Tartışmalarında köşeye sıkışan insanların , karşı tarafa genellikle kullandığı sözlerden bir taneside ' cahil ' kelimesidir...hemen suçlamaya başlarlar bu vasıfla..
Bilse kendi cehaletinin seviyesini, can simidi rolü oynayan bu kelimeyi asla ama asla kullanmaz...
Bu deyim ' cuk ' diye yerine oturmuş , daha fazla anlatıma gerek kalmamış...
Sözde söylenilen cehaleti payıma alıyorum, eşeklik kendilerine kalmış...:D
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki: -'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş. Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış: -'Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz...'
Araştırırım, incelerim, analiz eder ona göre sandığa gider oyumu veririm..
Araştırmalarım neticesinde, başımıza gelen hükümetlerin hepsi..(doğru olanları tenzih ederim..) ülkeye çok kötü kâbuslar yaşatmış insanlardı..
Bu kişiler bu denli tepki toplamamalarına rağmen, neden bu hükümetin üzerine bu denli çok gidiyorlar..
Gidenler de belli zaten...Aynı Z-İ-H-N-İ-Y-E-T...üzgünüm ama malesef böyle giderse siz keçileri bırakın, aklınızı kaçıracaksınız..
Zehiri bal diye yutturmanızdan bıktık artık...
Bir türlü yetişemem hızlarına, kaçtıktan sonra durum daha da vahim...
Yeşillikleri katleder, yeni filizlerin tomurcuğunu yiyerek gelişimine engel olur......Kesip postundan tulum yapılsa daha makbul.... :)
Kaçtıktan sonra sürü olma özelliğini kaybeder, Kurtların yemek menüsüdür adeta... :))
Deprasyon.....
Yedisinden yetmişine kadar herkesde mevcut, zengininde, fakirinde, yaşlısında gencinde, güzelinde, çirkininde,....
Neden acaba...? ? ?
Tartışmalarında köşeye sıkışan insanların , karşı tarafa genellikle kullandığı sözlerden bir taneside ' cahil ' kelimesidir...hemen suçlamaya başlarlar bu vasıfla..
Bilse kendi cehaletinin seviyesini, can simidi rolü oynayan bu kelimeyi asla ama asla kullanmaz...
Bu deyim ' cuk ' diye yerine oturmuş , daha fazla anlatıma gerek kalmamış...
Sözde söylenilen cehaleti payıma alıyorum, eşeklik kendilerine kalmış...:D
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
-'Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.
Tabi Necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-'Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz...'
Bu melânet ve pis hayvanın yazdığım entry'ler arasına girmesini bile istemezdim..., ama bu hayvanın ilginç bir özelliği var..
Bu hayvanın etini yiyen ve özenenler, zamanla bu hayvanın özelliklerini taşımaya başlıyorlar...(...ilginç..)
En açık göstergelerinden bir taneside, iğrenç bir şekilde ter kokusu yapar...(..mış..) ....afiyet olsun...yeyin gari...
Niye......? ?
Göbekten bağlımıyız..... :) ....sen önden buyur....:P
En yoğun ve stresli olduğum zamanlardan bir tanesi...
Bordro, maaş, avans, mesai.......
Delirmemek elde değil...
İnsan aynı yemeği yemekten nasıl bıkıyorsa, bende bıktım yaw...:=D
Çoğu zaman kulağa hitab etmez...
Gıygıy ses çıkartır...iğğrençç... :)
Abaza tesellisi.....)