Çıktım bugün güzellerin gözlerinde seyahate: Bu yolculuk bilmem nasıl erecekti nihayete? Mavi gözler... Pek asabi, dalgalı bir deniz gibi; Yeşil gözler en ziyade mütemayil hıyanete. Sarışınlar... Yorgun bir yaz semasını andırıyor, İlk busede başlayacak talihinden şikayete. Ela gözler... Akşam gibi gölge dolu, hicran dolu, Bu gözlerde hiç tesadüf etmedim ben saadete. Gece oldu... En sonunda siyah gözler geldi, durdum; Bu karanlık yolda artık imkan yoktu seyahate!
Orhan Seyfi Orhon
(Ela Gözlüyüm...Şair'im Dosdoğru İfade Etmiş Yüreğine Sağlık)
Hiç bir şey acı vermediğini,üzmediğini,kişinin kalp,mantık ve vicdanı arasında gidip gelmediğini iddia edemez...Evlenileceği zaman kaderin doğru insanları karşılaştıramıyor olması Olağan ise Yasak Aşkda bir o kadar Olağanüstüdür...
Karşılıksız,hesapsız,beklentisiz bağlanmaktır...Telafi edilsin diye yapılan hatalar Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir diyerek yüce gönüllülük göstermektir...Sevdiklerine kıyamamaktır...Acıtan,inciten,kanatan sözler ve davranışlar karşısında söyleyecek sözün varken,dilinin ucuna gelen isyanı bastırmaktır...İzlersin,kızarsın,çökersin,dolarsın,taşarsın...Susarsın. Kahrolsun böyle sevgi...Diyemeden daha dilin içinden sesleri gelir Tövbe Tövbelerin...
Tut ki hiç karşılaşmadık seninle Açılmadı paslı kilitleri kapımın Şarkıların kanadına tutunup başucuma konmadın Senin hediyen değil yüzümdeki çizgiler Ne güldürdün ne ağlattın
Tut ki hiç duymadım sesini İçimden taşıp bedenine akmadım Gözlerinin aksiyle şenlenmedi gözlerim Dualarımla buluşmadı adın
Tut ki hiç öğretmedin sabretmeyi Hiç bükülmedi boynum, bilmedim kabullenmeyi Nefesime düğümler atmadı ayrılık Seni düşündükçe ferahlamadım Berna Yılmaz.
Bitmez sanıp tükettirilen sevdaların Er Kişilerine günlerce,haftalarca, aylarca,yıllarca yapılan iğneleme,dokundurma,kinaye,serzenişlerdir...
Ne kadar susar ki insan her gün bir gözyaşı tadıyorsa.Ne kadar gülebilir ki...Canımı yaksa da,boğazıma düğümlense de Canım! dediklerim,Artık Yeter,Yeter.....Önce ben sonra herşey...
Çok şey mi istedim Ses ver derken sesime Oysa bu bir istek miydi Yoksa seni içimden atamayışıma kızgınlığım mıydı Bilemiyorum Şimdi vazgectim kendim olmaktan Kendi sesimi duymaktan Senin sesine doğmak senin sesinde akmak istedim Hani gel desen gelecektim yüreğinin kuytusuna Hani git desen gidecektim yüreğimin kuytusuna... Işıkta sende karanlıkta, anlıyor musun? Ve yine sustun, dudaklarını dişlerinin arasına kenetleyip Ve yine umudumun hüznüme değdiği en ince yerde bıraktın beni Yüzümde uyanmaya calışan tebessüm ucurum kokuyor Sanrılara bile sığamıyorum bu akşam Bu akşam sevincin hiç bir kıyafetini giyinemiyorum Hiç bir gemi alıp götürmüyor hüznümü Ne dersin bu akşam hüzün yine cok yakışıyor yüzüme değil mi? Hiç bir rüzgar savurmuyor düşmüyor yüzümden hüznün rengi Biliyorum vazgeçilmez değilsin hiçkimse değil Ama vazgeçemiyorum Ve anlıyorum ki birileri çok uzakta Almış koynuna yalnızlığını üşümeleri dinmese de Vazgeçiyor....... Ve tek sözcük sığınıyor dudaklarıma Yüreğimi parçalayarak gelen Bu ses ayrılığın gülümseyen yüzü Bu ses acının zaferi Bu ses ne diyor biliyor musun?
Dağlar şahidim olsun sende erimek istedi, Doruklarımda ayaz kesen her zerrem. Dudaklarında ad, İçinde can olmak istedim can. Seninle karışmak istedi her parçam..
Bi çareyim!
Bir çaresin.
Bir çare?
Yanım;
İzbe.
Yanım;
Yalın, yalnızlık.
Sen yoksun.
Ben yoksun...
Sürgün,göçmen,elgin...
Sınırlarına çit çekip,mayınlar döşediğim yüreğime,zoraki mültecisin...
GÖZLERİNDE SEYAHAT
Çıktım bugün güzellerin gözlerinde seyahate:
Bu yolculuk bilmem nasıl erecekti nihayete?
Mavi gözler... Pek asabi, dalgalı bir deniz gibi;
Yeşil gözler en ziyade mütemayil hıyanete.
Sarışınlar... Yorgun bir yaz semasını andırıyor,
İlk busede başlayacak talihinden şikayete.
Ela gözler... Akşam gibi gölge dolu, hicran dolu,
Bu gözlerde hiç tesadüf etmedim ben saadete.
Gece oldu... En sonunda siyah gözler geldi, durdum;
Bu karanlık yolda artık imkan yoktu seyahate!
Orhan Seyfi Orhon
(Ela Gözlüyüm...Şair'im Dosdoğru İfade Etmiş Yüreğine Sağlık)
Hatırdan,gönülden çıkarmak...
Bırakacağım seni,Başkasına ait ellerinle.Bakışlarını özleyen gözlerimle
Bırakacağım! Unutacağım seni..Yürekler dolusu sevgimle...
Hiç bir şey acı vermediğini,üzmediğini,kişinin kalp,mantık ve vicdanı arasında gidip gelmediğini iddia edemez...Evlenileceği zaman kaderin doğru insanları karşılaştıramıyor olması Olağan ise Yasak Aşkda bir o kadar Olağanüstüdür...
Yaşandı
Tükenirken akşamlar
Hüzün vardı masalarımızda
Benim tek senin çoğul yaşadığın.......
Hiçbir zaman benim olmayacak sevgili,bil ki; yoldaşım hüzünlü,çaresiz ve sessiz kalışına.....(Tek Çaredir)
Karşılıksız,hesapsız,beklentisiz bağlanmaktır...Telafi edilsin diye yapılan hatalar Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir diyerek yüce gönüllülük göstermektir...Sevdiklerine kıyamamaktır...Acıtan,inciten,kanatan sözler ve davranışlar karşısında söyleyecek sözün varken,dilinin ucuna gelen isyanı bastırmaktır...İzlersin,kızarsın,çökersin,dolarsın,taşarsın...Susarsın.
Kahrolsun böyle sevgi...Diyemeden daha dilin içinden sesleri gelir Tövbe Tövbelerin...
Sitem
Tut ki hiç karşılaşmadık seninle
Açılmadı paslı kilitleri kapımın
Şarkıların kanadına tutunup başucuma konmadın
Senin hediyen değil yüzümdeki çizgiler
Ne güldürdün ne ağlattın
Tut ki hiç duymadım sesini
İçimden taşıp bedenine akmadım
Gözlerinin aksiyle şenlenmedi gözlerim
Dualarımla buluşmadı adın
Tut ki hiç öğretmedin sabretmeyi
Hiç bükülmedi boynum, bilmedim kabullenmeyi
Nefesime düğümler atmadı ayrılık
Seni düşündükçe ferahlamadım
Berna Yılmaz.
Bitmez sanıp tükettirilen sevdaların Er Kişilerine günlerce,haftalarca, aylarca,yıllarca yapılan iğneleme,dokundurma,kinaye,serzenişlerdir...
Ne kadar susar ki insan her gün bir gözyaşı tadıyorsa.Ne kadar gülebilir ki...Canımı yaksa da,boğazıma düğümlense de Canım! dediklerim,Artık Yeter,Yeter.....Önce ben sonra herşey...
Çok şey mi istedim
Ses ver derken sesime
Oysa bu bir istek miydi
Yoksa seni içimden atamayışıma kızgınlığım mıydı
Bilemiyorum
Şimdi vazgectim kendim olmaktan
Kendi sesimi duymaktan
Senin sesine doğmak senin sesinde akmak istedim
Hani gel desen gelecektim yüreğinin kuytusuna
Hani git desen gidecektim yüreğimin kuytusuna...
Işıkta sende karanlıkta, anlıyor musun?
Ve yine sustun, dudaklarını dişlerinin arasına kenetleyip
Ve yine umudumun hüznüme değdiği en ince yerde bıraktın beni
Yüzümde uyanmaya calışan tebessüm ucurum kokuyor
Sanrılara bile sığamıyorum bu akşam
Bu akşam sevincin hiç bir kıyafetini giyinemiyorum
Hiç bir gemi alıp götürmüyor hüznümü
Ne dersin bu akşam hüzün yine cok yakışıyor yüzüme değil mi?
Hiç bir rüzgar savurmuyor düşmüyor yüzümden hüznün rengi
Biliyorum vazgeçilmez değilsin hiçkimse değil
Ama vazgeçemiyorum
Ve anlıyorum ki birileri çok uzakta
Almış koynuna yalnızlığını üşümeleri dinmese de
Vazgeçiyor.......
Ve tek sözcük sığınıyor dudaklarıma
Yüreğimi parçalayarak gelen
Bu ses ayrılığın gülümseyen yüzü
Bu ses acının zaferi
Bu ses ne diyor biliyor musun?
Hoşçakal...
Dağlar şahidim olsun sende erimek istedi,
Doruklarımda ayaz kesen her zerrem.
Dudaklarında ad,
İçinde can olmak istedim can.
Seninle karışmak istedi her parçam..
Tanıktır...Herşey,herkes...