Aynı zamanda The Who'nun yegâne şarkılarından biridir. Bass riffleri inanılmazdır bu şarkının. Roger Daltrey 'My generation, my generation baby..' diyerekten bu endamlı ve güzide şarkıyı daha da mükemmelleştirir kanımca.
Oda kapkaranlık. Yerde; normalde kitaplığında durması gereken bir sürü ıvır zıvır. Birkaç cam kırığı; ayın pencereye vuran loş ışığından yansıyarak göze çarpıyor. Telefondan iç gıcıklayıcı, mekanik aralıklarla tekrarlanan bir seda işitiliyor usulca. Sonra saatin hiç durmayan, gerilim temalı tik-takları. İki üç parça giysi kabataslak savrulmuş yatağın üzerine. Karanlık yeknesak sürdürürken sessizlik dolu çığlığını, pıhtılaşmış bir kan kokusu dolduruyor odayı. Ayın dingin ihtişamı bu kez bir bıçağı hedef alıyor. Bıçağın ucunu taptaze, kıpkırmızı kan damlaları işgal etmiş. Hemen yanında solgun bir el, o da kanlı. Parmaklardan damarlara yayılan bir zehri soluyan; ölgün deri. Kollar yara bere içinde kalmış, acılarını haykıracak bir ağızları bile yok. Beden devinimsizce yayılmış çürümüş parkelerde. Altın sarısı saçlar; tuhaf bir ahenk oluşturuyor zemin ile. Sürmeli gözlerde bir suskunluk; dudaklarda kıpırtısızlık, ölüm sükûneti. Karında bir iki deşik farkediliyor usulca. Kan nehrini besleyen kaynak; vücuda ait değilmiş gibi anarşik bir tavır sergiliyormuşçasına hırpalanmış ve ifade yoksulu. Nefessizliğin ötesine doğru çıkılan yolculuk çoktan başlamış. O anı yaşarken acı çekmiş besbelli. Halbuki o an daha yeni başlıyor..
Günümüz ''Türk'' zihniyetiyle olaya panoramal olarak bakacak olursak; yasaklar, aslında insanlara bunu yaptırılabilmek amacıyla konulmaktadır. Kimse ulaşabileceği sınırlarla yetinmez; illa ki bazı tabuları yıkacağız, sınırları genişleteceğiz. Bu bizim yaradılışımız; varoluş sebebimiz. Olmayana ergi değil de; ulaşılamayana ergi mücadelesi içerisinde yok olup gitmekte olan gerçek hedeflerimizin farkında olmadığımız gibi; kazanma hırsıyla boyanmış gözümüz bize bazı somutlukları göstermemekte ısrarlı. Zira bu somutluğu ifade etmek gerekiyorsa bu; taşın normalde de yenmediği hususudur.
Aynı zamanda The Who'nun yegâne şarkılarından biridir. Bass riffleri inanılmazdır bu şarkının. Roger Daltrey 'My generation, my generation baby..' diyerekten bu endamlı ve güzide şarkıyı daha da mükemmelleştirir kanımca.
Oda kapkaranlık. Yerde; normalde kitaplığında durması gereken bir sürü ıvır zıvır. Birkaç cam kırığı; ayın pencereye vuran loş ışığından yansıyarak göze çarpıyor. Telefondan iç gıcıklayıcı, mekanik aralıklarla tekrarlanan bir seda işitiliyor usulca. Sonra saatin hiç durmayan, gerilim temalı tik-takları. İki üç parça giysi kabataslak savrulmuş yatağın üzerine. Karanlık yeknesak sürdürürken sessizlik dolu çığlığını, pıhtılaşmış bir kan kokusu dolduruyor odayı. Ayın dingin ihtişamı bu kez bir bıçağı hedef alıyor. Bıçağın ucunu taptaze, kıpkırmızı kan damlaları işgal etmiş. Hemen yanında solgun bir el, o da kanlı. Parmaklardan damarlara yayılan bir zehri soluyan; ölgün deri. Kollar yara bere içinde kalmış, acılarını haykıracak bir ağızları bile yok. Beden devinimsizce yayılmış çürümüş parkelerde. Altın sarısı saçlar; tuhaf bir ahenk oluşturuyor zemin ile. Sürmeli gözlerde bir suskunluk; dudaklarda kıpırtısızlık, ölüm sükûneti. Karında bir iki deşik farkediliyor usulca. Kan nehrini besleyen kaynak; vücuda ait değilmiş gibi anarşik bir tavır sergiliyormuşçasına hırpalanmış ve ifade yoksulu. Nefessizliğin ötesine doğru çıkılan yolculuk çoktan başlamış. O anı yaşarken acı çekmiş besbelli. Halbuki o an daha yeni başlıyor..
''Etrafına bak; ve şükret sahip oldukların için..''
Günümüz ''Türk'' zihniyetiyle olaya panoramal olarak bakacak olursak; yasaklar, aslında insanlara bunu yaptırılabilmek amacıyla konulmaktadır. Kimse ulaşabileceği sınırlarla yetinmez; illa ki bazı tabuları yıkacağız, sınırları genişleteceğiz. Bu bizim yaradılışımız; varoluş sebebimiz. Olmayana ergi değil de; ulaşılamayana ergi mücadelesi içerisinde yok olup gitmekte olan gerçek hedeflerimizin farkında olmadığımız gibi; kazanma hırsıyla boyanmış gözümüz bize bazı somutlukları göstermemekte ısrarlı. Zira bu somutluğu ifade etmek gerekiyorsa bu; taşın normalde de yenmediği hususudur.
İnsanların seviyesini belirginleştiren unsurlardan biri.
Düzgün nitelikli kişilerin aktivitesi değil.
Penasız bas çalan; üstün nitelikli, trajik vukuat kurbanı..
The Who'nun en güzide parçalarından biri. Hiçbir grup bu şarkıyı The Who kadar güzel; içten ve enfes söyleyemez kanımca..
''I have hours only lonely
My love is vengeance,
That's never free..''
İnsan hayatının nesnel birer gerçeği olup yaşadığımız süreçte hiçbirşeyin basit olmadığını yâd etmemizdeki önemli etkenlerdendir.
Pink Floyd..
''I have become comfortably numb.. ''
Başka lafa ne hacet?
ComedyMax dizilerindendir kendisi.
Sevemedim bir türlü.