Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han'a, ''Altıncı Mehmed sözündeki ''Altıncı kelimesinden kinaye olarak ''Altın seven adam manası çıkartılarak ithamlarda bulunulduğu... Halbuki Sultan Vahdeddin Han'ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldığında şahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani bir namusluluk örneği göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun'a gönderdiğini... İtalya'da geçirdiği fakr -u zururet içindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettiği zaman 120 000 lira borcu kaldığı için alacaklıları tarafından tabutuna haciz konuduğunu... Tahnit edilmiş cesedinin, kızı Sabiha Sultan'ın bu parayı binbir güçlükle temin etmesinden sonra Şam 'a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildiğini...
İskilipli Atıf Hoca'nın İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırken savcının, dini kıyafetlerden bez parçası' diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca'nın hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip: İşte o da bez, hadi indirip yırtsana' diye haykırdığını..
Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye; Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini
Yıllarca Kafkasya'nın istiklali için yılmadan mücadele vermiş olan büyük dava adamı İmam Şamil' in, vefatından sonra gasledilirken vücudunda cihat meydanlarında savaşırken meydana gelmiş yüzyirmi yara görülmüş işte mücahid böyle olur
1481-1808 yılları arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak faaliyet gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024 e ulaştığını....) Biliyor muydunuz?
1967 yılında Pariste düzenlenen dünya Yahudi Kongresi'nin zabıtları arasında bulunan bir belgedeki kayıtlara göre bir delegenin: 'Evet bugün bağımsız bir devletimiz var ama mesut muyuz? Osmanlı'nın devrindeki gibi huzurlu muyuz? Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki hayır! Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız. (Osmanlı'yı yeniden kurmaya bağlıdır! ' diyerek bir gerçeği itiraf ettiğini...
Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye; Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini
Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin Han'a, ''Altıncı Mehmed sözündeki ''Altıncı kelimesinden kinaye olarak ''Altın seven adam manası çıkartılarak ithamlarda bulunulduğu...
Halbuki Sultan Vahdeddin Han'ın, hayatının tehlikeye girmesinden dolayı memleketinden ayrılmak zorunda kaldığında şahsi mirası mahiyetinde babasından intikal eden bütün serveti beraberinde götürme imkanı varken, dasitani bir namusluluk örneği göstererek bu serveti Hazine-i Hümayun'a gönderdiğini...
İtalya'da geçirdiği fakr -u zururet içindeki bir hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettiği zaman 120 000 lira borcu kaldığı için alacaklıları tarafından tabutuna haciz konuduğunu... Tahnit edilmiş cesedinin, kızı Sabiha Sultan'ın bu parayı binbir güçlükle temin etmesinden sonra Şam 'a naklolunarak Yavuz Sultan Selim Camii avlusuna defnedildiğini...
İskilipli Atıf Hoca'nın İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırken savcının, dini kıyafetlerden bez parçası' diye bahsetmesi üzerine Atıf Hoca'nın hiddetli bir şekilde duvarda asılı olan bayrağı gösterip:
İşte o da bez, hadi indirip yırtsana' diye haykırdığını..
Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye;
Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini
Yıllarca Kafkasya'nın istiklali için yılmadan mücadele vermiş olan büyük dava adamı İmam Şamil' in, vefatından sonra gasledilirken vücudunda cihat meydanlarında savaşırken meydana gelmiş yüzyirmi yara görülmüş işte mücahid böyle olur
1481-1808 yılları arasında batıda,Katolik kilisesinin siyasi baskı aracı olarak faaliyet gösteren Engizisyon mahkemelerinin Yakılarak öldürülme cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024 e ulaştığını....) Biliyor muydunuz?
iğreeençç
çayı çok sevrerim sigarayıda dört gün öncesine kadar sevrdim lakin dört gündür bıraktım inşallah dahada bir daha içmem bana dua edin...
nerde hangi takım hakkında olursa olsun yorumları çok hoşuma gidiyor gerçekten ii yorumcu
1967 yılında Pariste düzenlenen dünya Yahudi Kongresi'nin zabıtları arasında bulunan bir belgedeki kayıtlara göre bir delegenin:
'Evet bugün bağımsız bir devletimiz var ama mesut muyuz? Osmanlı'nın devrindeki gibi huzurlu muyuz? Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki hayır!
Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız. (Osmanlı'yı yeniden kurmaya bağlıdır! ' diyerek bir gerçeği itiraf ettiğini...
Necip Fazıl Kısakürek merhumun, kendisine. 'İslamiyet deyince burnuma ayak kokusu gelir' diyen ihtiyar gazeteciye;
Senin o burnuna gelen, İslamiyet'in değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen, bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın! ' diye cevap verdiğini