Bunu söyleyen sadece Sarkozy değil ki. Başkaları da var. işte Fransız bir diplomatın sözleri: *'Türkiye, AB'nin metresi gibi' *TÜRKİYE BİR ENGELİ AŞINCA AVRUPA YENİSİNİ BULACAK Not:? ile id arasındaki boşluğu kapatın. Antolojiye yapıştırınca öyle boşluk oluyor. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx? id=5633590&tarih=2007-09-20
Yök artık elalemin başörtüsünü bıraksa da kendi görevlerine baksa. Mesela şu anda üniversitelerde yabancı dille eğitim sorunu var. Bu, artık ortadan kalkmalı. Eğitimde birlik gerçek manada sağlanmalı. Tabi ki dilde de birlik sağlanmalı. Eğitim dilinin tüm üniversitelerde Türkçe olması gerek artık. Bence bu durum üniversitelerimizdeki eğitim kalitesini artırır.
Aslında doğru söylüyor. Bizim AB'de yerimiz olamaz zaten. Bunu illa Fransa cumhurbaşkanının söylemesine gerek yok. Bu belli bir şey. AB sadece bizi oyalama taktiği uyguluyor. Yani bizi ne içine almak istiyorlar ne de kendi başımıza bırakmak istiyorlar. Çünkü, bizim kendi değerlerimizi kullanıp güçlenmemiz onların işine yaramaz. Bunun en büyük sebebi, coğrafi konumumuz. Başka birçok sebep var ama en büyük sebebi coğrafi özellik bence. Bana öyle geliyor ki, yakında Sarkozy'ide susturacaklardır.
Medyanın en önemli görevi eğitici yayınlar yapmasıdır. Gerçekten faydalı olacak ve eğitici özellikteki yayınları çoğaltmaları gerekir. Yoksa ona buna yalakalık yapıp para kimden gelirse onun görüşlerini savunmak olmamalı medyanın işi. Yani bizim medyamızın yaptığı gibi bir işlevi olmamalı medyanın
Bunu ekleyen herhalde TCK’nin 301. maddesi demek istedi. Bence bu madde kaldırılmamalı. Çünkü, bu madde hakaret etmeyi yasaklıyor. Eleştiriyi yasaklamıyor. Bunu kaldıralım da hakaret etmek serbest mi olsun yani? Eğer, Ermeni soykırımını kabul edersek tazminat ödeyeceğiz. Bunun bilincinde olanlar yazara bu iddayı ‘doğru’ diye yazdırdılar. Avrupa’da bazı ülkelerde zaten ‘’Ermeni soykırımı yok’’ diyenleri yargılayabiliyor. Ne tesadüf değil mi? Bir yandan bu iddayı haklı çıkaranlar Nobel ödülü alıyor, diğer yandan da bazı ülkelerde bu iddayı reddedenler yargılanıyor. Orhan Pamuk iyi ki tarihçi falan değil. Eğer biz bunu kabul edersek bir sürü tazminat ödemek zorunda kalacağız. Ardından da toprak taleplerini tahmin edersiniz tabi. Şimdi inşallah Avrupalıları ve AB’yi halkımız en kısa zamanda anlar.
Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Lozan Antlaşmasından sonra, 1924 yılında çıkan bir yasa ile YABANCILARIN KÖYLERDEN TOPRAK ALMASI yasaklandı.
Bu yasayı 80 yıl sonra AKP değiştirdi. Tapu kanunun 36. maddesi ve köy kanunun 87. maddesi iptal edilerek yabancılara toprak satışına izin verildi.
Yabancıların toprak satın almasının ve maden şirketlerinin maden ruhsatı almalarının önünü açmak için şu yasalar çıktı;
1- Doğrudan yabancı yatırımlar kanunu (05.06.2003) 2- Köylerden yabancılara toprak satışına izin veren yasa (03.07.2003) 3- Yabancıların gayri menkul satışına izin veren yasa
Daha sonra anayasa mahkemesi, yabancılara toprak satışına kısıtlama getirmiştir.
43. Alay 1. Piyade Taburu 1. Bölük, 1917 yılı yemek listesi;
15 Haziran Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yağlı buğday çorbası ve ekmek.
26 Haziran Sabah: Yok. Öğlen: Yok. Akşam: Üzüm hoşafı, ekmek.
18 Temmuz Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yarım tayın ekmek.
8 Ağustos Sabah: Yarım ekmek. Öğlen: Yok. Akşam: Şekersiz üzüm hoşafı, ekmek yok
21 Temmuz 1917'den itibaren ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir.
ATALARIMIZIN BÖYLE BİNBİR SIKINTIYLA KURTARDIĞI TOPRAKLARIMIZI YABANCILARA PARAYLA SATAN YASAYI ÇIKARAN BİR HÜKÜMETE BU SEÇİMLERDE NE YAZIK Kİ %47 OY VERİLMİŞTİR. BU, HALKIN ‘YABANCILARA TOPRAK SATILMASINI’ ONAYLADIĞI ANLAMINA GELİR.
Size yabancı dille eğitimin nedenini kısaca söyleyeyim. Daha geniş bilgi için Oktay SİNANOĞLU’nun ‘By By Türkçe’ isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Sömürge devletlerinin en etkili araçlarından biri de dildir. Onların amaçları eğitime kendi dillerini girdirebilmektir.(İngiliz’se İngilizce, Fransız’sa Fransızca) . Çünkü, eğitime giren bir şey kısa sürede topluma yayılır. Eğer bunu başarabilirlerse kısa sürede o millet kendi dilini ve kendi kültürünü unutup sömürgeye hazır hale gelir.
Bu uğurda söylenilen yalanlar ise; bilim dili, dünya küreselleşiyor gibi şeylerdir. Bunları İngilizce yada Fransızca için söylüyorlar. Kim sömürgeye hazırlanıyorsa o ülkenin dili için söylüyorlar.
Bu arada sakın bu yazıdan yabancı dile karşı gibi bir anlam çıkarmayın. Ben yabancı dile değil, yabancı dilin eğitim dili olmasına karşıyım. Şimdi birkaç örnek vereyim:
Afrika ülkelerinin dillerine bakarsanız, bu ülkelerin çoğu kendi dilinde konuşmuyor. Bunun yerine İngilizce, Fransızca vb. diller konuşuyor. Siz bunun nedenini merak ettin mi? İşte nedeni açıkladığım sebep.
Cezayir’de gazeteler bile kendi dillerinde değil de Fransızca. Peki neden kendi dillerini tercih etmiyorlar? Cezayir’de okumuş kesim kendi dillerine köylü dili demekte ve Fransızca konuşmaktadır. İşte bunun nedeni de aynı.
Son olarak İrlanda örneğini vereyim. İrlanda’da bir zamanlar İngilizler ilköğretime kadar kendi dillerini girdirmişlerdir. Bu zamana dek kendi dillerini konuşan İrlandalıların oranı %90’ların üstünde iken 1-2 nesil sonra bu oran %30’lara düşmüştür. Daha sonra İrlanda’nın aydınları İrlandalılara iş çıkışında yorgun argın kendi dillerini öğretmişlerdir. İlerleyen yıllarda ise İrlanda kendi bağımsız ülkesini kurmuştur.
İŞTE OLAY BUDUR. TÜM BUNLARIN NEDENİ İŞTE BUDUR.
Ülkemize gelirsek, 1954’e kadar yabancı dille eğitim yapan birkaç okula halkın genel bakış açısı şöyle imiş: ‘’BUNLAR MİSYONER OKULUDUR, BUNLARI ATATÜRK LOZAN’DA BİLE KAPATAMADI. ‘’
Şimdi ise durum çok farklı, hiç düşündünüz mü neden antolojide birçok kişi rumuzunu Türkçe değil de yabancı alıyor? Neden; bisküvi, çikolata vb. ürünlerin ismi Türkçe değil de yabancı? Neden birçok dükkan, işyeri ismi Türkçe değil de yabancı tercih ediliyor? Neden bu insanlar kendi dillerini tercih etmiyor?
İŞTE İNSANLARIMIZA BU AŞILANIYOR DA ONDAN.
Şimdi günümüzde eksikliğini hissettiğim bir şeyden bahsetmek istiyorum: Atatürk, cumhuriyetten sonra, yabancı dille eğitimi engellemek için yoğun çaba sarf etmiştir. Bu okulları tamamen olmasa da büyük ölçüde sınırlandırmıştır. Ancak günümüzde, Atatürkçüler hiç yabancı dille eğitim sorununa değinmezler, yada çok az değinirler. Bilmem sebebi nedir acaba?
Hatta Atatürk’ün bu konuyla ilgili meşhur sözünü de paylaşayım sizle:
«Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Bir de konuyla ilgili çok güzel hazırlanmış 6-7 dk.’lık bir vidyo var. İzlemenizi tavsiye ederim. NOT: İnternet adresindeki? ile v arasında boşluk olmayacak antolojiye yapıştırınca öyle boşluk oluyor orası.
BENCE, HEP BERABER BU SÖMÜRGECİLİK OYUNUNUN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ.
Türk-kürt kardeşiz, bölücülere ve fitnecilere izin vermeyiz. Alevi-sünni kardeşiz, peygamberimiz bize ^^birlikte hareket edin, birbirinizle kavga etmeyin^^ der. Sağcı-solcu kardeşiz, sömürgecilere karşı, birlikte mücadele ederiz.
Bunu söyleyen sadece Sarkozy değil ki. Başkaları da var. işte Fransız bir diplomatın sözleri:
*'Türkiye, AB'nin metresi gibi'
*TÜRKİYE BİR ENGELİ AŞINCA AVRUPA YENİSİNİ BULACAK
Not:? ile id arasındaki boşluğu kapatın. Antolojiye yapıştırınca öyle boşluk oluyor.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx? id=5633590&tarih=2007-09-20
Yök artık elalemin başörtüsünü bıraksa da kendi görevlerine baksa. Mesela şu anda üniversitelerde yabancı dille eğitim sorunu var. Bu, artık ortadan kalkmalı. Eğitimde birlik gerçek manada sağlanmalı. Tabi ki dilde de birlik sağlanmalı. Eğitim dilinin tüm üniversitelerde Türkçe olması gerek artık. Bence bu durum üniversitelerimizdeki eğitim kalitesini artırır.
Aslında doğru söylüyor. Bizim AB'de yerimiz olamaz zaten. Bunu illa Fransa cumhurbaşkanının söylemesine gerek yok. Bu belli bir şey. AB sadece bizi oyalama taktiği uyguluyor. Yani bizi ne içine almak istiyorlar ne de kendi başımıza bırakmak istiyorlar. Çünkü, bizim kendi değerlerimizi kullanıp güçlenmemiz onların işine yaramaz. Bunun en büyük sebebi, coğrafi konumumuz. Başka birçok sebep var ama en büyük sebebi coğrafi özellik bence. Bana öyle geliyor ki, yakında Sarkozy'ide susturacaklardır.
Medyanın en önemli görevi eğitici yayınlar yapmasıdır. Gerçekten faydalı olacak ve eğitici özellikteki yayınları çoğaltmaları gerekir. Yoksa ona buna yalakalık yapıp para kimden gelirse onun görüşlerini savunmak olmamalı medyanın işi. Yani bizim medyamızın yaptığı gibi bir işlevi olmamalı medyanın
Bunu ekleyen herhalde TCK’nin 301. maddesi demek istedi.
Bence bu madde kaldırılmamalı. Çünkü, bu madde hakaret etmeyi yasaklıyor. Eleştiriyi yasaklamıyor. Bunu kaldıralım da hakaret etmek serbest mi olsun yani?
Eğer, Ermeni soykırımını kabul edersek tazminat ödeyeceğiz. Bunun bilincinde olanlar yazara bu iddayı ‘doğru’ diye yazdırdılar. Avrupa’da bazı ülkelerde zaten ‘’Ermeni soykırımı yok’’ diyenleri yargılayabiliyor. Ne tesadüf değil mi? Bir yandan bu iddayı haklı çıkaranlar Nobel ödülü alıyor, diğer yandan da bazı ülkelerde bu iddayı reddedenler yargılanıyor. Orhan Pamuk iyi ki tarihçi falan değil. Eğer biz bunu kabul edersek bir sürü tazminat ödemek zorunda kalacağız. Ardından da toprak taleplerini tahmin edersiniz tabi. Şimdi inşallah Avrupalıları ve AB’yi halkımız en kısa zamanda anlar.
Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama
MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Lozan Antlaşmasından sonra, 1924 yılında çıkan bir yasa ile YABANCILARIN KÖYLERDEN TOPRAK ALMASI yasaklandı.
Bu yasayı 80 yıl sonra AKP değiştirdi. Tapu kanunun 36. maddesi ve köy kanunun 87. maddesi iptal edilerek yabancılara toprak satışına izin verildi.
Yabancıların toprak satın almasının ve maden şirketlerinin maden ruhsatı almalarının önünü açmak için şu yasalar çıktı;
1- Doğrudan yabancı yatırımlar kanunu (05.06.2003)
2- Köylerden yabancılara toprak satışına izin veren yasa (03.07.2003)
3- Yabancıların gayri menkul satışına izin veren yasa
Daha sonra anayasa mahkemesi, yabancılara toprak satışına kısıtlama getirmiştir.
Çanakkale savaşı yemek listesi:
43. Alay 1. Piyade Taburu 1. Bölük, 1917 yılı yemek listesi;
15 Haziran Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yağlı buğday çorbası ve ekmek.
26 Haziran Sabah: Yok. Öğlen: Yok. Akşam: Üzüm hoşafı, ekmek.
18 Temmuz Sabah: Üzüm hoşafı. Öğlen: Yok. Akşam: Yarım tayın ekmek.
8 Ağustos Sabah: Yarım ekmek. Öğlen: Yok. Akşam: Şekersiz üzüm hoşafı, ekmek yok
21 Temmuz 1917'den itibaren ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir.
ATALARIMIZIN BÖYLE BİNBİR SIKINTIYLA KURTARDIĞI TOPRAKLARIMIZI YABANCILARA PARAYLA SATAN YASAYI ÇIKARAN BİR HÜKÜMETE BU SEÇİMLERDE NE YAZIK Kİ %47 OY VERİLMİŞTİR. BU, HALKIN ‘YABANCILARA TOPRAK SATILMASINI’ ONAYLADIĞI ANLAMINA GELİR.
Size yabancı dille eğitimin nedenini kısaca söyleyeyim. Daha geniş bilgi için Oktay SİNANOĞLU’nun ‘By By Türkçe’ isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Sömürge devletlerinin en etkili araçlarından biri de dildir. Onların amaçları eğitime kendi dillerini girdirebilmektir.(İngiliz’se İngilizce, Fransız’sa Fransızca) . Çünkü, eğitime giren bir şey kısa sürede topluma yayılır. Eğer bunu başarabilirlerse kısa sürede o millet kendi dilini ve kendi kültürünü unutup sömürgeye hazır hale gelir.
Bu uğurda söylenilen yalanlar ise; bilim dili, dünya küreselleşiyor gibi şeylerdir. Bunları İngilizce yada Fransızca için söylüyorlar. Kim sömürgeye hazırlanıyorsa o ülkenin dili için söylüyorlar.
Bu arada sakın bu yazıdan yabancı dile karşı gibi bir anlam çıkarmayın. Ben yabancı dile değil, yabancı dilin eğitim dili olmasına karşıyım. Şimdi birkaç örnek vereyim:
Afrika ülkelerinin dillerine bakarsanız, bu ülkelerin çoğu kendi dilinde konuşmuyor. Bunun yerine İngilizce, Fransızca vb. diller konuşuyor. Siz bunun nedenini merak ettin mi? İşte nedeni açıkladığım sebep.
Cezayir’de gazeteler bile kendi dillerinde değil de Fransızca. Peki neden kendi dillerini tercih etmiyorlar? Cezayir’de okumuş kesim kendi dillerine köylü dili demekte ve Fransızca konuşmaktadır. İşte bunun nedeni de aynı.
Son olarak İrlanda örneğini vereyim. İrlanda’da bir zamanlar İngilizler ilköğretime kadar kendi dillerini girdirmişlerdir. Bu zamana dek kendi dillerini konuşan İrlandalıların oranı %90’ların üstünde iken 1-2 nesil sonra bu oran %30’lara düşmüştür. Daha sonra İrlanda’nın aydınları İrlandalılara iş çıkışında yorgun argın kendi dillerini öğretmişlerdir. İlerleyen yıllarda ise İrlanda kendi bağımsız ülkesini kurmuştur.
İŞTE OLAY BUDUR. TÜM BUNLARIN NEDENİ İŞTE BUDUR.
Ülkemize gelirsek, 1954’e kadar yabancı dille eğitim yapan birkaç okula halkın genel bakış açısı şöyle imiş: ‘’BUNLAR MİSYONER OKULUDUR, BUNLARI ATATÜRK LOZAN’DA BİLE KAPATAMADI. ‘’
Şimdi ise durum çok farklı, hiç düşündünüz mü neden antolojide birçok kişi rumuzunu Türkçe değil de yabancı alıyor? Neden; bisküvi, çikolata vb. ürünlerin ismi Türkçe değil de yabancı? Neden birçok dükkan, işyeri ismi Türkçe değil de yabancı tercih ediliyor? Neden bu insanlar kendi dillerini tercih etmiyor?
İŞTE İNSANLARIMIZA BU AŞILANIYOR DA ONDAN.
Şimdi günümüzde eksikliğini hissettiğim bir şeyden bahsetmek istiyorum: Atatürk, cumhuriyetten sonra, yabancı dille eğitimi engellemek için yoğun çaba sarf etmiştir. Bu okulları tamamen olmasa da büyük ölçüde sınırlandırmıştır. Ancak günümüzde, Atatürkçüler hiç yabancı dille eğitim sorununa değinmezler, yada çok az değinirler. Bilmem sebebi nedir acaba?
Hatta Atatürk’ün bu konuyla ilgili meşhur sözünü de paylaşayım sizle:
«Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Bir de konuyla ilgili çok güzel hazırlanmış 6-7 dk.’lık bir vidyo var. İzlemenizi tavsiye ederim.
NOT: İnternet adresindeki? ile v arasında boşluk olmayacak antolojiye yapıştırınca öyle boşluk oluyor orası.
BENCE, HEP BERABER BU SÖMÜRGECİLİK OYUNUNUN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ.
Ateistler, Kaptan Kusto Müslüman olmadı der ama durum böyle olsa bile bu bahsedilen ayetlerin gerçekle uyuşmasını değiştirmez.
Ateistlerin, evrim teorisini kanıtlamak için ara fosil diye maymunla insanın kafa iskeletini birleştirip sergilediği günlerde oldu.
Türk-kürt kardeşiz, bölücülere ve fitnecilere izin vermeyiz.
Alevi-sünni kardeşiz, peygamberimiz bize ^^birlikte hareket edin, birbirinizle kavga etmeyin^^ der.
Sağcı-solcu kardeşiz, sömürgecilere karşı, birlikte mücadele ederiz.