kökeninde tartmak var.. fakat mihenk taşları kişiselleştirilmiş.. terazi 'haklıyım' ve 'haksızsın'ı ölçüyor sadece.. halbuki gerçekler ağır basmalı ve sonuç doğru ile yanlışa odaklanmalı.. önce metod, yoldan önce öğrenilmesi gereken şey; yordam.. hele ehil değilsin hiç bulaşma..! der fakir..
'niçin'leri menfî anlam taşıdığı sürece hiç bir yere vardırmayan, egonun tatmini ile veya egonun ayaklar altında ezilmesiyle sonlanan; havaya uçuşmuş sözler manzumesi.. tartışmanında bir felsefesi var, rakibini alt ettinde ne oldu? kazanımı bir 'tatmin' den öte gitmeyen büyük harfli konuşmalara ne kadar tartışma denilebilir? vesaire vesaire vesaire..
'arz etmek' ile aynı kökten.. 'arz' sunum, sunuş anlamına gelirken 'itiraz' araya girerek, lafı keserek sunma, kendini, merâmını ifâde etmek manasına geliyor.. arz etmenin masum duruşunun karşısında itiraz etmek biraz şiddete eyilimli gibi.. sanki -itirâz ediyorum..! dinlemezseniz kafa-göz Allah ne verdiyse dalacağım size...! anlamı var biraz.. 'itiraz' aykırı sesler korosu iken 'arz' yapsanda olur yapmasanda; büyüğümsün mırıltıları gibi; biraz.. kanımca..şahsen, bizzat, kendim.. acizâne fikrim; arz ederim..
Aslında 'infâz' kılıç veya herhangi kesici bir aletle yapılan bir idâm çeşidi.. Zira 'infaz' sokmak, delip içeri girmek anlamında. 'nüfûz' kelimeside aynı kökten, delip girme ve içine işleme anlamlarına geliyor.. Fakat günümüzde işlenen suça karşı verilen ceza anlamında; genel bir anlamda kullanılıyor..
Şuursuz kelimelerin, ardarda kulaktan ve gözden giriş yapıp beyni işgal etmelerine verilen isim.. Bizim için anlam ifâde etmeyen her yığına kalabalık diyoruz; bilmiyorum, belki de iftira atıyoruz..
'hammal' kelimeside aynı kökenden.. Yükü üstüne alan kişilere verilen isim hammal. Tahammül ise hammalın yükü taşırken içerisinde bulunduğu durum, dayanmak, yükü taşıyabilmek.. 'tahammülsüzlük' bunların zıddı işte.. taşıyamama durumları..
Sebebi ders çalışmanın bir zorunluluk olarak algılanması ve dış sebeplerin güdümüyle bu işe bir nev'i mecbur kalınması.. İçeriden ittiren bir güç ile değilde dışarıdan çeken bir güç ile ders çalışmak zorunda kalıyoruz.. Halbuki kitap okumak bunun tam tersi.. okuyacağımız kitabı kendimiz tercih ediyoruz; öğretmenlerin verdiği ödevler yerine kendi kendimize 'şu kadar okuyayım, şuraya kadar şu saate kadar...' gibi ödevler veriyoruz... kitap okumak özgürlüğü temsil ediyor iken ders çalışmakta biraz boyun eğiş var.. galiba bu yüzden tercihler yer değiştiriyor belkide..
Rivâyet o ki;
'leylek' ismini çıkarttığı 'laglag' sesinden almış..
zira Aramcada leyleğe 'laglaggu' deniliyor...
Arapça ' lif ' kelimesinin çoğulu; lifler / elyâf
Araplar özellikle hurma yaprağının ipliksi tellerine ' lif ' der..
kökeninde tartmak var..
fakat mihenk taşları kişiselleştirilmiş.. terazi 'haklıyım' ve 'haksızsın'ı ölçüyor sadece.. halbuki gerçekler ağır basmalı ve sonuç doğru ile yanlışa odaklanmalı..
önce metod, yoldan önce öğrenilmesi gereken şey; yordam..
hele ehil değilsin hiç bulaşma..!
der fakir..
'niçin'leri menfî anlam taşıdığı sürece hiç bir yere vardırmayan, egonun tatmini ile veya egonun ayaklar altında ezilmesiyle sonlanan; havaya uçuşmuş sözler manzumesi..
tartışmanında bir felsefesi var, rakibini alt ettinde ne oldu?
kazanımı bir 'tatmin' den öte gitmeyen büyük harfli konuşmalara ne kadar tartışma denilebilir? vesaire vesaire vesaire..
'sen buna yaşamak mı diyorsun dostum..'
'arz etmek' ile aynı kökten..
'arz' sunum, sunuş anlamına gelirken
'itiraz' araya girerek, lafı keserek sunma, kendini, merâmını ifâde etmek manasına geliyor..
arz etmenin masum duruşunun karşısında itiraz etmek biraz şiddete eyilimli gibi..
sanki
-itirâz ediyorum..! dinlemezseniz kafa-göz Allah ne verdiyse dalacağım size...!
anlamı var biraz..
'itiraz' aykırı sesler korosu iken 'arz' yapsanda olur yapmasanda; büyüğümsün mırıltıları gibi; biraz..
kanımca..şahsen, bizzat, kendim.. acizâne fikrim; arz ederim..
Aslında 'infâz' kılıç veya herhangi kesici bir aletle yapılan bir idâm çeşidi..
Zira 'infaz' sokmak, delip içeri girmek anlamında.
'nüfûz' kelimeside aynı kökten, delip girme ve içine işleme anlamlarına geliyor..
Fakat günümüzde işlenen suça karşı verilen ceza anlamında; genel bir anlamda kullanılıyor..
Şuursuz kelimelerin, ardarda kulaktan ve gözden giriş yapıp beyni işgal etmelerine verilen isim..
Bizim için anlam ifâde etmeyen her yığına kalabalık diyoruz;
bilmiyorum, belki de iftira atıyoruz..
'hammal' kelimeside aynı kökenden..
Yükü üstüne alan kişilere verilen isim hammal. Tahammül ise hammalın yükü taşırken içerisinde bulunduğu durum, dayanmak, yükü taşıyabilmek..
'tahammülsüzlük' bunların zıddı işte..
taşıyamama durumları..
Sebebi ders çalışmanın bir zorunluluk olarak algılanması ve dış sebeplerin güdümüyle bu işe bir nev'i mecbur kalınması..
İçeriden ittiren bir güç ile değilde
dışarıdan çeken bir güç ile ders çalışmak zorunda kalıyoruz..
Halbuki kitap okumak bunun tam tersi..
okuyacağımız kitabı kendimiz tercih ediyoruz; öğretmenlerin verdiği ödevler yerine kendi kendimize 'şu kadar okuyayım, şuraya kadar şu saate kadar...' gibi ödevler veriyoruz...
kitap okumak özgürlüğü temsil ediyor iken
ders çalışmakta biraz boyun eğiş var.. galiba bu yüzden tercihler yer değiştiriyor belkide..