, dindar bir kadın tasvir edilir... Yoksul kesimlerden yanadır, ne var ki, hiçbir zaman onları yoksullaştıran insanların karşısında yer almaz... Çünkü, dindarlığın, tanrı sevgisinin ve ahiret inancının insanları dürüstlüğe teşvik edebileceğine inanır... Yoksulların şiddet içeren eylemlerine karşı, hristiyanlık inancını, yumuşaklığı ve insan sevgisini önerir... Son nefesini verirken, bu tavrıyla aslında yöneticilerin yoksullar üzerindeki hakimiyetini sürdürmesine katkıda bulunduğunu farkeder... Vicdan azabı içinde ölürken şiddeti savunur... Dini bir iyiliğe, dürüstlüğe ve inanışa karşı takınılan bu siyasal tavır, Brecht'in diğer oyunlarında da sıkça yeralır, ama hiçbir oyunda bu oyundaki gibi başlıbaşına konu edilmez... 1932'de Brecht benzer bir oyun girişiminde daha bulunur; ANA. Bir Gorki uyarlamasıdır... Bir devrimci annesinin sınıf bilinci kazanmasını konu edinir... Annenin içindeki 'Johanna' oyun boyunca dönüşür ve bir devrimci haline gelir... Oyunun gösterimi yasaklanr... Çünkü, Naziler iktidara gelir...
Nazi İktidarı ile birlikte Brecht'in ilk sürgün yılları başlar... Amerika'ya gidene kadar iki önemli deneme de daha bulunur... Birincisi; anti-faşist oyunlar, ikincisi; Aristotelian bir oyun: CARRAR ANANIN TÜFEKLERİ (1937) .
Ancak 1936'da Danimarka'da sahnelenebilen YUVARLAK KAFALAR, SİVRİ KAFALAR Brecht'in ilk anti-faşist oyunudur... Oyun, Shakespeare'in Kısasa Kısas oyunundan uyarlanma, faşizmin uygulamalarının hicvedildiği bir güldürüdür... Hitler benzeri ırkçı bir dük insanları yuvarlak ve sivri kafalar olarak ikiye ayırır... Bu oyun ile birlikte, popüler bir anlatım tekniği olarak mizaha başvurulması tekrar gündeme gelir... 1938'de yazılan 3. REICH'İN KORKU VE SEFALETİ ise propagandist bir yön içerir; mizahın yerini politik saldırı alır... 1941'de tamamlayacağı, ama faşizm karşıtı oyunları arasında değerlendirilebilecek olan ARTURO UI'NİN ENGELLENEBİLİR YÜKSELİŞİ ise bu oyunların en niteliklisidir... Dramatik bir kurgu oluşturulur ve faşizan eğilimin yükselişi kaçınılmaz bir durum olarak değil, tarihsel olarak engellenebilir bir gelişim olarak gösterilir...
1973'te yazılan CARRAR ANA'NIN TÜFEKLERİ, Aristotelian bir yapı içerir... Brecht, bu oyunda Aristotelian Tiyatro'nun olanakları üzerinde politik bir denemede bulunur... Aristotelian bir oyunun gerekli toplumsal koşullar içerisinde provoke edici bir niteliğe bürünebileceğini düşünür... Carrar Ana'nın Tüfekleri üzerindeki çalışmalarından sonra Brecht'in büyük oyunlarına girişecek olması, bu oyunun ilginç bir deney olduğunu gösterir...
'Identificazione di una donna' (1982)
Michelangelo Antonioni
'Brazil' (1985)
Terry Gilliam
Miguel Angelo Laporta Nicolelis (7.3.1961) 'Sao Paulo'
Nikolay Medtner - 'The Complete Solo Piano Recordings'
Mozart - 'Piano Sonatas' (Ingrid Haebler)
'Todake no kyodai' (1941)
Yasujiro Ozu
2 - DİDAKTİK OYUNLAR VE İLK SÜRGÜN YILLARI (1930)
1930'larda Brecht şaşırtıcı bir girişimde bulunur... Faşizan eğilimlerin güçlendiği, insanlarin hayatına doğrudan etkide bulunduğu bir dönemde sanatsal olma kaygısından çok politik olma kaygısının savunulması gerektigini iddia eder... 'Estetik arayışları, politik bir tiyatronun önünü tıkamaktadır', öyleyse, 'estetik, tiyatrodan kapı dışarı edilecektir'. Liselerde, fabrikalarda, sendikalarda insanların oynayıp sergileyebilecekleri didaktik oyunlar yazar... Bunlar iyilik, vatanseverlik, dindarlık temaları içeren kısa oyunlardır... (Baden Baden, Evet Diyen Adam, Önlemler, Kuralla Kuraldışı gibi) Birey kavramı yerine, toplumsal bir mücadelenin ürünü olan yığın-insan kavramını eksen alır... Oyuncular sürekli rol değiştirerek oynar; oyuncular olayın tanığı, seyirciler ise yargıya varacak insanlardır... Brecht sonradan, bu oyunları politika ile tiyatronun arasındaki ilişkinin nasıl olabileceğine ilişkin birtakım egzersizler olarak değerlendirir...
Brecht'in didaktisizmi ilk kez estetik bir form içinde kurgulamaya çalıştığı oyun, MEZBAHALARIN JOHANNASI'dır. (1932) O döneme kadar yazdığı en uzun oyundur... Dramatik bir nitelik taşır... 1929 Chicago'sunda, yoksul kesimlerle yönetici kesimin mücadelesi konu edilir... Oyunda, Johanna adlı, iyiliksever, dindar bir kadın tasvir edilir... Yoksul kesimlerden yanadır, ne var ki, hiçbir zaman onları yoksullaştıran insanların karşısında yer almaz... Çünkü, dindarlığın, tanrı sevgisinin ve ahiret inancının insanları dürüstlüğe teşvik edebileceğine inanır... Yoksulların şiddet içeren eylemlerine karşı, hristiyanlık inancını, yumuşaklığı ve insan sevgisini önerir... Son nefesini verirken, bu tavrıyla aslında yöneticilerin yoksullar üzerindeki hakimiyetini sürdürmesine katkıda bulunduğunu farkeder... Vicdan azabı içinde ölürken şiddeti savunur... Dini bir iyiliğe, dürüstlüğe ve inanışa karşı takınılan bu siyasal tavır, Brecht'in diğer oyunlarında da sıkça yeralır, ama hiçbir oyunda bu oyundaki gibi başlıbaşına konu edilmez... 1932'de Brecht benzer bir oyun girişiminde daha bulunur; ANA. Bir Gorki uyarlamasıdır... Bir devrimci annesinin sınıf bilinci kazanmasını konu edinir... Annenin içindeki 'Johanna' oyun boyunca dönüşür ve bir devrimci haline gelir... Oyunun gösterimi yasaklanr... Çünkü, Naziler iktidara gelir...
Nazi İktidarı ile birlikte Brecht'in ilk sürgün yılları başlar... Amerika'ya gidene kadar iki önemli deneme de daha bulunur... Birincisi; anti-faşist oyunlar, ikincisi; Aristotelian bir oyun: CARRAR ANANIN TÜFEKLERİ (1937) .
Ancak 1936'da Danimarka'da sahnelenebilen YUVARLAK KAFALAR, SİVRİ KAFALAR Brecht'in ilk anti-faşist oyunudur... Oyun, Shakespeare'in Kısasa Kısas oyunundan uyarlanma, faşizmin uygulamalarının hicvedildiği bir güldürüdür... Hitler benzeri ırkçı bir dük insanları yuvarlak ve sivri kafalar olarak ikiye ayırır... Bu oyun ile birlikte, popüler bir anlatım tekniği olarak mizaha başvurulması tekrar gündeme gelir... 1938'de yazılan 3. REICH'İN KORKU VE SEFALETİ ise propagandist bir yön içerir; mizahın yerini politik saldırı alır... 1941'de tamamlayacağı, ama faşizm karşıtı oyunları arasında değerlendirilebilecek olan ARTURO UI'NİN ENGELLENEBİLİR YÜKSELİŞİ ise bu oyunların en niteliklisidir... Dramatik bir kurgu oluşturulur ve faşizan eğilimin yükselişi kaçınılmaz bir durum olarak değil, tarihsel olarak engellenebilir bir gelişim olarak gösterilir...
1973'te yazılan CARRAR ANA'NIN TÜFEKLERİ, Aristotelian bir yapı içerir... Brecht, bu oyunda Aristotelian Tiyatro'nun olanakları üzerinde politik bir denemede bulunur... Aristotelian bir oyunun gerekli toplumsal koşullar içerisinde provoke edici bir niteliğe bürünebileceğini düşünür... Carrar Ana'nın Tüfekleri üzerindeki çalışmalarından sonra Brecht'in büyük oyunlarına girişecek olması, bu oyunun ilginç bir deney olduğunu gösterir...
'Lilith' (1964)
Robert Rossen
Zdenek Fibich - 'Moods, Impressions & Souvenirs' (William Howard)
'She-Devil' (1989)
Susan Seidelman