Nas insan demektir. Mekke'de nazil olmuştur. 6 ayettir. Nas Suresi, insanlara Yaratıcısı olan Allah'a sığınmayı emreder. Ayetlerinde ' Nas ' lafzı geçtiği için bu isimle adlanmıştır.
Doç. Dr. Mitat Enç 1909 yılında Gaziantep’te doğmuş ve ilköğrenimini burada bitirmiştir.
1950’de Ankara Körler Okulu’nu, 1952’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Özel Eğitim Bölümü’nü kurmakla görevlendirilmiş ve 1956 yılına kadar Ankara Körler Okulu’nun müdürlüğünü ve Özel Eğitim Bölümü’nün başkanlığını birlikte yürütmüştür.
Görme engellilerin eğitimi konusunda sivil inisiyatifi harekete geçirmek ve toplumsal bir baskı grubu oluşturmak amacıyla 1950 yılı başında Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneğini (ANKEK) kuran Enç, kısa sürede derneğin İstanbul ve Gaziantep Şubelerinin kuruluşunu da gerçekleştirmiş; 1958 yılında bakanklar kurulu kararıyla derneği kamu yararına statüsüne kavuşturmuştur. ANKEK aracılığı ile 1961 Anayasasında engellilerle ilgili hükümlerin yer almasını sağlayan ENÇ, rehabilitasyon çalışmalarının gereğine dikkat çekerek, rehabilitasyon merkezleri kurmak üzere 1970’li yıllarda “Altınokta Körler Vakfı’nı”, 1980’li yıllarda da “Türkiye Körler Vakfı’nı” kurmuştur. Bu vakıflar Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneği’nin yürüttüğü kampanya ile elde edilen gelirlerle bugün İstanbul Emirgan’da ve Ankara Yenimahalle’de bulunan rehabilitasyon merkezlerini açarak SHÇEK’e devretmiştir. Daha sonra Kısaca “Altınokta Körler Derneği” adını alan dernek bugün 33 ildeki şubeleri ve altıbinin üzerinde görme engelli üyesiyle çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmektedir.
Yüreemde sen, elimde ganne; İçiym, içiym olmey. Hayalın gözümün önden getmey bi tüllü! 'Ah Hadduç ah! ' deym. Sumsuk sumsuk vuruym döşümün tahtasına. Hele o sıfatını heç unutamıym. Çokluk soruym ben baa: 'Ben neyttim de saa yahamı gapdırdım? '
Ammiyn uşaklarının gahrı heç çekilmey artık. Hatırleyn mi bilmem? Acı iki çirtik hanek edek didim, Süllümü süyüe dayadım, Arişten duda atlayıp sizin hayada endimdi. Mekinelerin altında galasıız e mi! Nerden de gördüüz siz? Meersem uşaklarıız beni takip ediylermiş! İki hanek, iki çor bile edemeden beni ele aldılar, Börgüme börgüme sumsukdan nasıl vuruylar! Gavur öldürüyler sahılam! Hele güççük gardaşın! Ganne gırııynan seertmez mi! Yüreem ağzıma geldi.
Devlisi günü gene geçtim sizin dehlizden. Tağaya baktım gene göremedim sıfatını. Düşünüym düşünüym olmey. 'Sebaa gene geliym,' deym, Gorkuym ağam. Gözümün gurdunu gırdılar bi kelle. 'Bilaan görüym,' deym, Süyük de çömeliym. 'Zibil atmaya gelir olur ki,' deym, Gardaşların da beraber geliy; Bedeniize top deye! Yidik mi ulan bacıızı? Ne var da ardından geliysiiz?
Sen heç gafağa takma Hattuç! Sen beni sevdikten kelli Gıçımın tumanını satarımda Gene gavuşurum saa.
Ermeni kıyımı iddiaları bağlamında Ermenistan'ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni'nin 1923 yılında Bükreş'te yapılan Ermeni meselesiyle ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu bir rapor vardı.
Kaçaznuni'nin Osmanlı döneminde yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan bu rapor, Türk Hava Kurumu (THK) tarafından Rusçadan Türkçeye tercüme edilerek kitap haline getirildi. İngilizce ve Fransızca dillerine de çevrildi.
TÜRKLERE BİZ SAVAŞ AÇTIK
1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya'da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlaşlandı.
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tâbi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Siyasal açıdan olgunlaşmamış ve dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Rus hükümetine karşı dünkü inancımız ne denli körü körüne ve temelsizse, bugünkü suçlamalarımız da o denli körü körüne ve temelsizdi.
BARIŞI SABOTE ETTİK
Kaderden şikâyet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun Partisi de bundan kaçamamıştır. Osmanlı'dan, Akdeniz'e uzanan bir Ermenistan talep ettik. Derhal gönüllü birlikleri oluşturduk, Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaat ettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik.
Çoğu zaman çevre aynı ama biz aslında eski benliğimize yabancılaşıyoruz. Yani değişim, belkide sorun yine bizde. Yani Ya olduğumuz gibi görünmüyoruz, yada göründüğümüz gibi olamıyoruz...
Nas insan demektir.
Mekke'de nazil olmuştur. 6 ayettir.
Nas Suresi, insanlara Yaratıcısı olan Allah'a sığınmayı emreder. Ayetlerinde ' Nas ' lafzı geçtiği için bu isimle adlanmıştır.
'Paran' varsa sende okuyabilirsin. Yoksa 'sürünmeye' devam et...
Doç. Dr. Mitat Enç 1909 yılında Gaziantep’te doğmuş ve ilköğrenimini burada bitirmiştir.
1950’de Ankara Körler Okulu’nu, 1952’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Özel Eğitim Bölümü’nü kurmakla görevlendirilmiş ve 1956 yılına kadar Ankara Körler Okulu’nun müdürlüğünü ve Özel Eğitim Bölümü’nün başkanlığını birlikte yürütmüştür.
Görme engellilerin eğitimi konusunda sivil inisiyatifi harekete geçirmek ve toplumsal bir baskı grubu oluşturmak amacıyla 1950 yılı başında Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneğini (ANKEK) kuran Enç, kısa sürede derneğin İstanbul ve Gaziantep Şubelerinin kuruluşunu da gerçekleştirmiş; 1958 yılında bakanklar kurulu kararıyla derneği kamu yararına statüsüne kavuşturmuştur. ANKEK aracılığı ile 1961 Anayasasında engellilerle ilgili hükümlerin yer almasını sağlayan ENÇ, rehabilitasyon çalışmalarının gereğine dikkat çekerek, rehabilitasyon merkezleri kurmak üzere 1970’li yıllarda “Altınokta Körler Vakfı’nı”, 1980’li yıllarda da “Türkiye Körler Vakfı’nı” kurmuştur. Bu vakıflar Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneği’nin yürüttüğü kampanya ile elde edilen gelirlerle bugün İstanbul Emirgan’da ve Ankara Yenimahalle’de bulunan rehabilitasyon merkezlerini açarak SHÇEK’e devretmiştir. Daha sonra Kısaca “Altınokta Körler Derneği” adını alan dernek bugün 33 ildeki şubeleri ve altıbinin üzerinde görme engelli üyesiyle çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmektedir.
1991 yılında hayata veda etmiştir.
'Yalan' anlamına geliyor yanılmıyorsam.
ANTEPLİ SEVERSE
Yüreemde sen, elimde ganne;
İçiym, içiym olmey.
Hayalın gözümün önden getmey bi tüllü!
'Ah Hadduç ah! ' deym.
Sumsuk sumsuk vuruym döşümün tahtasına.
Hele o sıfatını heç unutamıym.
Çokluk soruym ben baa:
'Ben neyttim de saa yahamı gapdırdım? '
Ammiyn uşaklarının gahrı heç çekilmey artık.
Hatırleyn mi bilmem?
Acı iki çirtik hanek edek didim,
Süllümü süyüe dayadım,
Arişten duda atlayıp sizin hayada endimdi.
Mekinelerin altında galasıız e mi!
Nerden de gördüüz siz?
Meersem uşaklarıız beni takip ediylermiş!
İki hanek, iki çor bile edemeden beni ele aldılar,
Börgüme börgüme sumsukdan nasıl vuruylar!
Gavur öldürüyler sahılam!
Hele güççük gardaşın!
Ganne gırııynan seertmez mi!
Yüreem ağzıma geldi.
Devlisi günü gene geçtim sizin dehlizden.
Tağaya baktım gene göremedim sıfatını.
Düşünüym düşünüym olmey.
'Sebaa gene geliym,' deym,
Gorkuym ağam.
Gözümün gurdunu gırdılar bi kelle.
'Bilaan görüym,' deym,
Süyük de çömeliym.
'Zibil atmaya gelir olur ki,' deym,
Gardaşların da beraber geliy;
Bedeniize top deye!
Yidik mi ulan bacıızı?
Ne var da ardından geliysiiz?
Sen heç gafağa takma Hattuç!
Sen beni sevdikten kelli
Gıçımın tumanını satarımda
Gene gavuşurum saa.
(Anonim)
ERMENİSTAN BAŞBAKANI'NIN İTİRAFI
Ermeni kıyımı iddiaları bağlamında Ermenistan'ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni'nin 1923 yılında Bükreş'te yapılan Ermeni meselesiyle ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu bir rapor vardı.
Kaçaznuni'nin Osmanlı döneminde yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan bu rapor, Türk Hava Kurumu (THK) tarafından Rusçadan Türkçeye tercüme edilerek kitap haline getirildi. İngilizce ve Fransızca dillerine de çevrildi.
TÜRKLERE BİZ SAVAŞ AÇTIK
1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya'da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlaşlandı.
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tâbi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Siyasal açıdan olgunlaşmamış ve dengesiz insanlara özgü bir şaşkınlık içinde, bir uçtan diğerine savrulmaktaydık. Rus hükümetine karşı dünkü inancımız ne denli körü körüne ve temelsizse, bugünkü suçlamalarımız da o denli körü körüne ve temelsizdi.
BARIŞI SABOTE ETTİK
Kaderden şikâyet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun Partisi de bundan kaçamamıştır. Osmanlı'dan, Akdeniz'e uzanan bir Ermenistan talep ettik. Derhal gönüllü birlikleri oluşturduk, Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaat ettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik.
(Alıntı)
Milliyet (11 Ekim 2007)
Güneri CİVAOĞLU
(Nur Suresi 26.Ayet in bir kısmı)
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara; iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara yaraşır....
BAŞKA SÖZE GEREK YOK SANIRIM.
Kabuklu deniz hayvanlarında civa, nikel gibi ağır metaller birikir. Buda sperm sayısını azaltır.
Aman dikkat! :)
Çoğu zaman çevre aynı ama biz aslında eski benliğimize yabancılaşıyoruz. Yani değişim, belkide sorun yine bizde. Yani Ya olduğumuz gibi görünmüyoruz, yada göründüğümüz gibi olamıyoruz...
Yenilmesi haram olmayan canlılardan biri. Afiyet olsun...