Aslımız bir kerih damla su. Nedir bunca büyüklük taslamak. Ayet hadis işaret ediyor Kimin haddine inanmamak. Yol var adama muhtaç Yol var adam o yola muhtaç. Sen uyar ve hakka davet et. Allah'tan dır mutlak hidayet.
İslam aleminin üzerine doğan bir nuri Muhammedidir.Soyu peygamber efendimiz Hz Muhammet S.A.V efendimize dayanan bir Allah dostu seyyit.Onun için hakkında bir beyan yaparken ellerin titremesi gereken bir zat.(Allah rızası için bir uyarıdır bu sadece)
Dünya imtihan yeri İnsan oğlu her şeyle ve her halde imtihanda.Bilen biliyor haram olduğunuda Allahım bilmeyenlere duyursun. Mesela kredi kartları ile yapılan alış verişlerde faiz uygulanıyor.Kişi helalinden kazandığı parayı harama çeviriyor.Bu millet kredi kartsız da yaşıyordu.Ama şimdi açlık ve sefalet dağılan yuvalar. İntihar eden insanlar haram değildir diyenlere şu an toprak altından almayın diye bağırıyor ama duyan yok.
Kürt ismiyle kendini isimlendirenlere: Tahriklere kapılmadan bu ülkeyi ülke yapan değerlere sahip çıkılmalı. Bir bina yapılırken kum kireç demir taş gibi unsurlar bulunur.Kireç çıkıp dese bu binanın tek yapısı benim ne kadar saçma olur değil mi? Bu kürtçülüğü türkçülüğü çıkaranlar ya ölüp gittiler yada hapislerde çürüyorlar. Ama 80 milyon insan hala huzursuz ve güvensiz.Gerçekten bir şey yapmak bu işleri düzeltmek isteyen varsa önce bu binaya bir bütün olarak bakmak gerekir.Bu bina yıkılırsa inanın binanın altında hepimiz eziliriz düşman güler ve üstümüze kendi binasını yapar. Kürt kardeşlerim size şuan desteklerseniz yarın size bazı haklar vereceğini idda edenlerin kendi halklarının kenar mahallelerindeki insanlarına nasıl bir hayat yaşattıklarını bir araştırın.ABD nin aç insanlarını kenar mahallelerini bir araştırın.Geçen sene bir sel felaketi oldu ABD de kaç gün sonra oraya yardım yapıldı? Geçen sene olan Tsunami felaketini uydudan saatlerce önce gören ABD ordusu o bölgeyi niçin saatler önce uyarmadı.Sadece okyanustaki kendi üslerine bilgi verdi. Aklı olana daha bir çok delil var.Sorunlarımız var ama şu an dünyada sorunsuz bir bölgemi var? Birbirimize Allah için hoşgörü ve sevgi besleme zamanı.Allah bizi ve tüm islam alemini birleştirsin.
Yani bu dünyada ödül almanın en kolay yolunu Türke küfretmeye kadar indir gediler. Benim atalarım derki: Bak oğul kim kime ödül veriyorsa bilki o ondandır.....
Kur’an-ı kerim’de kıyametin yaklaştığını ifade eden Âyet-i kerime’ler olmakla birlikte bu müthiş hadisenin alâmetlerine genel olarak işaret eden Âyet-i kerime’ler de bulunmaktadır. (Muhammed: 10 gibi)
Hadis-i şerif’lerde ise kıyamet alâmetleri büyük ve küçük fiilen vaki olanlar, kıyametle çok yakın bir zamanda gerçekleşecek olanlar şeklinde çeşitli bölümlerle ifade edilmiştir.
“Dabbet’ül-arz”ın çıkışı da kıyamet alâmetlerindendir. Dâbbet’ül-arz, âhir zamanda Allah-u Teâlâ’nın emirlerinin terkedildiği, insanların gerçek dini değiştirdikleri sırada çıkacak olan bir hayvandır. Tâkip edenin yetişemeyeceği, kaçanın kurtulamayacağı bir süratte olacaktır.
Âyet-i kerime’de ise şöyle buyuruluyor:
“(Kıyametin kopacağına dair) O sözün tahakkuk zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe çıkarırız da insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını söyler.” (Neml: 82)
Allah-u Teâlâ bu Dabbe’yi kıyametin kopması gibi büyük bir hadisenin başlangıcı olarak, insanların Kur’an-ı kerim’e kesin olarak inanmayışları sebebiyle ortaya çıkaracaktır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Dabbet’ül-arz, beraberinde Musa -aleyhisselâm-ın asası, Süleyman -aleyhisselâm-ın mührü bulunduğu halde çıkar. Mühür ile müminin yüzünü parlatır, asa ile kâfirin burnunu kırar. Öyle ki insanlar sofra üzerinde biraraya gelirler de, mümin kâfirden ayırt edilip tanınır.” (Tirmizi)
Böyle bir gün yaklaştığı zaman tevbeler kabul edilmeyecek, içinde bulundukları duruma göre insanların hükümleri verilecek.
Diğer bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Üç şey vardır ki, bunlar çıktıkları zaman, daha önceden iman etmeyen veya imanında bir hayır kazanamayan hiç bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. Güneşin batıdan doğması, deccal ve Dabbet’ül-arz.” (Müslim: 158)
Çünkü o zaman edilen imanla, işlenen amel-i salihin hükmü, can boğaza geldiği zaman edilen imanın hükmü gibidir.
Bir Hadis-i şerif’te ise şöyle buyuruluyor:
“Çıkış itibariyle kıyamet alâmetlerinin ilki, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine Dabbet’ül-arz’ın çıkmasıdır.
Hangisi arkadaşından önce çıkarsa öteki de onun hemen peşindedir.” (Müslim: 2941)
İki alâmetten hangisinin önce olacağına dair kesin bir ifade olmamakla beraber, biri çıkınca diğeri çok kısa bir zaman sonra onu takip edecektir.
Bir diğer Hadis-i şerif’te ise şöyle buyuruluyor:
“Altı şeyden; güneşin battığı yerden doğmasından, dumandan, Deccal’den, Dabbe’den, birinizin hususi olarak başına gelecek hadiseden ve umuma gelecek fitneden önce amellere koşunuz.” (Müslim: 2947)
kaynak:www.hakikat.com (Cep kitapları /Ahirzaman alimleri/“Sahte Dabbet’ül Arz”)
Hakikat dergisi tüm dünyayı Allah ve Resulune davet eden İlahi kelimetullahın gönüllere yerleşmesi için çalışan bir islam dergisidir. İçinde geçmiş kavimlerin helak oluş sebebleri ve günümüzün seyyiat zamanında yaşanan olaylara islam ve Kur'an ın nur ışığı altında hakikati arayan gönüllere sunmaktadır. İçeriği itibarı ile şu an yer yüzünde kimsenin güdümünde olmayan,doğruları hiç bir kınayıcının kınamasından çekinmeden yazabilen tek islam yayın organıdır. İnananların istifade edebilmeleri için internet ortamındaki adresi şöyledir: www.hakikat.com Ekim 1993'de ilk sayısı yayınlanan Hakikat Aylık İslâm Dergisi o günden beri aynı çizgide yayınına devam etmektedir. Bu çizgi İslâm'dır, Allah ve Resulü'nün yoludur.
Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin yayın hayatına başlama gayesi Ekim 1993 tarihli birinci sayısının ilk sayfasında şu cümlelerle izah ve ilan edilmişti:
'Takdir edersiniz ki dış düşmanın cephesi var, biliniyor, görünüyor. İç düşmanın, bizden görünen münafıkların zındıkların cephesi yok. Yaptıklarını bilmek, görmek, ölçmek ancak in'am ve iz'an sahibi olmakla mümkündür. Bizim bütün gaye ve hedefimiz Ümmet-i Muhammed'i her türlü fitneden korumak, uyandırmaktır. Din-i İslâm'a muhalif iş ve icraatı olanlar, mutlaka tarafımızdan uyarılacak ikaz edilecektir. Çünkü bizim için yalnız Allah-u Teâlâ'nın kelâm ve hükmü geçerlidir. O'nun hükmünden başka hiçbir hüküm kabul etmeyiz. O'nun rızasını ve hükümlerinin tatbikini dileriz. Başka hiçbir gayemiz de yoktur.
Nûr-i Muhammedî'nin yayılması, Ümmet-i Muhammed'in yalnız Allah ve Resulü'nde birleşmesini kendimize şiar edinmişizdir. Bu gaye ile mücadele, mücahedemize devam ediyoruz ve edeceğiz. Ümmetin bölünmesinin zillet olduğunu tefrikada azap, ittifakta devlet olduğunu biliyor, adımlarımızı ona göre atıyoruz. Zira: 'Varlık için Hazret-i Allah ve Resul'ü yeter... Ziynet için, Hazret-i Kur'an yeter... Şeref için, İslâm dini'nin şerefi yeter.'
Bu gaye ile, azimle çalışırken kardeşlerimizin dualarını istirham ederiz.
“Selâm olsun O'nun beğenip seçtiği kullarına.” (Necm: 59)
Aslımız bir kerih damla su.
Nedir bunca büyüklük taslamak.
Ayet hadis işaret ediyor
Kimin haddine inanmamak.
Yol var adama muhtaç
Yol var adam o yola muhtaç.
Sen uyar ve hakka davet et.
Allah'tan dır mutlak hidayet.
İslam aleminin üzerine doğan bir nuri Muhammedidir.Soyu peygamber efendimiz Hz Muhammet S.A.V efendimize dayanan bir Allah dostu seyyit.Onun için hakkında bir beyan yaparken ellerin titremesi gereken bir zat.(Allah rızası için bir uyarıdır bu sadece)
Dünya imtihan yeri İnsan oğlu her şeyle ve her halde imtihanda.Bilen biliyor haram olduğunuda Allahım bilmeyenlere duyursun.
Mesela kredi kartları ile yapılan alış verişlerde faiz uygulanıyor.Kişi helalinden kazandığı parayı harama çeviriyor.Bu millet kredi kartsız da yaşıyordu.Ama şimdi açlık ve sefalet dağılan yuvalar. İntihar eden insanlar haram değildir diyenlere şu an toprak altından almayın diye bağırıyor ama duyan yok.
Kem söz sahibine aittir.Bir kez alıp bu dergiyi Allah rızası için okuyan teşekkür ediyor.
Kürt ismiyle kendini isimlendirenlere:
Tahriklere kapılmadan bu ülkeyi ülke yapan değerlere sahip çıkılmalı.
Bir bina yapılırken kum kireç demir taş gibi unsurlar bulunur.Kireç çıkıp dese bu binanın tek yapısı benim ne kadar saçma olur değil mi?
Bu kürtçülüğü türkçülüğü çıkaranlar ya ölüp gittiler yada hapislerde çürüyorlar.
Ama 80 milyon insan hala huzursuz ve güvensiz.Gerçekten bir şey yapmak bu işleri düzeltmek isteyen varsa önce bu binaya bir bütün olarak bakmak gerekir.Bu bina yıkılırsa inanın binanın altında hepimiz eziliriz düşman güler ve üstümüze kendi binasını yapar.
Kürt kardeşlerim size şuan desteklerseniz yarın size bazı haklar vereceğini idda edenlerin kendi halklarının kenar mahallelerindeki insanlarına nasıl bir hayat yaşattıklarını bir araştırın.ABD nin aç insanlarını kenar mahallelerini bir araştırın.Geçen sene bir sel felaketi oldu ABD de kaç gün sonra oraya yardım yapıldı?
Geçen sene olan Tsunami felaketini uydudan saatlerce önce gören ABD ordusu o bölgeyi niçin saatler önce uyarmadı.Sadece okyanustaki kendi üslerine bilgi verdi.
Aklı olana daha bir çok delil var.Sorunlarımız var ama şu an dünyada sorunsuz bir bölgemi var?
Birbirimize Allah için hoşgörü ve sevgi besleme zamanı.Allah bizi ve tüm islam alemini birleştirsin.
Memleketimizin kayıp yıllarının sorumlularından.
Bu ülkenin aydın geçinen satılmış bir avuç zehirli beyin takımı
Yani bu dünyada ödül almanın en kolay yolunu Türke küfretmeye kadar indir gediler.
Benim atalarım derki:
Bak oğul kim kime ödül veriyorsa bilki o ondandır.....
Gelelim Dabbet’ül-arz beyanına:
Kur’an-ı kerim’de kıyametin yaklaştığını ifade eden Âyet-i kerime’ler olmakla birlikte bu müthiş hadisenin alâmetlerine genel olarak işaret eden Âyet-i kerime’ler de bulunmaktadır. (Muhammed: 10 gibi)
Hadis-i şerif’lerde ise kıyamet alâmetleri büyük ve küçük fiilen vaki olanlar, kıyametle çok yakın bir zamanda gerçekleşecek olanlar şeklinde çeşitli bölümlerle ifade edilmiştir.
“Dabbet’ül-arz”ın çıkışı da kıyamet alâmetlerindendir. Dâbbet’ül-arz, âhir zamanda Allah-u Teâlâ’nın emirlerinin terkedildiği, insanların gerçek dini değiştirdikleri sırada çıkacak olan bir hayvandır. Tâkip edenin yetişemeyeceği, kaçanın kurtulamayacağı bir süratte olacaktır.
Âyet-i kerime’de ise şöyle buyuruluyor:
“(Kıyametin kopacağına dair) O sözün tahakkuk zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe çıkarırız da insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını söyler.” (Neml: 82)
Allah-u Teâlâ bu Dabbe’yi kıyametin kopması gibi büyük bir hadisenin başlangıcı olarak, insanların Kur’an-ı kerim’e kesin olarak inanmayışları sebebiyle ortaya çıkaracaktır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Dabbet’ül-arz, beraberinde Musa -aleyhisselâm-ın asası, Süleyman -aleyhisselâm-ın mührü bulunduğu halde çıkar. Mühür ile müminin yüzünü parlatır, asa ile kâfirin burnunu kırar. Öyle ki insanlar sofra üzerinde biraraya gelirler de, mümin kâfirden ayırt edilip tanınır.” (Tirmizi)
Böyle bir gün yaklaştığı zaman tevbeler kabul edilmeyecek, içinde bulundukları duruma göre insanların hükümleri verilecek.
Diğer bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Üç şey vardır ki, bunlar çıktıkları zaman, daha önceden iman etmeyen veya imanında bir hayır kazanamayan hiç bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. Güneşin batıdan doğması, deccal ve Dabbet’ül-arz.” (Müslim: 158)
Çünkü o zaman edilen imanla, işlenen amel-i salihin hükmü, can boğaza geldiği zaman edilen imanın hükmü gibidir.
Bir Hadis-i şerif’te ise şöyle buyuruluyor:
“Çıkış itibariyle kıyamet alâmetlerinin ilki, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine Dabbet’ül-arz’ın çıkmasıdır.
Hangisi arkadaşından önce çıkarsa öteki de onun hemen peşindedir.” (Müslim: 2941)
İki alâmetten hangisinin önce olacağına dair kesin bir ifade olmamakla beraber, biri çıkınca diğeri çok kısa bir zaman sonra onu takip edecektir.
Bir diğer Hadis-i şerif’te ise şöyle buyuruluyor:
“Altı şeyden; güneşin battığı yerden doğmasından, dumandan, Deccal’den, Dabbe’den, birinizin hususi olarak başına gelecek hadiseden ve umuma gelecek fitneden önce amellere koşunuz.” (Müslim: 2947)
kaynak:www.hakikat.com (Cep kitapları /Ahirzaman alimleri/“Sahte Dabbet’ül Arz”)
Hakikat dergisi tüm dünyayı Allah ve Resulune davet eden İlahi kelimetullahın gönüllere yerleşmesi için çalışan bir islam dergisidir.
İçinde geçmiş kavimlerin helak oluş sebebleri ve günümüzün seyyiat zamanında yaşanan olaylara islam ve Kur'an ın nur ışığı altında hakikati arayan gönüllere sunmaktadır.
İçeriği itibarı ile şu an yer yüzünde kimsenin güdümünde olmayan,doğruları hiç bir kınayıcının kınamasından çekinmeden yazabilen tek islam yayın organıdır.
İnananların istifade edebilmeleri için internet ortamındaki adresi şöyledir:
www.hakikat.com
Ekim 1993'de ilk sayısı yayınlanan Hakikat Aylık İslâm Dergisi o günden beri aynı çizgide yayınına devam etmektedir. Bu çizgi İslâm'dır, Allah ve Resulü'nün yoludur.
Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin yayın hayatına başlama gayesi Ekim 1993 tarihli birinci sayısının ilk sayfasında şu cümlelerle izah ve ilan edilmişti:
'Takdir edersiniz ki dış düşmanın cephesi var, biliniyor, görünüyor. İç düşmanın, bizden görünen münafıkların zındıkların cephesi yok. Yaptıklarını bilmek, görmek, ölçmek ancak in'am ve iz'an sahibi olmakla mümkündür. Bizim bütün gaye ve hedefimiz Ümmet-i Muhammed'i her türlü fitneden korumak, uyandırmaktır. Din-i İslâm'a muhalif iş ve icraatı olanlar, mutlaka tarafımızdan uyarılacak ikaz edilecektir. Çünkü bizim için yalnız Allah-u Teâlâ'nın kelâm ve hükmü geçerlidir. O'nun hükmünden başka hiçbir hüküm kabul etmeyiz. O'nun rızasını ve hükümlerinin tatbikini dileriz. Başka hiçbir gayemiz de yoktur.
Nûr-i Muhammedî'nin yayılması, Ümmet-i Muhammed'in yalnız Allah ve Resulü'nde birleşmesini kendimize şiar edinmişizdir. Bu gaye ile mücadele, mücahedemize devam ediyoruz ve edeceğiz. Ümmetin bölünmesinin zillet olduğunu tefrikada azap, ittifakta devlet olduğunu biliyor, adımlarımızı ona göre atıyoruz. Zira: 'Varlık için Hazret-i Allah ve Resul'ü yeter... Ziynet için, Hazret-i Kur'an yeter... Şeref için, İslâm dini'nin şerefi yeter.'
Bu gaye ile, azimle çalışırken kardeşlerimizin dualarını istirham ederiz.
“Selâm olsun O'nun beğenip seçtiği kullarına.”
(Necm: 59)
“Selâm olsun hidâyete tâbi olanlara.”
(Tâhâ: 47)