bozkır ıssızlığında, o derin, o koyu, o dümdüz yalnızlığı birbaşınalığıyla bozan bir ağaç gibi göze batan...bir armağan gibi önce seke seke çocuksu,sonra sınav gibi çoşa koşa asker adımı, gelmişsiz geçmişsiz, sebepsiz sonuçsuz, yalınayak, üstü çıplak bir çocuğun çıt çıkarmayan ruhu gibi doğruyu bulur...evirir çevirir, okşar kucaklar, acıtır ama öğretir...nereye, nasıl, ne için, ne vakit dokunacağını o bilir...el söker, dil çözer, düş döker...nasıl bulur ağrıyı da az ovalar açılır, nasıl geçer daracık dudaklardan da sus pus olmuşlardan ses çıkarır, şaşarsın...
kuşkusuz tefekkür ayetlerde ve ibretlerdedir tefekkür hükümlerde ve kaderde değildir! eğer tefekkür olmasaydı, insanlar bir huzur içinde rahat olurdu ve nimetler içinde yaşardı neşe içinde tefekkür tabii bir sıfattır insan için, insandan başka varlıkta yoktur hükmü eğer söylediğimiz şey olsa, dönüp bakmazdı göz ne hallere, olaylara ne de suretlere bütün bunlar tefekkürle etkilidir; isimler onunla kaimdir hem uzak çölde hem de şimdi burada işe nüfuz eder tefekkür
tam da uykuya dalacakken,hani olur ya uyku ile uyanıklık arasında,tamda o sırada işte...bir çocuk sanki içimde konuşuyor bir şeyler anlatıyor bana...anlayamıyorum söylediklerini dikkat kesiliyorum ben böyle yapınca çekilip gidiyor...beni uykusuz bırakıyor karanlık gecelerimde...
bir kedinin uykusundadır en çok huzur. soluğunun sıcaklığındadır. hayattaki en büyük eksikliğidir kimi insanın, geçmek bilmeyen gecelerde en çok özlenendir, tek dilenendir hayattan. kabul edilmeyen duadır huzur. hiç gelmez. ve istemeyenlerde o kadar çok bulunur ki aksine, sıkılırlar. düştür kimisi için, uykularında bile yitirdiyse huzuru.. bir kedinin sevilmek için uzattığı başını okşarken onu kıskanmamaktır huzur... yokluğunu en çok uyuyan kedinizi severken, kendinizi onun sevilişini kıskanırken bulunca hissettiğiniz o şeydir, var olmuş olup olmadığı hatırlanamaz olan, ama özlemince varlığı kesin olan bir yandan. yitirilmişliği ya da yokluğu en acıtıcı olan şeydir. bir kedinin uykusunu kıskanan uykusuzluğunuzdur yokluğu. sıcak soluğunun yokluğudur huzuru yok kılan.
kedi olmaktır huzur, bir düşte bile olsa uzatabilmek başınızı... ya da uyumak bir kedi gibi...
sırtında taşıdığın semere bir çeki daha fazla odun konulması.
bozkır ıssızlığında, o derin, o koyu, o dümdüz yalnızlığı birbaşınalığıyla bozan bir ağaç gibi göze batan...bir armağan gibi önce seke seke çocuksu,sonra sınav gibi çoşa koşa asker adımı, gelmişsiz geçmişsiz, sebepsiz sonuçsuz, yalınayak, üstü çıplak bir çocuğun çıt çıkarmayan ruhu gibi doğruyu bulur...evirir çevirir, okşar kucaklar, acıtır ama öğretir...nereye, nasıl, ne için, ne vakit dokunacağını o bilir...el söker, dil çözer, düş döker...nasıl bulur ağrıyı da az ovalar açılır, nasıl geçer daracık dudaklardan da sus pus olmuşlardan ses çıkarır, şaşarsın...
terziler geldiler, dikmediler ve gitmediler...
iğnelerine iplik geçirip beklediler...
kuşkusuz tefekkür ayetlerde ve ibretlerdedir
tefekkür hükümlerde ve kaderde değildir!
eğer tefekkür olmasaydı, insanlar bir huzur içinde rahat olurdu
ve nimetler içinde yaşardı neşe içinde
tefekkür tabii bir sıfattır insan için,
insandan başka varlıkta yoktur hükmü
eğer söylediğimiz şey olsa, dönüp bakmazdı göz
ne hallere, olaylara ne de suretlere
bütün bunlar tefekkürle etkilidir; isimler onunla kaimdir
hem uzak çölde hem de şimdi burada işe nüfuz eder tefekkür
İbn-i Arabi
tam da uykuya dalacakken,hani olur ya uyku ile uyanıklık arasında,tamda o sırada işte...bir çocuk sanki içimde konuşuyor bir şeyler anlatıyor bana...anlayamıyorum söylediklerini dikkat kesiliyorum ben böyle yapınca çekilip gidiyor...beni uykusuz bırakıyor karanlık gecelerimde...
bir tren rayı sessizliğindedir. dinlemesini bilene... uzaktan bir şeylerin geldiğini önceden duyurabilir...
yagmurun altinda yurumek..hatta ciplak ayakla....sabahin 5inde..bos sokaklarda...sessizlikte...
bir kedinin uykusundadır en çok huzur.
soluğunun sıcaklığındadır.
hayattaki en büyük eksikliğidir kimi insanın, geçmek bilmeyen gecelerde en çok özlenendir, tek dilenendir hayattan. kabul edilmeyen duadır huzur. hiç gelmez. ve istemeyenlerde o kadar çok bulunur ki aksine, sıkılırlar.
düştür kimisi için, uykularında bile yitirdiyse huzuru..
bir kedinin sevilmek için uzattığı başını okşarken onu kıskanmamaktır huzur...
yokluğunu en çok uyuyan kedinizi severken, kendinizi onun sevilişini kıskanırken bulunca hissettiğiniz o şeydir, var olmuş olup olmadığı hatırlanamaz olan, ama özlemince varlığı kesin olan bir yandan.
yitirilmişliği ya da yokluğu en acıtıcı olan şeydir.
bir kedinin uykusunu kıskanan uykusuzluğunuzdur yokluğu.
sıcak soluğunun yokluğudur huzuru yok kılan.
kedi olmaktır huzur, bir düşte bile olsa uzatabilmek başınızı... ya da uyumak bir kedi gibi...
mevlana'ya göre insanı insan yapan ibadet. zira o şöyle söyler:
'adem adem gibi olmak gerekir'
adem kelimesinin arapça elif, dal ve mim harfleriyle yazılır. bu harfler görüntüleri itibariyle namazdan haber verir...
şöyle ki;
elif harfi kıyamdaki, dal harfi ruküdeki, mim harfi ise secdedeki bir insanı hatırlatır...
bir müslümanın en dokunulmaz alanıdır.