Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • 2 Temmuz 199314.07.2009 - 12:29

    - Sivastopal, 2 Temmuz 1993
    33 ölü,
    milyonlarca şiir yaralı -


    Sizleri tanıyordum
    sabahları geçerek önümden giderdiniz işlerinize
    siz
    kendini amber ağacı sanan karalahana suratlı manav
    yüreğini örümceklere diktirten terzi çırağı
    siz
    çocuklara çarpıp kaçma eğlimli belediye şoförü
    maçlarda peygamberlere küfreden zabıta memuru
    evet siz
    siz
    öğrencilerine Atatürk heykelini tokatlatan
    Öğrenci Yurdu Müdürü
    yani siz beyefendi
    siz
    çanakçılar, kışkırtıcılar, kibritçiler
    melek boğazlayıcılar
    sahte itfa'ye aslanları
    siz
    cinayet sonrası toz olan pır pır sultan imamlar
    bayat yeşil biberler

    sizleri tanıyordum
    kutu kutu odalarım kol kanat gerdi askerlik anılarınıza
    banka cüzdanlarınıza
    astım ilaçlarınıza
    kiminiz evden kovuldunuz bende yattınız sabaha kadar zik zak
    korudum sizi göktaşlarından ve ayçarpmalarından
    çocukluk arkadaşınızdı otel kayıt memuru
    önce onu yaktınız
    türküleri yaktınız şiirleri yaktınız
    doğru sözü yaktınız

    akşamları geçerek önümden gidersiniz evlerinize
    yıkıntıma sinsi sinsi gülersiniz
    kapıda sizi karşılayan çocuklarınız

    onlar da öğrenir bir gün

    içindeki insanlarla yaktığınız

    bir otelin

    sonsuza dek

    Kül Tüküreceğini Yüzünüze!


    Akgün Akova

  • 2 Temmuz 199302.07.2009 - 01:30

    Türküler,şiirler yakıldı Sivas Madımak Oteli'nde.Diri diri yaktılar 33 gülü.Eli kanlı,çember sakallı yobazlar.Ama unutmadık,unutmayacağız,unutturmayacağız!

    Pir Sultanlar ölmez binler yetişir,akar gelir canlar tarih tutuşur! ! !

  • yemen türküsü29.12.2008 - 12:15

    Şu Yemen'de zalim paşa
    Kuzgun gibi yar yar döner başa
    Param yok ki bedel verim
    Yemen yavrumu özlerim...

  • Selda Bağcan26.06.2007 - 18:43

    Le cane ah le cane hasretim sana cane...Düşmüşem derdine yüreğim yanar cane...Bu günlerde Batman'dan Diyarbakır'a türküsünü dinlemekten sıkılmadığım iyi bir yorumcu.Emeğiyle bir yerlere gelen,ayrıca Türkiye'de en çok hapis cezasına çarptırılan bayan sanatçı olduğunu okumuştum.

  • 2 Temmuz 199326.06.2007 - 00:21

    Dayanmaz bu zulme erirdi dağlar,Özüm şaha sadık gözüm kan ağlar,
    Kıyamete kadar göz yaşım çağlar...


    BEYLER! ! ! !
    O KEBAP SALONU
    KAN TÜKÜRÜYOR YÜZÜNÜZE! ! !

  • melankoli23.06.2007 - 03:22

    Artık gitmek geliyor içimden,Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden
    Dönüşü olmayan yerlere...Dedi Şair Attila İlhan.
    Sonra gitti,Bu melankolik şiiri bırakarak...
    Rahat uyusun.

  • before sunrise / gün doğmadan23.06.2007 - 03:19

    Richard Linklater'in yönetmenliğini yaptığı bi filmdir.

    Orhan Veli'Nin Gün Doğmadan şiiri bu terime yazılacak en güzel şeydir!

    GÜN DOĞMADAN

    Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola
    Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında
    İçinde bir iş görmenin saadeti
    Gideceksin
    Gideceksin ırıpların çalkantısında
    Balıklar çıkacak yoluna karşıcı
    Sevineceksin
    Ağları silkeledikçe
    Deniz gelecek eline pul pul
    Ruhları sustuğu vakit martıların
    Kayalıklarındaki mezarlarında
    Birden
    Bir kıyamettir kopacak ufuklarda
    Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
    Bayramlık seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi
    Gelin alayı, teller, duvaklar, donanmalar mı
    Heeeey
    Ne duruyorsun be at kendini denize
    Geride bekleyenin varmış aldırma
    Görmüyor musun her yanda hürriyet
    Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
    Git gidebildiğin yere..

  • don quijote / don kişot22.06.2007 - 16:14

    DON KİŞOT


    Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
    ellisinde uydu yüreğinde çarpan aklına,
    bir Temmuz sabahı fethine çıktı
    güzelin, doğrunun ve haklının:
    önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
    altında mahzun, fakat kahraman Rosinant'ı.
    Bilirim,
    hele bir düşmeyegör hasretin hâlisine,
    hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
    yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok,
    yeldeğirmenleriyle dövüşülecek.

    Haklısın, elbette senin Dülsinya'ndır en güzel kadını yeryüzünün,
    sen, elbette bezirgânların suratına haykıracaksın bunu,
    alaşağı edecekler seni
    bir temiz pataklayacaklar.
    Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
    sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
    ağır, demir kabuğunun içinde
    ve Dülsinya bir kat daha güzelleşecek...


    Nazım HİKMET

  • kuvayi milliye 22.06.2007 - 16:02

    ŞEHİTLER

    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
    mezardan çıkmanın vaktidir!
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
    Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
    Dumlupınar'dakiler de elbet
    ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
    siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
    yatarsınız al kanlar içinde.
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
    siz toprak altında derin uykudayken
    düşmanı çağırdılar,
    satıldık, uyanın!
    Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
    kalkıp uyandırın bizi!
    Uyandırın bizi!
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
    mezardan çıkmanın vaktidir...


    Nazım HİKMET

  • nazım hikmet22.06.2007 - 15:56

    HÜRRİYET KAVGASI

    Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
    dalga dalga aydınlık oldular,
    yürüdüler karanlığın üstüne.
    Meydanları zaptettiler yine.

    Beyazıt'ta şehit düşen
    silkinip kalktı kabrinden,
    ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
    yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

    Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
    Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
    Safları sıklaştırın çocuklar,
    bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

    (1962)
    Nazım HikmeT