- Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgür üstlendi. .
- Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken,Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı Asala üstlendi.Asala ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı. .
24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener
- Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, Büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi. .
27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir
- Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları,1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir,78 yaşındaki Ameriken uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Aldülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek.Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan,İki diplomatı otalde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü.Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan,31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra öldü.
Türk diplomatlarına karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay,daha sonra bir cinayetler zinciri başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu. .
Ben ibadetin dili olmadığına inananlardanım.İbadetin dili olsaydı bu coğrafyalar hiç bir zaman ne bir Mevlana ne bir Yunus Emre nede bir Hacı Bekta-ı Veli göremezdi.Bir dini sınırlamaya çalışmak o dine yapılacak en büyük kötülüktür bana göre.Çünkü din bize yaratanın sonsuz rahmetinden bahseder.O sonsuz rahmeti gönül tatmalıki yanlışlıklardan korunmak için bir nedeni olsun.Sonsuz rahmet eğer bir gönüle ulaşmamışsa nasıl ondan sorumlu olmasını bekleyebilirsiniz.
Türk filmlerine,çağdaş müziğe hayat veren bestekarlarımızdan.Müzik adamları yarışmalar,ıvır zıvırla uğraşana kadar Türk müziğine emek veren bu insanların bestelerini tekrar düzenleyip bu ülkeye kazandırsınlar.Bu sektör eğer bunlara sahip çıkamıyorsa yarın kendilerininde orada kalabileceklerini hiç hayal etmesinler.Çünkü buna ben ve benim gibi vicdan sahipleri izin vermez.Bizi Avrupa müziği ve onun yan dalgalarına mahkum etmeye kimin ne hakkı var.
Gazeteciliğin kendisine yüklediği bütün sorumlulukları taşıyan,her şeyi sorgulayan,halkı uyaran,konferanslarla insanları bilinçlerdirme görevini en iyi şekilde yerine getiren bir gazeteci.Aynı zamanda esprili ve karizmatik.
İşini iyi yapan,haksızlıkların üzerine giden,herşeyi sorgulayan bir gazeteci.Önemli olanda bu.Olmazsa olmaz demiyor ve olayların üzerine gidiyor.İçi boş bir toplum olmadığımızı,herşeye evet denerek bir yere ulaşılamayacağını adeta haykırıyor.Bizlere tercüman olduğu için tebrik ediyorum kendisini.Siz ve sizin gibi cesur insanların sayesinde herşeyin daha iyi olacağına inanıyorum.
Ben aslında bu kelimeyi kendimize yabancılaştığımız şu zamanlarda Türklük şuurunu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olan ulusumuz için söylemiştim.Bir ulusu oluşturan bütün bireyler Türk olmak zorunda değil elbette ama tek bir çatı altında durmak zorundadır.Özellikle dışarıya karşı Türk olduğumuzu söylemek çok önemlidir.
Öyle bir çıkar dünyasında yaşıyoruzki insanlar amaçlarına ulaşana kadar dost ve müttefikiniz olur hatta size bundan bir parça birşey verir gibi yaparlar,gösterirler fakat daha sonrada işleri bitince sanki dün sizinle olanlar kendileri değilmiş gibi sizi bir tarafa atarlar.Burda en çok zararı görenler tabiki o mihrak odaklarının tesirinde kalan gruplar olurlar.Bir çatı altında durmak kendimize ve bizden sonra gelecek kuşaklara yapacağımız en büyük iyilik olacaktır.Çatıyı tutan temellerle oynarsak o çatının altında tek birkesim değil çatıyı oluşturan herkes kalır ve ortalıkta sadece düşmana kalır.Sizi koruyacak hiç bir güçte bulamazsınız.Şuda önemli,siz bağımsız olmuyorsunuz sadece bağımsızlığınızı bir başkasına teslim ediyorsunuz.Büyük güç sizi kontrol edebildiği sürece bağımsızlığınızın ve bağımsız bir devlet kurmanın önemi yoktur.Bağımsız olmak illaki bağımsız bir devlet kurmak değildir.Zaten Türk kimliğini oluşturan bir unsur olarak [[bu ülke ne kadar bağımsızlaşırsa sizde o kadar bağımsız bir hale gelirsiniz.]]Bu unsurun ne olduğunun önemi yoktur.Açık olmak gerekirse insan olarak herkes özgür olmayı ister.Özgür olmanın yolu insanın yaşadığı toprağa ve o toprağa adını veren kimliğe sahip çıkmasıdır.Oda Türk kimliğidir.İşte hepimizin bağımsızlığı oradadır.Bu unsur,İster ateist olsun ister inanan istersede kendini ne olarak tanımlıyorsa o.Çatısı altında yaşadığımız toprakların kıymetini bilelim.Bu güne kadar nasıl birbirimizi merak etmeden bütünleşmiş bir şekilde yaşamışsak bundan sonrada yaşamamız için bir nedemiz var; özgürlük.[[Bu özgürlük,bize ait olmalı başkalarına değil.]]
Eğer Türk kelimesinin bizleri bir arada tutan bir vasıta olduğunu anlayamadıysak yazık bize.Bu kelimeyi bir baskı aracı olarak görenlere daha büyük yazık.Peki Türk kelimesinin büyüklüğü nerden gelmektedir.Tabiki [[haksızlıklara karşı çıkmasından ve inançlara karşı saygılı olmasından.]]Şuanda işte biz bu iki temel değer altında toplanmış bulunuyoruz.
9 Haziran 1977 - Roma (İtalya) Taha Carım
- Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgür üstlendi.
.
16 Şubat 1976 - Beyrut (Lübnan) Oktar Cirit
- Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken,Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı Asala üstlendi.Asala ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı.
.
24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener
- Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, Büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şöförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü.
Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.
.
27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir
- Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları,1973 yılında başladı.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir,78 yaşındaki Ameriken uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Aldülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek.Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan,İki diplomatı otalde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü.Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan,31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı.Yanikiyan serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra öldü.
Türk diplomatlarına karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay,daha sonra bir cinayetler zinciri başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu.
.
Ben ibadetin dili olmadığına inananlardanım.İbadetin dili olsaydı bu coğrafyalar hiç bir zaman ne bir Mevlana ne bir Yunus Emre nede bir Hacı Bekta-ı Veli göremezdi.Bir dini sınırlamaya çalışmak o dine yapılacak en büyük kötülüktür bana göre.Çünkü din bize yaratanın sonsuz rahmetinden bahseder.O sonsuz rahmeti gönül tatmalıki yanlışlıklardan korunmak için bir nedeni olsun.Sonsuz rahmet eğer bir gönüle ulaşmamışsa nasıl ondan sorumlu olmasını bekleyebilirsiniz.
Türk filmlerine,çağdaş müziğe hayat veren bestekarlarımızdan.Müzik adamları yarışmalar,ıvır zıvırla uğraşana kadar Türk müziğine emek veren bu insanların bestelerini tekrar düzenleyip bu ülkeye kazandırsınlar.Bu sektör eğer bunlara sahip çıkamıyorsa yarın kendilerininde orada kalabileceklerini hiç hayal etmesinler.Çünkü buna ben ve benim gibi vicdan sahipleri izin vermez.Bizi Avrupa müziği ve onun yan dalgalarına mahkum etmeye kimin ne hakkı var.
Gazeteciliğin kendisine yüklediği bütün sorumlulukları taşıyan,her şeyi sorgulayan,halkı uyaran,konferanslarla insanları bilinçlerdirme görevini en iyi şekilde yerine getiren bir gazeteci.Aynı zamanda esprili ve karizmatik.
İşini iyi yapan,haksızlıkların üzerine giden,herşeyi sorgulayan bir gazeteci.Önemli olanda bu.Olmazsa olmaz demiyor ve olayların üzerine gidiyor.İçi boş bir toplum olmadığımızı,herşeye evet denerek bir yere ulaşılamayacağını adeta haykırıyor.Bizlere tercüman olduğu için tebrik ediyorum kendisini.Siz ve sizin gibi cesur insanların sayesinde herşeyin daha iyi olacağına inanıyorum.
İsimleriyle Türk görünüp aslında Türk olmayan içimizdeki hainler.Yaşıyorlarsa Hrant Dink gibi yaşasınlar yada sahtekarlık yapmasınlar.
Ben aslında bu kelimeyi kendimize yabancılaştığımız şu zamanlarda Türklük şuurunu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olan ulusumuz için söylemiştim.Bir ulusu oluşturan bütün bireyler Türk olmak zorunda değil elbette ama tek bir çatı altında durmak zorundadır.Özellikle dışarıya karşı Türk olduğumuzu söylemek çok önemlidir.
Öyle bir çıkar dünyasında yaşıyoruzki insanlar amaçlarına ulaşana kadar dost ve müttefikiniz olur hatta size bundan bir parça birşey verir gibi yaparlar,gösterirler fakat daha sonrada işleri bitince sanki dün sizinle olanlar kendileri değilmiş gibi sizi bir tarafa atarlar.Burda en çok zararı görenler tabiki o mihrak odaklarının tesirinde kalan gruplar olurlar.Bir çatı altında durmak kendimize ve bizden sonra gelecek kuşaklara yapacağımız en büyük iyilik olacaktır.Çatıyı tutan temellerle oynarsak o çatının altında tek birkesim değil çatıyı oluşturan herkes kalır ve ortalıkta sadece düşmana kalır.Sizi koruyacak hiç bir güçte bulamazsınız.Şuda önemli,siz bağımsız olmuyorsunuz sadece bağımsızlığınızı bir başkasına teslim ediyorsunuz.Büyük güç sizi kontrol edebildiği sürece bağımsızlığınızın ve bağımsız bir devlet kurmanın önemi yoktur.Bağımsız olmak illaki bağımsız bir devlet kurmak değildir.Zaten Türk kimliğini oluşturan bir unsur olarak [[bu ülke ne kadar bağımsızlaşırsa sizde o kadar bağımsız bir hale gelirsiniz.]]Bu unsurun ne olduğunun önemi yoktur.Açık olmak gerekirse insan olarak herkes özgür olmayı ister.Özgür olmanın yolu insanın yaşadığı toprağa ve o toprağa adını veren kimliğe sahip çıkmasıdır.Oda Türk kimliğidir.İşte hepimizin bağımsızlığı oradadır.Bu unsur,İster ateist olsun ister inanan istersede kendini ne olarak tanımlıyorsa o.Çatısı altında yaşadığımız toprakların kıymetini bilelim.Bu güne kadar nasıl birbirimizi merak etmeden bütünleşmiş bir şekilde yaşamışsak bundan sonrada yaşamamız için bir nedemiz var; özgürlük.[[Bu özgürlük,bize ait olmalı başkalarına değil.]]
Eğer Türk kelimesinin bizleri bir arada tutan bir vasıta olduğunu anlayamadıysak yazık bize.Bu kelimeyi bir baskı aracı olarak görenlere daha büyük yazık.Peki Türk kelimesinin büyüklüğü nerden gelmektedir.Tabiki [[haksızlıklara karşı çıkmasından ve inançlara karşı saygılı olmasından.]]Şuanda işte biz bu iki temel değer altında toplanmış bulunuyoruz.