Brief Truce(Usa) -Moschino(Ire) orjinli,bir ara İsmail Hadioğlu'ndan aldığımız,fakat arka ayağını bir türlü düzeltemediğimiz için koşamadığımız,İngiliz yarış atı. Kalite bir safkandı,ancak müzmin sakat.
'Kendini bilene canımı versem az gelir, Ona tapsam ayağına yüz sürsem yeridir. Cehennem nedir,bilmek ister misiniz? Cahille sohbet,cehennemin ta kendisidir.'
'Ey molla,ey fetva veren vara,yoğa/Senden daha ayığız şu sarhoşluğumuzla/Sen halkın kanını içersin,biz üzümün/İnsaf et,kim daha zalim Allah aşkına? ' -Ömer Hayyam-
Başkomser Orhan Taşanlar ve ekibi Yeşil'i sorguya aldılar.Bu sorgu esnasında Yeşil'in kaburgalarının kırıldığı biliniyor.Yeşil'i tehdit ettiler,ona dediler ki,bize istediklerimizi anlatacaksın.Yeşil anlatmadı.Anlatacaksın dediler.Yeşil'in silahını ateşlediler ve bir polis yere düşen kovanları avucunun içine aldı,Yeşil'e dedi ki,eğer istediklerimizi anlatmaz isen bu boş kovanları bütün faili meçhûl cinayetlerde kullanırız,başını belaya sokarız.Sorgu sırasında kaburgaları kırılan Yeşil konuşmadı.Daha sonra polisler,telefonla eski Mit müsteşârı Mehmet Eymür'ü aradılar.Burada biri var,gelin onu alın dediler,Eymür'e.Eymür kim o? ,dedi.Polis cevapladı... 'Sakallı.'
Pek bir ilgisi yok ama,benim aklıma Sait Faik'in 'Dört Zait' isimli hikâyesi geldi.Hikâyenin giriş kısmı başlığa uygun... Ne hikâye ama! İlk okuduğumda nutkum tutulmuştu.
Kedileri pek sevmem. Sadece yavru iken,şirin gözükürler gözüme.Fakat bu İran kedileri, gerçektende cins hayvanlar.Bakışları insanı korkutur.Nihayetinde,nede olsa kedi.
Hayır bitmez.Bitmiyor işte...
Bknz:Rahşan Ecevit ve Bülent Ecevit.
Brief Truce(Usa) -Moschino(Ire) orjinli,bir ara İsmail Hadioğlu'ndan aldığımız,fakat arka ayağını bir türlü düzeltemediğimiz için koşamadığımız,İngiliz yarış atı.
Kalite bir safkandı,ancak müzmin sakat.
Nemrut bir kuş.Bir koycan sapanla aklı başına gelecek.. ;)
'Kendini bilene canımı versem az gelir,
Ona tapsam ayağına yüz sürsem yeridir.
Cehennem nedir,bilmek ister misiniz?
Cahille sohbet,cehennemin ta kendisidir.'
'Ey molla,ey fetva veren vara,yoğa/Senden daha ayığız şu sarhoşluğumuzla/Sen halkın kanını içersin,biz üzümün/İnsaf et,kim daha zalim Allah aşkına? '
-Ömer Hayyam-
Başkomser Orhan Taşanlar ve ekibi Yeşil'i sorguya aldılar.Bu sorgu esnasında Yeşil'in kaburgalarının kırıldığı biliniyor.Yeşil'i tehdit ettiler,ona dediler ki,bize istediklerimizi anlatacaksın.Yeşil anlatmadı.Anlatacaksın dediler.Yeşil'in silahını ateşlediler ve bir polis yere düşen kovanları avucunun içine aldı,Yeşil'e dedi ki,eğer istediklerimizi anlatmaz isen bu boş kovanları bütün faili meçhûl cinayetlerde kullanırız,başını belaya sokarız.Sorgu sırasında kaburgaları kırılan Yeşil konuşmadı.Daha sonra polisler,telefonla eski Mit müsteşârı Mehmet Eymür'ü aradılar.Burada biri var,gelin onu alın dediler,Eymür'e.Eymür kim o? ,dedi.Polis cevapladı...
'Sakallı.'
Pek bir ilgisi yok ama,benim aklıma Sait Faik'in 'Dört Zait' isimli hikâyesi geldi.Hikâyenin giriş kısmı başlığa uygun...
Ne hikâye ama! İlk okuduğumda nutkum tutulmuştu.
Kedileri pek sevmem.
Sadece yavru iken,şirin gözükürler gözüme.Fakat bu İran kedileri, gerçektende cins hayvanlar.Bakışları insanı korkutur.Nihayetinde,nede olsa kedi.
Osmanlı Devleti'nin tarihteki en sert,acımasız padişahı.
Ona hata,bir kere yapılırmış.
Dersi kaynatmak=Güdük Necmi. ;)