anlattığın şeye sahip olmak ve onu ona sahip olmayana akıtabilmek demektir... o denli zordur ki bütün yaşamı anlatmak üzerine kurulu olan ama aslında hiçbir şey anlatmadan ölüp giden milyonlarca insan vardır...anlatmak için önce duy, düşün, hisset sahip olduğuna emin ol ve sonra sahip olmak için ölesiye savaş verdiğin o şeyi başkasına hiçbir karşılık beklemeksizin ver... işte anlatmak demekle anlatmak istediğimiz...
istedim ol maha arz-ı hal edem, hayret bana öyle gaalib oldu kim, bir söze mecalim kalmadı.(fuzuli)
(canımın vücudumla bir arada kalma zevki kalmadı ah! sensiz dirilmek ihtimali kalmadı. o ay yüzlü güzele halimi anlatmak istedim, şaşkınlık bana öyle üstün geldi ki, bir söze mecalim kalmadı)
Orada hala duruyordun çığlıklar atarak Kimse aldırmıyordu bu söylediklerine Dostum sesin kaybolmadan önce Bir kişinin eğlencesi diğerinin cehennemidir Bu gördüğün her şeyde bir terslik var Sen, sen hepsini yükleneceksin Anımsa, ızdırap hep ortak arar
artık bilinmeyen bir ruh durumu. modern bilim (!) depresyon'u icat edeli melal unutuldu. oysa sanayi devriminin hız kazandırdığı depresyon ile o belde'nin insanların sıkıntısı olan melal arasındaki farklara eğilmek ne kadar manidar olurdu...
geçici olmayan tek kalış biçimidir, dünyada kalma biçimidir kalem. kendisi biter ama verdiği bitmez,yaşar...hiç sona ermez. sondan çıkan bir sonsuzluğun sivri ucunu taşır, açıldıkça varlığı kanatları altına alır...
hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra uzak bir yerden geliyor sesin hiç kimsenin uyandıramadığı yerden uyandırıyorsun...
Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki; 'Kadınlara hayırhah olun,zira kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır.Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır.Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın.Kendi haline bıraksan eğri kalır.Öyleyse kadınlara hayırhah olun.' (müslim)
bir zamanlar mübarek bir hanım latif bir lisanla 'hayıhahım olunuz' demişti bize... ben tam anlayamamışım,meğer ne güzel ne söylemiş...
'akla mağrur olma eflatun-u vakt olsan dahi, bir edib-i kamili gördükde tıfl-ı mekteb ol' (nef'i)
(zamanının eflatunu bile olsan aklınla kibirlenip büyüklük taslama,olgun bir edib ile karşılaştınmı,bir mektep çocuğu imişsin gibi,onun feyzinden,ilminden faydalanmaya çalış)
anlattığın şeye sahip olmak ve onu ona sahip olmayana akıtabilmek demektir... o denli zordur ki bütün yaşamı anlatmak üzerine kurulu olan ama aslında hiçbir şey anlatmadan ölüp giden milyonlarca insan vardır...anlatmak için önce duy, düşün, hisset sahip olduğuna emin ol ve sonra sahip olmak için ölesiye savaş verdiğin o şeyi başkasına hiçbir karşılık beklemeksizin ver... işte anlatmak demekle anlatmak istediğimiz...
canımın cismimle zevk-i ittisali kalmadı
ah kim sensiz dirilmek ihtimali kalmadı.
istedim ol maha arz-ı hal edem, hayret bana
öyle gaalib oldu kim, bir söze mecalim kalmadı.(fuzuli)
(canımın vücudumla bir arada kalma zevki kalmadı
ah! sensiz dirilmek ihtimali kalmadı.
o ay yüzlü güzele halimi anlatmak istedim,
şaşkınlık bana öyle üstün geldi ki, bir söze mecalim kalmadı)
talihim bana 'ben seni üzeceğim,ama sen sakın üzülme'dedi (mevlana)
çok seviyorum seni bennn:')
Orada hala duruyordun çığlıklar atarak
Kimse aldırmıyordu bu söylediklerine
Dostum sesin kaybolmadan önce
Bir kişinin eğlencesi diğerinin cehennemidir
Bu gördüğün her şeyde bir terslik var
Sen, sen hepsini yükleneceksin
Anımsa, ızdırap hep ortak arar
artık bilinmeyen bir ruh durumu. modern bilim (!) depresyon'u icat edeli melal unutuldu. oysa sanayi devriminin hız kazandırdığı depresyon ile o belde'nin insanların sıkıntısı olan melal arasındaki farklara eğilmek ne kadar manidar olurdu...
geçici olmayan tek kalış biçimidir, dünyada kalma biçimidir kalem. kendisi biter ama verdiği bitmez,yaşar...hiç sona ermez. sondan çıkan bir sonsuzluğun sivri ucunu taşır, açıldıkça varlığı kanatları altına alır...
hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı
hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra
uzak bir yerden geliyor sesin
hiç kimsenin uyandıramadığı yerden uyandırıyorsun...
Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki;
'Kadınlara hayırhah olun,zira kadın bir eğe kemiğinden yaratılmıştır.Eğe kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır.Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın.Kendi haline bıraksan eğri kalır.Öyleyse kadınlara hayırhah olun.' (müslim)
bir zamanlar mübarek bir hanım latif bir lisanla 'hayıhahım olunuz' demişti bize...
ben tam anlayamamışım,meğer ne güzel ne söylemiş...
'akla mağrur olma eflatun-u vakt olsan dahi,
bir edib-i kamili gördükde tıfl-ı mekteb ol' (nef'i)
(zamanının eflatunu bile olsan aklınla kibirlenip büyüklük taslama,olgun bir edib ile karşılaştınmı,bir mektep çocuğu imişsin gibi,onun feyzinden,ilminden faydalanmaya çalış)
cesaret, korkmamak degildir. cesaret tam tersine cok korkmak ama yine de “ben varim” demektir.
cesaret, korkuya ragmen eylemdir.