''DAHA KAÇ İNSAN TANIMIŞ OLMALIYDI Kİ YETERİNCE İNSAN TANIMIŞ OLMAK İÇİN, KAÇ KİTAP OKUYUNCA ALİM,KAÇ DİYAR GEZİNCE GEZGİN,KAÇ HEZİMETTEN SONRA BEZGİN OLURDU İNSAN...''
sen gerçek olsan bana bu mantıkla gelmezsin - kapıyı aralamadan önce delikten bakıp kim olduğunu görmek lazım diil mi? gerçek hayatta bilmediğin sadece kelimelerle tanıdığın bi insana nası güvenirsin derim kendime ve kapatırım kepenklerimi dış dünyaya kapalı kutuyum ben,
gibi... Bu havaya bu nefes soluksuz gibi Bu rahata bu kahkaha biraz fazla gibi Bu ağızlara bu dil ifadesiz gibi Bu yollara bu adımlar kısa gibi Bu ruha bu kalp sayılı gibi Bu suya bu yürek hiç kanmamış gibi Bu seslere bu duyuş sağır gibi Bu güzelliklere bu bakış biraz boş gibi Bu fiillere bu tavır ölçüsüz gibi Bu uykuya bu gözler aşık gibi Bu hayale bu yürek doyumsuz gibi Bu denize(nefis) bu simit havasız gibi Bu tokata bu surat yüzsüz gibi Bu yağmura bu şemsiye ahmaklık gibi Bu gerçeğe bu yaşam bir masal gibi Bu sevgiye bu kalp ihanet gibi Bu kaleme bu mürekkep renksiz gibi Bu secdelere bu baş küçük gibi Bu soruya bu cevap çok gibi...
Özledim... Baharın bembeyaz papatyalarla sardığı gelinliğini, Haftalığına çİçek açan yalancı ağaçları, Sabahın tatlı uykusunda kuşların söylediği bahar şarkılarını Ve benimle beraber sessizce ağlayan bahar yağmurlarını...
Özledim... İçindeki hazineyi göstermeyen, derinliğini yüzündeki saf ve duru maviliğiyle gizleyen o esir denizi Geceleri yüzünde yakamoz olan gülücüklerini Sessizliğimizin sesini dinlediğimiz sakin akşam günlerini, Ve ikimizin özgürlüğünü isterken onun şiddetli dalgalarıyla sahillerden intikam alışını Ve benimse çaresizlik içinde kıvranışımı...
Özledim... Gözlerin ve sözlerin derinliğinden kalpleri okuyan insanları Karanlığıma giripte anlığınada olsa kibritle aydınlık veren eski dostlarımı Ağlamak için başımı dayayıp bir omuz,bir ses bulabildiğim zamanları, Ve unutulduğumu düşündüğümde,telefondan gelen eski bir dost sesini, Bir alo'yu,bir merhaba'yı ve bir selamı...
Özledim... Bütün bir gece beni uykusuz bırakacak kadar yoğun olan uzun kuyruklu hayallerimi, Yüzümde bir tebessümle hiç sıkılmadan tekrar tekrar kendimi kanıtlayışımı, Sırf düşüncelerimle değil bütünüyle özgürlüğümü yaşayışımı, Sanki olacakmış gibi geleceğe yönelik umutlarımı Ve hayallerime gülerken gözlerimi dolduran acı gözyaşlarımı
Özledim... KÜÇÜK MUTLULUKLARIMIZI KÜÇÜK SÖZCÜKLERİMİZİ BİZİ MUTLU EDEN VE BİZE YETEN HER ŞEYİ ÖZLEDİM...
inglizcenin sevmediğim tarafı.kocaman 'I' ile başlayan cümleler. arapcadaki elif bu.teklik-birlik demek, sora karşında tekil veya çoğul kalabalığa 'you' diye hitap etmekte çok aşşağılayıcı geliyo bana.bencillik benim yorumumca
hayatta kaybettiğim ve kazandığım öyle çok şey var ki, tezatlar bir arada, yeni dostlar edinirken güvenimi kaybettim, herkesin doğrusuna kulak asarken kendi doğrumu şaşırttım, daha çok bilgi yüklendikçe konuşma yetimi kaybettim,yorumsuz yaşar oldum... bu ne sarhoşluğudur bilinmez ama bir görmüş,bir bilmiş,bir sinmiş,bir sevmiş,bir kimmiş,biriymişim.....
Allah'ım, Bizi sadece bilgiye düşürme ki,bilgi avunmaktır. Bizi akla bağlama ki,akıl derttir. Bizi kendi kendimize bırakma ki,bu hal uçurumdur, Gösterdiğimiz kulluktan övülmeye razı etme ki,bu iş geriye dönmektir.
*Bu dünyada bedenimize zincirli olduğumuzu,ve bu kelepçelerin ancak ölümle açılabilceğini, *İnsan kendi başına gelen her sıkıntıya dayanılmaz desede,aslında tahammül gücünün yüksek olduğunu, *İnsanın kendinden ne kadar kopuk ve uzak yaşadığını,çevresindeki insanlardan aslında kendisine en yabancı yüzün kendi yüzü olduğunu, *Devamlı değer verdiği ve sevdiği şeylerin reklamını yapan insanların,aslında bunu içte derinleştirmedikleri için dile döktüğünü, *İnsan insana muhtaç olsada aslında herkesin bencil duyguların köle aradığını, *Yaşanmış bir olayı,acyı dostlarla paylaşıp azaltmanın mümkün olmadığını,aksine dinleyenlerin şaşkınlığıyla kişinin acIsının daha da büyüdüğünü ve alevlendiğini, *Dünün 'keşke'siyle yarının 'eğer'ini düşünen insanların 'bugün'le saklambaç oynadıklarını *İnsanın günün en az bir saatini kendisiyle geçirmesi gerektğini,insanların tavsiyelerinden çok kendi vicdanıyla kalıp bir iç hesaplaşmaya dalması gerektiğini, *Zaman etkisini yavaş yavaş gösteren bir ilaç olsada yüreğin derinliklerinde gömülmüş olan aşkların,acıların asla unutulmadığını, *Her şeyin kaynağı,ama ayakaltında olan TOPRAĞIN tevazusuyla bize örnek oluşunu,ve ürünlerinin gösterişiyle bize ders olabileceğini,
Dilimle bile söylemesi sızlatıyor kalbimi,Acı zor, Acıyı yaşamak en zor, Sızıyı duymak,sarsılmak,elini başına dayayıp bir çözüm bulamayacağını,kadere teslim olduğunu bilmek zor.Akan gözyaşlarının seni kurtuluşa götüremeyeceğini bilmek en çok sızı veren, Bir mendil uzatan olmaması,kapını tıklatan,halinden bir haber bilen olmaması,bilinse dahi acıyan gözlerle bakılması en zor olan, Dünyada konumunu farkedememek,yaptığın ve yapman gerekenlerin ayrımına varamamak en sızı veren,Doğru gittiğin yolda yanlış zanlara kapılıp yön değiştirmen, YANLIŞI DOĞRU GÖRMEN SIZI VEREN,FARKINDASIZLIK EN ACISI, YÜREĞİ BURKAN FARKINDASIZLIK,ÖYLESİNE YAŞAMAK,BIKMIŞ,BEZMİŞ YAŞAMAK, ASIL ACI BU!
sen gerçek olsan bana bu mantıkla gelmezsin
-
kapıyı aralamadan önce delikten bakıp kim olduğunu görmek lazım diil mi? gerçek hayatta bilmediğin sadece kelimelerle tanıdığın bi insana nası güvenirsin derim kendime ve kapatırım kepenklerimi dış dünyaya
kapalı kutuyum ben,
gibi...
Bu havaya bu nefes soluksuz gibi
Bu rahata bu kahkaha biraz fazla gibi
Bu ağızlara bu dil ifadesiz gibi
Bu yollara bu adımlar kısa gibi
Bu ruha bu kalp sayılı gibi
Bu suya bu yürek hiç kanmamış gibi
Bu seslere bu duyuş sağır gibi
Bu güzelliklere bu bakış biraz boş gibi
Bu fiillere bu tavır ölçüsüz gibi
Bu uykuya bu gözler aşık gibi
Bu hayale bu yürek doyumsuz gibi
Bu denize(nefis) bu simit havasız gibi
Bu tokata bu surat yüzsüz gibi
Bu yağmura bu şemsiye ahmaklık gibi
Bu gerçeğe bu yaşam bir masal gibi
Bu sevgiye bu kalp ihanet gibi
Bu kaleme bu mürekkep renksiz gibi
Bu secdelere bu baş küçük gibi
Bu soruya bu cevap çok gibi...
Özledim...
Baharın bembeyaz papatyalarla sardığı gelinliğini,
Haftalığına çİçek açan yalancı ağaçları,
Sabahın tatlı uykusunda kuşların söylediği bahar şarkılarını
Ve benimle beraber sessizce ağlayan bahar yağmurlarını...
Özledim...
İçindeki hazineyi göstermeyen,
derinliğini yüzündeki saf ve duru maviliğiyle gizleyen o esir denizi
Geceleri yüzünde yakamoz olan gülücüklerini
Sessizliğimizin sesini dinlediğimiz sakin akşam günlerini,
Ve ikimizin özgürlüğünü isterken onun şiddetli dalgalarıyla sahillerden intikam alışını
Ve benimse çaresizlik içinde kıvranışımı...
Özledim...
Gözlerin ve sözlerin derinliğinden kalpleri okuyan insanları
Karanlığıma giripte anlığınada olsa kibritle aydınlık veren eski dostlarımı
Ağlamak için başımı dayayıp bir omuz,bir ses bulabildiğim zamanları,
Ve unutulduğumu düşündüğümde,telefondan gelen eski bir dost sesini,
Bir alo'yu,bir merhaba'yı ve bir selamı...
Özledim...
Bütün bir gece beni uykusuz bırakacak kadar yoğun olan uzun kuyruklu hayallerimi,
Yüzümde bir tebessümle hiç sıkılmadan tekrar tekrar kendimi kanıtlayışımı,
Sırf düşüncelerimle değil bütünüyle özgürlüğümü yaşayışımı,
Sanki olacakmış gibi geleceğe yönelik umutlarımı
Ve hayallerime gülerken gözlerimi dolduran acı gözyaşlarımı
Özledim...
KÜÇÜK MUTLULUKLARIMIZI
KÜÇÜK SÖZCÜKLERİMİZİ
BİZİ MUTLU EDEN
VE BİZE YETEN HER ŞEYİ ÖZLEDİM...
You give people your life,your love,your emotions and the last peny in your pocket and at the end what you receive in return is bullshit...
söylenmemiş söz diilde söylenmemiş sözcükler topluluğum var,kurumadığım cümlelerim var,yakındır zaman
inglizcenin sevmediğim tarafı.kocaman 'I' ile başlayan cümleler.
arapcadaki elif bu.teklik-birlik demek,
sora karşında tekil veya çoğul kalabalığa 'you' diye hitap etmekte çok aşşağılayıcı geliyo bana.bencillik benim yorumumca
hayatta kaybettiğim ve kazandığım öyle çok şey var ki,
tezatlar bir arada,
yeni dostlar edinirken güvenimi kaybettim,
herkesin doğrusuna kulak asarken kendi doğrumu şaşırttım,
daha çok bilgi yüklendikçe konuşma yetimi kaybettim,yorumsuz yaşar oldum...
bu ne sarhoşluğudur bilinmez ama bir görmüş,bir bilmiş,bir sinmiş,bir sevmiş,bir kimmiş,biriymişim.....
Allah'ım,
Bizi sadece bilgiye düşürme ki,bilgi avunmaktır.
Bizi akla bağlama ki,akıl derttir.
Bizi kendi kendimize bırakma ki,bu hal uçurumdur,
Gösterdiğimiz kulluktan övülmeye razı etme ki,bu iş geriye dönmektir.
TECRÜBECİKLERİM....
*Bu dünyada bedenimize zincirli olduğumuzu,ve bu kelepçelerin ancak ölümle açılabilceğini,
*İnsan kendi başına gelen her sıkıntıya dayanılmaz desede,aslında tahammül gücünün yüksek olduğunu,
*İnsanın kendinden ne kadar kopuk ve uzak yaşadığını,çevresindeki insanlardan aslında kendisine en yabancı yüzün kendi yüzü olduğunu,
*Devamlı değer verdiği ve sevdiği şeylerin reklamını yapan insanların,aslında bunu içte derinleştirmedikleri için dile döktüğünü,
*İnsan insana muhtaç olsada aslında herkesin bencil duyguların köle aradığını,
*Yaşanmış bir olayı,acyı dostlarla paylaşıp azaltmanın mümkün olmadığını,aksine dinleyenlerin şaşkınlığıyla kişinin acIsının daha da büyüdüğünü ve alevlendiğini,
*Dünün 'keşke'siyle yarının 'eğer'ini düşünen insanların 'bugün'le saklambaç oynadıklarını
*İnsanın günün en az bir saatini kendisiyle geçirmesi gerektğini,insanların tavsiyelerinden çok kendi vicdanıyla kalıp bir iç hesaplaşmaya dalması gerektiğini,
*Zaman etkisini yavaş yavaş gösteren bir ilaç olsada yüreğin derinliklerinde gömülmüş olan aşkların,acıların asla unutulmadığını,
*Her şeyin kaynağı,ama ayakaltında olan TOPRAĞIN tevazusuyla bize örnek oluşunu,ve ürünlerinin gösterişiyle bize ders olabileceğini,
ANLADIM,ÖĞRENDİM,TECRÜBE ETTİM,
Dilimle bile söylemesi sızlatıyor kalbimi,Acı zor, Acıyı yaşamak en zor,
Sızıyı duymak,sarsılmak,elini başına dayayıp bir çözüm bulamayacağını,kadere teslim olduğunu bilmek zor.Akan gözyaşlarının seni kurtuluşa götüremeyeceğini bilmek en çok sızı veren,
Bir mendil uzatan olmaması,kapını tıklatan,halinden bir haber bilen olmaması,bilinse dahi acıyan gözlerle bakılması en zor olan,
Dünyada konumunu farkedememek,yaptığın ve yapman gerekenlerin ayrımına varamamak en sızı veren,Doğru gittiğin yolda yanlış zanlara kapılıp yön değiştirmen,
YANLIŞI DOĞRU GÖRMEN SIZI VEREN,FARKINDASIZLIK EN ACISI,
YÜREĞİ BURKAN FARKINDASIZLIK,ÖYLESİNE YAŞAMAK,BIKMIŞ,BEZMİŞ YAŞAMAK,
ASIL ACI BU!