belediyesinin bazı mahallerine (amborgo koymuş gibi) hiç bakmadığı istanbul ilçesi. merkeze yapılan yatırımın %10u kaynarca ya yapılsa ne olurdu. üstelik belediye başkanının en fazla oy aldığı bölgede kaynarca(kavakpınar, güllübağlar esenler de dahil) . acaba nasıl olsa alırım diye hiç bakmıyo mu?
kendisini çok güzel şiirler yazan bir şair olarak görmüyorum ama solcuların öne çıkardığı eserlerinden fazla isimlerini bildiğimiz kişilerden daha iyi şiirleri olduğu kesin. bi kaç şiiri gerçekten çok hoşuma giden bi şair.
milletlerin hayatında önemli bi yer tutuğuna şahit olduğumuz ve sosyolojinin içtimai ırkolarak ele aldığı ve biyolojik ırkçılık tan tamamen ayrı diğer bir gerçek vardır. Türk Milliyetçiliği, politikasını biyolojik üzerine kurmayı reddetmekle beraber içtimai ırk gerçeğini unutmaz. şöle ifade edeyim ben soy olarak bir rumum. sadece bizim köy ve çevresinde rumlar, çerkezler, lazlar, gürcüler, türk soyları ve bir çok millet mevcut, bunu bütün bölgeye dağıttığınızı düşünün. ama biz bunlar için karadenizli genellemesini kullanıyoruz. niye bu insanları birleştiren ortak özellik karadenizli olmaları. bunu bütün türkiye ye dağıtın. çeşitli biyolojik ırklara mensup olmalarına rağmen bütün insanları birleştiren bi kavram bu insanları birleştiren bir kavram kullanmalıyız. yani türklük biyolojik değildir, içtimaidir. bu kavram bütün dünyada var olan bişyedir. mesela isviçreli diye bir ırk yoktur, ama oranın insanları kendilerini bir isviçreli olarak hissetmektedir. neden isviçreli olmak onlar için ortak bir özelliktir. dikkat edin soyları isviçreli değil bunların. ve ya amerikalı olmak. amerikan ırkı diye bi kavram yoktur ama onlar amerikalıdırlar. bu kavramda insanları birleştiren ortak özelliklere göre alırsak bütün türkiyedeki insanlar için ortak bir kavram kullanmamız gerekir. bu onların soyları olmayabilir ama bu ülkeye göre değerlendirmemiz gerekir. Ve en son olarak allah türkü korusun dediğimiz zaman türk ırkını değil bütün ülkede yaşayanları anlamamız gerekir. Atatürk boşyere demiyor. ne mutlu türküm diyene. dikkat edin türk olana değil türküm diyene.... bu ülkede faşistlik yapanları da kınıyoruz. faşist olgu insanları bölmekten başka bişey yapmaz. bu anlamda türk milliyetçilerine faşist diyenleri de ayrıca kınıyorum lütfen kavramların anlamını bilelim.
Sanatçının Türkiye'de takipçileri var ama ilginç olan, bu hayran kitlesinin kat kat fazlasının yurtdışında, özellikle de Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunması. Tarkan'ın yılbaşında verdiği konserin 72 ülkede canlı yayınlanmasıyla yaşadığı sevinci, Sağındık bundan 12 yıl önce, 1994 yılındaki Ankara Konseri'nin TRT aracılığıyla bütün Avrasya ülkelerinde yayınlanmasıyla yaşamış. Sağındık yaptığı müziğin kaynağını oluşturan Anadolu'yu şimdiye kadar 8 kez dolaşıp yüzlerce konser vermiş.
okuduğum üniversite. 14 kampüsü var. parça parça bölük olduğu için bi üniversite havası yaşayamıyorsunuz. sadece göztepe ve haydarpaşa kampüslerinde hafif bişeyler var diyebilirim. diğer kampüsler apartmandan bozma binalar hatta iletişim fakültesi hemen yanındaki amerikan hastanesiyle karşılaştırıldığında gecekkondu gibi duruyo.
Yağmur yağıyordu Benim saçlarımda kırağılar vardı onun omuza konmuş bir gül Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul Yüzünde daha da eski bir hikaye Geldim dedi, geldim işte Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim Bir kaç gömlek bir pijama attı Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi Gökyüzüne verdiğim dualarımı Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim Döndüm dedi,döndüm işte İçeri girdi aksıyordu bir ayağı Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda Bir ceylan gibi nasıl da koşardı Ayağım dedi,derin bir nefes aldı İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım Kurban olsun ikimizinki de memlekete Oturduk,uzun uzun baktık kendimize Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya Ben başımı onun omuzuna yaslardım O taleal okurdu kulağıma Ben bazı geceler oturup ağlardım O dua ederdi hepimiz adına Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına Korkuyla evlerine koşuyordu Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu? Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk Şen olasın mahpusluk Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap Ve bir gül gönder anama Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki? Ve yürüdü Yusuf Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için Cebinde rehin götürdü yüreğimi şiir: ibrahim sadri sizce de güzel değil mi?
hiç kimsenin türkü söyleyişi onun türkü söyleyişi kadar havaya sokamadı beni. türkülerini hissederek söylüyor, sesi de söylediği türkülere uygun. www.sagındık.com kendi sitesi ve oradan indirdiğim bi kaç parçası var harika diyebileceğim parçalar. selam söyle, seni düşünürüm, ağla karanfil, kurşun kurşun üstüne, anayurt, anamın türküleri, ismailce, yusuf yüzlüler gibi türkülerle birlikte ibrahim sadriyle düet yaptığı geriye dönen adam şiiri ve remzi çayırın kitabını yazdığı adım yeşil şiiri sanatçının en sevdiğim eserleri...
belediyesinin bazı mahallerine (amborgo koymuş gibi) hiç bakmadığı istanbul ilçesi. merkeze yapılan yatırımın %10u kaynarca ya yapılsa ne olurdu. üstelik belediye başkanının en fazla oy aldığı bölgede kaynarca(kavakpınar, güllübağlar esenler de dahil) . acaba nasıl olsa alırım diye hiç bakmıyo mu?
kendisini çok güzel şiirler yazan bir şair olarak görmüyorum ama solcuların öne çıkardığı eserlerinden fazla isimlerini bildiğimiz kişilerden daha iyi şiirleri olduğu kesin. bi kaç şiiri gerçekten çok hoşuma giden bi şair.
milletlerin hayatında önemli bi yer tutuğuna şahit olduğumuz ve sosyolojinin içtimai ırkolarak ele aldığı ve biyolojik ırkçılık tan tamamen ayrı diğer bir gerçek vardır. Türk Milliyetçiliği, politikasını biyolojik üzerine kurmayı reddetmekle beraber içtimai ırk gerçeğini unutmaz.
şöle ifade edeyim ben soy olarak bir rumum. sadece bizim köy ve çevresinde rumlar, çerkezler, lazlar, gürcüler, türk soyları ve bir çok millet mevcut, bunu bütün bölgeye dağıttığınızı düşünün. ama biz bunlar için karadenizli genellemesini kullanıyoruz. niye bu insanları birleştiren ortak özellik karadenizli olmaları. bunu bütün türkiye ye dağıtın. çeşitli biyolojik ırklara mensup olmalarına rağmen bütün insanları birleştiren bi kavram bu insanları birleştiren bir kavram kullanmalıyız. yani türklük biyolojik değildir, içtimaidir.
bu kavram bütün dünyada var olan bişyedir. mesela isviçreli diye bir ırk yoktur, ama oranın insanları kendilerini bir isviçreli olarak hissetmektedir. neden isviçreli olmak onlar için ortak bir özelliktir.
dikkat edin soyları isviçreli değil bunların.
ve ya amerikalı olmak. amerikan ırkı diye bi kavram yoktur ama onlar amerikalıdırlar.
bu kavramda insanları birleştiren ortak özelliklere göre alırsak bütün türkiyedeki insanlar için ortak bir kavram kullanmamız gerekir. bu onların soyları olmayabilir ama bu ülkeye göre değerlendirmemiz gerekir.
Ve en son olarak allah türkü korusun dediğimiz zaman türk ırkını değil bütün ülkede yaşayanları anlamamız gerekir.
Atatürk boşyere demiyor. ne mutlu türküm diyene. dikkat edin türk olana değil türküm diyene....
bu ülkede faşistlik yapanları da kınıyoruz. faşist olgu insanları bölmekten başka bişey yapmaz. bu anlamda türk milliyetçilerine faşist diyenleri de ayrıca kınıyorum lütfen kavramların anlamını bilelim.
Sanatçının Türkiye'de takipçileri var ama ilginç olan, bu hayran kitlesinin kat kat fazlasının yurtdışında, özellikle de Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunması.
Tarkan'ın yılbaşında verdiği konserin 72 ülkede canlı yayınlanmasıyla yaşadığı sevinci, Sağındık bundan 12 yıl önce, 1994 yılındaki Ankara Konseri'nin TRT aracılığıyla bütün Avrasya ülkelerinde yayınlanmasıyla yaşamış.
Sağındık yaptığı müziğin kaynağını oluşturan Anadolu'yu şimdiye kadar 8 kez dolaşıp yüzlerce konser vermiş.
he bu arada bende o gecekondu gibi duran fakültenin öğrencisiyim.
okuduğum üniversite. 14 kampüsü var. parça parça bölük olduğu için bi üniversite havası yaşayamıyorsunuz. sadece göztepe ve haydarpaşa kampüslerinde hafif bişeyler var diyebilirim. diğer kampüsler apartmandan bozma binalar hatta iletişim fakültesi hemen yanındaki amerikan hastanesiyle karşılaştırıldığında gecekkondu gibi duruyo.
bir site adı. ilahi, türkü gibi formattaki eserleri dinleyeceğiniz son derece büyük ve kapsamlı bir site. aradığınız herşeyi bulabilirsiniz.
peki bu 12 sayısının önde olmasının ne özelliği var
Geriye Dönen Adam
Yağmur yağıyordu
Benim saçlarımda kırağılar vardı
onun omuza konmuş bir gül
Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul
Yüzünde daha da eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte
Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Bir kaç gömlek bir pijama attı
Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim
Döndüm dedi,döndüm işte
İçeri girdi aksıyordu bir ayağı
Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde
Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağım dedi,derin bir nefes aldı
İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih
Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım
Kurban olsun ikimizinki de memlekete
Oturduk,uzun uzun baktık kendimize
Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya
Ben başımı onun omuzuna yaslardım
O taleal okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimiz adına
Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu
Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu
Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu?
Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya
Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği
Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk
Şen olasın mahpusluk
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap
Ve bir gül gönder anama
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Ve yürüdü Yusuf
Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için
Cebinde rehin götürdü yüreğimi
şiir: ibrahim sadri
sizce de güzel değil mi?
hiç kimsenin türkü söyleyişi onun türkü söyleyişi kadar havaya sokamadı beni. türkülerini hissederek söylüyor, sesi de söylediği türkülere uygun. www.sagındık.com kendi sitesi ve oradan indirdiğim bi kaç parçası var harika diyebileceğim parçalar.
selam söyle, seni düşünürüm, ağla karanfil, kurşun kurşun üstüne, anayurt, anamın türküleri, ismailce, yusuf yüzlüler gibi türkülerle birlikte ibrahim sadriyle düet yaptığı geriye dönen adam şiiri ve remzi çayırın kitabını yazdığı adım yeşil şiiri sanatçının en sevdiğim eserleri...