Hem yenerim hem kızdırırım.. Yenilsemde kızdırırım.. Tavlanın başında çok ukalayım.. sürekli konuşur rakibimi aşağılarım.. psikolojisini altüst ederim.. sinirlendiririm; rakibime oyunu bıraktırıp masayı terkettiririm..hırrr.. ısırırım..
'Ezel gününün divane yolcusunun parmağına dünyaya gelirken bir yüzük takmış, sonra da, 'bunu hırsızlar çalacaktır; sen gene onu ara bul' demiştin. İlk sözün pek çabuk çıktı. Gözümü bu aleme açar açmaz, onun parmağımdan çalınmış olduğunu gördüm. Çaldıran da ben, arayıp bulacak olan da bendim.'
Adını sordular. Söyledim. 'Tanımıyoruz, kimmiş o? ' dediler. Az kaldı perdeyi çekip seni onlara gösterecektim; fakat ihtiyatkar olmayı yine Senden öğrendiğim için vazgeçtim ve düşündüm ki, gösterseydim de göremeyeceklerdi; zira perdelerin kalktığı ezel gününde onlar Seni görmüşlerden olsalardı, şimdi burada, 'Tanımıyoruz' demezler ve demir asa demir çarık, bu kainatın tek görülecek görülmemişini arar ve bulurlardı..
Şehir kethüdası vardır birde 'ev kethüdâları'nın dışında; bugünün muhtarları. Halka karşı devleti temsil eden kişiler.. Ordunun konaklaması, mahallenin yönetim ve idâresi, devlet ricalinin ağırlanması vs. gibi sorumlulukları vardı..
Herkes bu meydana bir zafer için gelir,
ben ise sadece Sana yenilmek için geldim..
Hem yenerim hem kızdırırım.. Yenilsemde kızdırırım.. Tavlanın başında çok ukalayım.. sürekli konuşur rakibimi aşağılarım.. psikolojisini altüst ederim.. sinirlendiririm; rakibime oyunu bıraktırıp masayı terkettiririm..hırrr.. ısırırım..
'Ezel gününün divane yolcusunun parmağına dünyaya gelirken bir yüzük takmış, sonra da, 'bunu hırsızlar çalacaktır; sen gene onu ara bul' demiştin. İlk sözün pek çabuk çıktı. Gözümü bu aleme açar açmaz, onun parmağımdan çalınmış olduğunu gördüm. Çaldıran da ben, arayıp bulacak olan da bendim.'
Adını sordular. Söyledim. 'Tanımıyoruz, kimmiş o? ' dediler. Az kaldı perdeyi çekip seni onlara gösterecektim; fakat ihtiyatkar olmayı yine Senden öğrendiğim için vazgeçtim ve düşündüm ki, gösterseydim de göremeyeceklerdi; zira perdelerin kalktığı ezel gününde onlar Seni görmüşlerden olsalardı, şimdi burada, 'Tanımıyoruz' demezler ve demir asa demir çarık, bu kainatın tek görülecek görülmemişini arar ve bulurlardı..
Tepsisinin içine nisan yağmuru toplayan bir çocuk gibiyim..
Bu akıp giden selin altına çanağımı niçin koyduğumu sorup duruyorum..
Öcü gibi görenlerin rüyalarına girip korkutmayı isterdim..
Şehir kethüdası vardır birde 'ev kethüdâları'nın dışında; bugünün muhtarları.
Halka karşı devleti temsil eden kişiler..
Ordunun konaklaması, mahallenin yönetim ve idâresi, devlet ricalinin ağırlanması vs. gibi sorumlulukları vardı..
Güneşin şarkısı..
'nâ' Farsçada olumsuzluk bildiren önek
'dîde' görülmüş olan
yani 'nadîde' = görülmemiş..
Peşin ödenenler vardır birde sonradan ödenenler..
Yaptıklarımın bedelini ödemekten ise
Sahip olacaklarımın bedelini ödemek tercihimdir..