Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Edmund Burke17.04.2005 - 06:16

    ingiliz Muhafazakar (Conservative) partisinin dusunce ve fikir temelerini atan ve saglamlastiran dusunur.

  • Edmund Burke17.04.2005 - 06:14

    Gerçekte ise 'Aydınlanma' Batı'ya hiç de olumlu şeyler getirmemiştir. Aydınlanma'nın en önemli ayağı Fransa'da yaşanmıştır ve bu süreçten sonra gelen Fransız Devrimi, ülkeyi bir kan gölüne çevirmiştir. Bugün aydınlanmacı literatürde Fransız Devrimi övülerek anlatılır, oysa devrim Fransa'ya çok şey kaybettirmiş, 20. yüzyıla kadar sürecek olan sosyal çatışmaları başlatmıştır. Ünlü İngiliz düşünür Edmund Burke'ün Fransız Devrimi ve Aydınlanma dönemi hakkındaki analizleri bu konuda oldukça yol göstericidir. Burke, 1790'da yayınladığı Reflections on the French Revolution (Fransız Devrimi Hakkında Düşünceler) adlı ünlü eserinde, gerek Aydınlanma fikrini gerekse onun meyvesi olan Fransız Devrimi'ni eleştirmekte, bu hareketlerin toplumu birarada tutan din, ahlak, aile yapısı gibi temel değerleri parçaladığını, teröre ve anarşiye zemin hazırladığını vurgulamakta, Aydınlanma'yı 'insan aklının parçalayıcı bir hareketi' olarak nitelemektedir.

    (Pocock, in; Edmund Burke, Reflections on the Revolution in France, 1987, sy. 33-38)

  • küresel ısınma17.04.2005 - 06:07

    ''Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz.'' ayetini cagristiyor...

  • küresel ısınma17.04.2005 - 06:04

    Insanoglu iste, idrak etmek icin, basina bir felaket gelmesini bekler...

  • küresel ısınma17.04.2005 - 06:04

    komur, petrol, plastik gibi maddelerin yaygin olarak kullanilmasindan vazgecmedikce kacinilmaz...

  • sick of it all17.04.2005 - 05:33

    80lerin ortasinda Lou Koller (vokal) ve Pete Koller (gitar) adinda iki zipir kardes tarafindan kurulmus New York'lu hardcore metal grubu. Ilklerinden sayilir mi sayilmaz mi tam bilemiyecegim ama hardcore turune cok katkisi olmustur.

    Albumleri:

    Sick Of It All (1987)
    Blood, Sweat & No Tears (1989)
    Just Look Around (1992)
    Scratch The Surface (1994)
    Built To Last (1997)
    Call To Arms (1999)
    Yours Truly (2000)
    Life On The Ropes (2003)
    ....

    Grup Elemanlari:

  • dördüncü dünya savaşı17.04.2005 - 04:38

    THX 1138 (1971)
    Le Dernier combat (Last Battle) - 1983
    The Day After - 1983
    Mad Max Beyond Thunderdome - 1985
    Akira - 1988
    Fist of the North Star - 1995
    Waterworld - 1995
    The Postman - 1997
    Final Fantasy: The Spirits Within - 2001
    vb.

  • Faith No More17.04.2005 - 00:21

    Bir zamanlar en favori gruplarimdan biri olan Faith No More, farkli tabanlardan gelen elemanlari, farkli tarz muzikleri birlestirmleri, farkli tarz deneyleri, kisacasi metal ve rock camiasinda ki tum gruplardan farkli olmasiyla dikkat cekerler...

    Ilk ''Faith No Man'' olarak 1982 yilinda Mike 'Puffy' Bordin, Billy Gould, Mike Morris, ve Wade Worthington tarafindan kurulmustur. Sonradan Worthington yerine klavyeci Roddy Bottum konulmus ve Mike 'The Man' Morris gruptan atilarak ''Faith No More'' ismini almislardir.

    Vokalde uzun sure gel-gitler yasanmis (enteresandir Courtney Love bile gruba vokalist olarak gelmis) sonra 1983 yilinda Chuck Mosely vokalist olmustur.. Mark Bowen yerine Jim Martin'in gelmesi gibi grupta degisimler hep devam etmistir.

    Ve sonunda 1985 yilinda ''We Care A Lot'' adinda ilk albumlerini cikartmislardir. 1987 yilinda ''Introduce Yourself'' adinda ikinci albumlerini cikartmislar fakat Mosely'nin kelime haznesini bile etkileceyecek kadar alkol ve uyusturu sorunlari iyice arttigindan yerine baska vokalist aranmistir.

    Eureka, California ve Mr. Bungle gruplarinin on adami olan (ve sonradan Faith No More'un esas elamani olarak baktigim) Mike Patton gruba dahil edilmistir. 1989 yilinda ''The Real Thing'' albumunu cikartirlar. Gruba yeni katilan Mike Patton'nin etkisi albumun basarisiyla ap acik gorulur.

    Grubun adi Metallica ve Guns N' Roses ile birlikte anilmaya baslar. ''The Real thing'' albumu hizlica listeleri alt ust eder, en iyi Rock, Hard, Heavy Metal grubu secilirler, ve album platinuma gidecek kadar basarili olur. Hemen bu basarinin arkasindan hayrani oldugum '''Live At Brixton.'' konser albumlerini cikartirlar. Bu albumde Mike Patton daha onceki vokalistlerden kat kat daha iyi oldugunu ispatlar. Ve de Patton'in sahne performansi gruba daha da hayran toplar.

    veee 1992 yili, ''Angel Dust'' albumu. Eski vokaller unutulmus artik Mike Patton ismi grupla butunlesmistir. Tabi grup icinde yavas yavas muzikleri uzerinde tartismalar baslamistir. Cok farkli muzik tabanlarindan gelmeleri ilk baslarda mukemmel albumler cikarmalarini sagliyordu. Zaten Faith No More grubunu ozel yapan bu ozelliklleriydi. Fakat sonradan bu farkli muzik zevkleri tartismalara yol acmis, her eleman kendi muzik turunun agir basmasini istediginden, kimisinde hirsa, kimisinde vurdum duymazliga yol acmistir. Yine de o zamanlarin iki devi olan Metallica ve Guns N' Roses birlikte tura cikmalarinda on grup olmalari, bu tartismlari dindirmistir. Hatta gunah kecisi olarak gitaristleri Jim Martin secilip kurban etmislerdir..

    Gruba, Mike Patton'in alt grubu olan Mr. Bungle'dan gitarist Trey Spruance getirilir., 1995 yilinda ''King for A Day...Fool for a Lifetime'' albumu cikar. Album basarili olmustur ama her ne kadar tartismalarin bittigi dusunulse de parcalar icindeki ve arasinda ki harmoni yerine ucurumlarin almasi iyice belirginlesmistir. Konserlerinde de o eski performanslari gorulmez olmaya baslamistir. Yine de yillarca edindikleri tecrubeyi goz ardi etmemek lazim ki 1997 yilinda ''Album of The Year'' cikarirlar.

    Onca yol kat etmis bir grubun dagilmasi o kadar kolay degil tabii (ama iste konserlerine gitmem bu yillara denk gelir ki, kendi gozlerimle ihtisamlarini kaybettiklerine malesef tanik olmusumdur:()

    Ne kadar ''Who Cares A Lot? Greatest Hits'', ''Songs To Make Love To'' ve ''B Sides and Alternate Versions'' gibi toplama albumler cikarsalar da ortaya yeni bir album cikmadigindan, bu albumler grubun dagildigini resmilesmistir. Yine de muzik tarihine gecmisler ve klasikler arasina girerek belki bir gun yine parlarlar umuduyla yildizlar arasinda yerlerini almislardir :)

  • a.b.d16.04.2005 - 01:45

    Yanlisim yoksa, A.B.D. cogunlukta Republicans (cumhuriyetciler or. Reagan, Bush) yani saldirgan somurgeciler ve Democrats (demokratlar or. Kenndy, Clinton) yani ilimli somurgeciler olarak iki ana taraftan olusur.

    ABD'nin icinde ve disinda olmus ve olan cogu olay bunlarin etrafinda gelisir. Bunlar da kendi icinde negatif, pozitif ve nötr olarak ayrilirlar. Esasinda olusturulmus bir sistemin carklarina bakarak ozde aynilar diyebiliriz ama yuzeyde farkliliklari tabii ki vardir. Fakat insanin olusturdugu bu cikar ve somuru sistemini insanlar tarafindan degil tersine sistem insanlari yonetir. Gelen gecen sadece sistemin bir parcasi olur. Yuzeyde yoneticiler ve yonetimler degisik gozukebilir ama ozde sistem degismiyor.

    Aklima bir fikra geldi:

    Dugunden sonra kilisenin kapisinda, biri elinde ''Bu yahudiye yardim edin'' pankartini, karsinda ise ''Bu hristiyana yardim edin'' pankartini tasiyan iki dilenci vardir. Yahudinin bes kurus almamasina aciyan biri, yahudinin yanina yaklasarak, ''bak kardesim karsidaki adam gibi akilli olsana, hristiyanim diyerek mali goturuyor, yahudilige karsi degilim ama, sen bes kurus almazken, cogu insan sana inat, hristiyanim diyene daha da fazla sadaka veriyor'' diye ogut verir. Bunun uzerine bizim yahudi, karsisindakine seslenerek, ''Jacob, Jacob, baksana adam bize akil veriyor'' gibilerinden ayni amaca farkli hizmet eden iki kisinin hikayesi gibi Demokratlarla Cumhuriyetciler arasinda pek fark yoktur. Mali gotururler o kadar.

    Fikrada tesaduf mudur artik bilmiyorum ama tam oturuyor, ne de olsa A.B.D. bugun Israil tarafindan yonetilir. Bazilari super gucu A.B.D. sansa da CIA ajanlarinin Mossad'ta egitim almasi gibi cogu yonden dunyadaki olaylar fikradaki gibi tecelli oluyor.

  • the x files 16.04.2005 - 00:44

    Uzun sure ozellikle batida gundemi etkileyen dizi baya sansasyon yaratmistir. Insanlarin devletten iyice suphelenmesine, paranormal olaylara ilginin artmasina hatta FBI merkez bürosuna duzenlenen gezilerin sasilacak derecede artmasina bile sebep olmustur.

    Dizinin kahramanlari olan iki FBI ajani, Fox Mulder (David Duchovny) ve Dana Scully (Gillian Anderson) , iziliyenler uzerinde fanatiklige donusecek kadar hayranlik da yaratmistir... Saka gibi gelecek ama Fox Mulder ''gormeden inanma'' dusuncesini temsil etmesiyle Mulderism (Mulderizm) , Dana Scully ''gormeden inanmam'' dusuncesini temsil etmesiyle Scullyism (Scullizm) ideolojini yaratmislardir.

    Bu iki zit gorusun gercegin ortaya cikartilmasi icin tek bir yumruk olusturmasi izliyenleri daha da etkilemis ve cult (mezhep) olacak kadar ilgi toplamistir.

    Esasinda cogu ogenin, Twin Peaks dizisinde, cok onceden kullanmasi unutulsa da, bu diziler esasinda devam eden propoganda zincirinin birer parcalaridir. O yuzden etkilendi, kopya cekti, arakladi gibi dusunceler yanlis olur. Bunlar gibi halklari yonlendiren, uzun suredir piyasaya surulen, daha cok dizi, film, roman, vs vs vardir.

    Olayin daha cok politik yanina deginerek dizinin konularini ortuyormus gibi olmayim. Fakat uzaylilarla ilgili oldugu icin atmasyon denilecek kadar siradan bir dizi olmadigini, islenen her seyin sembolik olarak mesajlar icerdigini, belirtme geregi duydum.