Arkeolojiyi çok severim.Toprağın altından yıllarca güneş yüzü değmemiş yaşanmışlıkları çıkarmak inanılmaz bir şey olsa gerek.Hep arkeolog olmayı isterdim.:(
Üye olanların bu taikattan her hafta belli sayıda fasikülleri alıp insanlara bedava dağıttıklarını biliyorum.Bu tarikata üye olanların yapması gereken bir ödev.Ayrıca bu fasikülleri ödevlerini tamamlamak amaçlı önlerine gelene veremezler.Kendilerinin deyimi ile ancak o ışığı gördükleri insana yaklaşıp tarikatlarının genel bir tanıtımını yapmak zorundalar.Belli aylarda toplantıları olur.Dağıttıkları fasiküllere göz atma fırsatım oldu(ee hep josefk araştırmacı gazatecilik yapacak değil ya) Son derece uyanık bir tarikat olduğunu söyleyebilirim.İnsanların onlara katılımını sağlayacak bütün zayıf noktalarını kullanmışlar.Mevlana ve Atatürk gibi mesela...İlk önce müslüman bir tarikat olarak göstermeye çalışıyorlar kendilerini ama bazı sorularda açıklar veriyorlar.Mesela müslüman olmadığını söylediğinde gerçek yüzlerini gösterme cesareti bulup biz zaten üç din kitabının artık bu dünyada ki geçerliliğini yitirdiğini düşündüğümüz için varız diyebiliyorlar.Başlarındaki kadın onlar için peygamber.Kitaplarının onlar için kutsal olmasının göstergelerinden biri tek bir pragrafın bile ezberlenemeyeceğinin söylenmesi.Kitaplarına göz atarsanız neden tek bir pragrafın bile ezberlenemeyeceğini anlarsınız çünkü bir paragraf içine o kadar anlamsız ve içi boşaltılmış kelimeler doldurulmuş ki insanın o kadar saçmalığı insanın aklında tutması imkansız.Bu tarz içinde pis hilelerin döndüğü kitap olma değerini bile taşımayan safsataların yanında Kuran-ı Kerim Tevrat incil gibi Kitapların lafını etmek bile saçmalık olur. Bu kadar şeyi nerden mi biliyorum çünkü bir tanıdığım bu tarikatın misyonerliğini yapıyor.Ne yazıkki bu tarz tarikatlar aklı başında ii insanların birşeylere sarılma ihtiyaçlarından çok ii faydalanıyorlar.
Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığıdır. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik.
Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı’nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki Türkiye Kurtuluş Savaşı’nı yapmak için Samsun’a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul’da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir
1968 senesine gelince, üniversiteler öğrenciler tarafından işgal edildi. İşgalleri gayet meşru idi ve kürsü ağaları dahi bu işgallerin haklılığını hiçbir zaman inkar edemedi. Aynı yılın Temmuz ayında Amerikan Filosu’na karşı gösteri yapanlardan Vedat Demircioğlu polis tarafından hunharca öldürüldü. İktidarın kiralık kuvvetleri ve polisi hunharca devrimcilerin üzerine saldırdı.20’ye yakın devrimci öldürüldü. Bunların hiçbirinin katili bulunamadı. Polis karakolları işkencehane haline getirildi. Hiçbir savcı buna karşı çıkmadı. Fikir özgürlüğünü ve Anayasa’yı paravan yapanlar “önceden Atatürkçü geçinirken O’nun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı.” suçlamasını kesin olarak reddediyorum ve asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.
Gerçekler örtülmek isteniyor. Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun İstiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz.
İdddia makamı bizim vermekte olduğumuz Bağımsızlık Savaşı’na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.
Mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. Bizatihi Anayasa mülkeyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. Mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır.50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar halkın sırtından geçinenlerdir.
Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz.101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır. Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.
Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. İddianame baştan beri sırf kelle istemek maksadıyla hazırlanmıştır. Şeklen de hukuk mantığından mahrumdur. Hukuki kıymet ve değerden mahrumdur.21 yılın hesabını 21 gençten sormak maksadıyla ve suçluların telaşı içerisinde hazırlanmış bir iddianamedir
Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Deniz Gezmiş.
serbest kürsünün ilacı olarak görülen hastalık
sana dayatılan içi boş kültür
kalıptan çıkmış insanlar.
Sarsıcı
Arkeolojiyi çok severim.Toprağın altından yıllarca güneş yüzü değmemiş yaşanmışlıkları çıkarmak inanılmaz bir şey olsa gerek.Hep arkeolog olmayı isterdim.:(
Ayrıca bu tarz tarikatların deizm ile bir ilgisi yoktur.Tek amaçları kendilerini peygamber gibi gösterip paraları ceplerine indirmektir.
Üye olanların bu taikattan her hafta belli sayıda fasikülleri alıp insanlara bedava dağıttıklarını biliyorum.Bu tarikata üye olanların yapması gereken bir ödev.Ayrıca bu fasikülleri ödevlerini tamamlamak amaçlı önlerine gelene veremezler.Kendilerinin deyimi ile ancak o ışığı gördükleri insana yaklaşıp tarikatlarının genel bir tanıtımını yapmak zorundalar.Belli aylarda toplantıları olur.Dağıttıkları fasiküllere göz atma fırsatım oldu(ee hep josefk araştırmacı gazatecilik yapacak değil ya) Son derece uyanık bir tarikat olduğunu söyleyebilirim.İnsanların onlara katılımını sağlayacak bütün zayıf noktalarını kullanmışlar.Mevlana ve Atatürk gibi mesela...İlk önce müslüman bir tarikat olarak göstermeye çalışıyorlar kendilerini ama bazı sorularda açıklar veriyorlar.Mesela müslüman olmadığını söylediğinde gerçek yüzlerini gösterme cesareti bulup biz zaten üç din kitabının artık bu dünyada ki geçerliliğini yitirdiğini düşündüğümüz için varız diyebiliyorlar.Başlarındaki kadın onlar için peygamber.Kitaplarının onlar için kutsal olmasının göstergelerinden biri tek bir pragrafın bile ezberlenemeyeceğinin söylenmesi.Kitaplarına göz atarsanız neden tek bir pragrafın bile ezberlenemeyeceğini anlarsınız çünkü bir paragraf içine o kadar anlamsız ve içi boşaltılmış kelimeler doldurulmuş ki insanın o kadar saçmalığı insanın aklında tutması imkansız.Bu tarz içinde pis hilelerin döndüğü kitap olma değerini bile taşımayan safsataların yanında Kuran-ı Kerim Tevrat incil gibi Kitapların lafını etmek bile saçmalık olur.
Bu kadar şeyi nerden mi biliyorum çünkü bir tanıdığım bu tarikatın misyonerliğini yapıyor.Ne yazıkki bu tarz tarikatlar aklı başında ii insanların birşeylere sarılma ihtiyaçlarından çok ii faydalanıyorlar.
Pişmek.
THKO Davası Savunması'ndan
Bizlerin tek özlemi tahsil sırasında bulunmamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığıdır. Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temin edemedik.
Biz 50 sene evvel Kurtuluş Savaşı vermiş bir ülkenin çocukları olarak Kurtuluş Savaşı’nın gerçek tahlilini yapmaya her zaman için muktediriz. Biz yine çok iyi biliriz ki Türkiye Kurtuluş Savaşı’nı yapmak için Samsun’a çıkanlara İstanbul örfi idaresince ve mahkemelerince idam cezası verilmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki, Osmanlı İmparatorluğu yüzlerce generalinden ancak birkaç tanesi Kurtuluş Savaşı’na iştirak etmiştir. Ve yine bilmekteyiz ki Kurtuluş Savaşı yapıldığı sırada İstanbul’da bulunanlar bunları yapanlara eşkıya demiştir
1968 senesine gelince, üniversiteler öğrenciler tarafından işgal edildi. İşgalleri gayet meşru idi ve kürsü ağaları dahi bu işgallerin haklılığını hiçbir zaman inkar edemedi. Aynı yılın Temmuz ayında Amerikan Filosu’na karşı gösteri yapanlardan Vedat Demircioğlu polis tarafından hunharca öldürüldü. İktidarın kiralık kuvvetleri ve polisi hunharca devrimcilerin üzerine saldırdı.20’ye yakın devrimci öldürüldü. Bunların hiçbirinin katili bulunamadı. Polis karakolları işkencehane haline getirildi. Hiçbir savcı buna karşı çıkmadı. Fikir özgürlüğünü ve Anayasa’yı paravan yapanlar “önceden Atatürkçü geçinirken O’nun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı.” suçlamasını kesin olarak reddediyorum ve asla kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.
Gerçekler örtülmek isteniyor. Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun İstiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz.
İdddia makamı bizim vermekte olduğumuz Bağımsızlık Savaşı’na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açsın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.
Mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağımız iddia ediliyor. Bizatihi Anayasa mülkeyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. Mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır.50 köye sahip bir toprak ağasını anayasamız kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar halkın sırtından geçinenlerdir.
Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz.101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim milli bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır. Milyon metrekare vatan toprağı işgal altındayken bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.
Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı. İddianame baştan beri sırf kelle istemek maksadıyla hazırlanmıştır. Şeklen de hukuk mantığından mahrumdur. Hukuki kıymet ve değerden mahrumdur.21 yılın hesabını 21 gençten sormak maksadıyla ve suçluların telaşı içerisinde hazırlanmış bir iddianamedir
Türkiye’nin bağımsızlığından
başka bir şey istemedim.
Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz.
Ve ben 24 yaşındayken kendimi
Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.
Deniz Gezmiş.