bir türlü uyutmaz,düşün,dön dur yatakta dakikalarca.sonra bir sigara içip geri yatarsın ama uyuyamazsın.ertesi gün herşey ağır gelir.kafanı toplayamazsın....
...bencilliktir.oysa birçok insan o kitapları kütüphane görevlisine sorar durur.ama mantıklı bir açıklama gerekir.ee şey kem küm yetmez,yetmiyor da)) .bir de en kötüsü bunu yıllar önce kütüphaneye gelen arkadaşın söylerse vah haline))) kütüphane kitaplarının hem de mühürlü haliyle kitapçıda satıldığı da biliniyorsa buna ne denir,bilemem ben,karışamam :))))
geç oldu ama güç olmayacak sanırım adı üstünde masal bu ya.Samed Behrengi'nin 'küçük kara balık'ile başladım.bir de yatarken okuyacak biri olsa şimdi :))))
... Sözlerin, kelimelerin, düşlerin, umutların tükendiği yerde duruyorum; 'eylül' diyorum... Yıpranmış defterinin sayfalarını karıştırırken, hayatının kokusu siniyor ellerime... Ürperiyorum..Sonra hayalinin gözlerine bakıyorum ve aynı kabusun birbirine sırtı dönük iki kahramanı olduğumuzu fark ediyorum... Meğer yalnızlığımızın içinde nekadar kalabalıkmışız.. Tıpkı kalabalıkların arasında yapayalnız olduğumuz gibi... Olur olmaz yerlerde hayatımıza dair dipnotlar düşüyoruz elimize geçirdiğimiz küçük kağıtların üzerine.. bazen bir sigara paketine, bazen bir fişin arkasına.. Sen başka bir yerde ben başka bir yerde... Senin dip notların şiir oluyor, benimkiler garip bir günce... Bak işte seni de dip not düştüm yıpranmış bir kağıdın üzerine... ...
...uykuya doyamadan kalkılan bir gün,hazırlanıp yola çıkma,minübüste terliği ayağından düşen yaşlı amcaya yardım etme,işyerinin koridorlarından geçerken odalara verilen sıcak bir günaydın :))))
I Bir genç adamla bir genç kadın varmış. Bir uçak yolculuğunda tanışmışlar. Yanyanaymış yerleri. Kadın ürkmemiş adamdan, adam korkmamış kadından. Beraber dışarı bakmışlar. Kadın parmağıyla işaret etmiş, gülmüşler. Kadın gülünce, gözlerinde kaybolmuş adam. Bir şiir çıkarmış çantasından kadın. Beyaz kağıda kendi el yazısıyla yazmış o sabah. Güneşin doğuşunu balkonundan seyredermiş hep. Uyanırmış, gözlerini ovarmış serinlikte. Balkona çıkar, bir bardak kahve alır, düşünürmüş. Şiir okurmuş. Hüzünlenirmiş. Yine bu sabah böyleyken, hazırladığı çantalar onu bekliyorken yazmış şiiri, çıkarmış adama vermiş. Adam şiiri okumuş, gülümsemiş kadına. Kadın da ona gülümsemiş. Kadının yüzünde ilkokul sevinçlerini görmüş adam. Yanağından yansıyan güneş ışığını sevmiş. El ele tutuşmuşlar. Kadın adamın göğsüne yaslanmış. Arasıra adamın bilmediği bir şarkı mırıldanmış başka bir dilde. En güzel yerlerinde dönüp adama gülümsemiş. 'Rüyalarından geldim ben senin'. II yeni evli bir çift varmış. beraber bir hayat kurmuşlar. mutluymuşlar. kadın sabah işe yolcu edermiş adamı. adam hergün öpermiş karısını çıkarken. gün boyu görüşmezlermiş başka. adam akşam eve geldiğinde ama kadın kapıyı açmazmış bazen. adam merakla girermiş içeri. odaları ararmış. karısını bulurmuş evin bir köşesinde. güzelim yüzü kızarmış ağlamaktan, kıvrılmış dizlerini karnına çekip oturmuş. kazağının kolları avuçlarında, elleri gözlerinin önünde. adam yaklaşınca yanına, başını kaldırır buğulu gözleriyle, çok özledim seni, dermiş, nerdesin? sarılırlarmış, iyileşirmiş kadın. III duyduklarımı senin kulaklarına fısıldasaydım geceleri, gülüşünün ve gözyaşının o sıcaklığında yıkasaydın beni. ellerini dudaklarıma koyup ağladığın olsaydı. Saçların. Bir benimle yatışsaydın, delirseydin de. öyle çok özledim ki seni. cennetim olurdun ellerimde. Alıntıdır.
Not:çok hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.hani mevsim de 'sonbahar'dan yana ya...
Önyargılı olma:Önyargılı davranma,toleranslı ve anlayışlı ol.Unutma ki; 'atomu parçalamak önyargılırı parçalamaktan daha kolaydır'. insanları sevmeye devam :))))))))))
bir türlü uyutmaz,düşün,dön dur yatakta dakikalarca.sonra bir sigara içip geri yatarsın ama uyuyamazsın.ertesi gün herşey ağır gelir.kafanı toplayamazsın....
Samed Behrengi masal kitapları,
Cemal Süreya ve Yılmaz Odabaşı tüm şiir kitapları,
mitoloji kitapları(aman ya yer kalmadı başucumda :))))
...bencilliktir.oysa birçok insan o kitapları kütüphane görevlisine sorar durur.ama mantıklı bir açıklama gerekir.ee şey kem küm yetmez,yetmiyor da)) .bir de en kötüsü bunu yıllar önce kütüphaneye gelen arkadaşın söylerse vah haline))) kütüphane kitaplarının hem de mühürlü haliyle kitapçıda satıldığı da biliniyorsa buna ne denir,bilemem ben,karışamam :))))
geç oldu ama güç olmayacak sanırım adı üstünde masal bu ya.Samed Behrengi'nin 'küçük kara balık'ile başladım.bir de yatarken okuyacak biri olsa şimdi :))))
...neyi,kimi istediğini bilememek.....
...
Sözlerin, kelimelerin, düşlerin, umutların tükendiği yerde duruyorum; 'eylül' diyorum...
Yıpranmış defterinin sayfalarını karıştırırken, hayatının kokusu siniyor ellerime... Ürperiyorum..Sonra hayalinin gözlerine bakıyorum ve aynı kabusun birbirine sırtı dönük iki kahramanı olduğumuzu fark ediyorum... Meğer yalnızlığımızın içinde nekadar kalabalıkmışız.. Tıpkı kalabalıkların arasında yapayalnız olduğumuz gibi...
Olur olmaz yerlerde hayatımıza dair dipnotlar düşüyoruz elimize geçirdiğimiz küçük kağıtların üzerine.. bazen bir sigara paketine, bazen bir fişin arkasına.. Sen başka bir yerde ben başka bir yerde... Senin dip notların şiir oluyor, benimkiler garip bir günce... Bak işte seni de dip not düştüm yıpranmış bir kağıdın üzerine...
...
farkına vararaksa müthiş acıtır ama bilmedense geri dönüşü olmalı bence,böyle diyorum ne kadar yapabiliyorum,kestirmek zor.(içkonuşmalarım)
...uykuya doyamadan kalkılan bir gün,hazırlanıp yola çıkma,minübüste terliği ayağından düşen yaşlı amcaya yardım etme,işyerinin koridorlarından geçerken odalara verilen sıcak bir günaydın :))))
düş
----------
I
Bir genç adamla bir genç kadın varmış. Bir uçak yolculuğunda tanışmışlar. Yanyanaymış yerleri. Kadın ürkmemiş adamdan, adam korkmamış kadından. Beraber dışarı bakmışlar. Kadın parmağıyla işaret etmiş, gülmüşler. Kadın gülünce, gözlerinde kaybolmuş adam. Bir şiir çıkarmış çantasından kadın. Beyaz kağıda kendi el yazısıyla yazmış o sabah. Güneşin doğuşunu balkonundan seyredermiş hep. Uyanırmış, gözlerini ovarmış serinlikte. Balkona çıkar, bir bardak kahve alır, düşünürmüş. Şiir okurmuş. Hüzünlenirmiş. Yine bu sabah böyleyken, hazırladığı çantalar onu bekliyorken yazmış şiiri, çıkarmış adama vermiş. Adam şiiri okumuş, gülümsemiş kadına. Kadın da ona gülümsemiş. Kadının yüzünde ilkokul sevinçlerini görmüş adam. Yanağından yansıyan güneş ışığını sevmiş. El ele tutuşmuşlar. Kadın adamın göğsüne yaslanmış. Arasıra adamın bilmediği bir şarkı mırıldanmış başka bir dilde. En güzel yerlerinde dönüp adama gülümsemiş. 'Rüyalarından geldim ben senin'.
II
yeni evli bir çift varmış. beraber bir hayat kurmuşlar. mutluymuşlar. kadın sabah işe yolcu edermiş adamı. adam hergün öpermiş karısını çıkarken. gün boyu görüşmezlermiş başka. adam akşam eve geldiğinde ama kadın kapıyı açmazmış bazen. adam merakla girermiş içeri. odaları ararmış. karısını bulurmuş evin bir köşesinde. güzelim yüzü kızarmış ağlamaktan, kıvrılmış dizlerini karnına çekip oturmuş. kazağının kolları avuçlarında, elleri gözlerinin önünde. adam yaklaşınca yanına, başını kaldırır buğulu gözleriyle, çok özledim seni, dermiş, nerdesin? sarılırlarmış, iyileşirmiş kadın.
III
duyduklarımı senin kulaklarına fısıldasaydım geceleri, gülüşünün ve gözyaşının o sıcaklığında yıkasaydın beni. ellerini dudaklarıma koyup ağladığın olsaydı. Saçların. Bir benimle yatışsaydın, delirseydin de. öyle çok özledim ki seni. cennetim olurdun ellerimde.
Alıntıdır.
Not:çok hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.hani mevsim de 'sonbahar'dan yana ya...
Önyargılı olma:Önyargılı davranma,toleranslı ve anlayışlı ol.Unutma ki; 'atomu parçalamak önyargılırı parçalamaktan daha kolaydır'.
insanları sevmeye devam :))))))))))