Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kıyamet alametleri03.01.2007 - 14:40

    Yine Hadis-i şerif’lerin ifadelerine göre kıyamet alâmetleri şöyle gelişecektir:

    • Kur’an-ı kerim’in önemi insanlar tarafından unutulacak,

    • Cihad ve irşad faaliyetleri terkedilecek,

    • Namaz kılınmayacak,

    • Zekât angarya kabul edilecek,

    • Fâiz yemeyen kimse kalmayacak,

    • Büyük bir bereketsizlik olacak,

    • Gasp hadiseleri çoğalacak,

    • Liderliğe elverişli kişiler azalacak,

    • Seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler idareci olup başa geçecek,

    • Fâsıklar toplumun efendisi hâline gelecek,

    • Ahmak ve alçaklar dünyanın en mutlu insanları olacak,

    • Anne-babaya isyan edilip erkekler hanımlarının emrine girecek,

    • Akrabalık bağları kesilecek,

    • Sonra gelenler geçmişlerine lânet okuyacak,

    • Akşam mümin olarak yatan kişi sabah kâfir olarak kalkacak; sabah mümin olarak kalkan kişi akşam kâfir olacak,

    • Yalancılar tasdik edilip doğru konuşanlara itibar edilmeyecek,

    • Kitapların sayısı artacak,

    • Başa geçen âmirler halka zulmedecek,

    • Şerrinden korkulan kimselere itibar edilecek,

    • Ticareti dürüst olmayan kimseler ele geçirecek,

    • İş ehil olmayanlara verilecek,

    • Emanet kelepir kabul edilecek,

    • Aza kanaat edilmeyecek, çok ile de doyulmayacak,

    • Yağmurlar yıldırımlar çoğalacak,

    • Zelzeleler artacak,

    • Madenler yok olacak,

    • Mescidler süslenmekle birlikte ibadete önem verilmeyecek,

    • İnsanlar mescidlerle birbirine karşı övünecekler,

    • Câhiller aynı zamanda dürüst olmayan zâhidler türeyecek,

    • Sadece din dışı ilimler öğrenilecek,

    • Âni ölümler çoğalacak,

    • Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinecek,

    • Kadınlar her hususta ön plâna çıkarılacak,

    • Erkekler kadınlara benzemeye çalışacak,

    • Açıklık çıplaklık yayılacak,

    • Fuhuş ve hayâsızlık çoğalacak...

  • kıyamet alametleri03.01.2007 - 14:39

    Kıyametin Küçük Alâmetlerinden Bazıları:

    Kıyamet kopmadan önce küçük alâmetler bir bir meydana çıkacaktır.

    Hadis-i şerif’lerde belirtilen küçük alâmetlerin başlıcaları hülâsa olarak şunlardır:

    • İlmin ortadan kalkıp cehâletin yerleşmesi,

    • Zinânın alenî hâle gelmesi,

    • Sarhoşluk veren içkilerin yaygınlaşması,

    • Oyun ve çalgı âletlerinin ortaya çıkması ve yaygınlaşması,

    • Câriyenin (köle kadının) efendisini doğurması,

    • Çobanların zenginleşerek bina yapmakta yarışması,

    • Zekât verilecek kimse bulunamayacak kadar servetin çoğalması,

    • Aynı dâvâyı güden iki büyük topluluğun birbirleriyle savaşması,

    • Adam öldürme hadiselerinin fazlalaşması,

    • Emanetin ganimet bilinmesi,

    • Elli kadına bir erkek düşecek şekilde erkek nüfusunun azalması,

    • Müslümanların kıldan ayakkabı giyen, küçük gözlü ve geniş yüzlü insan gruplarıyla savaşması,

    • İnsanların hayatlarından bıkarak ölülere gıpta etmesi,

    • Peygamber olduğunu iddiâ eden otuza yakın deccalin türemesi,

    • “Allah” veya “Lâ ilâhe illâllah” diyen bir kimsenin kalmaması.

  • ölüm01.01.2007 - 21:42

    Mevlana -kuddise sırruh- Hazretleri: 'Ben öldüğüm zaman matem tutmayın, sevinin. Çünkü ben sevgilime kavuşuyorum.' buyurmuşlardır.

  • ölüm01.01.2007 - 21:41

    Her insan ölümü tadacaktır. (Al-i İmran:185)

  • faiz01.01.2007 - 18:38

    Dinimiz fâiz ile fâizin girdiği bütün kazanç yollarını kesin olarak haram kılmıştır.

    Haram oluşu hem Âyet-i kerime hem Hadis-i şerif ile sabittir.

    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde:

    “Fâizi yemeyiniz.” (Âl-i İmran: 130)

    “Allah alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır.” buyuruyor. (Bakara: 275)

    Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyorlar:

    “Allah fâiz yiyeni, yedireni, şahitlerini ve kâtibini lânetlemiştir.” (Tirmizi)

    “Fâizde alan-veren eşittir. (günaha ortaktır.) ” (Müslim)

    Fâizin helâl olduğunu iddiâ etmek küfürdür.

    Cahiliye adetlerinin en yaygınlarından birisi de fâizdir. Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Vedâ Hacc’ında cahiliye adeti olan fâizi ayakları altına aldığını ve kaldırdığını beyan etmişti. Kaldırdığı ilk fâiz de amcası Hazret-i Abbas -radiyallahu anh-in fâizi idi.

    İnsanlar arasındaki sevgi, saygı ve yardımlaşma duygusunu yok eden, mal hırsını arttırıp Allah’a karşı kulluk ve infak vazifesini unutturan fâiz ile fâizin girdiği bütün kazanç yollarını dinimiz kesin olarak haram kılmıştır. Şüpheli şeylerden korunmak mendup olduğu halde, fâiz şüphesinden korunmak vâcibtir.

    Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz fâizin her çeşidinin günahını otuzaltı zinâya eşit saymıştır.

    Âyet-i kerime’de:

    “Eğer fâizi terketmezseniz, bunun Allah’a ve Peygamber’ine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. “ buyuruluyor. (Bakara: 279)

    Fâizciler hakkında buyurulan hem lâfzî hem de manevî ve şiddetli tehdit hemen hemen başka hiçbir tahrim âyetinde yer almış değildir.

    Allah ve Resul’üne harp ilân etmiş olan bu gibi kimseler en şiddetli bir dil ile lânetlenmişlerdir.

    Aslında onların ne Hazret-i Allah’la ne de Resul’ü ile harp etmeleri mümkün değildir. Asıl harbi Allah ve Resul’ü onlara açmıştır. Fâizcilerin dünya ve ahirette hezimete uğrayıp perişan olmaları mukadderdir.

  • hatemül evliya01.01.2007 - 18:26

    Yediyüz küsür sene önce yaşamış olan Abdürrezzak bin Ahmed el-Kâşanî -kuddise sırruh- Hazretlerinin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han döneminde, İran'da bulunan Kâşan şehrinde yaşadığı ve 1329 senesinde aynı yerde vefat ettiği rivâyet edilmektedir.

    Şeyh'ül-Ekber Muhyiddin-i İbn'ül-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretlerinin izinde yürümüş olan bu zât; tasavvufî konuları içeren “Letâifü'l-İ'lâm”, “Istılâhâtü's-Sûfiyye” ve “Risâle fi'l-Kazâ ve'l-Kader” isimlerini taşiyan kiymetli eserlerin müellifidir. Bu eserlerin yaninda “Tevilât'ül-Kur'an” isminde bir de tefsir yazmış olup, bu tefsir uzun yıllar Şeyh'ül-Ekber Hazretlerine izâfe edilmiştir.

    “Fusûs'ül-Hikem”deki gizli mânâları açmak üzere “Şerh'ül-Kâşânî alâ Fusûsü'l-Hikem” adında bir de şerh yazmış olan Hazret, eserinin 34. ve 36. sayfalarında, Hâtem-i velî'nin ilmine işâret ederek şöyle buyurmaktadır:

    “Bütün Resuller bu ilmi eğer Hâtem'ür-Rüsul olan zâttan elde ediyorlarsa, Hâtem'ül evliyâ olmak hasebiyle bu zât dahi onu kendi Sırr'ının mişkâtından almaktadır. Öyle ki bütün Resuller ile bütün veliler nurlarını en sonunda Hâtem'ül-evliyâ'dan almış olurlar.”

    “Hâtem'ül-evliyâ'nın velâyetine 'Velâyet-i şemsiyye' (güneş velâyeti) , diğer velîlerinkine ise 'Velâyet-i kameriyye' (ay velâyeti) denilmektedir.”

  • Ömer ÖNGÜT01.01.2007 - 02:06

    1986 yılında doğuda bir yakınını istanbula giderken ziyaret eden bir astsubaya o zat Ömer Öngüt efendiyi tarif ederek diyor ki;

    'Giderken Düzce'ye uğra. Orda bir zat var, ona benden selam söyle. O yeryüzünde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimizin gölgesidir.'

    İşte böyle müjdeliyorlar... Geçmişte yaşamış evliyaullah hazeratı müjdelediği gibi bu zamanda da bilenlerin olduğunu belirtmek istiyoruz...

    Ömer öngüt