Kültür Sanat Edebiyat Şiir

AŞK ASLINDA DİLE VE KALEME GELMEYEN BİR SIRDIR!

  • aşk25.06.2008 - 22:23

    AŞK!

    Gönlüm senin gamından her gün bir kat daha zar olmakta ve senin...
    merhametsiz gönlün benden gittikçe bizar kalmaktadır. Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış!

    Yabancılık? Kendisine de yabancıyken, bu yabancılıkta kendini bulmuşken, yabancılıktan yaban ne anlar Aşık?

    Kendisi ortada olmayanın,aşkı da sabah rüzgarıyla dağılan bir sistir. Ne buluttur; yağar,ne...
    pesengidir çöker, ne kırağıdır ağar. Aşıklık kişilik ister. Mecnun olan sermayesini dağıttı, insanlığını, hayatını.

    Aşk, sevginin son hadde varmasıdır.

    Aşk aslında dile ve kaleme gelmeyen bir sırdır!

    “İşidin ey yârenler; aşk bir güneşe benzer:Aşkı olmayan gönül misâli taşa benzer:Taş gönülde...
    ne biter, dilinde ağu tüter Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer” Yunus Emre

    “Âşığa Bir ve Tek olanı birlemek yeter”

    “Aşk imiş her ne var âlemde…'

    Kökeni ne olursa olsun aşk kelimesinin ifâde ettiği mânâ yoklukla birebir ilişkilidir;

    Akıl,aşkın şerhinde,açıklamasında kaldı, merkep gibi çamura battı kaldı.Aşkın da Âşıklığın da ne olduğunu yine aşk açıkladı.

    Allahım anladım neymiş aşkın türkçesi senin aşkın ateşmiş ateşin gül bahçesi.

    Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir...
    sevgiliye feda edilmedikten sonra. (Mevlana)

    Aşk derdini çektiğimi bütün âlem biliyor. Ya Rab, durum bu iken, hâlâ sevgilim benim hâlimi bilmiyor mu acaba? !

  • ayrılık31.01.2007 - 18:14

    Ayrılık birlikte oluşların zekatıdır.....

  • hüzün31.01.2007 - 18:12

    Yüzünde hüzünden gölgeler varsa
    O hüzün yüzündendir olsa olsa...

  • ölüm31.01.2007 - 15:34

    Ölüm sizi her an yakalayabilir.
    Kimbilir o an, belki de şu andır ya da size çok yaklaşmıştır.
    Belki de bu satırlar ahlakınızı yeniden düşünmeniz için ölümünüzden önce size tanınmışson bir fırsat, son bir hatırlatma, son bir uyarıdır. Siz bu satırları okurken bir saat sonra hayatta kalacağınızdan emin olamazsınız. Bir saat sonra hayatta olsanız bir sonraki saate erişeceğinizin hiçbir garantisi yoktur. Saat değil bir dakika, hatta bir saniye sonra bile hayatta olacağınız kesin değildir. Bu kitabı sonuna kadar okuyup bitireceğinizin de hiçbir garantisi yoktur. Ölüm size, büyük bir ihtimalle, bir dakika öncesinde ölmeyi hiç aklınızdan geçirmediğiniz bir anda gelecektir.

    Mutlaka öleceksiniz, tüm sevdikleriniz de ölecek, sizden önce ya da sonra mutlaka ölecekler. Bundan 100 sene sonra dünya üzerinde sizin tanıdığınız hiçbir canlı insan kalmayacak

    Ölüm, her olay gibi, Allah'ın dilemesiyle hayır ve hikmetle gerçekleşir. Bir insanın doğum tarihi nasıl belliyse, aynı şekilde ölüm tarihi de daha o doğmamışken, dakikasına, saniyesine kadar bellidir. İnsan da kendisine verilen süreyi her saniye biraz daha tüketerek, o son ana doğru hızla yaklaşır. Herkesin ölümünün yeri, zamanı ve şekli kaderinde belirlenmiştir.

    Buna rağmen insanların bir kısmı ölümün, Allah'ın ona sebep olarak yarattığı olaylar zincirinin bir sonucu olduğunu sanırlar. Her gün gazetelerde ölüm haberlerini okur, ardından da, 'Eğer bir tedbir alınsaydı sonuç bu şekilde olmazdı; şöyle yapılsaydı ölmezdi' gibi cahilce mantıklar yürütürler. Halbuki her insan kendisine tanınmışsüreden ne bir saniye eksik ne de bir saniye fazla yaşayamaz. Ancak, imanın verdiği bilinçten uzak olan insanlar, her olaya olduğu gibi ölüme de tesadüfler zincirinin bir parçası olarak bakarlar. Allah Kuran'da, tamamen inkarcılara özgü olan böyle çarpık bir zihniyetten müminleri sakındırır:

    Bu nedenle, uzun yaşama hesapları yapmak yerine insan, Allah'a karşı sorumlu olduğunu ve hesap gününde bütün yaptıklarının hesabını vereceğini bilerek, Kuran'ın ve Peygamberimiz (sav) 'in sünnetinin rehberliğinde ve onun gösterdiği yola uygun olarak yaşamalıdır. Aksi halde, sonsuz hayatı için bir hazırlık yapmaması, bunun için kendisine tanınan bu tek ve son fırsatı kaçırması ve ebediyen cennetten mahrum kalması kendisi için gerçekten de çok acı bir durum olur. Ebediyen cennetten mahrum olan biri sonsuz azap mekanı olan cehenneme gidecek bir ahlak gösteriyor demektir. Bu nedenle dünyada boşa geçen her saniye hem çok büyük bir kayıp hem de çok acı bir sonuca doğru atılan yeni bir adımdır.

    Madem gerçek budur, öyleyse bu gerçeğin dünyadaki herşeyden daha önemli olduğunu iyi anlamak gerekir. İnsanın, hayatında karşısına çıkacak muhtemel olaylar için önceden hazırlık yaptığı gibi, hatta daha da fazla, ölüm ve sonrası için benzeri bir hazırlık yapması en mantıklı hareket olacaktır. Her insan ölümden sonra karşılaşacağı olaylarla da tek başına muhatap olacaktır. Ebedi kurtuluşu isteyen insanlara, Allah Kuran'da şöyle emreder:

    Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuşolanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Haşr Suresi, 18-19)

  • aşure günü31.01.2007 - 15:17

    Aşure Günü Olan ve Olacak Olan Önemli Olaylar

    · Yerlerin ve göklerin yaratılması,
    · Hz. Âdem'in tövbesinin kabûl edilmiştir.
    · Hz. Nuh'un gemisi Cudi Dağının üzerine demirlemiştir.
    · Hz. Yûnus'un balığın karnından çıkması,
    · Hz. İbrahim (a.s.) 'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması
    · Hz. İdris'in göğe çıkarılması,
    · Hz. Süleyman (a.s.) 'a saltanat verilmesi,
    · Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması, gözlerinin görmeye başlaması, Hz. Yusuf'un kuyudan çıkması
    · Hz. Eyyûb'un hastalıktan kurtulması,
    · Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi ve Firavun ordusu ile birlikte helak olması,
    · Hz. İsâ'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü oldu.
    · Hz. Musa (a.s.) 'nın Firavun'un şerrinden kurtulması
    · Hz. Hüseyin (r.a.) 'in şehid edilmesi
    · Kıyâmetin kopması da Aşûre günü olacaktır.
    · Hz. Aişe'nin belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Aşura gününde değiştirilirdi.
    ...............
    Böylesine manalı ve kudsı olayların gerçekleştiği bu mübarek gün ve geceda, Asr-ı saadette beri müslümanlar başka gün­leren daha fazla ibadet etmişler ve daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır.

  • gıybet31.01.2007 - 14:02

    Gıybet: Orada bulunmayan biri hakkında hoşuna gitmeyecek şeyler söyleyip ileri geri konuşma. Söylenenler o kişide varsa, konuşanlar gıybet etmiş olur. Yoksa, o zaman hem gıybet, hem iftira etmiş olur ki, iki kat günahtır...

    .Gıybeti Yüce Allah Kuran’da kardeşinin etini yemeye benzetmiştir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir: “Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz.

    saygılar...

  • anne hakkı31.01.2007 - 13:51

    İmândan sonra birinci vazifemiz ana-babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar kötü olsalar da, yine her şeyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibâdeti kabûl olmaz. Müslüman doğmamıza ve müslüman yetişmemize sebep olan ana-babamızın kalbini kırarsak Cennete girmemiz düşünülebilir mi? Onlar bize hakâret etse de, yalvararak gönüllerini almamız lâzımdır. Müslüman ana-babamız, bizden râzı olmadıkça, Allahü teâlânın sevdiği kulu olmamız çok zordur.

    İmâm-ı Nesefî hazretleri bildiriyor ki:

    Ana-babanın evlâdı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefâtından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalb ile, onu da para iledir.

    saygılar...

  • tesettür29.01.2007 - 16:54

    ..... kadının elbisesinde şu özellikler aranmaktadır:

    1- Bütün bedeni örten bir elbise olmalıdır.

    2- İnce ve şeffaf olmamalıdır.

    3- Dar olup vücut hatlarını belli etmemelidir.

    4- Erkek elbisesine benzememelidir.

    5- Elbise süslü olmamalıdır.

    6- Gayr-i müslimlerin elbiselerine benzememelidir.

    Elbise konusunda Hazret-i Âişe vâlidemizden gelen şu ikaz çok dikkat çekicidir:

    “Temimoğulları kabilesinden birtakım kadınlar Hazret-i Âişe'yi ziyârete gelmişti. Üstlerinde ince giysiler vardı. Hazret-i Âişe kendilerine şöyle dedi:

    “-Eğer siz mü'minler iseniz, bunlar inanmış hanımların giysileri değildir. Eğer mü'min değilseniz o zaman durum değişir! ..”

    Yine Hazret-i Âişe'nin huzuruna ince başörtülü bir gelin getirilmişti. O şöyle dedi:

    “-Nûr sûresine inanan bir kadın bunu örtünmez! ..”

    Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- «giyimi ve hareketleriyle erkeğe benzemeye çalışan kadına ve kadına benzemeye çalışan erkeğe» lânet etmiştir.

  • namaz29.01.2007 - 16:36

    Kıl Namazını

    Ey kul! kıl namazını,yap taatini
    Ne zamandır bilinmez ölÜm saati
    Kıldıysan namazı kazandın cenneti
    Elde ettin iki cihan saadeti

    Namaz dinin direğidir,temelidir
    Rabbimizin kullarına bir emridir
    Kim olur ki bu emri yerine getirir
    O kişinin dini sağlam ve diridir

    Kıl namazını ihlasla,samimiyetle
    HergÜn devam et sabırla,dirayetle
    Hep yanyana ol camide cemaatle
    Her yanın dolsun rahmetle,bereketle

    Namazlar mÜmin kulların miracıdır
    YÜzÜnÜn nuru,imanının tacıdır
    Her insanın mutlaka ihtiyacıdır
    Dertlerin,sıkıntıların ilacıdır

    Ahrette ilk sorgu sual namazdandır
    Namaz kılmak mÜminlerin şanındandır
    Onların tahtı zÜmrÜtten,altındandır
    Cennette giysisi ipek kumaştandır

    saygılar...

  • allah için sevmek29.01.2007 - 16:31

    Allah Sevgisi

    Şehvetinin esiri olmuş her bir nefis
    dizginlerinden boşanmış bir at gibidir
    Bu atı kırbaçlayıp şaha kaldıran
    sinsi şeytanın ta kendisidir
    Dizginleri ele alıp atı durduracak kişi
    yalnızca atın seyisidir
    Bunu da her zaman için yaptıracak olan
    yÜrekten gelen ALLAH sevgisidir