haydn ölüme en yakın müziği üretmiştir. tanımadığım, yani tanıdığımı düşündüğüm fakat tanımadığım biriyle beşiktaşta dinlemiştim haydn'ı... gençliğim geldi aklıma...
not: veda bence önce edilen sonra söylenen bir kavramdır.
çağımızda çok fazla önemli olmayan bir çeşitlilik sözkonusudur. zira egemen olan şey dışgörünüş+paradır. hep söylemişimdir, tanrının yeryüzündeki en büyük rakibi zeka değil paradır...
ol kadına bir zamanlar aşık olan arkadaşımız sayesinde bakma fırsatı bulmuş idim. henüz çiçeği burnunda bir gençti arkadaşımız. ve aşkın metafizik yanından çok fizik yanının gerçekliğini kabul etmesi de bu kadın sayesinde olmuştu...
bozulan kelimeler çöpe atılır. daha önemlisi, yabancıdilhayranlığıdır, bendeniz bile bu hayranlığa kendini kaptıranlardanım; hatta ki bazen ingilizce bilmeyişimin kültürsüzlük olarak algılandığını görünce; bendenizin kürt yanı şöyle demektedir: keşke ingilizlerin egemenliği altında olsaydık da en azından ingilizce'yi su gibi öğrenmiş olurduk. oysa ki türkçe öğrendik, nefesimiz açlıktan kokuyor...
nuri bilge ceylan, bunun üzerine yazmıştım sanırım; ama mayıs olması hasebiyle tekrar yazmak istedim. geçişgen bir aydır mayıs. sıcağa geçiş. bu bir sıkıntı arafesidir, bütün geçişlerde olduğu gibi.
haydn ölüme en yakın müziği üretmiştir. tanımadığım, yani tanıdığımı düşündüğüm fakat tanımadığım biriyle beşiktaşta dinlemiştim haydn'ı... gençliğim geldi aklıma...
not: veda bence önce edilen sonra söylenen bir kavramdır.
çağımızda çok fazla önemli olmayan bir çeşitlilik sözkonusudur. zira egemen olan şey dışgörünüş+paradır. hep söylemişimdir, tanrının yeryüzündeki en büyük rakibi zeka değil paradır...
ol kadına bir zamanlar aşık olan arkadaşımız sayesinde bakma fırsatı bulmuş idim. henüz çiçeği burnunda bir gençti arkadaşımız. ve aşkın metafizik yanından çok fizik yanının gerçekliğini kabul etmesi de bu kadın sayesinde olmuştu...
devrim şapkasızları şapkalı, şapkalıları şapkasız yapar.
bozulan kelimeler çöpe atılır. daha önemlisi, yabancıdilhayranlığıdır, bendeniz bile bu hayranlığa kendini kaptıranlardanım; hatta ki bazen ingilizce bilmeyişimin kültürsüzlük olarak algılandığını görünce; bendenizin kürt yanı şöyle demektedir: keşke ingilizlerin egemenliği altında olsaydık da en azından ingilizce'yi su gibi öğrenmiş olurduk. oysa ki türkçe öğrendik, nefesimiz açlıktan kokuyor...
nuri bilge ceylan, bunun üzerine yazmıştım sanırım; ama mayıs olması hasebiyle tekrar yazmak istedim. geçişgen bir aydır mayıs. sıcağa geçiş. bu bir sıkıntı arafesidir, bütün geçişlerde olduğu gibi.
ölü doğan çocuk. bazen öldürülmüş çocuk. bazen engellenen. hepsinde bir darbenin izi vardır.
aşktır ve buruk bir ikindiye düşer burnunun gölgesi. sanırım çirkin yaratılmış olmak korkunç birşey...
üzülürüm çirkin kızların dizkapaklarındaki yaralara/ onların prasa seven kardeşleri vardır....
bir zamanlar adına mgk da denildiği olmuştu.
ismine daha cok bayıldığım filmdir...