bir insan evladı adama anlam düşmemiş.. bu onun anlamsız olduğunu göstermez gerçi.. ben se yanılmaktan korktuğum için anlam düşmüyorum.. ruhu şad olsun (yaşadığı söyleniyorsada)
Ey özgür insanlar dinleyin.. insan olmayanlarla işim yok.. bunu bilin.. Gerçi insanlarla da işim olmuyor bu ara pek.. çünkü işim olmuyor.. Yuvarlak laflar ettiğimi düşünmeyin.. düşünün isterseniz.. çünkü insanın özgür olduğunu düşünüyorsunuz.. sizi kandırdılar.. özgür olmadıkları için sizi özgür olduğunuza inandırdılar..böylelikle onlarda sizinle beraber özgür olacaktılar.. kimdi bunlar? kim oldukları önemli değil.. belki de kendi kendinizi kandırdınız.. kendi kendinize bile itiraf edemiyorsunuz.. edebiliyormusunuz? ben özgürüm bunu kendime ve herkese itiraf ediyorum diyorsun.. yanlış duymuyorum.. kulaklarımın sağlam olduğunu itiraf edebilirim.. (gerçi size göre itiraf edilecek tek şey suçtur.. evet bir yere kadar katılırım size.. ama sanırım suçun ne olduğu konusunda ayrışırız..) ama siz özgür olduğunuzu itiraf edemezsiniz.. çünkü özgür değilsiniz.. özgür olduğunuzu söyleyebilirsiniz.. tanrı olduğunuzu bile söyleyebilirsiniz.. ama itiraf edemezsiniz.. itirafçıları dinleyen mahkeme kurullarına başvurun.. onlar başvurunuzu kaydıdeğere alacaktır.. ama ben sizi kapı dışarı etme eğilimdeyim.. rica ediyorum laf yetiştirmeyin.. çok ince kelimeler kullanmaya gayret sarfettim.. incitmeyide bilirim oysa.. çok kırıldığım için kırıltıya alıştım.. bu.. sürekli savaşın içinde olup savaşla.. yada ne bileyim depremle alışık yaşamaya benzer.. rezil biri değilim.. bu yüzden sizi rezil edebilirim..
Çıkıyorum gidiyorum.. gidişim alışıldık birşey olmuş gerçi.. Buna rağmen giderken diyor ki arkadaşlarım : yinemi gidiyorsun.. Daha ne kadar olduki geleli..? bizi eğlendiriyordun.. hemen niye gidiyorsun ki.. Daha bize anlatacak şeylerin var biliyoruz.. hemence bırakmayız seni.. Bak daha kahve içecektik.. bir kahve içirmediniz demeni istemeyiz.. dilin uzundur senin .. utanmayıp gelir yüzümüze dersin.. biz teklif ettiğimizi unutup utanırız.. ahlaksız bir keyif alırsın bundan.. çünkü niyedir bilmiyoruz.. insanları utandırmaktan tuhaf bir haz alıyorsun.. hep ruhumuza laf atıyorsun.. ama bozuldukça bozuluyor ruhun.. hazırcevapsın.. öğrenmişsin.. sana ruhu soruyorlar de ki onu ben bilmem diyorsun.. bak seninle lunaparka gideriz.. beraber makasa bineriz diyorum.. ben çocuk değilim.. benim uğraşlarım var.. kendimi arıyorum.. kendimi benden önce bir başkasının bulmasından korkuyorum diyorsun.. oysa kendini aradığın yok.. seni kimsenin bulmayacağını da biliyorsun.. bal gibide gidiyorsun lunaparka.. seni hüseyinle görmüşler.. çarpışan arabalara biniyormuşsun.. doğru düzgün çarpamıyormuşsun bile.. bal yenilir gitmez diyorsun.. yenilir derken alt dişlerinin çarpıklığını farkediyoruz.. dişlerini fırçalamalısın diyoruz.. tanrı dişi ten renginde yaratmış olabilir diyorsun.. cicili bicili kızlar mavi saat taktıklarında ayaklarına mavi papuç geçiriyor mesela yada mavi papuç giydiklerinde kollarına mavi çantalar takıyorlar.. uyum deniyor buna.. mao dişlerini hiç fırçalamazmış diyorsun.. maoyu sen sevmiyordun diyoruz.. maoyu tanımadığını.. tanımadığın insanları sevemiyeceğini bilahare nefretde edemiyeceğini falan filan diyorsun.. tekrar hatırlatıyoruz sevmediğini.. sesinden hoşlanmadım diyorsun.. vidyo çekimlerini izlemişsin.. bağırıyormuş.. zayıf kara kuru bişeymiş üflesen düşermiş.. ama üflememeliymişsin çünkü bu japon milleti.. düzeltiyoruz çin milleti.. nin işi belli olmazmış.. yapıları böyleymiş.. aldanmamak gerekirmiş.. brucelle varmış mesela.. çocukken idolünmüş.. kafana kara poşet geçirip ninjacılık oynarmışsın.. brucelle ninja değildi diyoruz.. ninjalar gizli olduğu için siz göremiyosunuz diyorsun.. telaffuzunu düzeltmeye kalktığımızda çince bilmediğini telaffuzunun çocukluğundan kalma olduğunu, sürekli düzeltilmekten hoşlanmadığını.. iğrendiğini.. verdiğimiz yemekleri üstüne daha fazla gelirsek kapımızın önüne kusup gideceğini.. ayrıca alt dişlerinin çarpıklığının ihmalkarlıktan kaynaklandığını.. çünkü akıl dişlerinin yamuk çıkıp onları bir bir iki iki iteklediği vakit den evvel doktorun uyardığını.. ama estetiğe düşkün olmadığın ve o dem ameliyat parasını gidip kitaplara yatırdığın için bu uyarıyı kaale almadığını söylüyorsun.. ardından parayla başka şeyler yaptığını itiraf ediyorsun.. peki misvak diyoruz.. amenna dişi beyaz yaratmıştır diyorsun.. kendinle hep çelişiyorsun.. gidip gidip geliyorsun.. delimisin ne.oksun sen.. filmelerden replikler ezberleyip bana laf yetiştirmeyin diyorsun.. replik nedir diyoruz.. an.. susuyorsun.. beni ahlaksız olmaya teşvik etmeyin diyorsun.. konuştukça konuşuyorsun.. bir türlü gitmek bilmiyorsun.. çünkü kendini kendine kanıtlamak için önce bize kanıtlamak istiyorsun.. Susun lan..
Yüzünü gökyüzüne dikti adam.. Yağmurların delirdiğini mi düşünmeliydi.. Belki de saklanmalıydı karanlığın kötülgen gözlerinden.. Bir kase ver.. ve doldur içini biraz kokun biraz kanından.. Aman ne diyorum ben böyle.. kimdi bu adam? hangi cüretle dikti yüzünü.. E zaten bu olmamışki.. gözlerini diker dik dik bakar.. hiç yüz dikilirmi.. Dikili taştan üsküdara bir koşu gidip bir koşu gelmek ancak benim gibi istanbulu doğru düzgün bilmeyenlerin işidir.. Kötülgen nedir be? kelimenin orasıyla burasıyla oynayıp şirinlik yapıyorsun.. Şirinlik yapacak yaşları geçmedinmi daha.. evet geçtin.. yok kötülgen.. yok sakılgan.. İyi valla.. herkes böyle yapmaya kalkarsa sonumuz nice olur.. yok bu kelimeyide sevmiyorum.. madem benimde bir iradem var.. bu cüzi olsun nevi olsun farketmez.. Aklım başımda daha.. hazır irademde var.. kullanmalıyım.. hoşuma gitmeyen kelimeleri Kullanmamalıyım.. beni kimse zorlayamaz.. kimse kolumdan çekiştirip gel şunu kullan.. Bu çok iyi.. bu ara bu duygu çok moda diyemez.. edebiyat nedir be? Ben kendi kendimin edebiyatı olacağım.. ya edebiyete kadar kalacağım.. nasıl olur? Hayır olmaz.. kendi edebiyatımı kuracağım.. benden öncesi benden sonrası olacak.. Fatih gibi olacağım.. tapınmayacağım.. kendi edebiyatımı kuracağım ama kendi edebiyatıma köle olmayacağım.. edebiyat benim kölem olsun.. kardeşimi vurmayacağım.. sebebini edebiyatın bütünlüğüne menfati umumiye sürmeyeceğim.. Bırakayım kimse dinlemesin.. kendimin üstadı olacağım.. sadık bir mürit olacağım kendime.. şeriatı değişik anlamlara yoracağım.. leninin fotoğrafını odama asacağım.. Moskovada yaşasaydım bir odam olmayacağını söyleyeceğim.. lenin dinle bak diyeceğim.. ya şu kiraları düşürürsün.. yada yırtarım fotoğrafını.. ya şu savaş kaçkını ıraklıları kanun çıkarıp topraklarına geri yollayacaksın.. yada kulağını çekeceğim.. Hayır olmadı bu.. çocukların kulağı çekilir.. gülay uyar öğretmenim benim kulaklarımı çekerdi.. sağlaktı.. o yüzden sağ kulağım sol kulağımdan biraz iricedir.. öğrettiği hayat bilgisi dersleri hiç işime yaramadı.. rasyonel sayıları.. sayı toplamayı.. karadenizin haritanın yukarısında olduğunu falan da gösterdi.. bunların hiç birini hafifletici neden olarak saymıyorum.. kendi edebi kırallığımı kurduğumda onuda leninle beraber aynı sırada sorgulayıp asacağım.. karşılığı olmayan sözleri söyleyen herkesi yakacağım.. Şaka yapıyorum.. başka şeyler yapacağım.. mahluku halıktan başkası yakamaz dedi önderim.. bir zaman ev arkadaşım olan önder değirmencininde icabına bakacağım.. Ders çalışmayıp evin dağınıklığının ders çalışmayış nedeni olduğunu evden çıktıktan üç ay sonra evdaşlarımızın haricindeki bireylere anlatmış olması yeterli sebeptir bence.. Çünkü niye _? Ben gerçeklerin çarpıtılmasını sevmem.. gerçeğe gizli yalın bir sevgi beslerim.. beslenme çantamın rengini hatırlamak isterim.. ayrıntılar önemli çünkü.. Çünkü yaşlandığımda tek avuntum ayrıntılar olacak.. haşimin burnunu tavırlarını hatırlayıp güleceğim.. muharremin suskun hallerini kırılmalarını.. memetin sigarayı yakışını.. özün kelimeleri yanlış yerde kullanışını.. dersime çalışmam lazımken geyik yapışımı.. olmayan sevgiliye mektup yazışımı.. daha birsürü şey.. hiçbirini unutmayacağım.. unutmamaya çalışacağım.. tekin evlenmeli.. çok basit.. Kimi insanlar bir az önce evlenmeliler.. yaşıda gelmiş.. ne olmuş benim yaşıma.. Benim yaşımda gelmiş.. elin veletleri kaç yaşında evleniyo.. ama ben elin veledi değilim.. herkes birbirinden ayrı değildir.. bazıları diğerlerinden farklıdır.. bunlar kendi içinde de fark arzederler.. evlenmek için aynştayn kadar teknik bilgi lazım.. Çıkıp şimdi balkondan bakacağım.. kendi edebiyatımdan vazgeçtim.. kararsızlığım bir gün sabaha karşı boğazıma sarılıp beni boğacak.. türk dil kurumu bu halime ne der acep.. Bir açıklaması varmıdır yalnızlığın sensizlik haricinde? ...
********** ithafı madum yazılarım.. bir zamanlar şeyhim vardı.. ************** O sessiz cennetten.. bu alçak topraklara senin peşinden geldim.. izlerini binlerce yıl taş, kış dinlemeden yalınayak takip ettim.. hep ardınsıra geldim.. beni tutmak.. engellemek isteyenler oldu.. senden öğrendiğim kötü sözleri yüzlerine vurdum.. kötüye kötü.. dişe diş.. dişlerimi biledim mesih değildim.. bu yüzden beklenmeliydi benden bileniş..
yürüdüm.. koştum.. süründüm ardından beni çeken neydi sana..?
göze göz.. ama hangi göz karşılardı gözlerinin kefaretini..?
ve hangileri aynı topraktan yaratılmıştı seninle?
peşinden geldim.. çünkü seziyordum sendeki sırrı peşinden geldim.. çünkü yakine ermemişti daha zan ..
sıradan değildin.. haşa
gidilmesi gerekiyordu.. ama sen durdun durduğunda anladım ki.. durmak gerekmekte..
durdun ve meskenini hazırladın..
meskenin bitmek üzereydi.. mahirdin.. hiçbir marangoz su dökemezdi eline.. zaten ben de izin vermezdim.. kapıyı takmana yardımcı oldum.. ihtiyacın yoktu oysa yardımıma.. ayak bileklerine çarptı kapı.. yorgundum iyi tutamıyordum..
durdum.. öylece baktım gözlerine.. gözlerini kaçırmadın hayır tenezzül etmedin sadece..
ben anlayamadım sebepleri sormaktan hicap ettim.. başımı öne eğip bekledim..
dostlarım.. bir süre sonra ansızın ağırlaştı beklentim çünkü kınandım.. inanmıyorsunuz.. ama haksızca kınadı beni.. (kınanmayı hak ettiğimi kimse ben kadar bilmezdi gerçi) Kapıyı neden tutamadın ardımsıragelen çocuk.. neden tutamadın? Sustum.. şaşırdım.. gözlerini kıstı.. dedi ki: bunca yıl ne için yürüdüğümü sanıyordun ey çocuk? konuşmam gerekiyordu.. duraksadım.. tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki konuşturmadı... yine kendisi konuştu.. bir evim olsun istedim.. en uygun yer buraydı.. hiçbirşey için zorlamadım seni.. sendin deliler gibi peşim sıra gelen.. inanmak istediklerine inanan.. ama Allah var hoşuma gidiyordu gelişin.. çıkarmadım sesimi...
yoruldum: zira o, kapıyı yüzüme kapadı..
bir süre daha bekledim.. istedim ki ruhumu kapısına döküp gideyim.. iki yakasından tutup sarsayım benden istiane aldığı kapıyı.. o uygun yerdeki evini başına kalbine yıkayım..
gitmedim.. bir süre daha bekledim.. kararsızdım gidemedim
bilseydim giderdim.. iman etmeseydim bir an durmaz giderdim.. nihayetinde gittim.. yaktım imanımı ve gittim ama hiç bilemedim gideni...
- olması muhal tefekkürü muhtemelsi dialog -- -Bak bağırmadan konuş benimle.. -ne demek bağırmadan konuş.. normal konuşuyorum işte ? -Sen sessizce konuş.. ben ne söylemek istediğini senden daha iyi anlarım.. -ne kadar şımarık ve küstahsın -Senli benli konuşma benimle.. sen ben diye birşey yok.. vardı.. ama artık yok.. Bunu anlamakta neden bu kadar güçlük çekiyorsun anlayamıyorum.. Bana hep kötü şeyler diyosun... bense susuyorum.. söyleyecek sözüm olmadığım için susmuyorum.. rezil olmamalıyız.. rezil olmamak için susuyorum.. - Rezil olmayı da nerden çıkardın.. hem niye biz rezil olacakmışız..? niye konuşmayasın ki - Sen ikimizin aynı şey olduğumuzu.. sende ki herşeyin bana.. bende ki herşeyin sana geçtiğini anlayamadığın için susuyorum.. oysa konuşarak rahatlıyor diğerleri.. Ben susuyorum.. sen bizi aşağılıyorsun.. - Sen ben kalmadıysa neden hala sen diye hitap ediyorsunki Senin sen ve ben diye birşeyin kalmadığını anlayıp anlamadığından şüphe ettiğim için.. Sen olmayana sen.. ben olmayana ben diyorum.. bende benden şüpheliyim gerçi.. Ama inanmak hoşuma gidiyor.. kendimi aldatmaktan hoşlanıyorum.. neyse boşver.. unut gitsin.. - Hayır unutmuycam.. bu sözler bana tanıdık geliyordu zaten bir yerlerden.. İlk başta aldanır gibi oldum.. ne dediğini tam anlayamadım.. kafam karıştı.. Şimdi aklıma gelmiyo.. ama eskilerde ben senim sen bensin diye birşeyler söylenmişti.. bunu okumuştum bir yerlerden.. - Bi önemi yok.. tamam olabilir.. ben bunu kendim buldum demiyorum ki zaten İçerik olarakta bize uymuyo.. öyle sanılsın istiyordum.. öyle sanılmadı.. Çok dikkatlisin.. dikkatini dağıtmaya çalıştım.. beceremedim.. aferim.. Özür dilerim.. teessüf ederim.. istersen ellerinden üç kez öperim.. Ama yüzüme vuruyosun hep.. basit olduğumuzu bildiğin için ağır düşünceleri yakıştıramıyorsun bize.. alacağın olsun.. ceplerin diyanet yayınları yeşil yeşil yasinle dolsun..
Bak aramızda deniz Bak aramızda soğuk rüzgar zemherir Seviyordum seni
Bak işte bu zayıf bir ihtimal
Seni seviyorum.. yani seviyordum seni.. sonra nefret ettim.. Sonra tapındım sana.. sonra bu yüzden lanetledim seni.. Seni kırdım sonra yapıştırdım.. şöyle parmaklarımın arasına alıp seyrettim.. Tekrar senden çıkardım seni.. elimin ulaşamıyacağı bir yere koyup baktım.. Yeniden yaptım.. sonra yine yıktım seni Mevsimlerimin böyle habire değiştiğine bakma sen
Aldırma çünkü Her ağaç bazen ilkbahar.. bazen kış yaşar...
Bir zamanlar bu yaşamda ayak takımınada ihtiyaç varmıdır diye sordum kendime.. Öyle ağır geldiki bu soru bana.. az kalsın boğulup gidecektim.. ekmek için kurt gereklimiydi.. Kin tutmuyordum.. tiksiniyordum.. Ah ayak takımınıda zeki bulduğum zaman zekadan iğrendim.. Zerdüşt düşmanlarına şu öğüdü verdi.. zerdüşt sert rüzgardır.. rüzgara karşı tükürmekten çekinin.. Dostlarım size şu öğüdü veririm.. içlerinde ceza eğilimi kuvvetli olanlara güvenmeyin.. Bilin ki insanlar eşit değildir... Nietzche böyle demiş...
bir insan evladı adama anlam düşmemiş.. bu onun anlamsız olduğunu göstermez gerçi..
ben se yanılmaktan korktuğum için anlam düşmüyorum.. ruhu şad olsun (yaşadığı söyleniyorsada)
Ey özgür insanlar dinleyin.. insan olmayanlarla işim yok.. bunu bilin..
Gerçi insanlarla da işim olmuyor bu ara pek.. çünkü işim olmuyor..
Yuvarlak laflar ettiğimi düşünmeyin.. düşünün isterseniz.. çünkü insanın özgür olduğunu düşünüyorsunuz.. sizi kandırdılar..
özgür olmadıkları için sizi özgür olduğunuza inandırdılar..böylelikle onlarda sizinle beraber özgür olacaktılar.. kimdi bunlar?
kim oldukları önemli değil.. belki de kendi kendinizi kandırdınız..
kendi kendinize bile itiraf edemiyorsunuz.. edebiliyormusunuz?
ben özgürüm bunu kendime ve herkese itiraf ediyorum diyorsun..
yanlış duymuyorum.. kulaklarımın sağlam olduğunu itiraf edebilirim..
(gerçi size göre itiraf edilecek tek şey suçtur.. evet bir yere kadar katılırım size..
ama sanırım suçun ne olduğu konusunda ayrışırız..)
ama siz özgür olduğunuzu itiraf edemezsiniz.. çünkü özgür değilsiniz..
özgür olduğunuzu söyleyebilirsiniz.. tanrı olduğunuzu bile söyleyebilirsiniz..
ama itiraf edemezsiniz.. itirafçıları dinleyen mahkeme kurullarına başvurun..
onlar başvurunuzu kaydıdeğere alacaktır.. ama ben sizi kapı dışarı etme eğilimdeyim..
rica ediyorum laf yetiştirmeyin.. çok ince kelimeler kullanmaya gayret sarfettim..
incitmeyide bilirim oysa.. çok kırıldığım için kırıltıya alıştım..
bu.. sürekli savaşın içinde olup savaşla.. yada ne bileyim depremle alışık yaşamaya benzer.. rezil biri değilim.. bu yüzden sizi rezil edebilirim..
ben böyle diyorum
Çıkıyorum gidiyorum.. gidişim alışıldık birşey olmuş gerçi..
Buna rağmen giderken diyor ki arkadaşlarım :
yinemi gidiyorsun.. Daha ne kadar olduki geleli..? bizi eğlendiriyordun.. hemen niye gidiyorsun ki.. Daha bize anlatacak şeylerin var biliyoruz..
hemence bırakmayız seni.. Bak daha kahve içecektik.. bir kahve içirmediniz demeni istemeyiz.. dilin uzundur senin .. utanmayıp gelir yüzümüze dersin.. biz teklif ettiğimizi unutup utanırız.. ahlaksız bir keyif alırsın bundan..
çünkü niyedir bilmiyoruz.. insanları utandırmaktan tuhaf bir haz alıyorsun..
hep ruhumuza laf atıyorsun.. ama bozuldukça bozuluyor ruhun..
hazırcevapsın.. öğrenmişsin.. sana ruhu soruyorlar de ki onu ben bilmem diyorsun..
bak seninle lunaparka gideriz.. beraber makasa bineriz diyorum..
ben çocuk değilim.. benim uğraşlarım var.. kendimi arıyorum.. kendimi benden önce bir başkasının bulmasından korkuyorum diyorsun..
oysa kendini aradığın yok.. seni kimsenin bulmayacağını da biliyorsun..
bal gibide gidiyorsun lunaparka.. seni hüseyinle görmüşler.. çarpışan arabalara biniyormuşsun.. doğru düzgün çarpamıyormuşsun bile..
bal yenilir gitmez diyorsun.. yenilir derken alt dişlerinin çarpıklığını farkediyoruz..
dişlerini fırçalamalısın diyoruz.. tanrı dişi ten renginde yaratmış olabilir diyorsun..
cicili bicili kızlar mavi saat taktıklarında ayaklarına mavi papuç geçiriyor mesela
yada mavi papuç giydiklerinde kollarına mavi çantalar takıyorlar.. uyum deniyor buna.. mao dişlerini hiç fırçalamazmış diyorsun.. maoyu sen sevmiyordun diyoruz..
maoyu tanımadığını.. tanımadığın insanları sevemiyeceğini bilahare nefretde edemiyeceğini falan filan diyorsun.. tekrar hatırlatıyoruz sevmediğini.. sesinden hoşlanmadım diyorsun.. vidyo çekimlerini izlemişsin.. bağırıyormuş.. zayıf kara kuru bişeymiş üflesen düşermiş.. ama üflememeliymişsin çünkü bu japon milleti..
düzeltiyoruz çin milleti.. nin işi belli olmazmış.. yapıları böyleymiş.. aldanmamak gerekirmiş.. brucelle varmış mesela.. çocukken idolünmüş.. kafana kara poşet geçirip ninjacılık oynarmışsın.. brucelle ninja değildi diyoruz..
ninjalar gizli olduğu için siz göremiyosunuz diyorsun.. telaffuzunu düzeltmeye kalktığımızda çince bilmediğini telaffuzunun çocukluğundan kalma olduğunu,
sürekli düzeltilmekten hoşlanmadığını.. iğrendiğini.. verdiğimiz yemekleri üstüne daha fazla gelirsek kapımızın önüne kusup gideceğini.. ayrıca alt dişlerinin çarpıklığının ihmalkarlıktan kaynaklandığını.. çünkü akıl dişlerinin yamuk çıkıp onları bir bir iki iki iteklediği vakit den evvel doktorun uyardığını.. ama estetiğe düşkün olmadığın ve o dem ameliyat parasını gidip kitaplara yatırdığın için bu uyarıyı kaale almadığını söylüyorsun.. ardından parayla başka şeyler yaptığını itiraf ediyorsun.. peki misvak diyoruz.. amenna dişi beyaz yaratmıştır diyorsun..
kendinle hep çelişiyorsun.. gidip gidip geliyorsun.. delimisin ne.oksun sen..
filmelerden replikler ezberleyip bana laf yetiştirmeyin diyorsun.. replik nedir diyoruz.. an.. susuyorsun.. beni ahlaksız olmaya teşvik etmeyin diyorsun..
konuştukça konuşuyorsun.. bir türlü gitmek bilmiyorsun.. çünkü kendini kendine kanıtlamak için önce bize kanıtlamak istiyorsun.. Susun lan..
Yüzünü gökyüzüne dikti adam..
Yağmurların delirdiğini mi düşünmeliydi..
Belki de saklanmalıydı karanlığın kötülgen gözlerinden..
Bir kase ver.. ve doldur içini biraz kokun biraz kanından..
Aman ne diyorum ben böyle.. kimdi bu adam? hangi cüretle dikti yüzünü..
E zaten bu olmamışki.. gözlerini diker dik dik bakar.. hiç yüz dikilirmi..
Dikili taştan üsküdara bir koşu gidip bir koşu gelmek ancak benim gibi istanbulu doğru düzgün bilmeyenlerin işidir..
Kötülgen nedir be? kelimenin orasıyla burasıyla oynayıp şirinlik yapıyorsun..
Şirinlik yapacak yaşları geçmedinmi daha.. evet geçtin.. yok kötülgen.. yok sakılgan..
İyi valla.. herkes böyle yapmaya kalkarsa sonumuz nice olur.. yok bu kelimeyide sevmiyorum.. madem benimde bir iradem var.. bu cüzi olsun nevi olsun farketmez..
Aklım başımda daha.. hazır irademde var.. kullanmalıyım.. hoşuma gitmeyen kelimeleri
Kullanmamalıyım.. beni kimse zorlayamaz.. kimse kolumdan çekiştirip gel şunu kullan..
Bu çok iyi.. bu ara bu duygu çok moda diyemez.. edebiyat nedir be?
Ben kendi kendimin edebiyatı olacağım.. ya edebiyete kadar kalacağım.. nasıl olur?
Hayır olmaz.. kendi edebiyatımı kuracağım.. benden öncesi benden sonrası olacak..
Fatih gibi olacağım.. tapınmayacağım.. kendi edebiyatımı kuracağım ama kendi edebiyatıma köle olmayacağım.. edebiyat benim kölem olsun.. kardeşimi vurmayacağım.. sebebini edebiyatın bütünlüğüne menfati umumiye sürmeyeceğim..
Bırakayım kimse dinlemesin.. kendimin üstadı olacağım.. sadık bir mürit olacağım kendime.. şeriatı değişik anlamlara yoracağım.. leninin fotoğrafını odama asacağım..
Moskovada yaşasaydım bir odam olmayacağını söyleyeceğim.. lenin dinle bak diyeceğim.. ya şu kiraları düşürürsün.. yada yırtarım fotoğrafını.. ya şu savaş kaçkını ıraklıları kanun çıkarıp topraklarına geri yollayacaksın.. yada kulağını çekeceğim..
Hayır olmadı bu.. çocukların kulağı çekilir.. gülay uyar öğretmenim benim kulaklarımı çekerdi.. sağlaktı.. o yüzden sağ kulağım sol kulağımdan biraz iricedir.. öğrettiği hayat bilgisi dersleri hiç işime yaramadı.. rasyonel sayıları.. sayı toplamayı.. karadenizin haritanın yukarısında olduğunu falan da gösterdi.. bunların hiç birini hafifletici neden olarak saymıyorum.. kendi edebi kırallığımı kurduğumda onuda leninle beraber aynı sırada sorgulayıp asacağım.. karşılığı olmayan sözleri söyleyen herkesi yakacağım..
Şaka yapıyorum.. başka şeyler yapacağım.. mahluku halıktan başkası yakamaz dedi önderim.. bir zaman ev arkadaşım olan önder değirmencininde icabına bakacağım..
Ders çalışmayıp evin dağınıklığının ders çalışmayış nedeni olduğunu evden çıktıktan üç ay sonra evdaşlarımızın haricindeki bireylere anlatmış olması yeterli sebeptir bence..
Çünkü niye _? Ben gerçeklerin çarpıtılmasını sevmem.. gerçeğe gizli yalın bir sevgi beslerim.. beslenme çantamın rengini hatırlamak isterim.. ayrıntılar önemli çünkü..
Çünkü yaşlandığımda tek avuntum ayrıntılar olacak.. haşimin burnunu tavırlarını hatırlayıp güleceğim.. muharremin suskun hallerini kırılmalarını.. memetin sigarayı yakışını.. özün kelimeleri yanlış yerde kullanışını.. dersime çalışmam lazımken geyik yapışımı.. olmayan sevgiliye mektup yazışımı.. daha birsürü şey.. hiçbirini unutmayacağım.. unutmamaya çalışacağım.. tekin evlenmeli.. çok basit..
Kimi insanlar bir az önce evlenmeliler.. yaşıda gelmiş.. ne olmuş benim yaşıma..
Benim yaşımda gelmiş.. elin veletleri kaç yaşında evleniyo.. ama ben elin veledi değilim.. herkes birbirinden ayrı değildir.. bazıları diğerlerinden farklıdır.. bunlar kendi içinde de fark arzederler.. evlenmek için aynştayn kadar teknik bilgi lazım..
Çıkıp şimdi balkondan bakacağım.. kendi edebiyatımdan vazgeçtim.. kararsızlığım bir gün sabaha karşı boğazıma sarılıp beni boğacak.. türk dil kurumu bu halime ne der acep..
Bir açıklaması varmıdır yalnızlığın sensizlik haricinde? ...
********** ithafı madum yazılarım.. bir zamanlar şeyhim vardı.. **************
O sessiz cennetten.. bu alçak topraklara senin peşinden geldim..
izlerini binlerce yıl taş, kış dinlemeden yalınayak takip ettim..
hep ardınsıra geldim.. beni tutmak.. engellemek isteyenler oldu..
senden öğrendiğim kötü sözleri yüzlerine vurdum..
kötüye kötü.. dişe diş.. dişlerimi biledim
mesih değildim.. bu yüzden beklenmeliydi benden bileniş..
yürüdüm.. koştum.. süründüm ardından
beni çeken neydi sana..?
göze göz..
ama hangi göz karşılardı gözlerinin kefaretini..?
ve hangileri aynı topraktan yaratılmıştı seninle?
peşinden geldim.. çünkü seziyordum sendeki sırrı
peşinden geldim..
çünkü yakine ermemişti daha zan ..
sıradan değildin.. haşa
gidilmesi gerekiyordu.. ama sen durdun
durduğunda anladım ki.. durmak gerekmekte..
durdun ve meskenini hazırladın..
meskenin bitmek üzereydi.. mahirdin.. hiçbir marangoz su dökemezdi eline..
zaten ben de izin vermezdim.. kapıyı takmana yardımcı oldum..
ihtiyacın yoktu oysa yardımıma..
ayak bileklerine çarptı kapı.. yorgundum iyi tutamıyordum..
durdum.. öylece baktım gözlerine..
gözlerini kaçırmadın hayır
tenezzül etmedin sadece..
ben anlayamadım sebepleri
sormaktan hicap ettim.. başımı öne eğip bekledim..
dostlarım.. bir süre sonra ansızın ağırlaştı beklentim
çünkü kınandım.. inanmıyorsunuz.. ama haksızca kınadı beni..
(kınanmayı hak ettiğimi kimse ben kadar bilmezdi gerçi)
Kapıyı neden tutamadın ardımsıragelen çocuk.. neden tutamadın?
Sustum.. şaşırdım..
gözlerini kıstı.. dedi ki: bunca yıl ne için yürüdüğümü sanıyordun ey çocuk?
konuşmam gerekiyordu.. duraksadım.. tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki konuşturmadı... yine kendisi konuştu.. bir evim olsun istedim..
en uygun yer buraydı.. hiçbirşey için zorlamadım seni..
sendin deliler gibi peşim sıra gelen.. inanmak istediklerine inanan.. ama Allah var hoşuma gidiyordu gelişin.. çıkarmadım sesimi...
yoruldum: zira o, kapıyı yüzüme kapadı..
bir süre daha bekledim..
istedim ki ruhumu kapısına döküp gideyim.. iki yakasından tutup sarsayım
benden istiane aldığı kapıyı.. o uygun yerdeki evini başına kalbine yıkayım..
gitmedim.. bir süre daha bekledim.. kararsızdım gidemedim
bilseydim giderdim.. iman etmeseydim bir an durmaz giderdim..
nihayetinde gittim.. yaktım imanımı ve gittim ama hiç bilemedim gideni...
- olması muhal tefekkürü muhtemelsi dialog --
-Bak bağırmadan konuş benimle..
-ne demek bağırmadan konuş.. normal konuşuyorum işte ?
-Sen sessizce konuş.. ben ne söylemek istediğini senden daha iyi anlarım..
-ne kadar şımarık ve küstahsın
-Senli benli konuşma benimle.. sen ben diye birşey yok.. vardı.. ama artık yok..
Bunu anlamakta neden bu kadar güçlük çekiyorsun anlayamıyorum..
Bana hep kötü şeyler diyosun... bense susuyorum.. söyleyecek sözüm olmadığım için susmuyorum.. rezil olmamalıyız.. rezil olmamak için susuyorum..
- Rezil olmayı da nerden çıkardın.. hem niye biz rezil olacakmışız..? niye konuşmayasın ki
- Sen ikimizin aynı şey olduğumuzu.. sende ki herşeyin bana.. bende ki herşeyin sana geçtiğini anlayamadığın için susuyorum.. oysa konuşarak rahatlıyor diğerleri..
Ben susuyorum.. sen bizi aşağılıyorsun..
- Sen ben kalmadıysa neden hala sen diye hitap ediyorsunki
Senin sen ve ben diye birşeyin kalmadığını anlayıp anlamadığından şüphe ettiğim için.. Sen olmayana sen.. ben olmayana ben diyorum.. bende benden şüpheliyim gerçi..
Ama inanmak hoşuma gidiyor.. kendimi aldatmaktan hoşlanıyorum.. neyse boşver.. unut gitsin..
- Hayır unutmuycam.. bu sözler bana tanıdık geliyordu zaten bir yerlerden..
İlk başta aldanır gibi oldum.. ne dediğini tam anlayamadım.. kafam karıştı..
Şimdi aklıma gelmiyo.. ama eskilerde ben senim sen bensin diye birşeyler söylenmişti.. bunu okumuştum bir yerlerden..
- Bi önemi yok.. tamam olabilir.. ben bunu kendim buldum demiyorum ki zaten
İçerik olarakta bize uymuyo.. öyle sanılsın istiyordum.. öyle sanılmadı..
Çok dikkatlisin.. dikkatini dağıtmaya çalıştım.. beceremedim.. aferim..
Özür dilerim.. teessüf ederim.. istersen ellerinden üç kez öperim..
Ama yüzüme vuruyosun hep.. basit olduğumuzu bildiğin için ağır düşünceleri yakıştıramıyorsun bize.. alacağın olsun..
ceplerin diyanet yayınları yeşil yeşil yasinle dolsun..
yahu pek inandırıcı gelmiyor.. kandırmaca yapmayın..
nihat gencin bir şiirinde geçiyordu..
benim bir sevgilim var karanlığa okunan ezanlar gibi.. diye..
Bak aramızda deniz
Bak aramızda soğuk rüzgar zemherir
Seviyordum seni
Bak işte bu zayıf bir ihtimal
Seni seviyorum.. yani seviyordum seni.. sonra nefret ettim..
Sonra tapındım sana.. sonra bu yüzden lanetledim seni..
Seni kırdım sonra yapıştırdım.. şöyle parmaklarımın arasına alıp seyrettim..
Tekrar senden çıkardım seni.. elimin ulaşamıyacağı bir yere koyup baktım..
Yeniden yaptım.. sonra yine yıktım seni
Mevsimlerimin böyle habire değiştiğine bakma sen
Aldırma
çünkü Her ağaç bazen ilkbahar.. bazen kış yaşar...
Bir zamanlar bu yaşamda ayak takımınada ihtiyaç varmıdır diye sordum kendime..
Öyle ağır geldiki bu soru bana.. az kalsın boğulup gidecektim..
ekmek için kurt gereklimiydi..
Kin tutmuyordum.. tiksiniyordum..
Ah ayak takımınıda zeki bulduğum zaman zekadan iğrendim..
Zerdüşt düşmanlarına şu öğüdü verdi.. zerdüşt sert rüzgardır.. rüzgara karşı tükürmekten çekinin..
Dostlarım size şu öğüdü veririm.. içlerinde ceza eğilimi kuvvetli olanlara güvenmeyin.. Bilin ki insanlar eşit değildir...
Nietzche böyle demiş...