şimdi bir yudum aldım........ kokusuyla yesiliyle üzerinde tasıdıgı feslegene göre sekillenen masamda duran tek kadehtendir yudumum...ki bana benzer tekilligi.....
saglam bir masada rakının ücüncü kadehini özledim şairimin dedigi gibi...........
rakılı uzun masalarda'ysa insan kendini eğri çakar yine şairimin dediği gibi...............şairi bulmak da boynunuzun borcu ola....
'ÖZEL MÜLKTÜR GİRİLEMEZ' diye kocaman kocaman yazarak evinin en dış kapısına asan zihniyete ve bu zihniyettabelalarına dehşetle bakmaktayım! ! sanki ayrı bir ülkedir, sınırı gecmemek lazımdır! hatta mayın döseli bir bahceleri bile olabilir!
ve ahım vardır ilk isyanda o mülkleri yagmalayacagım!
mesaj olmasaydı da ses duyulsaydı! sen mesaj atarsan ben mesaj atarsam nasıl cıkar bu ilişkiler feraha! ! demeyi gerektiriyor...bu durum..
ayrıca bu 'lanetaletler' yüzünden artık her türlü adamın elinde bir kamera bulunmasının ne gibi olaylara sebep oldugu ortadadır. orda burda abuk subuk ilişkilenme halleri afişe olmaktadır, hic geregi yokken rezillik dizboyunu aşmaktadır! ! hep oldugu gibi..
bir film olmasının haricinde diye baslayan cümlelerle tutup baska seylerin asla yakıstırılamayacagı bir film! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ki her yakısanı icindedir. mükemmeldir!
sona sürükleyen zihniyetin insanları son sahnedeki sarkıyı SON SARKI OLARAK ZANNETSELER DE ANCAK BİZ İZİN VERDİGİMİZ SÜRECE SON SARKI SÖYLENECEKTİR! !
kiraz mevsiminin sevişme vakti oldugunu onlardan ögrendik..... ne kirazımız kaldı yarin dudagı gibi agzımıza alabilecegimiz ne de mevsimlerimiz.......bilemedik biz....
İçinden doğru sevdim seni Bakışlarından doğru sevdim de Ağzındaki ıslaklığın buğusundan Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de Beni sevdiğin gibi sevdim seni Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine Yüzünde ter olan su damlacıklarının Kaynağına yerleştir Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına Gül taşıyan cocuğuna yerleştir Ve omuzlarına daracık omuzlarına Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun Kar taneleri gibi uçuşan Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen Sevdayı Ve köpüklendir Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten Öğrenmez ama öğretir mutluluğu Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli Var eden kendini birincisinden Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen Tanımadığın bir ülke gibi İçinde yaşamadığın bir zaman gibi Tam kendisi gibi mutluluğun Beni bekliyorsun Ve onu bekliyorsun beni beklerken.
şimdi bir yudum aldım........
kokusuyla yesiliyle üzerinde tasıdıgı feslegene göre sekillenen masamda duran tek kadehtendir yudumum...ki bana benzer tekilligi.....
saglam bir masada rakının ücüncü kadehini özledim şairimin dedigi gibi...........
rakılı uzun masalarda'ysa insan kendini eğri çakar yine şairimin dediği gibi...............şairi bulmak da boynunuzun borcu ola....
en büyük mülkümüz bedenimizdir! ki en büyük esaretligimizdir!
reddedebilmek en büyük cesarettir!
'ÖZEL MÜLKTÜR GİRİLEMEZ' diye kocaman kocaman yazarak evinin en dış kapısına asan zihniyete ve bu zihniyettabelalarına dehşetle bakmaktayım! !
sanki ayrı bir ülkedir, sınırı gecmemek lazımdır! hatta mayın döseli bir bahceleri bile olabilir!
ve ahım vardır ilk isyanda o mülkleri yagmalayacagım!
mesaj olmasaydı da ses duyulsaydı!
sen mesaj atarsan ben mesaj atarsam nasıl cıkar bu ilişkiler feraha! ! demeyi gerektiriyor...bu durum..
ayrıca bu 'lanetaletler' yüzünden artık her türlü adamın elinde bir kamera bulunmasının ne gibi olaylara sebep oldugu ortadadır.
orda burda abuk subuk ilişkilenme halleri afişe olmaktadır, hic geregi yokken rezillik dizboyunu aşmaktadır! ! hep oldugu gibi..
'TANRIYI YERYÜZÜNE İNDİRENE DEK' icmeye söz verdigim filmdir her izleyişimde.....
tüm hayatın kurgusunu bozan bir filmdir bastan sona mükemmel kurgusuyla.
tek bir karesini kacırmamak gerekir ki kurgumuz bozulmasın!
felek bana hayat diye bir ekşi limon uzattı! !
ben de tuttum üstüne tuz ve tekila istedim! !
kaktüsler üstünde demlendim..
kolundaki çaputu çalmak lazım.. şiir dileyip bir agacın yesiline baglamak lazım....
bir film olmasının haricinde diye baslayan cümlelerle tutup baska seylerin asla yakıstırılamayacagı bir film! ! ! ! ! ! ! ! ! !
ki her yakısanı icindedir. mükemmeldir!
sona sürükleyen zihniyetin insanları son sahnedeki sarkıyı SON SARKI OLARAK ZANNETSELER DE ANCAK BİZ İZİN VERDİGİMİZ SÜRECE SON SARKI SÖYLENECEKTİR! !
cıplak heykeller yapmalıyım....................
cırılcıplak heykeller............
nefis rüyalarınız icin.......................cırılcıplak heykeller......
(sait faik)
kiraz mevsiminin sevişme vakti oldugunu onlardan ögrendik.....
ne kirazımız kaldı yarin dudagı gibi agzımıza alabilecegimiz ne de mevsimlerimiz.......bilemedik biz....
İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan cocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.