bülent ortaçgil in 1991 tarihinde çıkardığı 'oyuna devam' adlı albümünün hitlerinden biri. ayrılan birçok çifte fon müziği olmuştur. ölmeden önce dinlenmesi gereken şarkılardan biridir fikrimce.
kar gibi örttün üstünü içinde tüm çiçekler birer birer titrediler... uykusuzluğundan belliydi kafanda birikintiler teker teker döküldüler... sen hep kendine önlemler aldın ben kendime yasaklar koydum önümüzde barajlar var bu su hiç durmaz...
yaşamak dopdoluydu akan pınarlar gibi inanmayanlar beklediler... umutlarını borç verdin cebinde hiç kalmadı dostların anlamadılar... sen hep kendine önlemler aldın ben kendime yasaklar koydum önümüzde barajlar var bu su hiç durmaz...
nar gibi güzelliğin gizliydi vereceklerin fazlaydı insanlar inanmadılar... sustun sustun konuşmadın sonra kaçtın arkana bakmadan insanlar şaşırdılar... sen hep kendine önlemler aldın ben kendime yasaklar koydum önümüzde barajlar var bu su hiç durmaz...
fena halde kulağım ağrıyor! 7-8 yaşındaydım en son ağrıdığında. ne bela bişi olduğunu unutmuşum! antolojiden bi arkadaşıma dert yandım. Çok da dr. luk bi durumum yokmuş dediğine göre. kulağıma sadece yalan kaçmış!
hasta şikayetini anlatıyor; Kulağımın içi ağrıyor. Felaket. Önce azar azar başlıyor ağrı, geceleri. Sonra artıyor. dayanmak da bir zor ki kulağın içindeki ağrıya.Bir türlü geçmiyor. Ne yapsam acaba? ' diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor.ilaç almaya karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum 'Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı? ' ya da bildiğiniz iyi bi antibiyotik diye. 'N'oldu ki? ' diye soruyor arkadaşlarım. 'ağrıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri,kulak ağrısından! ' ve benim için bişeyler yapabileceğini söylüyor bir arkadaşım. 'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir.' ve burdayım işte doktor! Doktor, elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor. Şaşırıyorum önce. 'İçinde ağrı var' diyorum. 'Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki? ' 'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum.' 'Nedir? ' diyorum doktora. 'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor. 'Nasıl yani? ' diyorum.'Kimin sözleri? ' 'Bakacağız' diyor.Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor. 'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana. Biraz irkiliyorum. 'Eski sözler' diyorum, 'Ha? ' Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense. 'Bir erkek sesi bu' diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. 'Yalan kaçmış kulağınıza! ' diyor doktor. hatta yalanlar kaçmış.Yalana bakıyorum.Küçücük bir şey gibi gözüküyor. 'Vay be! Günlerdir kulağımı ağrıtan bu muymuş? Hangi yalan peki? ' diyorum. 'Durun, bekleyin' diyor doktor. 'Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız.' Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün.Serbest kalıyor yalan. 'Seni seviyorum' diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden. 'Yalanmış ha? ' diyorum. Kulağım bile anlamış, kalbim hálá anlamıyor...
sözleri murathan mungan a ait olan bu şarkı yıllar önce yeni türkü tarafından söylenmişti. şimdilerdeyse zuhal olcay ın 'başucu şarkıları' arasında...
daha 20 li yaşlarıma ermemiştim bu şarkıyı dinlerken. şarkılarla hüzünlenme yaşım değilken bile acı veriyordu dinlemek...şimdi ise tam hakediyoruz hüznün diplerinde dolaşmayı...
taş baskısı bir plakta yorgun bir ses cızırdar küflü sayfalarında bir albümün gülümser o soluk fotoğraflar...
kıvrılırken bir kentin alanına tutunur geçmiş yıllarına tutunur anılarına
ince uzun duvarlar kaç hayat yaşadınız söyleyin sesler yüzler sokaklar...
yankısı kalmadı seslerin odalarımızda sahipleri çoktan öldü fotoğrafların adımlarımızdan yoruldu yollar kaç hayat yaşadınız söyleyin sesler yüzler sokaklar...
şarkısını yitirmiş sesler gençliğini yitirmiş yüzler evlerini yitirmiş sokaklar kaç hayat yaşayacaklar daha daha kaç hayat yaşayacaklar
unutulur mu yoksa bir gün sesler yüzler sokaklar... bunca yaşamışlıktan sonra?
80 in hemen sonrası düzenin elini eteğini öpen grup. işin kaymağını yiyen şanslılardan. şimdilerdeyse Allah' a sığındı ersen. namaz, niyaz, mevlüd, kaside. düzenin adamı ne de olsa! birkaç ay önce tv de boy göstermişti. saç - bıyık aynı. sanırsın android!
bir de, barış manço ya hıncı vardı bir zamanlar. bi çekememezlik durumu yani. sonuç: tavşan - dağ hikayesi.
sevmiyorum haziranı.
'haziran da ölmek zor' demiş ya usta,
öyle işte...
bülent ortaçgil in 1991 tarihinde çıkardığı 'oyuna devam' adlı albümünün hitlerinden biri. ayrılan birçok çifte fon müziği olmuştur. ölmeden önce dinlenmesi gereken şarkılardan biridir fikrimce.
kar gibi örttün üstünü
içinde tüm çiçekler
birer birer titrediler...
uykusuzluğundan belliydi
kafanda birikintiler
teker teker döküldüler...
sen hep kendine önlemler aldın
ben kendime yasaklar koydum
önümüzde barajlar var
bu su hiç durmaz...
yaşamak dopdoluydu
akan pınarlar gibi
inanmayanlar beklediler...
umutlarını borç verdin
cebinde hiç kalmadı
dostların anlamadılar...
sen hep kendine önlemler aldın
ben kendime yasaklar koydum
önümüzde barajlar var
bu su hiç durmaz...
nar gibi güzelliğin gizliydi
vereceklerin fazlaydı
insanlar inanmadılar...
sustun sustun konuşmadın
sonra kaçtın arkana bakmadan
insanlar şaşırdılar...
sen hep kendine önlemler aldın
ben kendime yasaklar koydum
önümüzde barajlar var
bu su hiç durmaz...
Barış Manço
Moda (81300) / İstanbul.
eviminki dışında ezbere bildiğim tek adres...
fena halde kulağım ağrıyor! 7-8 yaşındaydım en son ağrıdığında. ne bela bişi olduğunu unutmuşum! antolojiden bi arkadaşıma dert yandım. Çok da dr. luk bi durumum yokmuş dediğine göre. kulağıma sadece yalan kaçmış!
© 2006 Her Hakkı Saklıdır dostum ;)
hasta şikayetini anlatıyor;
Kulağımın içi ağrıyor. Felaket. Önce azar azar başlıyor ağrı,
geceleri. Sonra artıyor. dayanmak da bir zor ki kulağın içindeki ağrıya.Bir türlü geçmiyor.
Ne yapsam acaba? ' diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor.ilaç almaya
karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum 'Tanıdığınız
iyi bir kulak burun boğazcı var mı? ' ya da bildiğiniz iyi bi antibiyotik diye.
'N'oldu ki? ' diye soruyor arkadaşlarım.
'ağrıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri,kulak ağrısından! '
ve benim için bişeyler yapabileceğini söylüyor bir arkadaşım.
'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini
iyileştirir.'
ve burdayım işte doktor!
Doktor, elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor.
Şaşırıyorum önce.
'İçinde ağrı var' diyorum. 'Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki? '
'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek
için bakıyorum.'
'Nedir? ' diyorum doktora.
'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor.
'Nasıl yani? ' diyorum.'Kimin sözleri? '
'Bakacağız' diyor.Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza
benzer bir alet çıkarıyor.
'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana. Biraz irkiliyorum.
'Eski sözler' diyorum, 'Ha? ' Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı
acıtmıyor nedense.
'Bir erkek sesi bu' diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor
kulağımdan.
'Yalan kaçmış kulağınıza! ' diyor doktor. hatta yalanlar kaçmış.Yalana bakıyorum.Küçücük bir şey
gibi gözüküyor.
'Vay be! Günlerdir kulağımı ağrıtan bu muymuş? Hangi yalan peki? '
diyorum.
'Durun, bekleyin' diyor doktor. 'Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza
kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım.
Sonra serbest bırakırız.' Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor
tüpün.Serbest kalıyor yalan.
'Seni seviyorum' diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden.
'Yalanmış ha? ' diyorum.
Kulağım bile anlamış, kalbim hálá anlamıyor...
yeni doğmuş bebek...
kelebek...
kalp...
vs...
sözleri murathan mungan a ait olan bu şarkı yıllar önce yeni türkü tarafından söylenmişti. şimdilerdeyse zuhal olcay ın 'başucu şarkıları' arasında...
daha 20 li yaşlarıma ermemiştim bu şarkıyı dinlerken. şarkılarla hüzünlenme yaşım değilken bile acı veriyordu dinlemek...şimdi ise tam hakediyoruz hüznün diplerinde dolaşmayı...
taş baskısı bir plakta
yorgun bir ses cızırdar
küflü sayfalarında bir albümün
gülümser o soluk fotoğraflar...
kıvrılırken bir kentin alanına
tutunur geçmiş yıllarına
tutunur anılarına
ince uzun duvarlar
kaç hayat yaşadınız söyleyin
sesler yüzler sokaklar...
yankısı kalmadı seslerin odalarımızda
sahipleri çoktan öldü fotoğrafların
adımlarımızdan yoruldu yollar
kaç hayat yaşadınız söyleyin
sesler yüzler sokaklar...
şarkısını yitirmiş sesler
gençliğini yitirmiş yüzler
evlerini yitirmiş sokaklar
kaç hayat yaşayacaklar daha
daha kaç hayat yaşayacaklar
unutulur mu yoksa bir gün
sesler yüzler sokaklar...
bunca yaşamışlıktan sonra?
hiç unutulmayacaklar...
takriben bir ayak boyu kadar olan eski bir uzunluk ölçüsü.
sırra kadem basmak şeklinde sıkça kullanılır, adım atmak yani.
80 in hemen sonrası düzenin elini eteğini öpen grup. işin kaymağını yiyen şanslılardan. şimdilerdeyse Allah' a sığındı ersen. namaz, niyaz, mevlüd, kaside. düzenin adamı ne de olsa! birkaç ay önce tv de boy göstermişti. saç - bıyık aynı. sanırsın android!
bir de, barış manço ya hıncı vardı bir zamanlar. bi çekememezlik durumu yani.
sonuç: tavşan - dağ hikayesi.
eskilerin deyimiyle 'gelecek zaman' ;)))
ne çok şey beklemişiz, ne bulmuşuz? nedir de yaz dur işte ;)))
2 yıl önceki hatam! etraftan gelen 'tekrar kestir! ' tezahüratlarına inat, santim santim uzatmaya devam ;)))
rüzgarda saçları savrulmayan kadına kadın mı derim ben! ..