geceler öyle bir kötü dinli gavur, gavur ki sorma dönerim olmaz,yatarım olmaz upuzun hint fakiri yatağı gece, öyle bir batar ki,dört yanımdan. ayağımı uzatırım parmaklık, elimi uzatırım soğuk duvar.
oy kilit,parmak demir, soğuk duvar. oy yandır, geceler andır, kan revandır,kan revandır,kan revandır...
bnm var bi tane.adı niyazi.aslında kendisi bildiğin pinokyo.ama ezik bi havası olduğu için niyazi dedik ona..tahta mahta ama bna drek duvardan sallananan bi oğlan çocuğuymuş gbi geliyo..akşamlarıda gölgesi duvara vurunca fotoğraflık bi görüntü çıkıyo ortaya..niyaziden çk gölgesini seviom aslında bn..zaten onunda bze pas verdiği yok..sürekli k.çını dönüyo..kız odasında olduğundan dolayı edepli takılıyo olabilir kendi çapında
koçero bir oyundur, oynanır oynanır bitmez vurur onu candarma...durmadan vurur..ama o bitmez .............. o hep öyle durur orda taş ardında, rüzgarda
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin. Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı, imdatlara saldırmayın. Basmayın düğmelere yürekleri hoplatmayın güzel beyler, hanımlar.
Zor ve çetin bir ağıttır koçero bir gelin ağlar ona, ben ağlayamam, Bıyıkları çengel çengel bir kardaş, ağlar ona, ben ağlayamam. Acılı bir bacı ağlar, bağrı yanık bir ana; Ben ağlayamam.
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer, Kimse bilmez nerde nasıl taptaze bir, sımsıcak bir, gencecik bir ölüdür o!
Bir selamdır sımsıcacık, varamamış dostuna, varamamış koçero.
Koçero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir.Bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından.Yamaçtan bir taşın yuvarlanması, bir pınarın durup durup akması, bir çift gözün karanlığa bakması, şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda.Bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır.Bir geyiktir koçero.Sekerken taştan taşa, kırılmış bilekleri, suçsuz bir geyik.Avcılar yakalarsa mezedir eti.Köpekler kovalarsa diş kirasıdır.Bir okul piyesidir koçero, açış konuşmalıdır ve halaylı türkülüdür.Müsamere derler adına oralarda.Kaymakamlı, savcılı ve çavuşludur.Biletlidir ve yoksullar yararınadır.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin. Koçero bir oyundur, yazılır yazılır bitmez, Koçero bir oyundur oynanır oynanır bitmez. Vurur onu jandarma, vurur onu jandarma, durmadan vurur, ama o bitmez!
O hep öyle durur orda, bıyıkları kartallıda, göğsü çapraz fişeklikli, gözleri beş yaşında, Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer, Pır pır eder bir güvercin, namlusunun ucunda, O hep öyle durur orda, taş ardında, rüzgarda.
Muhtara sorarsanız:’Bizim serseri Veli.’.Marabaya sorarsanız:’İşini bilmemiş, deli.’.Köylüye sorarsanız:’Ekmeksiz garibin teki.’Çocuklara sorarsanız:’Yüce dağlar aslanı.’.Kimsesize sorarsanız:’Hükümet bilir onu.’.Jandarmaya sorarsanız:’Devletin dağlarda silah çatması.’.Vurguncuya sorarsanız:’Yol kesici, yağmacı.’.Soyguncuya sorarsanız:’Devletin acizliği.’.Savcıya sorarsanız:’Siktir et pezevengi! ’Solcuya sorarsanız:’Ferman padişahın, dağlar bizimdir! ’.Erzurumda kolbaşıdır.Erzincanda deli daylak.Pir sultan yoldaşıdır Sivasta.Bir kılıca kanlı Vanda.Mardinde bir gözü kanlı kaçakçı.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.
Patron gazetelerinde yüksek trajdır koçero.Kapitalist dış basında nobellik roman! Politik sürtüşmelerde bir yılan hikayesi.
Diplomata sorarsanız:’Turistik bir serüven.’.Kaymakama sorarsanız:’Ahvali adliyeden.’.Sosyeteye sorarsanız:’Eğlenceli bir biriç.’.Bezirgan filmciye sorarsanız:’gişelik bir senaryo.’.Sorarsanız bürokrata:’Atatürk’ün gardropuna tükürmüş biri.’.Hümaniste sorarsanız: ‘Fransızca bilmeyen, Montaigne’den anlamayan, mitolojya, trajedya, hümanizma, elenizma hiç birinden çakmayan bir yörüktür koçero.Ne anlar rönesanstan, ne anlar resterasyondan.’.
Bir bazlama, bir uçkur, üç telli bir zımbırtıdır koçero.
Müfrezeler yürümüş dağ dağ ve dere dere, kesmiş geçitleri korkunun silahları.
Bir tükenmez sermayedir koçero haksız yönetimlere. Paralar girsin diyedir kalantor kasalara.Toprak sömürülsün diyedir orta çağlarda. Işıksız kalsın diyedir bir koca ülke.Karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar. Fabrikalar işçi yesin, para kussun diyedir.Kıyılar yağmalansın, ormanlar çiftlikleşsin.Bankalar yağ bağlasın, tekeller et bağlasın.Holdingler palazlansın, ortaklıklar göbeklensin.Bu rüzgar böyle essin, bu değirmen böyle dönsün, bu çuvallar böyle dolsun diyedir koçeronun dağlarda medetsiz yanlızlığı.Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.Yeni değil bu hikaye.Bu oyun eski oyun.
Bir akşam birden bire bir can çıkar dağlara. Bin kardaş, bin bacı, bin ana. Bin kerpiç, bin harman, bin açlık. Bin yenge, bin emmi, bin dayı. Bin zulüm, bin acı ve bin karanlık bir akşam birden bire çıkar dağlara. Bıyıkları terlememiş bin çocuk. Bin aşık, bin deli, bin meczup. Bin ekmeksiz, bin işsiz, bin suçsuz. Kılı şalvar, kurtlu çarık bir akşam birden bire çıkar dağlara. Yalınayaklar, gömleksizler, dayanaksızlar. Munzurlar, cilolar, palandökenler, dersimler Tunceliler, Bingöller. Tunceli’de mercanlar, ağrı bereket verir. Tahtalılar, toroslar ve binboğalar. Bir akşam birden bire çıkar dağlara.
Bir sürekli çıplaklıktır koçero, bir sürekli açlıktır.Bir sürekli haksızlıktır koçero, bir sürekli itilmişlik.Koçero bir vazgeçiştir, koçero bir ilgisizlik.Bin yıllık yoldan gelir üstü başı kan içinde.Upuzun bir eyvahtır, upuzun bir pişmanlık.Bir ünlemdir koçero, sığmaz okul kitaplarına.Erzurum yaylasından, Erzincan çukuruna ve Tecer dağlarından, Harran cenderesine, bir uzun masaldır ki koçero, dağların dağlara yaslandığı, geçitlerin geçitlere küstüğü koyaklarda anlatılır.Bıçak bıçak, kurşun kurşun ve türkü türkü anlatılır.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin. Koçero bir vatandır, yaşanılır boydan boya. Koçero bir vatansızlık, bir dağlaşmış yalnızlıktır. Mavzerleşmiş bir haksızlık, yanıtsız bir dilekçe...
Hayat damla damla berraklaşıyor kara tende Hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede Baskı mapus zulüm kan ile örülü Seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar Hayat yeşilde yeşil yosunda Yosunlar boy veriyor kuytuluklarda
Düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge Doğacak yarının şafağı olan gözlerine Sımsıkı yumruk misali sevdiğim Yarının sahibi o gözlerine O gözlerinde çizgilenecek Sevdamızın bebeğimin yarını alın yazısı
Zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği Bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini Gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup Silah sesleriyle halaya durup Beyaz gelinlik giydireceğiz Kendi ellerimizle vefalı yare Kendi ellerimizle güzel vatana -GRUP YORUM-
ben içimde kalayım
çekil yolumdan artık
ben olayım
gürkan hacır'ın yerinde olmak istemezdim
tüm gündemi bir bünyede toplayabilen, söylenebilecek bütün sözleri bi çırpıda söyleyiveren adam..yaşına rağmen :))
.....
hayal ile koşmaktan yırtıldı şu yüreğim...
........
geceler öyle bir kötü dinli gavur,
gavur ki sorma
dönerim olmaz,yatarım olmaz
upuzun hint fakiri yatağı gece,
öyle bir batar ki,dört yanımdan.
ayağımı uzatırım parmaklık,
elimi uzatırım soğuk duvar.
oy kilit,parmak demir, soğuk duvar.
oy yandır, geceler andır,
kan revandır,kan revandır,kan revandır...
bnm var bi tane.adı niyazi.aslında kendisi bildiğin pinokyo.ama ezik bi havası olduğu için niyazi dedik ona..tahta mahta ama bna drek duvardan sallananan bi oğlan çocuğuymuş gbi geliyo..akşamlarıda gölgesi duvara vurunca fotoğraflık bi görüntü çıkıyo ortaya..niyaziden çk gölgesini seviom aslında bn..zaten onunda bze pas verdiği yok..sürekli k.çını dönüyo..kız odasında olduğundan dolayı edepli takılıyo olabilir kendi çapında
koçero bir oyundur, oynanır oynanır bitmez
vurur onu candarma...durmadan vurur..ama o bitmez
..............
o hep öyle durur orda taş ardında, rüzgarda
AHMET KAYA-SELDA BAĞCAN
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.
Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı, imdatlara saldırmayın.
Basmayın düğmelere yürekleri hoplatmayın güzel beyler, hanımlar.
Zor ve çetin bir ağıttır koçero bir gelin ağlar ona, ben ağlayamam,
Bıyıkları çengel çengel bir kardaş, ağlar ona, ben ağlayamam.
Acılı bir bacı ağlar, bağrı yanık bir ana; Ben ağlayamam.
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer,
Kimse bilmez nerde nasıl taptaze bir, sımsıcak bir, gencecik bir ölüdür o!
Bir selamdır sımsıcacık, varamamış dostuna, varamamış koçero.
Koçero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir.Bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından.Yamaçtan bir taşın yuvarlanması, bir pınarın durup durup akması, bir çift gözün karanlığa bakması, şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda.Bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır.Bir geyiktir koçero.Sekerken taştan taşa, kırılmış bilekleri, suçsuz bir geyik.Avcılar yakalarsa mezedir eti.Köpekler kovalarsa diş kirasıdır.Bir okul piyesidir koçero, açış konuşmalıdır ve halaylı türkülüdür.Müsamere derler adına oralarda.Kaymakamlı, savcılı ve çavuşludur.Biletlidir ve yoksullar yararınadır.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.
Koçero bir oyundur, yazılır yazılır bitmez,
Koçero bir oyundur oynanır oynanır bitmez.
Vurur onu jandarma, vurur onu jandarma, durmadan vurur, ama o bitmez!
O hep öyle durur orda, bıyıkları kartallıda, göğsü çapraz fişeklikli, gözleri beş yaşında,
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer,
Pır pır eder bir güvercin, namlusunun ucunda,
O hep öyle durur orda, taş ardında, rüzgarda.
Muhtara sorarsanız:’Bizim serseri Veli.’.Marabaya sorarsanız:’İşini bilmemiş, deli.’.Köylüye sorarsanız:’Ekmeksiz garibin teki.’Çocuklara sorarsanız:’Yüce dağlar aslanı.’.Kimsesize sorarsanız:’Hükümet bilir onu.’.Jandarmaya sorarsanız:’Devletin dağlarda silah çatması.’.Vurguncuya sorarsanız:’Yol kesici, yağmacı.’.Soyguncuya sorarsanız:’Devletin acizliği.’.Savcıya sorarsanız:’Siktir et pezevengi! ’Solcuya sorarsanız:’Ferman padişahın, dağlar bizimdir! ’.Erzurumda kolbaşıdır.Erzincanda deli daylak.Pir sultan yoldaşıdır Sivasta.Bir kılıca kanlı Vanda.Mardinde bir gözü kanlı kaçakçı.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.
Patron gazetelerinde yüksek trajdır koçero.Kapitalist dış basında nobellik roman! Politik sürtüşmelerde bir yılan hikayesi.
Diplomata sorarsanız:’Turistik bir serüven.’.Kaymakama sorarsanız:’Ahvali adliyeden.’.Sosyeteye sorarsanız:’Eğlenceli bir biriç.’.Bezirgan filmciye sorarsanız:’gişelik bir senaryo.’.Sorarsanız bürokrata:’Atatürk’ün gardropuna tükürmüş biri.’.Hümaniste sorarsanız: ‘Fransızca bilmeyen, Montaigne’den anlamayan, mitolojya, trajedya, hümanizma, elenizma hiç birinden çakmayan bir yörüktür koçero.Ne anlar rönesanstan, ne anlar resterasyondan.’.
Bir bazlama, bir uçkur, üç telli bir zımbırtıdır koçero.
Müfrezeler yürümüş dağ dağ ve dere dere, kesmiş geçitleri korkunun silahları.
Bir tükenmez sermayedir koçero haksız yönetimlere.
Paralar girsin diyedir kalantor kasalara.Toprak sömürülsün diyedir orta çağlarda. Işıksız kalsın diyedir bir koca ülke.Karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar. Fabrikalar işçi yesin, para kussun diyedir.Kıyılar yağmalansın, ormanlar çiftlikleşsin.Bankalar yağ bağlasın, tekeller et bağlasın.Holdingler palazlansın, ortaklıklar göbeklensin.Bu rüzgar böyle essin, bu değirmen böyle dönsün, bu çuvallar böyle dolsun diyedir koçeronun dağlarda medetsiz yanlızlığı.Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.Yeni değil bu hikaye.Bu oyun eski oyun.
Bir akşam birden bire bir can çıkar dağlara.
Bin kardaş, bin bacı, bin ana.
Bin kerpiç, bin harman, bin açlık.
Bin yenge, bin emmi, bin dayı.
Bin zulüm, bin acı ve bin karanlık bir akşam birden bire çıkar dağlara.
Bıyıkları terlememiş bin çocuk.
Bin aşık, bin deli, bin meczup.
Bin ekmeksiz, bin işsiz, bin suçsuz.
Kılı şalvar, kurtlu çarık bir akşam birden bire çıkar dağlara.
Yalınayaklar, gömleksizler, dayanaksızlar.
Munzurlar, cilolar, palandökenler, dersimler Tunceliler, Bingöller.
Tunceli’de mercanlar, ağrı bereket verir.
Tahtalılar, toroslar ve binboğalar.
Bir akşam birden bire çıkar dağlara.
Bir sürekli çıplaklıktır koçero, bir sürekli açlıktır.Bir sürekli haksızlıktır koçero, bir sürekli itilmişlik.Koçero bir vazgeçiştir, koçero bir ilgisizlik.Bin yıllık yoldan gelir üstü başı kan içinde.Upuzun bir eyvahtır, upuzun bir pişmanlık.Bir ünlemdir koçero, sığmaz okul kitaplarına.Erzurum yaylasından, Erzincan çukuruna ve Tecer dağlarından, Harran cenderesine, bir uzun masaldır ki koçero, dağların dağlara yaslandığı, geçitlerin geçitlere küstüğü koyaklarda anlatılır.Bıçak bıçak, kurşun kurşun ve türkü türkü anlatılır.
Yatar türkülerde upuzun, ağıtlarda fidan fidan koçero.
Gocunmayın güzel beyler, hanımlar, alınıp incilmeyin.
Koçero bir vatandır, yaşanılır boydan boya.
Koçero bir vatansızlık, bir dağlaşmış yalnızlıktır.
Mavzerleşmiş bir haksızlık, yanıtsız bir dilekçe...
dönüp dönüp sana öğüt verirler
dünya malı ile gözün boyarlar
Hayat damla damla berraklaşıyor kara tende
Hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede
Baskı mapus zulüm kan ile örülü
Seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar
Hayat yeşilde yeşil yosunda
Yosunlar boy veriyor kuytuluklarda
Düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge
Doğacak yarının şafağı olan gözlerine
Sımsıkı yumruk misali sevdiğim
Yarının sahibi o gözlerine
O gözlerinde çizgilenecek
Sevdamızın bebeğimin yarını alın yazısı
Zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği
Bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini
Gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup
Silah sesleriyle halaya durup
Beyaz gelinlik giydireceğiz
Kendi ellerimizle vefalı yare
Kendi ellerimizle güzel vatana
-GRUP YORUM-