“Bende sığar iki cihan; ben bu cihana sığmazam, Gevheri la mekan benem; kevn ü mekana sığmazam”
İmadeddin Nesimi, Kul Nesimi, Azerbaycan´li Nesimi, Asik Nesimi, Seyyid Nesimi, Bagdatli Nesimi diye cesit cesit isimler ile anilan hep ayni saiir, ve evliya Nesimi dir.
Nesimi icin Hallac-i Mansur denilebilir. Hallac-i Mansur ve Nesimi birlestiren bir nokta vardir o’da: ENEL HAK sözcügüdür. Ikisi’de bu kelimeyi kullandilar ve onun icin öldürüldüler.
Nesimi’nin dogum tarihi hakkinda saglam bir bilgi yok ama büyük bir olasilikla 1339 ve 1344 yillar arasinda dünyaya gelmistir. Dogum tarihi gibi dogum yeri konusunda’da herhangi bir kesinlik yok. Azerbaycan´li Irakli, Bagdat´li, Diyarbakirli, Tebrizli, Sirazli veya Nusaybinli oldugu söylenir.
ben yitirdim ben ararım yâr benimdir kime ne gah giderim öz bağıma gül dererim kime ne
gah giderim medreseye ders okurum hak için gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne
sofular haram demişler bu aşkın şarabına ben daldırır ben içerim günah benim kime ne
ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnime ar ü namus şişesini taşa çaldım kime ne
sofular secde ederler mescidin mihrabına yâr eşiği secdegâhım yüz sürerim kime ne
gah çıkarım gökyüzüne hükmederim kaf-be-kaf gah inerim yeryüzüne yâr severim kime ne
kelp rakip böyle diyormuş güzel sevmek pek günah ben severim sevdiğimi günah benim kime ne
nesimi'ye sordular ki yârin ile hoş muşun hoş olayım olmayayım o yâr benim kime ne
Panteizme göre, alem, varolan parçalarin toplamindan ibaret bir bütün halindedir. Sen de bu alemin bir parcasisin der Panteizm! . Bu parcalarin toplaminada Tanri der. Ve insani Tanri nin parcasi kabul eder. Panteist görüse göre, her sey vardir ve bunlarin tümüne TANRI denilir.
Vahdeti Vücüd´a göre ise, ayri ayri sayisiz seyler mevcut degildir. Vahdeti vücüd varolan her seyin gerçekte yok olup, sadece ve sadece 'Hak'kin mevcut oldugudur. Burada 'ÖZBEN' asildir; alem, ise 'özben'liginde meydana gelen bir tasavvur, bir hayal! .
Gerçeğin güneşi kendimizi bedenle özleştirme bulutunun ardında gizli kalır.
Bütün isimler ve şekiller terk edildiklerinde gerçek bizimledir!
Çokluk ve çesitlilik yalnızca zihindedir. Gerçek ise Tek'dir!
İsimlerin, şekillerin, zihinlerin ve bedenlerin çoklugu bizi yanıltmasın!
Sadece ÖZ vardir, her şeyin Tek Özü! Her şey Bir'dir. Bir her şeydir!
Bakın bu konu hakkında Muhyiddin İbn-i Arabi ne diyor;
'Alem'de Tek bir Varlık vardır. O da Vucudu Mutlak olan Allah'ın Varlığıdır. Diğer Varlıklar bu Varlığın çeşitli Zuhurları ve Değişik Tecellileridir. Var zannedilen Şeyler aslında Vehim ve Hayalden İbaret'tir.'
Sen Hakk'ın sureti ve Hakk da senin ruhun olduğu cihetle sen Hakk için cismanî bir suret gibisin. O da senin cesedinin suretini sevk ve idare eden bir ruh gibidir.
Vücûd âleminde ancak O vardir. Varlıkta O'nu gören, O'dan başkası değildir.
Şahsin: Elinde tutan, gözünde bakan, dilinde söyleyen, ayağında yürüyen, kulağından isiten ve her duygusunda tasarruf eden O´dur.
Bakalım bu konuda ABDÜLKADİR GEYLANİ ne demiş;
'Ya Gavs-ı Âzam, insanın cismi ve 'nefs'i ve kalbi ve ruhu ve işitişi ve görüşü ve eli, ayağı ve tamamını 'nefs'imle izhar ettim. O, yok`tur, ancak, 'Ben' varım ve 'Ben' de O`nun gayrı değilim.
Ya Gavs-ı Âzam, insan, sırrımdır ve Ben O`nun sırrıyım. Eğer insan, indimdeki menziline ârif olsaydı, derdi ki; Bütün nefislerde`ki 'nefs'im! ... Bu anda Mülk yoktur, Benden başka.'
Tasavvufi anlamda halvet, Hak ile bereber 'olmak' şeklinde tanımlanabilir. Gönlün Hak ile bereber olmasi ve O´ndan baska hic bir seyi görmemesidir.
Sofiyyede halvet ise, şeyhin emir ve tensibi ile müridin karanlık ve dar bir hücreye çekilip ibadet, riyazet, murakabe, zikir ve fikirle vakit geçirmesi yerinde kullanılan bir tabirdir.
“Bende sığar iki cihan; ben bu cihana sığmazam,
Gevheri la mekan benem; kevn ü mekana sığmazam”
İmadeddin Nesimi, Kul Nesimi, Azerbaycan´li Nesimi, Asik Nesimi, Seyyid Nesimi, Bagdatli Nesimi diye cesit cesit isimler ile
anilan hep ayni saiir, ve evliya Nesimi dir.
Nesimi icin Hallac-i Mansur denilebilir. Hallac-i Mansur ve Nesimi birlestiren bir nokta vardir o’da: ENEL HAK sözcügüdür. Ikisi’de bu kelimeyi kullandilar ve onun icin öldürüldüler.
Nesimi’nin dogum tarihi hakkinda saglam bir bilgi yok ama büyük bir olasilikla 1339 ve 1344 yillar arasinda dünyaya gelmistir. Dogum tarihi gibi dogum yeri konusunda’da herhangi bir kesinlik yok. Azerbaycan´li Irakli, Bagdat´li, Diyarbakirli, Tebrizli, Sirazli veya Nusaybinli oldugu söylenir.
ben yitirdim ben ararım
yâr benimdir kime ne
gah giderim öz bağıma
gül dererim kime ne
gah giderim medreseye
ders okurum hak için
gah giderim meyhaneye
dem çekerim kime ne
sofular haram demişler
bu aşkın şarabına
ben daldırır ben içerim
günah benim kime ne
ben melâmet hırkasını
kendim giydim eğnime
ar ü namus şişesini
taşa çaldım kime ne
sofular secde ederler
mescidin mihrabına
yâr eşiği secdegâhım
yüz sürerim kime ne
gah çıkarım gökyüzüne
hükmederim kaf-be-kaf
gah inerim yeryüzüne
yâr severim kime ne
kelp rakip böyle diyormuş
güzel sevmek pek günah
ben severim sevdiğimi
günah benim kime ne
nesimi'ye sordular ki
yârin ile hoş muşun
hoş olayım olmayayım
o yâr benim kime ne
Panteizme göre, alem, varolan parçalarin toplamindan ibaret bir bütün halindedir. Sen de bu alemin bir parcasisin der Panteizm! .
Bu parcalarin toplaminada Tanri der. Ve insani Tanri nin parcasi kabul eder.
Panteist görüse göre, her sey vardir ve bunlarin tümüne TANRI denilir.
Vahdeti Vücüd´a göre ise, ayri ayri sayisiz seyler mevcut degildir.
Vahdeti vücüd varolan her seyin gerçekte yok olup, sadece ve sadece 'Hak'kin mevcut oldugudur.
Burada 'ÖZBEN' asildir; alem, ise 'özben'liginde meydana gelen bir tasavvur, bir hayal! .
Gerçeğin güneşi kendimizi bedenle özleştirme bulutunun ardında gizli kalır.
Bütün isimler ve şekiller terk edildiklerinde gerçek bizimledir!
Çokluk ve çesitlilik yalnızca zihindedir. Gerçek ise Tek'dir!
İsimlerin, şekillerin, zihinlerin ve bedenlerin çoklugu bizi yanıltmasın!
Sadece ÖZ vardir, her şeyin Tek Özü! Her şey Bir'dir. Bir her şeydir!
Bakın bu konu hakkında Muhyiddin İbn-i Arabi ne diyor;
'Alem'de Tek bir Varlık vardır. O da Vucudu Mutlak olan Allah'ın Varlığıdır. Diğer Varlıklar bu Varlığın çeşitli Zuhurları ve Değişik Tecellileridir. Var zannedilen Şeyler aslında Vehim ve Hayalden İbaret'tir.'
Sen Hakk'ın sureti ve Hakk da senin ruhun olduğu cihetle sen Hakk için cismanî bir suret gibisin. O da senin cesedinin suretini sevk ve idare eden bir ruh gibidir.
Vücûd âleminde ancak O vardir.
Varlıkta O'nu gören, O'dan başkası değildir.
Şahsin: Elinde tutan, gözünde bakan, dilinde söyleyen, ayağında yürüyen, kulağından isiten ve her duygusunda tasarruf eden O´dur.
Bakalım bu konuda ABDÜLKADİR GEYLANİ ne demiş;
'Ya Gavs-ı Âzam, insanın cismi ve 'nefs'i ve kalbi ve ruhu ve işitişi ve görüşü ve eli, ayağı ve tamamını 'nefs'imle izhar ettim. O, yok`tur, ancak, 'Ben' varım ve 'Ben' de O`nun gayrı değilim.
Ya Gavs-ı Âzam, insan, sırrımdır ve Ben O`nun sırrıyım. Eğer insan, indimdeki menziline ârif olsaydı, derdi ki; Bütün nefislerde`ki 'nefs'im! ... Bu anda Mülk yoktur, Benden başka.'
Hani Rabbin Melaike’ye: “Muhakkak ki ben kuru balçiktan bir insan halkedecegim” demisti.
“Onu tesviye edip o yapinin içinde RUHUM’dan nefhettigim vakit, Ona secdeye kapanin”.
O Melaike’nin hepsi, toptan secde ettiler.
iblis müstesna; (o) secde ediciler ile beraber olmaktan imtina etti.
Ey iblis! .. Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?
(iblis) dedi ki: kuru balçiktan, belli bir sûret biçimlenmis kara balçiktan yarattigin bir beşere secde etmem için olmadim. (Hicr 28.29.30.31.32)
Tasavvufi anlamda halvet, Hak ile bereber 'olmak' şeklinde tanımlanabilir. Gönlün Hak ile bereber olmasi ve O´ndan baska hic bir seyi görmemesidir.
Sofiyyede halvet ise, şeyhin emir ve tensibi ile müridin karanlık ve dar bir hücreye çekilip ibadet, riyazet, murakabe, zikir ve fikirle vakit geçirmesi yerinde kullanılan bir tabirdir.
O Yar ne gelir, nede gider. (?)
O ve ben derdik biz eskiden. (?)
Mahrem yakinlikta, erisilmez uzaklikta. (?)
Onu algilayan, ona varlik veren.
Kimdir o?
İnsanlarda ayrim yapmamaliyiz! Altinin islenisi, bicimi, ayri olabilir
ama ÖZü degismez, ÖZ hep aynidir.