Refik Başaran ismini gönüllere yerleştiren türkülerin başında, genç yaşta vurularak öldürülen Ürgüplü Cemil'in ardından karısı Şerife'nin söylediği o meşhur ağıt gelir:
Şen Olasın Ürgüp Dumanın gitmez Kıratım acemi konağı (kolanı?) tutmaz Oğlum da pek küçük yerimi tutmaz
Cemalım Cemalım algın Cemalım Al kanlar içinde kaldın Cemalım
Bu türkü dün olduğu gibi bugün de sadece Ürgüp ve çevresinde değil, Orta Anadolu başta olmak üzere pek çok yörede yaygın olarak bilinen ve söylenen içli bir ağıttır. Refik Başaran bu ağıtı o kadar güzel çalar ve söyler ki, ismi neredeyse bu türküyle özdeşleşir ve hep onunla anılır.
Sevgiydi inandık.İnsan,varlık nedenini yok sayamazdı.Telefondaki apansız bir sesti sevgi,soluktu.Dokunmaktı biraz.Yollar yürümekti.Bilinmedik zamanlarda yan yana oturup gülümsemekti pencere önlerinde ufka dalıp boşluklara dalıp yitip gitmekti.Uzaklarda,çok uzaklarda yol bilmez kuşların kırık kanatlarına bağlı pusulalarda yazanı beklemekti sevgi.Özlemekti.
Yazık! İnsanlar gördük,biz bir ses duyumu özlemlerde yanarken,yalan sevgilerin hoyratlığındakendine kimlikler arıyan.duymayan insanlar gördük,bütün çiçeklere renk körü bakan.telefonlarda sesimiz her defasında susuz topraklar gibi çatlaktıda onlar bizi anlamazlar.
Tarihsel açılımı ve ifadesi çok farklı olan, son olarak Albert Einstein'in tarifiyle son bulmuş ve anlam kazanmış ifade.
İçinde olduğumuz 3 mekan ve 1 zaman boyutlu uzay-zamanın soyut olan boyutu.
Zaman olgusu fizikte 't' harfiyle tanımlanır.
Zamanın objekif olarak var olup olmadığı, fiziğin en önemli ve çözülemeyen konularının başında gelir. Planck zamanı denilen saniyenin 10 üzeri 43'de birinden daha kısa olan süre, fizikçilerce içinde bulunduğumuz 3+1 boyutlu uzayın sınırı ve kara delik ortamının başlangıcı olarak kabul edilir.
Zamanın akıp akmadığı veya hangi yönde aktığı da aynı şekilde fiziğin en tartışmalı konulardandır.
Uzay-zaman'da olan her gelişmenin içindedir. Sebep-sonuç ilişkisi zaman akış oku ile ilgili olup, tersine zaman oku da teorik olarak mümkündür.
Zaman, ışık hızı ile de dolaysız ilişki içinde olup, maddenin ışık hızına yaklaşması durumunda zamanının yavaş akması, ışık hızında durması ve ışık hızı ötesinde de tersine akması; takyonlar denilen atom altı parçacıkların ışıktan hızlı hareket ettiği ve zamanlarının gelecekten geçmişe doğru aktığı veya içinde bulunduğumuz uzay-zamandan başka sonsuz sayıda da ihtimalin olabileceği hipotezleri de modern fiziğin ve relativite teorisinin temelini oluşturan konulardandır.
Hava kirliliği, Toprak kirliliği, Su kirliliği, Ses kirliliği
Şehitler ölmez... 'Vatan Sağolsun.'
Refik Başaran ismini gönüllere yerleştiren türkülerin başında, genç yaşta vurularak öldürülen Ürgüplü Cemil'in ardından karısı Şerife'nin söylediği o meşhur ağıt gelir:
Şen Olasın Ürgüp Dumanın gitmez
Kıratım acemi konağı (kolanı?) tutmaz
Oğlum da pek küçük yerimi tutmaz
Cemalım Cemalım algın Cemalım
Al kanlar içinde kaldın Cemalım
Bu türkü dün olduğu gibi bugün de sadece Ürgüp ve çevresinde değil, Orta Anadolu başta olmak üzere pek çok yörede yaygın olarak bilinen ve söylenen içli bir ağıttır. Refik Başaran bu ağıtı o kadar güzel çalar ve söyler ki, ismi neredeyse bu türküyle özdeşleşir ve hep onunla anılır.
Yaratıcılığını ve yeteneğini sanat kollarınınn birinde ispatlamış insandır.
Kendine güvensiz insanlar ve her insanda az da olsa kompleks vardır.
Bahtım kaptan olmuş, gönlüm amiri,
Gözleri güzelim, tayfanın piri.
Yüklemiş yükünü, almış demiri,
Ömrümde yüzüyor, zaman gemisi.
Dünya yalancıdır, anlamaz bizi,
Bir tek biz biliriz, bizdeki gizi.
Kıyısız limansız, özlem denizi,
Üstünde yüzüyor, zaman gemisi.
Çıkılan limanın, yoktur dönüşü,
Varılan limandır, ömrün finişi.
Akıl sır ermeyen, feleğin işi,
Üstünde yüzüyor, zaman gemisi.
Sene gibi, kederde havaya bulaşır. Herhangi bir evin içine bir bakiş, o evde sevgi yada mutsuzluğun hüküm sürdügünü size anlatmak için yeterlidir.
Bir çivi bir nalı, bir nal bir tırnağı, bir tırnak bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir kumandanı, bir kumandan bir vatanı mahvedebilir…
Sevgiydi inandık.İnsan,varlık nedenini yok sayamazdı.Telefondaki apansız bir sesti sevgi,soluktu.Dokunmaktı biraz.Yollar yürümekti.Bilinmedik zamanlarda yan yana oturup gülümsemekti pencere önlerinde ufka dalıp boşluklara dalıp yitip gitmekti.Uzaklarda,çok uzaklarda yol bilmez kuşların kırık kanatlarına bağlı pusulalarda yazanı beklemekti sevgi.Özlemekti.
Yazık! İnsanlar gördük,biz bir ses duyumu özlemlerde yanarken,yalan sevgilerin hoyratlığındakendine kimlikler arıyan.duymayan insanlar gördük,bütün çiçeklere renk körü bakan.telefonlarda sesimiz her defasında susuz topraklar gibi çatlaktıda onlar bizi anlamazlar.
'Sevenlerin hor görüldüğü dünyada' aykırı mevsimlerde çığsı çığsı ıslanırdıda saçları güneşe bakamazlardı.Bizi bilmezlerdi.Sormazlardı.Anlamazlardı.
Aşk'tı inandık. İnsan bütün güzelliklerin tek kaynağı olan Tanrıya giden yolu bu kadar silemezdi.
Bedellerin kimi zaman yaşam pahasına ödendiği bir uygarlıktı aşk.
Bulutların rüzgarlarından üşüyen Anabell Lee'ye ağlarken sevdalı olmaktı.
Sevgiler gördük, seveni yangımlarda bırakıp yabancı tenlerde kendini tüketen.
İhanetler gördük,yalanlar gördük,bizim olan herşeyi bir bir yağmalayan.Artık ağlamak vaktiydi.Ağladık.
Apansız terkeden sevgiliye değil,kendimize ağladık.
Aşk üzere aşka ağladık kimseler bilmezdi bizi canımızı adadığımız sevgili bilmezdi,kahrettik.
Karabasanlar çöktü gözlerimize birgün bile ah etmedik.
Sevdik hepsi bu!
Yalnızlık hiç bu kadar anlamlı olmadı.
İnsandık.Sevdik.Yaşadık.Yanılmadık...
Tarihsel açılımı ve ifadesi çok farklı olan, son olarak Albert Einstein'in tarifiyle son bulmuş ve anlam kazanmış ifade.
İçinde olduğumuz 3 mekan ve 1 zaman boyutlu uzay-zamanın soyut olan boyutu.
Zaman olgusu fizikte 't' harfiyle tanımlanır.
Zamanın objekif olarak var olup olmadığı, fiziğin en önemli ve çözülemeyen konularının başında gelir. Planck zamanı denilen saniyenin 10 üzeri 43'de birinden daha kısa olan süre, fizikçilerce içinde bulunduğumuz 3+1 boyutlu uzayın sınırı ve kara delik ortamının başlangıcı olarak kabul edilir.
Zamanın akıp akmadığı veya hangi yönde aktığı da aynı şekilde fiziğin en tartışmalı konulardandır.
Uzay-zaman'da olan her gelişmenin içindedir. Sebep-sonuç ilişkisi zaman akış oku ile ilgili olup, tersine zaman oku da teorik olarak mümkündür.
Zaman, ışık hızı ile de dolaysız ilişki içinde olup, maddenin ışık hızına yaklaşması durumunda zamanının yavaş akması, ışık hızında durması ve ışık hızı ötesinde de tersine akması; takyonlar denilen atom altı parçacıkların ışıktan hızlı hareket ettiği ve zamanlarının gelecekten geçmişe doğru aktığı veya içinde bulunduğumuz uzay-zamandan başka sonsuz sayıda da ihtimalin olabileceği hipotezleri de modern fiziğin ve relativite teorisinin temelini oluşturan konulardandır.