Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • la ilahe illallah05.04.2009 - 05:37

    LA İLAHE (ilah yok) İLLLALLAH! (Allah'tan başka...
    Bu Terim Allah'ın tek tanrı olduğundan ziyade Allah'ın bize vermek istediği mesajları yansıtır.
    Bunlardan birincisi ise sabırdır! şöyle ki!
    Bir insan vardır kendisi ilah yok dercesine bir yaşam tarzı yaşamaktadır. Yarın birgün Allah'tan başka dayandığı hiçbir şeyin olmayacagını hiçbiriniz bilemezsiniz bu yüzden kimsecikleri kınamamalısınız.
    Hz ömer eskiden müslüman değildi islamı yaygınlaştırma çabası içersinde olan kimselere zulm etti zulm ettiği kimselerden bir tanesi ise müslümanlığı seçen kız kardeşi idi Hz ömer'in o yıllarda LA İLAHE dercesine bir yaşam tarzı vardı Allah olan İLLALLAH dercesine bir yaşam tarzını da lutfetti hatta hazretlik makamına yükselti
    Diğer yandan Bir kimse size mantıksıca gelen bir beyanda bulunmuş olabilir mesela ilah yok der demez 'sen ne sacmalıyorsun be adam ne demek ilah yok sus seni dinlemek istemiyorum sen sadece saçmalıyorsun' der, o kimseye söz hakkı vermezseniz hakikati göremezsiniz.

  • şefaat06.02.2009 - 12:03

    ŞEFFAT HAKKINDA HERŞEY BU SATIRLARDA ŞEFAATİN HAKİKATİ

    Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)

    Allah bu ayetler ile insanoğluna şu mesajı vermek istemiştir. ' Nuh ve Lut Tüm peygamberlerim gibi merhamet sahibiydi. Onlara Eşlerini helak edeceğim haberini verdiğimde her iki peygamberde bana eşlerinni de kurtarmam için yalvarıp yakardılar. Lakin ben adaletimden asla ödün vermem Benim emirlerime uymayanlar peygamber hanımları olduğu halde ben onları kurtarmadım Peygamberler dahi bana uymayanlara Yardım edemezken İnsanları derlerinden kurtarmak için 'Allah'ın tüm emirlerine uyun kurtuluş ancak bu yolla mümkündür.' Demek yerine dinde olmayan şeyleri dindenmiş gibi sunarak şefaatçiliğe kalkışan Dış yüzleri Müslüman Özleri gavurdan daha da gavur olan kimselerde onlara uyanlarda elbetteki günü geldiğinde azbımızı tadacaklar. Biliniz ki tek kurtuluş benim hukuk bütünlüğüme riayet etmekte geçer ve Ben ' Allah'ın şu emrini yerine getiririm Ama şu emrini asla diyenlere de gerçek kurtuluşu nasib etmem' Demek istemiştir. ]] Mustafa Uzun S. Sırname

    Gerçek Allah dostları Şöyle derler:

    ' Eğer (sinsice veya açıktan açığa) düşmanın olan şeytanın başını ezmek dilersen gözünü aç da gör ki Şeytanın katili edeptir. Gözünü aç ta! baştan başa Allah kelamı olan Kuran-ı kerime bak. Kuranın bütün ayetleri edep talim eder. Edep öğretir '

    Mevlana C. Rumi / Mesnevi

    Edebe riayet etmek sureti ile şeytanı katledeceğine edepsizliklerin Allah'ın sevgisinden ve de rahmetinden kendini mahrum etme,

    ' Edep bir tac imiş nur-u hüdâdan giy o tacı emin ol her türlü beladan '

    Tasavvuf Anonimi

    KISSADAN HİSSE

    [[ Falanca diyarda zalimlerin esareti altında yaşayan bir tutsak varmış. Esaret altında zulme maruz kalmak artık canına tak etmiş olan bu tutsak bir yolunu bulup kendi ülkesinin hükümdarına içeriğinde ' Efendimiz ben falanca diyardaki falanca zalimlerin esareti altında zulme maruz kalmaktayım yalvarıyorum benim kurtarın ' yazılı haberini uçurmuş. Bu haberi evvela padişahın baş veziri okumuş ve her şeyi önceden bilen padişahına sunmuş. Padişah ise ' Onu ne diye kurtaracakmışım ki o benim ülkemin insanlarını hal ev hareketleri ile bana itaatsizliğe sürükleyen bir kimseydi.' demiş. Vezir ise gözyaşları içersinde Fakat efendim ben zamanında onun bir takım iyi hallerini de gördüm. Eğer onu kurtarma büyüklüğünü gösterirseniz söz veriyorum onu ıslah eyleyeceğim.' diye yalvarıp yakarmış. Ulu padişah ise Vezirine bir hakikati göstermek amacı ile ' Tamam madem ki onu ıslah edebileceğine inanıyorsun git o zalimlere benim fermanım ile esiri bırakmalarını söyle.' demiş. Vezir esirin bulunduğu yere gitmiş. Padişah'ın korkusu ile serbest bırakılan esiri vezir şu cümleleri ile karşılamış. ' Sana geçmiş olsun demek isterdim ama henüz hiçbir şey geçmiş değil. Ben yüce sultanımıza seni ıslah edeceğime dair bir söz verdim yani anlayacağın sen bir nevi şartlı olarak tahliye edilmiş bir kimsesin demiş. Esir vezirin bu sözleri karşılığında alaycı ve de küstahça bir tavırla ' Sen deli misin divane mi be adam. Görmez misin ki ben artık hür bir kimseyim. Bir esaretten kurtuldum. Defol haydi defol başımdan git' demiş Tam o esnada onu esir tutan zalimlerden daha zalim olan bir topluluk kurutulduğunu zanneden gafili de veziri de esir almış. Fakat çok geçmemiş ki zalimler vezirin Çok korktukları Padişahın sağ kolu olmasından ötürü serbest bırakmış. Gafili ise eskisinden daha beter bir yaşam tarzı kucaklamış.

    Padişahımız olan Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)
    MUSTAFA UZUN / S. SIRNAME ESERİ www.ahistanbul.net

  • evliya28.02.2007 - 02:22

    EVLİYALAR HAKKINDA HERŞEY BU SATIRLARDA EVLİYALARIN HAKİKATİ
    Evliya arapça bir kelimedir. Bu kelimenin türkçe açılımı' Allah dostu' dur.

    Tasavvufta ise Evliya Hakk'ın sırlarını herkesin anlayacağı bir dilde gaflet suyu akıtmadan yanıstan şahsiyetlere denir. Evliya kelimesinin eş Anlamı Veli dir.
    Veliler Allah'ın Velileri, Şeytanın velileri.olmak üzere iki ayrı sınıfa ayrılırlar.
    Birisinin gücü Allah'tan diğerininki ise Şeytanlardan gelmektedir.
    Allah dostlarından zuhur eden Hadiselere keramet. Şeytanların insanlardan seçmiş olduğu kuklalardan zuhur eden hadiselere ise Kehanet adı verilir.
    Halk arasında yanlış bilenen bir gerçek daha vardır ki o da Dervişlerin evliya zannedilmesidir. Dervişin asıl anlamı ilim fukarası olupta ilme talib olan kimse demektir.
    Arif ise kelime manası ile Bilen demektir. Arifler aşk sınavında cefayı satın alarak Vefalarından asla ödün vermeyerek çeşitli zorlu sınavları başarı ile Atlatarak Allah'ın hakikat sırlarına vasıl ettiği kimselere denir ve de Halkın tahmin edemeceği kimslerdir.

    ' GONCADIR (gençtir) İLK HALİ BÜTÜN GÜLLERİN (gönül erlerinin) '

    Arifer Arif olduklarını sadece söylemeleri gereken kimselere söylerler.
    Bazı gafiller derler ki ' Bir kimse ben evliya'yım derse ona itmat etmeyin.çünkü gerçek evliyalar mütevazidir. manevi kimliklerini gizlerler' derler. Oysa ki Evliyalar Hz Muhammed.s.a.v mi örnek alır ve Hz Muhammed S.a.v. efendimiz manevi kimliğini gizlememiştir. ' Ben Allah'ın kulu ve de peygamberiyim.' demiştir.
    Düşünsenize! acilen tedavi edilemsi greken bir hastanız var ve o hastalıgı tedavi edecek bilgilere vakıf olan bir doktorun kapısını çalıyorsunuz ve ona diyorsunuz ki ' Bu hastalıgın ilacını bilen tek doktor sizmissiniz. Bu doğrru mu doğru adrese mi geldik. O doktor ise mütevazliğinden ötürü size ' Aman efendim doktorluk kim biz kimiz bizi size boş yere övmüşler ben aciz bir kulum dese ve tedai etmek yerine sizi yoldan çevirse ve hastanızda hastalığına zamanında müdahale edilmediği için yolda ölse. Bu iyilik mi olur yoksa kötülük mü? Mütevazilik Ben şuyum ben buyum sözlerinde değil o kimsenin ebn şuyum ben buyum demesine ragmen Halka davranış şekline bakarak değerlendirlmelidir. Adam varıdr çöpçüdür ben çöpçüyüm der ama kızını memur istemeye gelse ' haddini bil memur parçası sen kızımı nasıl geçindireceksin diyerek azarlar reddeder. Adam vardır Başbakandır. Kendisine ne işle meşkülsünüz diye soruldugunda ' Efendim ben Falanca ülkenin başbakanıyım' der ama yolda halkın ayagının kaymasına sebebiyet verecek çok pis bir muz kabugu dahi görse onu elleri ile alıp halkın zarar görmesini engeller. Kendisine hakaret edenleri bile sabırla dinler.

    Dğer yandan bir kimsenin tabiat üstü meziyetlere vasıl olması onun evliya oldugunun göstergesi değildir.
    Bir kimsenin Evliya olup olmadığını anlamakta o kadar zor değildir.
    Detaylı bilgileri www.buramburam.com isimli web sitesindeki Dertten devaya butonunu ve de mistik güçler isimli bölümlerini irdelemek sureti ile edninebilirsiniz
    [b] www.buramburam.com [/b]

  • lut gölü26.02.2007 - 09:20

    Dünyanın en Alçak noktasıdır. Bu ne tesadüftür ki en aşagılık işlere imzasını atan lut kavmi orada yaşadı orada helak edildi.

    Lut gölünden inciler

    1:incil de luıt a.s ile alakalı ayetler fazla çarpıtılmamıstır kurandaki beyanlara cok yakındır. birbirleri ile adeta bagdasmaktadır

    2: Allah en aşagılık olanlara bile düzelmeleri icin bir şans tanıdıgını.tövbe kapsını lanetli kimselere dahi kapatmadıgını orada izhar etmiştir lakin lut kavmi iyilikle de azab tehdidi ile de adam olamamıs travestiliklerinden vazgecmemişler ve de Allah'ın gazabına ugramıslardır.

    3 Lut peygameberin karısı düşmanlarla işbirligi yapmıs Allah lut peygambere senin eşin bize ihanet etti onu helak edeceğim demiş. Lut peygamber ise her peygamber gibi merhamet abidesi oldugu icindir ki eşinin bagıslanması icin Allah a yalvarmış lakin Allah biz bize uymayana peygamber eşi dahi olsa yardım etmeyiz biz gayet iyi biliriz ki onu kurtarsak o yine bildigini okuyacaktır. bu gercegi görmen icin sana bir sansta veriyorum haydi git ona de ki bana uymazsan tövbe etmezsen rabbim seni de helak edecek de demiş Lut peygamber karısını uyarmıs karısı ise Lut peygamberi kale almamıs hatta ona söz hakkı bile vermemiş dünyevi menfaati icabı o konusurken kulaklarını tıkamıs ve hatta oradan hızla uzaklasmısve Allah ın yakıcı tuz azabı ile yakalanmıstır o halen yanmaktadır sanki derin yaralarına en keskin sirke bastırılmıs canlılar misali...

    Allah peygambelerine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanmayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)

    Allah bu ayetler ile insanoğluna şu mesajı vermek istemiştir. ' Nuh ve Lut Tüm peygamberlerim gibi merhamet sahibiydi. Onlara Eşlerini helak edeceğim haberini verdiğimde her iki peygamberde bana eşlerinni de kurtarmam için yalvarıp yakardılar. Lakin ben adaletimden asla ödün vermem Benim emirlerime uymayanlar peygamber hanımları olduğu halde ben onları kurtarmadım Peygamberler dahi bana uymayanlara Yardım edemezken İnsanları derlerinden kurtarmak için 'Allah'ın tüm emirlerine uyun kurtuluş ancak bu yolla mümkündür.' Demek yerine dinde olmayan şeyleri dindenmiş gibi sunarak şefaatçiliğe kalkışan Dış yüzleri Müslüman Özleri gavurdan daha da gavur olan kimselerde onlara uyanlarda elbetteki günü geldiğinde azbımızı tadacaklar. Biliniz ki tek kurtuluş benim hukuk bütünlüğüme riayet etmekte geçer ve Ben ' Allah'ın şu emrini yerine getiririm Ama şu emrini asla diyenlere de gerçek kurtuluşu nasib etmem' Demek istemiştir. ]] Mustafa Uzun S. Sırname

    Gerçek Allah dostları Şöyle derler:

    ' Eğer (sinsice veya açıktan açığa) düşmanın olan şeytanın başını ezmek dilersen gözünü aç da gör ki Şeytanın katili edeptir. Gözünü aç ta! baştan başa Allah kelamı olan Kuran-ı kerime bak. Kuranın bütün ayetleri edep talim eder. Edep öğretir '

    Mevlana C. Rumi / Mesnevi

    Edebe riayet etmek sureti ile şeytanı katledeceğine edepsizliklerin Allah'ın sevgisinden ve de rahmetinden kendini mahrum etme,

    ' Edep bir tac imiş nur-u hüdâdan giy o tacı emin ol her türlü beladan '

    Tasavvuf Anonimi

    KISSADAN HİSSE

    [[ Falanca diyarda zalimlerin esareti altında yaşayan bir tutsak varmış. Esaret altında zulme maruz kalmak artık canına tak etmiş olan bu tutsak bir yolunu bulup kendi ülkesinin hükümdarına içeriğinde ' Efendimiz ben falanca diyardaki falanca zalimlerin esareti altında zulme maruz kalmaktayım yalvarıyorum benim kurtarın ' yazılı haberini uçurmuş. Bu haberi evvela padişahın baş veziri okumuş ve her şeyi önceden bilen padişahına sunmuş. Padişah ise ' Onu ne diye kurtaracakmışım ki o benim ülkemin insanlarını hal ev hareketleri ile bana itaatsizliğe sürükleyen bir kimseydi.' demiş. Vezir ise gözyaşları içersinde Fakat efendim ben zamanında onun bir takım iyi hallerini de gördüm. Eğer onu kurtarma büyüklüğünü gösterirseniz söz veriyorum onu ıslah eyleyeceğim.' diye yalvarıp yakarmış. Ulu padişah ise Vezirine bir hakikati göstermek amacı ile ' Tamam madem ki onu ıslah edebileceğine inanıyorsun git o zalimlere benim fermanım ile esiri bırakmalarını söyle.' demiş. Vezir esirin bulunduğu yere gitmiş. Padişah'ın korkusu ile serbest bırakılan esiri vezir şu cümleleri ile karşılamış. ' Sana geçmiş olsun demek isterdim ama henüz hiçbir şey geçmiş değil. Ben yüce sultanımıza seni ıslah edeceğime dair bir söz verdim yani anlayacağın sen bir nevi şartlı olarak tahliye edilmiş bir kimsesin demiş. Esir vezirin bu sözleri karşılığında alaycı ve de küstahça bir tavırla ' Sen deli misin divane mi be adam. Görmez misin ki ben artık hür bir kimseyim. Bir esaretten kurtuldum. Defol haydi defol başımdan git' demiş Tam o esnada onu esir tutan zalimlerden daha zalim olan bir topluluk kurutulduğunu zanneden gafili de veziri de esir almış. Fakat çok geçmemiş ki zalimler vezirin Çok korktukları Padişahın sağ kolu olmasından ötürü serbest bırakmış. Gafili ise eskisinden daha beter bir yaşam tarzı kucaklamış.

    Padişahımız olan Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)

    www.buramburam.com dertten devaya butonu (25.02.2007 04:02

  • şefaat25.02.2007 - 04:02

    ŞEFFAT HAKKINDA HERŞEY BU SATIRLARDA ŞEFAATİN HAKİKATİ

    Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)

    Allah bu ayetler ile insanoğluna şu mesajı vermek istemiştir. ' Nuh ve Lut Tüm peygamberlerim gibi merhamet sahibiydi. Onlara Eşlerini helak edeceğim haberini verdiğimde her iki peygamberde bana eşlerinni de kurtarmam için yalvarıp yakardılar. Lakin ben adaletimden asla ödün vermem Benim emirlerime uymayanlar peygamber hanımları olduğu halde ben onları kurtarmadım Peygamberler dahi bana uymayanlara Yardım edemezken İnsanları derlerinden kurtarmak için 'Allah'ın tüm emirlerine uyun kurtuluş ancak bu yolla mümkündür.' Demek yerine dinde olmayan şeyleri dindenmiş gibi sunarak şefaatçiliğe kalkışan Dış yüzleri Müslüman Özleri gavurdan daha da gavur olan kimselerde onlara uyanlarda elbetteki günü geldiğinde azbımızı tadacaklar. Biliniz ki tek kurtuluş benim hukuk bütünlüğüme riayet etmekte geçer ve Ben ' Allah'ın şu emrini yerine getiririm Ama şu emrini asla diyenlere de gerçek kurtuluşu nasib etmem' Demek istemiştir. ]] Mustafa Uzun S. Sırname

    Gerçek Allah dostları Şöyle derler:

    ' Eğer (sinsice veya açıktan açığa) düşmanın olan şeytanın başını ezmek dilersen gözünü aç da gör ki Şeytanın katili edeptir. Gözünü aç ta! baştan başa Allah kelamı olan Kuran-ı kerime bak. Kuranın bütün ayetleri edep talim eder. Edep öğretir '

    Mevlana C. Rumi / Mesnevi

    Edebe riayet etmek sureti ile şeytanı katledeceğine edepsizliklerin Allah'ın sevgisinden ve de rahmetinden kendini mahrum etme,

    ' Edep bir tac imiş nur-u hüdâdan giy o tacı emin ol her türlü beladan '

    Tasavvuf Anonimi

    KISSADAN HİSSE

    [[ Falanca diyarda zalimlerin esareti altında yaşayan bir tutsak varmış. Esaret altında zulme maruz kalmak artık canına tak etmiş olan bu tutsak bir yolunu bulup kendi ülkesinin hükümdarına içeriğinde ' Efendimiz ben falanca diyardaki falanca zalimlerin esareti altında zulme maruz kalmaktayım yalvarıyorum benim kurtarın ' yazılı haberini uçurmuş. Bu haberi evvela padişahın baş veziri okumuş ve her şeyi önceden bilen padişahına sunmuş. Padişah ise ' Onu ne diye kurtaracakmışım ki o benim ülkemin insanlarını hal ev hareketleri ile bana itaatsizliğe sürükleyen bir kimseydi.' demiş. Vezir ise gözyaşları içersinde Fakat efendim ben zamanında onun bir takım iyi hallerini de gördüm. Eğer onu kurtarma büyüklüğünü gösterirseniz söz veriyorum onu ıslah eyleyeceğim.' diye yalvarıp yakarmış. Ulu padişah ise Vezirine bir hakikati göstermek amacı ile ' Tamam madem ki onu ıslah edebileceğine inanıyorsun git o zalimlere benim fermanım ile esiri bırakmalarını söyle.' demiş. Vezir esirin bulunduğu yere gitmiş. Padişah'ın korkusu ile serbest bırakılan esiri vezir şu cümleleri ile karşılamış. ' Sana geçmiş olsun demek isterdim ama henüz hiçbir şey geçmiş değil. Ben yüce sultanımıza seni ıslah edeceğime dair bir söz verdim yani anlayacağın sen bir nevi şartlı olarak tahliye edilmiş bir kimsesin demiş. Esir vezirin bu sözleri karşılığında alaycı ve de küstahça bir tavırla ' Sen deli misin divane mi be adam. Görmez misin ki ben artık hür bir kimseyim. Bir esaretten kurtuldum. Defol haydi defol başımdan git' demiş Tam o esnada onu esir tutan zalimlerden daha zalim olan bir topluluk kurutulduğunu zanneden gafili de veziri de esir almış. Fakat çok geçmemiş ki zalimler vezirin Çok korktukları Padişahın sağ kolu olmasından ötürü serbest bırakmış. Gafili ise eskisinden daha beter bir yaşam tarzı kucaklamış.

    Padişahımız olan Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:

    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)

    www.buramburam.com dertten devaya butonu

  • mürşid25.02.2007 - 03:53

    GONCADIR (gençtir) İLK HALİ BÜTÜN GÜLLERİN (gönül erlerinin) '
    anonim
    Mürşid ilim öğreten kimselere verilen ünvandır.
    Bazı mürşidler vardır işleri ezberciliğe dayalıdır. anlamın içinde yatan anlamları göremezler. geçmişte akıtılmış gaflet sularını yudumlar her söylenilene kanar ve halkı da kandırmaya çalısırlar onlar için önemli olan sözün doğru olup olmadığı değil kimin agzından çıktığı önemlidir. böylelerine cahil mürşitler denir.
    Bir de mürşid-i kamiller vardır. Onlr manaının icinde yatan manaları görür ve de aşikar ederler. Sözün kimin ağzından çıktığından ziyade ne söylediğine dikkat ederler herkese söz hakkı veriri herkesi sabırla dinlerler. söz hakkı vermemezlik asla etmezler. Çünkü onlar Allah'ın en ceallelndiği şeyin peşin hükümlülük oldugunu bilirler

    mesela hz ömer e bakarlar. kuran okuduğu icin kız kardeşini tekme tokat döven hz ömer onlar için çok büyük ir ibret vesilesidir. Onlar günahkarlara zulm etmez ve de ettirtmezler. cünkü yarın birgün kimin evliya olacagını kimlerin ayagının kayacagını ancak Allah bilir Allah evliya kullarını kasıtlı olarak günahkar kullarından secmektedir. iblis kendilerii kusursuz görüp azmasınlar kimseyi hor görmesinler mütevaziligin dışına tasmasınlar diye...
    Mevlana celaleddin rumi en büyük ikinci evliyadır. ve demiştir ki

    ' İlahi gönlümdeki gaflet perdesini kaldır lakin tesettür ve mahviyet perde mi yırtma beni reszil rüsva eyleme.' mevlna celaleddin rıumi mesnevi eseri

    Allah kuran-ı kerimde demiştir ki
    ' Ey muhammed Allah senin günahlarını bagıslamısken...'

    Hz muhammed efendimizi bizlerin günahlarına nazaran cok ufak olan günahlar işlemiştir. İşlemmiştir diyen kuranın ayetini inkar etmiş olur ve de Allah'ın hiçbir kuluına sebepsiz yere dert yüklemediği hakikatini çarpıtmıs olur.

    kızgın bir soba düşününüz sobaya cok yakın olan kimse parmagını milmetrik olarak uzatsa dahi cok yakınında oldugu icin yanar. Allah'a çok aykın olanlar. göz önünde bulundukları ve de halka örnek olmak zorunda oldukları icindir ki hal ve hareketlerine daha da dikkat etmek zorundadır. onların cok ufak bir hatası büyük ve de kötü sonucalara sebeiyet verebirlir bu sebepledir ki Allah a yakın olanlar dünyada cezalndırlırlar
    Hz muhammed demiştir ki
    ' Allah bir kul icin hayır muradd etti mi onun günahlarının cezasının tümünü dünyada ödetir.'

    hayır murad etmedikleri ise bu dünyada ahirettekine nazaran cok cüzzi miktarda bir azabla ahiret yurdunda ise azabında ötesinde bir azabla cezalarını cekeceklerdir

    Allah tövbe edip tüm durumlarını düzelten kullarına hitaben yunus suresinde ' onlara dünya hayatında da ahiret uyrdunda da müjdeler vardır ' demiştir. bu ayet tövbe edip durmlarını düzeltmeyen kullara yansıması ise dünya hayatını iç huzursuzluklarla yani dertlerle ahiret yurdunu ise tahmin dahi edeeyecegi azbalarla doldurması seklinde gerkelesmektedir.
    hekes bu acıyı ceker
    gülen yüzlere aldanmayın içöerim yanıyor dışarım serin sözünün manasını anlamaya calısın
    (bakınız: kuran-ı kerim, hayat, büyü, mevlana, dünya, ceza, muhammed, abla, huzur, cahil)
    Bu mesajımı sil

  • mürşid25.02.2007 - 03:51

    ' GONCADIR (gençtir) İLK HÂLİ BÜTÜN GÜLLERİN (gönül erlerinin) '
    ANONİM

  • şişmanlık23.02.2007 - 08:08

    Bana bakan ülkede kıtlık var sanıyor sonra yüzünü şişmanalara dönderiyor ve ülkedeki kıtlığın sebebini anlıyooorrr :)

  • esaret23.02.2007 - 00:52

    esaret ne demektir? esararetten nasıl kurtululur _

    esaret tutsaklık altında yaşamak demektir nasıl kurtulacağınıza gelince

    esaretle alaklı kıssadan hissler
    KISSADAN HİSSE 1:
    [[   Falanca diyarda  zalimlerin esareti altında yaşayan bir tutsak varmış. Esaret altında  zulme maruz kalmak artık canına tak etmiş olan bu tutsak bir yolunu bulup kendi ülkesinin hükümdarına içeriğinde ' Efendimiz  ben falanca diyardaki falanca zalimlerin esareti altında zulme maruz kalmaktayım yalvarıyorum benim kurtarın ' yazılı haberini  uçurmuş. Bu haberi evvela padişahın baş veziri okumuş ve her şeyi önceden bilen padişahına sunmuş. Padişah ise ' Onu ne diye kurtaracakmışım ki o benim ülkemin insanlarını hal ev hareketleri ile bana itaatsizliğe sürükleyen bir kimseydi.' demiş. Vezir ise gözyaşları içersinde Fakat efendim ben zamanında onun bir takım iyi hallerini de gördüm. Eğer onu kurtarma büyüklüğünü gösterirseniz söz veriyorum onu ıslah eyleyeceğim.' diye yalvarıp yakarmış. Ulu padişah ise Vezirine bir hakikati göstermek amacı ile ' Tamam madem ki onu ıslah edebileceğine inanıyorsun git o zalimlere benim fermanım ile esiri bırakmalarını söyle.' demiş. Vezir esirin bulunduğu yere gitmiş. Padişah'ın korkusu ile serbest bırakılan esiri vezir şu cümleleri ile karşılamış. ' Sana geçmiş olsun demek isterdim ama henüz hiçbir şey geçmiş değil. Ben yüce sultanımıza seni ıslah edeceğime dair bir söz verdim yani anlayacağın sen bir nevi şartlı olarak tahliye edilmiş bir kimsesin demiş. Esir vezirin bu sözleri karşılığında alaycı ve de küstahça bir tavırla ' Sen deli misin divane mi be adam. Görmez misin ki ben artık hür bir kimseyim. Bir esaretten kurtuldum. Defol haydi defol başımdan git' demiş Tam o esnada onu esir tutan zalimlerden daha zalim olan bir topluluk kurutulduğunu  zanneden gafili de veziri de esir almış. Fakat çok geçmemiş ki zalimler vezirin Çok korktukları Padişahın sağ kolu olmasından ötürü serbest bırakmış. Gafili ise eskisinden daha beter bir yaşam tarzı kucaklamış.
    Padişahımız olan Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını  bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:
    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)
    Allah bu ayetler ile insanoğluna şu mesajı vermek istemiştir.          ' Nuh ve Lut Tüm peygamberlerim gibi merhamet sahibiydi. Onlara Eşlerini helak edeceğim haberini verdiğimde her iki peygamberde bana eşlerinni de kurtarmam için yalvarıp yakardılar. Lakin ben adaletimden asla ödün vermem Benim emirlerime uymayanlar peygamber hanımları olduğu halde ben onları kurtarmadım Peygamberler dahi bana uymayanlara Yardım edemezken İnsanları derlerinden kurtarmak için 'Allah'ın tüm emirlerine uyun kurtuluş ancak bu yolla mümkündür.' Demek yerine dinde olmayan şeyleri dindenmiş gibi sunarak  şefaatçiliğe kalkışan Dış yüzleri Müslüman Özleri gavurdan daha da gavur olan kimselerde onlara uyanlarda elbetteki günü geldiğinde azbımızı tadacaklar. Biliniz ki tek kurtuluş benim hukuk bütünlüğüme riayet etmekte geçer ve Ben ' Allah'ın şu emrini yerine getiririm Ama şu emrini asla diyenlere de gerçek kurtuluşu nasib etmem' Demek istemiştir.  ]]                                                                                             Mustafa Uzun S. Sırname


    KISSADAN HİSSE 2:
    ' Bir bayana zalimler musallat olur ve bu bayan bu zalimlerden kurtulabilmek ümidi ile kör bir şeyhin kapısına vurur. Kör Şeyh bu bayanı okuyup üfler. Gaflet uykusunun sersemliği içersinde o zalimleri gitmişolarak düş eyler ve kendisine zalimlerin musallat olduğu bayana 'Tamamdır kızım ben az önce gördüm ki onların her biri benim okuyup üflemelerim ve de yazmış olduğum şu muska karşısında yerlebilrir oldu her biri gitti rahatsın değilmi şimdi der. O esnada Kızın yanı başında bulunan zalimler kıza şu emirlerinitelkin ederler bu hocaya bizim gittiğimiz yalanını söyle gülümseyerek ve içtenlikle Allah sizden razı olsun hocam de demezsen ve de bizden kurtulmuş gibi görünmezsen sevdiğin tüm insanlara da musallat oluruz. Ona Bizden kurtulduğun yalanını söyle de O kendisindeki gafleti keramet sansın. Bizden asıl kurtuluş yollarını öğrenme gereksinimini duymasın ve de duyuramasın.  '
                                Mustafa Uzun / S. Sırname www.vefakar.com

  • dert23.02.2007 - 00:37

    DERTTEN DEVAYA
    ' Lehine olan duaların kabulü Mevla'nın hukuk bütünlüğüne riayet etmene, Reddi ise etmemene endekslidir.'
    Mustafa Uzun / S. Sırname
    Kıssadan hisse!
    ' Allah'ın hukuk bütünlüğüne riayet etmeyen bir aşık bir kızı sever. Onunla mutlu olacağını düşünerek Allah'a 'Allah'ım bu kızı çok seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum yalvarıyorum bu kızı bana yâr eyle..' diye dua eder. Kul ister de Allah vermememezlik eder mi? herkese hak ettiğini veren Allah o kula o kızı yar eyler. Bu kız ki ona karşı ihanetleri ve de hırçınlıkları ile dünyayı dar eder. Çünkü o kendisini cezalandırmayı diledi. Allah'ta ' Hay, hay kulum sen bu kızı (bu cezayı) Zaten Fazlası ile hak etmektesin Zaten istemsen bile ben sana bu kızı yar eyleyecektim.Ben seni ne diye engelleyecektim ki sen iyi olsaydın ben bu cezayı sana vermezdim. Yoluna setler çeker. O sevdayı da gönlünden silerdim' der ama onun ve de onun gibilerin gönlü Allah'ın bu sözlerini işitemez (düşünemez, hissedemez) ' Mustafa Uzun / S. Sırname Eseri
    KISSADAN HİSSE
    ' Bir bayana zalimler musallat olur ve bu bayan bu zalimlerden kurtulabilmek ümidi ile kör bir şeyhin kapısına vurur. Kör Şeyh bu bayanı okuyup üfler. Gaflet uykusunun sersemliği içersinde o zalimleri gitmişolarak düş eyler ve kendisine zalimlerin musallat olduğu bayana 'Tamamdır kızım ben az önce gördüm ki onların her biri benim okuyup üflemelerim ve de yazmış olduğum şu muska karşısında yerlebilrir oldu her biri gitti rahatsın değilmi şimdi der. O esnada Kızın yanı başında bulunan zalimler kıza şu emirlerinitelkin ederler bu hocaya bizim gittiğimiz yalanını söyle gülümseyerek ve içtenlikle Allah sizden razı olsun hocam de demezsen ve de bizden kurtulmuş gibi görünmezsen sevdiğin tüm insanlara da musallat oluruz. Ona Bizden kurtulduğun yalanını söyle de O kendisindeki gafleti keramet sansın. Bizden asıl kurtuluş yollarını öğrenme gereksinimini duymasın ve de duyuramasın. '
    Mustafa Uzun / S. Sırname www.vefakar.com

    ' 'Allah'ın sopası yoktur.' Derler. Sopa, musibetler ve kederlerdir.Gönül gözü kör olanlar bu gerçeği göremezler. Ey dertli biçare! ' Sopa atma artık ya rab' diye nidâ edeceğine sopalık hallerini üzerinden atmayı dene ve o temiz hal üzerine sabr eyle.
    Ayrıca Sabrederken kendini kandıranlardan olma! Düzeltmediğin onca hataları var omuzlarında..'
    Mustafa Uzun / S. Sır name
    KISSADAN HİSSE
    [[ Falanca diyarda zalimlerin esareti altında yaşayan bir tutsak varmış. Esaret altında zulme maruz kalmak artık canına tak etmiş olan bu tutsak bir yolunu bulup kendi ülkesinin hükümdarına içeriğinde ' Efendimiz ben falanca diyardaki falanca zalimlerin esareti altında zulme maruz kalmaktayım yalvarıyorum benim kurtarın ' yazılı haberini uçurmuş. Bu haberi evvela padişahın baş veziri okumuş ve her şeyi önceden bilen padişahına sunmuş. Padişah ise ' Onu ne diye kurtaracakmışım ki o benim ülkemin insanlarını hal ev hareketleri ile bana itaatsizliğe sürükleyen bir kimseydi.' demiş. Vezir ise gözyaşları içersinde Fakat efendim ben zamanında onun bir takım iyi hallerini de gördüm. Eğer onu kurtarma büyüklüğünü gösterirseniz söz veriyorum onu ıslah eyleyeceğim.' diye yalvarıp yakarmış. Ulu padişah ise Vezirine bir hakikati göstermek amacı ile ' Tamam madem ki onu ıslah edebileceğine inanıyorsun git o zalimlere benim fermanım ile esiri bırakmalarını söyle.' demiş. Vezir esirin bulunduğu yere gitmiş. Padişah'ın korkusu ile serbest bırakılan esiri vezir şu cümleleri ile karşılamış. ' Sana geçmiş olsun demek isterdim ama henüz hiçbir şey geçmiş değil. Ben yüce sultanımıza seni ıslah edeceğime dair bir söz verdim yani anlayacağın sen bir nevi şartlı olarak tahliye edilmiş bir kimsesin demiş. Esir vezirin bu sözleri karşılığında alaycı ve de küstahça bir tavırla ' Sen deli misin divane mi be adam. Görmez misin ki ben artık hür bir kimseyim. Bir esaretten kurtuldum. Defol haydi defol başımdan git' demiş Tam o esnada onu esir tutan zalimlerden daha zalim olan bir topluluk kurutulduğunu zanneden gafili de veziri de esir almış. Fakat çok geçmemiş ki zalimler vezirin Çok korktukları Padişahın sağ kolu olmasından ötürü serbest bırakmış. Gafili ise eskisinden daha beter bir yaşam tarzı kucaklamış.
    Padişahımız olan Allah peygamberine ve de peygamber yakınlarına dahi Bağışlamak hususunda ayrıcalık Tanımamıştır. Nitekim Hz. Muhammed S.a.v. e ' Ey Muhammed 'evvela yakınlarını uyar' emri celili ulaşır ulaşmaz peygamber efendimiz tüm akrabalarını bir araya toplamış ve sırasıyla her birine ey eşim. ey evladım, Ey amcam ben sizi (bana uymazsanız) kurtaramam.' Demiştir. Allah bu açık delillerine rağmen inanamayanlara kurandaki şu ayetlerini hatırlatmaktadır:
    Allah, inkar edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi. Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: 'Rabbim bana Kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar.' (Tahrim Suresi, 10-11)
    Allah bu ayetler ile insanoğluna şu mesajı vermek istemiştir. ' Nuh ve Lut Tüm peygamberlerim gibi merhamet sahibiydi. Onlara Eşlerini helak edeceğim haberini verdiğimde her iki peygamberde bana eşlerinni de kurtarmam için yalvarıp yakardılar. Lakin ben adaletimden asla ödün vermem Benim emirlerime uymayanlar peygamber hanımları olduğu halde ben onları kurtarmadım Peygamberler dahi bana uymayanlara Yardım edemezken İnsanları derlerinden kurtarmak için 'Allah'ın tüm emirlerine uyun kurtuluş ancak bu yolla mümkündür.' Demek yerine dinde olmayan şeyleri dindenmiş gibi sunarak şefaatçiliğe kalkışan Dış yüzleri Müslüman Özleri gavurdan daha da gavur olan kimselerde onlara uyanlarda elbetteki günü geldiğinde azbımızı tadacaklar. Biliniz ki tek kurtuluş benim hukuk bütünlüğüme riayet etmekte geçer ve Ben ' Allah'ın şu emrini yerine getiririm Ama şu emrini asla diyenlere de gerçek kurtuluşu nasib etmem' Demek istemiştir. ]] Mustafa Uzun S. Sırname
    Gerçek Allah dostları Şöyle derler:
    ' Eğer (sinsice veya açıktan açığa) düşmanın olan şeytanın başını ezmek dilersen gözünü aç da gör ki Şeytanın katili edeptir. Gözünü aç ta! baştan başa Allah kelamı olan Kuran-ı kerime bak. Kuranın bütün ayetleri edep talim eder. Edep öğretir '
    Mevlana C. Rumi / Mesnevi
    Edebe riayet etmek sureti ile şeytanı katledeceğine edepsizliklerin Allah'ın sevgisinden ve de rahmetinden kendini mahrum etme,
    ' Edep bir tac imiş nur-u hüdâdan giy o tacı emin ol her türlü beladan '
    Tasavvuf Anonimi
    KISSADAN HİSSE

    ' Birisi, kızgınlıkla anasını hançerleyerek, döverek öldürdü. Biri ona “ Huyunun kötülüğü yüzünden ana hakkını gözetmedin. Çirkin herif, ananı neden öldürdün! Niye söylemiyorsun, o sana be yaptı ki? ” dedi. Adam “ çok ayıp bir iş işledi,bende onu öldürdüm. Ayıbını toprak örtsün” diye cevap verdi. Kınayan “Be adam, ananı öldüreceğine o kişiyi öldürseydin”deyince dedi ki: “her gün başka birisini mi öldüreyim?
    Onu öldürdüm, halkın kanına girmekten kurtuldum, halkın boğazını boğazını keseceğime onu boğazladım, bu daha iyi! ” O kötü huylu ana, fesadı her tarafta zahir olan nefsindir. Her an onun için bir azize kastedip duruyorsun; kendine gel, onu öldür! Onun yüzünden bu güzel dünya sana dar geliyor. Onun yüzünden Allah ile de savaşıyorsun, halkla da.
    Nefsini öldürürsen özür serdetmeden kurtulursun, ülkede hiçbir düşmanın olmaz. '
    Mevlana C. Rumi / Mesnevi eseri
    ' 'Allah'ın sopası yoktur.' Dertler. Sopa, musibetler ve kederlerdir. Gönlül gözü kör olanlar bu gerçeği göremezler. Ey dertli biçare! 'Sopa atma artık ya rab' diye nidâ edeceğine sopalık hallerini üzerinden atmayı dene ve o temiz hal üzere sabr eyle. Ayrıca bu sabır esnasında kendini kandıranlardan olma! Düzeltmediğin onca hatalrın var omuzlarında... ' Mustafa Uzun / S. Sırname
    'Sopayla halıyı kilimi döven adam esasında halıyı kilimi dövmez sadece tozunu silkeler.' Mevlana C. Rumi / Mesnevi
    Sende günah kirleri olmadıktan sonra Allah ne diye sopa vursun ki sana...

    SORULAR VE CEVAPLAR
    Soru 1 :
    Biz ki Allah'ın Tesettürlü bayanlara da musibet vurduğunu gördük. Hani şeytanın katili edepti? İSMİ LAZIM DEĞİLMİŞ :)
    Cevap 1:
    Tesettür edebin şubelerinden sadece bir tanesidir. Altında 4 adet deliği bulunun plastik bir testiyi düşününüz o plastik testideki deliklerin birini tıkayayıp ta diğerlerini açıkta bırakmakla o testide su tutmanın mümkün olmadığını bildiğiniz gibi Edebin tüm şubelerini vücut çatımız altında düzgün bir şekilde yapılandırmadıkça dertlerden ve de musibetlerden kurtulamayacağımızı bilmemiz gerekmektedir. Ben bir tesettürlü bayan tanırım bütün gün msn de erkeklerle geyik muhabbeti yapar. Sevgilisini böylelikle hüzünlere boğar. Bu tesettürlü bayan sevgilisin olağanca ısrarlarına rağmen bu hatayı bırakmaz ve sevgilisine ' Ne var ki canım bunda medeni ol biraz der. Çocukta medeni olur. başka kızlarla msn de diyalog kurmak sureti ile medeni olur. Kız ise çocuğa bunu yaptığı için öfke duymaya başlar. Bu kız milletini anlamak birazcık zor. Hem medeni ol diyorlar hem de medeniyetin dikenlerine katlanmasını bilmiyorlar :) MUSTAFA UZUN
    Soru 2 :
    İyi diyorsunuz güzel diyorsunuz da ben benden daha edepsiz kimseler tanımaktayım hatta ben birçok insana nazaran oldukça edepli sayılırım. Neden onlar gülüp eğleniyorlar da benim içim kan ağlıyor?
    Cevap 2:
    Bu sorunun 3 ayrı cevabı var
     A: Çok sevdiğiniz bir bebeğinizin olduğunu düşününüz.O bebek ki laftan sözden anlamaz. dur desen durmaz koşar. bir gün o bebek kızgın sobaya doğru elini uzatsa siz onun elinin yanmaması için ani bir reaksiyonla derhal onun üstüne çullanırdınız. Bu çullanma onun canını azıcık yakmıştır. Bunu ondan nefret ettiğiniz için değil sevdiğiniz için yaptınız onun eli yanmasın daha büyük acı yaşamasın diye değil mi? Allah ta öyledir. Allah ta öyle!
    B : Kim demiş diğer günahkarlar acı çekmiyor diye... Onlarda farklı tecellilerde acı çekmektedirler. Siz içerim yanıyor dışarım serin sözü ne anlama gelir bilmez misiniz?
    C : Bizim edep ölçümüz o, şu, bu değil Allah'ın hukuk bütünlüğüdür.
    Mustafa Uzun
    UMUDUN KAYBEDİP PES ETMEK OLMAZ!
    ' Allah teala Muısa A.s'ma 'Falanca yerde bir kulum var kayanın üzerine ekin ekmekle uğraşıyor. git o kulumu uyar.' der, Musa A.s emri alır almaz o kulun olduğu bölgeye gider ve kayaya ekin eklmeye çalışan adama ' Sende hiç akıl mantık yok mu? Kayaya ekin ekildiği nerede görülmüş gel bu sevdadan vazgeç' der, Adam ise ' Ben bu uğurda çalışıp çabalayayım da Takdiri Mevla'ma kalmış.' der. Aradan aylar geçer. Allah teala Musa A.s 'Falanca kulum vardı ya git onu ziyaret et' der. Musa A.s. oraya gider. Gittiğinde ne gördü dersiniz? kayalar tohumları kabullenmiş Boy boy başaklar vermiş.'
    Eşrefoğlu Rumi /Müzekkin nüfus

    Bir adam sokak ortasında şarap içmekteymiş. Derken Halife ömer onu elindeki şişeyi fark etmiş ve onun yanına yaklaşıp söyle bakalım koynuna ne soktun' demiş. Adam içinden çok samimi olarak ' Allah'ım seni Halife Ömer'e karşı rezil rüsva etme and olsun ki seninde iznin ve inayetin ile bende bundan sonra değil şarap içmek en ufak bir günah işlemekten dahi kaçınacağım. Yalvarıyorum seni rezil rüsva etme' diye dua etmiş. Tam o esnada Halife ömer Adamın koynunu zorla açmış. O esnada Allah o kulun tövbesindeki samimiyetinden ötürü şarap şişesini sirkeye çevirmiş. Hz Ömer gülümsemiş ve ' Be adam bende bunu şarap şişesi zannetmiştim. Beni görünce neden çekindin. Ne diye sirkeyi benden gizledin demiş. Daha sonra bu gerçeği başka bir kimse ögrenmiş. bu şahıs nasıl olsa kimse görmüyor düşüncesi ile eşine ihanet edermiş. Nasıl olsa tövbe ederim Allah'ta örter düşüncesi ile Allah'ın merhametini su istimal etmiş. Ardan 3 gün gecmiş Allah 3.cü gün o adamı herkesin gözüne sokak ortasında günah ilerken getirmiş. Adam yemin etmiş 'Vallahi Billahi ben orda günah işlemedim ben o saatte evimdeydim demiş o esnada adama bir ses evet o esnada sen evindeydin peki 3 gün öncesi nerdeydin biz bu günahını günahlarına tövbe etmediğin için bugün aşikar ettik demiş. Adam ise 'Ama ben o günahıma tövbe ettim.' diyerek kendisini haklı çıkarmaya çalıstığında ise 'evet ettin ama tüm günahlarından vaz geçmedin. Diğer günahlarını halen devam ettirmektesin biz niye senin ayıbını örtelim' demiş