önceden belirli hastalıklar vardı.. kişiler ya verem olurdu ya zatürre.. şimdi hastalıkların adı değiştiği gibi bir sürü de psikolojik hastalık eklendi tıp sözlüklerine..
kişilik nasıl bozulur arkadaşım? ? etrafımda bir sürü insan depresyonda.. bilinçli veya bilinçsiz.. nedir bizi buraya sürükleyen, bilmiyorum.. doktor arkadaşların hastalardaki tespitlerinin çoğu depresyona dair.. reçeteler ağrı kesiciler ve müsekkinlerle dolu..
önceden böyle değildi.. af buyrun sadece çocukluktan gençliğe geçiş döneminde bi afallama yaşanırdı onu da sağolsun analarımızın terlik fırlatmasıyla babalarımızın sert bi bakışıyla geçiştiriverirdik ;) kalmazdık bi başımıza.. ayrı odalarımız yoktu kardeşlerimizle paylaşırdık her şeyi..
ne oldu, niye böyle oldu.. bilmiyorum her bişey kolaycacık bozulur oldu, televizyonlar* bile.
*tüm elektrik-elektronik eşyayı kastediyorum.. fabrikalar önceden çok sağlam ürün çıkarırdı artık maalesef Çinliler’in insafına kaldık..
varlığımızla 'hiç'iz.. ruhumuzla 'Ebed' den bir damla..
'hiçlik makamı' meselesine girmiyorum talan oluruz, dağarcığım da yetmez o da ayrı mesele..
Ne var’ım ne yok’um..
Aslolanın yansımasıyım..
ey nazenin şehir..
içinde nice nazeninler yaşatan şehir..
...
..
.
önceden belirli hastalıklar vardı.. kişiler ya verem olurdu ya zatürre.. şimdi hastalıkların adı değiştiği gibi bir sürü de psikolojik hastalık eklendi tıp sözlüklerine..
kişilik nasıl bozulur arkadaşım? ? etrafımda bir sürü insan depresyonda.. bilinçli veya bilinçsiz.. nedir bizi buraya sürükleyen, bilmiyorum.. doktor arkadaşların hastalardaki tespitlerinin çoğu depresyona dair.. reçeteler ağrı kesiciler ve müsekkinlerle dolu..
önceden böyle değildi.. af buyrun sadece çocukluktan gençliğe geçiş döneminde bi afallama yaşanırdı onu da sağolsun analarımızın terlik fırlatmasıyla babalarımızın sert bi bakışıyla geçiştiriverirdik ;) kalmazdık bi başımıza.. ayrı odalarımız yoktu kardeşlerimizle paylaşırdık her şeyi..
ne oldu, niye böyle oldu.. bilmiyorum her bişey kolaycacık bozulur oldu, televizyonlar* bile.
*tüm elektrik-elektronik eşyayı kastediyorum.. fabrikalar önceden çok sağlam ürün çıkarırdı artık maalesef Çinliler’in insafına kaldık..
..
kişilik bozuk, eşya bozuk, dünya bozuk
'rumuz/lar' da silinen son yazıya...
vâ esefa..
Geçti.. lâkin iz bıraktı
Düştü.. lâkin kem kaldı
İncindi.. incindi..*
*kelebeğin ömrü 2 ay bilemedin 4 ay..
şiirlerini ayakta yazarmış diye duydum..
'benim gözlerim yeşildir ah.. onun gözleri kara
ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara'
Sezai Karakoç*
*İfadeleri çok etkileyici, şiirle istese dağları devirir ancak bu kadarını bizimle paylaşıyor işte..
o siyahtı
kurşuna dizenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz
} Sunay Akın {
neden böyle bir ayırıma gerek duyulmuş ki.. hayrola? hanımkişilerimizin eserleri erkişilerin eserlerinden ayrı bir yerde mi ikâmet etmek ister..
şimdi google amcaya sordum, 'acaba bir eser adı mı? ' diye.. Yok bi vakıf adı imiş.
fonda 9 ablamızın fotoğrafını döndürüp döndürüp yayınlamışlar:/
gerek yok böyle ayrımcılığa, tek kaygısı* eser vermek olan insanların bu tip laga lugalara dalmak gibi dertleri yoktur herhal..
*’kaygı’ yerine başka kelime düşündüm ama bu kelime daha şık durdu, anlam olarak yetersiz kalsa da :)
Elbette bu tip konularda bir takım çeteleler tutulmalı lâkin ayrı kütüphanelerde bulunması edebiyatımız açısından da pek uygun görünmedi bana.