Tolga Çandar'ın seslendirdiği Kar Yangını'ndaki şarkıların sözlerini Ahmet Telli, Ahmet Erhan ve Adnan Yücel yazmış. Bu şarkılardan, Ahmet Telli'nin sözlerini yazdığı şarkıları yeniden dinlediğimde bende kalan ilk izlenim 'yoğun bir hüzün' oldu... Hüzünle birlikte geçmiş günlere sitem ve yer yer de özlem...İşte Kar Yangını'ndan bir bölüm:
ulusal kimligi birtarafa birakip, etnik kimlikleri ön plana cikarmak suretiyle bölücülügü körükleyip emperyalist güclerin degirmenine su tasiyan bir kültürün cocuklarinin bizden uzakta olmasi da bir umut...
Yazılarında 'göt' kelimesini açık açık kullandığı için mahkemeye verilen Can Yücel, mahkemedeki ne diyeyim hakim bey. Bizim köyde göte göt derler sözleriyle bitirdiği sözlü savunmasının öncesinde bir de fıkra anlatır mahkemede. Mahkemeye anlattığı fıkra şöyledir: 'Bir köyde ateşli bir hasta vardır.. kasabaya doktora götürür hastayı kö...ylüler koca devletin koca doktoruna.. Doktor hastaya fitil verir ve köye donduklerinde hastaya fitili anüsten sokmalarını söyler köylülere..Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret dimi doktoru arayacak bi köylü. Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, 'biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey' falan der işte. Karşıdan doktor bişiler söyler. Muhtar döner arkasına: 'makattan verin dedi dohtor' der. Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur yine. Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyo baya. İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar varılır. Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir: 'çok kızacak dohtor çok! ' diye. Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bişiler söyler yine.
Kar Yangını
Tolga Çandar'ın seslendirdiği Kar Yangını'ndaki şarkıların sözlerini Ahmet Telli, Ahmet Erhan ve Adnan Yücel yazmış. Bu şarkılardan, Ahmet Telli'nin sözlerini yazdığı şarkıları yeniden dinlediğimde bende kalan ilk izlenim 'yoğun bir hüzün' oldu... Hüzünle birlikte geçmiş günlere sitem ve yer yer de özlem...İşte Kar Yangını'ndan bir bölüm:
' Uçurumlar gibi susuyorsun yine
Üzgünsün belli ki bekliyor gibi
Sarıyor bir hüzün gözlerin dalıyor
Gelmiyor bir mektup tek bir ses bile'
Tolga Çandar - Kar yangını
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Sabahattin Ali
harcanıp gidiyor ömür dediğin
ulusal kimligi birtarafa birakip,
etnik kimlikleri ön plana cikarmak suretiyle bölücülügü körükleyip
emperyalist güclerin degirmenine su tasiyan bir kültürün cocuklarinin bizden uzakta olmasi da bir umut...
duydum çok sonradan, adın önemli değil
acın aynı tadı veriyor zaten.....
bir gün çıkıp gel uzak yollardan...........
Nurettin rençber - Aşk sana benzer
sevdan beni bir güldürür
şu ömrümü söndürür.........
MazLum Cimen - Unutamadim...
martılar martılar
fırtına kanatlılar
haykırın şu geceye
bitmesin şu sevdalar...
Martılar (Hasan Hüseyin Demirel)
yüreğim yangınlarda başedemedim.
yar beni terk eylemiş alışamadım.
halimi sorma derdimi sorma her günüm duman oy
gide gele inçik yollar teselli muhabbetler
kâr etmez sorma dindirmez sorma her günüm duman oy
saçlarım ağırıyor sabredemedim
dönecek biliyorum dinletemedim
halimi sorma derdimi sorma her günüm duman oy
gide gele inçik yollar teselli muhabbetler
kâr etmez sorma dindirmez sorma her günüm oy
EFKAN ŞEŞEN - VAKİTSİZ
Yazılarında 'göt' kelimesini açık açık kullandığı için mahkemeye verilen Can Yücel,
mahkemedeki ne diyeyim hakim bey. Bizim köyde göte göt derler
sözleriyle bitirdiği sözlü savunmasının öncesinde
bir de fıkra anlatır mahkemede. Mahkemeye anlattığı fıkra şöyledir:
'Bir köyde ateşli bir hasta vardır.. kasabaya doktora götürür hastayı kö...ylüler koca devletin koca doktoruna.. Doktor hastaya fitil verir ve köye donduklerinde hastaya fitili anüsten sokmalarını söyler köylülere..Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' diyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret dimi doktoru arayacak bi köylü. Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, 'biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey' falan der işte. Karşıdan doktor bişiler söyler. Muhtar döner arkasına: 'makattan verin dedi dohtor' der. Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur yine. Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyo baya. İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar varılır. Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir: 'çok kızacak dohtor çok! ' diye. Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bişiler söyler yine.
Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:
'çok kızacak demiştim size; götüne sokun dedi işte'
(Can Yücel bu davadan beraat etmiştir)