Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kaşık düşmanı12.05.2007 - 15:36

    gelinler..
    bıkılmış kadınlar,
    kaynanaların gelinleri,kocaların istemedikleri...
    kaynanaları anladık.ya kocalar...hıııımmm..sanırım başka denizlere yelken açıldı..

  • karınca12.05.2007 - 15:32

    vakti zamanda adamın biri bir karınca görür,bir dağın yamacında,hiç durmadan yol alan,tüm engelleri saatlere varan süerelerde olsa aşmaya çalışan..dayanamaz sorar.
    -bunca çaba,bunca yorgunluk niye..niye tekbaşınasın yolunumu kaybettin..?
    -hayır..yolum doğrudur..gideceğim yerde bellidir.!
    -ama tekbaşına ne kadar gidebilirsin ki?
    -amaç güzelse vakit sorulmaz yola.!
    -nereye yolun peki.?
    -şu dağın arkasına.!
    -orda ne var,seni oralara götürecek
    -sevdiğim..!
    -o dağın arkasına varamazsın..
    -varamasamda, yolunda ölürüm..!

  • ACIELMA12.05.2007 - 15:02

    ardanuç'un en yüksek tepesi..çıkıldığında tüm köyleri görebileceğin bir kulesi var..ve yeşilin en güzel,..

  • kediler krallara bakabilir12.05.2007 - 14:43

    bakabilirler...ikisininde anlaştığı bokta bencillik değil mi..?

  • kalburla su taşımak06.05.2007 - 17:11

    minare gölgesinden, davul tozu almaya benzer..

  • kadınları anlamak02.04.2007 - 17:50

    ;)))))) ah bilselerdi………………
    iş dönüşü bizler günün yorgunluğunu atmak için, eş dost sohbetinde olsun der, bir kahve içeriz arkadaşlarla..... isteriz ki eve gidip ayak altında dolaşmıyalım.! ”
    Ah bilselerdi…biz kadınlar iş dönüşü günün yorgunluğunu atıvermek için eşimizi beklemekteyiz.gün boyu anlatmak için biriktirdiklerimiz,danışacağımız pek çok şeyi nasıl sabırsızlıkla içimizde zaptetmekteyiz…zira ‘onaylanmak’ ki fıtraten ençok istediğimiz ençok sevdiğimizce olsun isteriz.ve bu yüzden biz dostlarımızla içeceğimiz kahveyi ya erkene alır ya da sonraya erteleriz…

    ah bilselerdi…biz kadınlar hem sevgili hem de anne olabilecek kadar yetenekliyiz…ve isterdik ki bizden daha yetenekli olduklarını bildiğimiz eşlerimiz de bunu bize ispat etsinlerdi…yalnız kahve içilen dostlara vakıf olunca bu sır elbette kıskanmaktayız zira insan sevdiğini kıskanır…ve çocuklar ki yatırımı her iki cihanın,isterdik ki anneleri kadar babalarını da fedakar bilsinlerdi, babalarının perdearkası fedakarlıkları onlara da aşikar edilseydi….çok görülmeseydi…

    ah bilselerdi…etraflarında bizi fark etsinler diye dört döndüğümüzü,o gazetede yazanlar kadar önemsenmeye ihtiyacımız olduğunu…ve bilselerdi bir tebessümün bizde 10kaplan gücü kuvvete malolacağını…hiç dert değildi binlerce ev toplanır derlenirdi ah bir fark etselerdi bizim de var olduğumuzu…

    ah bilselerdi…biz kadınlar zaten yorgun argın işten gelince bir adım atmasına dahi kıyamayız,suyunu bile ayağına getirmeye razıyız…biz yorgunluktan tükenmiş olsak bile…olsun neticede gözlerine değebilmek var şayet çok görülmezse…ancak nedense bir türlü gazete ve televizyonla arasına giremeyiz ve pek anlaşamayız nedense…3kumayız evdeJ ben,televizyon ve gazeteJ

    ah bilselerdi…binbir özenle hazırlanan sofralar,sadece ve sadece bir ‘eline sağlık’içindi…iş yorgunluğunu minicik bir lezzetin hoşnutluğuyla silebilmek içindi…bize öğretilen erkeğin kalbine giden yol midesinden geçerdi.mideyle kalbin yolu zannedersem aterosklerozdan sonra ayrılıverdi ki bir türlü yemek-tatlı-çay-meyve faslından sonra kalbe uğranılmaksızın uykuya geçiliverdi…

    ah bilselerdi…bir kadının naif yapısına yüklenen ağırlıkları…sosyal hayatı paylaşmaktı oysaki tüm isteğimiz…bizi unutan eşlerimize hem daha yakın olabilmek hem de onların yükünü biraz olsun hafifletebilmekti çalışma hayatını paylaşmamızın amacı…ve biraz da olsun kendi benliğimize biz de yapabilirizin ispatı…lakin evhanımlığının üzerine eklendi işkadınlığı, her geçen gün artan stresle kaybettik hanımlığımızı ve işkadını olduk…işçi olduk…dedim ya naiftik biz,öyle yıprandıkça sinirlerimiz bir tokat patlatamazdık eşimize,çocuklarımıza…kıyamazdık…içimizde gitgide bizi hasta eden şeyi bir şekilde çıkarmalıydık…alışverişe attık kendimizi,hem tatmin olmadık hem de eşimizden bir sürü azar ve alay yedik…çaresizdik…söylenmeyi keşfettik…nam-ı diğer “dır dır etmek”…bu bir çare değildi belki ama çaresizlikten iyi geldi kalbimizeJ bu dır dır etmelerin de faturası ağır oldu nitekim; hiçbir şekilde gözüne girmeyi başaramadığımız eşimiz bu defa da evden kaçıverdi…bize çok gördüğü sohbeti meyhanelere taşıyıverdi…onu dostlarından kıskandığım yetmezmiş gibi bir de alkol ki tahammülü en ağır imtihan gelip karşıma dikiliverdi…ah kayınvalidem ah senin evimizden kalktığın yere bir huzursuzluk çöküverdi…
    ah bilselerdi…kadınları anlamak isteyince anlamanın kolay olduğunu…bilselerdi ki mutluluğumuzun tılsımının bir tebessüm bir tatlı söz olduğunu…ahhh ama bilmediler…bildikleri “kadınları anlamak zor”du…
    saygılarımla :))))))))))))))))))))
    elif
    (arkadaşımın cevabıdır)

  • kadınları anlamak28.03.2007 - 14:44

    zor valla..! ! ! tamam, biliyoruz ki, sizlerde akşama kadar çok yoruluyorsunuz.. bunu inkar mı ediyoruz.. ASLA..! !
    birde bayan kimliğiniz var ki, saygıyada sevgiyede layıksınız.. bunuda biliriz.! .
    iş dönüşü bizler günün yorgunluğunu atmak için, eş dost sohbetinde olsun der, bir kahve içeriz arkadaşlarla..... isteriz ki eve gidip ayak altında dolaşmıyalım.!
    evde, bize ayrılacak zaman, çocuklara ayrılsın, hem özlem giderilsin, hem ilgilenilsin, sevindirilsinler ki yavrucaklar, annelerini daha çok sevsinler.. fedakarlığa bak)))
    bayanların doğasında var.. tertipli düzenli olmak.. ev işi yapmaya gündüz zamanları yoktur. içlerinde ukde kalmasın. bu duygularını tatmin etsinler diye. kendilerine yardım etmeyizde. koltuğun kenarına ilişir gazetemize bakarız..(üff ne sıkıcıdır bilseniz)
    hatta onlara öylesine değer veririz, varlıklarıyla öylesine mutluyuz ki, ceylan gibi salınışlarını görmek için, suyumuzu bile kendimiz almaz, yürürken, boyuna kurban olduğum, ceylan gibi yürüyor, diye bahtiyar oluruz..
    biliriz ki ikram eden sevap alır.. sırf bunun için, sofra tam hazırlanıp, buyrun bey denmedikçe, mutfağa bile girmeyiz.. maksat, daha çok sevap kazansınlar deyii (acaba kim sevap işlemekten imtina edebilirki.. aman yarabbi ne büyük fedakarlıklar yapıyoruz) ! !
    eee kalıyor bulaşık, çamaşır işi... elbette ki biz yapalım, siz dinlenin demek istiyoruzdaa. fırsatmı veriliyor ki.. ne yani yıkadığımı bağenmiyormusun.. ütü yaparken ne hatamı gördün deyi serzenişler olmasa...! !
    bütün bunca ince düşünme, bunca fedakarlığa rağmen, birde koltuğa oturur oturmaz açmazlarmı ağızlarını.. haşatım çıktı.. dışarda iş, evde aş derdi, ayağım altıma gelmedi.. deyi...

    eee de gelde sabret.. iki tokat hak ediyorlarda, bize yakışmaz ki.. kadına el kalkarmı.! ! ! ! ! ! .
    lanet sana kör şeytan deyip, her hangi bir kabalık yapmamak adına çıkıp gidiyoruz.. eee deli gibi sokakları arşınlıyacak halimiz yok herhalde.. her meyhanede, bizim gibi ince düşünen dostlar olduğuna göre, sohbetin zamanı deyip dalıyoruz içeri...
    sonra.. mekan sahibi, heyyy dostlar, hoş geldiniz de neden boş oturyorsunuz, burası tekkemi, biz neyle para kazanacağız deyi, bir salata, bir balık,birde 70 lik koyuyor masaya..
    akşama kadar haşatın çıksın.. birde gel gecenin bir saatine kadar kendini zehirle.. neymiş efendim.. eşimi çok seviyormuşum.. fedakarlık yapmam gerekiyormuş.. baride yaranabilsek...! !)))
    dedimya kadınları anlamak coookkk zor..çok.! ! ! !)))

  • gözyaşı21.03.2007 - 19:33

    gözyaşları, söylenemeyen sözlerdir,..öylesine akar giderler sessizce, birşeyler siliniverir ansızın iç çeperlerden..acı,özlem,mutluluktanda akarlar, ama nadir..
    hep sessiz akar gözyaşları avaz avaz..!

  • hayata dair cümleler20.03.2007 - 16:31

    dağılmaları topladığım bir zaman dilimindeydim ve vakit geceydi...kendi halinde bir yalnızlığa sermiştim tüm hikayemi...bir mutluluk penceresiydi baktığım ama, bir sis perdesinin arkasında seçmeye çalıştığım..hayattı önümdeki ve ben ara sırada olsa kör kuyulara düştüğüm demlerdeydim..sevdam, huzurlu olmaktan yanaydı, hani şu bir tarafı hep eksik huzur..bazen şarkılar mırıldanırdım ha hüzzam, ha kürdili hicazdan..serde her dem kasvetmi vardı, neydi bu..düşlerin en derin yerindeydim..sırılsıklam.! .şiirler geçiyordu sakil akıldan,.dizeleri karmakarışık, sanki bir yerlerden bir ses, aç gözlerini, sırala dizeleri ve adın övgü olsun diyordu..
    vaktin bir yeriydi açtım gözlerimi..huzur yanıbaşımda,dostlar sislerin önünde ve ben şiir dizelerindeydim..etrafımda çılız ama kulaklara hoş seda bırakan minicik yürekler vardı.mutlu olmak kadar mutlu etmeninde önemini farkettim..
    ve ben sakuralar yerleştirdim ince bellilere,papatyalar dizdim saf saf sıralara,ve ben yıllarımı verdim geleceklere..
    o dem kaç vakti harcadım hayatımdan kimbilir..! !
    zaten kör kuyulara düşmek hiç düşmemişti ki akla
    ip merdivenler örülsün saba makamında..
    ve benim özlemlerim vardı bir yuvadan yana..şimdi huzurun tamamındayım..düşlerim gerçek,ben gerçeğim..
    mutluyum....
    kurduğum küçük dünyamın içinde başroldeyim..
    dedimya kendi halinde bir yalnızlığa sermiştim hikayemi, kendi kalabaığımda..
    ve ben şiirlere döktüm tüm hikayemi...

  • hayat ne garip20.03.2007 - 16:20

    çoğunlukla aynalara bakılır.!
    biri diğerinden farklı gösterir, umudunda..
    kimi güzel görür kendini, tıpkı yaşadığı anların güzelliğine olan inancı gibidir gördüğü,yansımasıdır sanır iç güzelliğinin,
    kimi olduğundan farklı görür kendini,yükseklerde bir yerlere dokunur içten içe,hayallere dalar,acaba mı? dercesine...
    kimi olduğu gibi görür yansımasını..işte gördüğü aynasız bir hayaldir...orada hayattan ne arasa bulabilmiştir..! !