'Always a classic (can) / Çokşeker ' orjinli ingiliz atı.Türk yarışçılık tarihinin en büyük yarışı olan, ”Gazi Koşusu” ikincisi… Kazanan bilindiği üzre:Popular Demand. Mesafesinin üzerinde olmasına rağmen,usta pilotu Selim Kaya ile alabileceği en iyi neticeyi almıştır,bana kalırsa. Hatta,Selim Kaya binmese bence ikinci bile olamayacaktı. Beş yaşındadır.Gazi Koşusu’ndan sonra bir daha iflâ etmedi garip.Şimdileri Adana’da,orada burada..
-27 Kasım 1996 - Bu tarih, pkk'nın kuruluş yıldönümüdür.Apo,her yıldönümünde PKK'nın Bekaa Vadisi'ndeki bir örgüt evine giderek,buradan örgüte hitaben bir radyo konuşması yapardı. Pkk lideri,bu konuşmaları bir gelenek haline getirmişti. Apo serefsizi,bu konuşmayı yaparken imha edilecekti.
Yeşil, Metin Atmaca adına düzenlenmiş bir diplomatik pasaportla 23 Kasım 1996 tarihinde Esenboğa Havaalanı'nın protokol salonundan uçağa bindi. Yeşil, önce THY iç hatlar uçağı ile İstanbul'a geçti. İstanbul'dan transfer yaparak Lübnan Havayolları'na ait bir uçakla Beyrut'a hareket etti. Yanında MİT'in kontr-terör merkezinin operasyonel isimlerinden -Duran Fırat- vardı.Yeşil, Bekaa Vadisi'ne Beyrut üzerinden geçecekti.
Ve operasyon günü geldi çattı. 27 Kasım 1996 günü, belirlenen saatte pkk evinde büyük bir infilak meydana geldi. Ancak patlamaya rağmen bu operasyon da başarısızlıkla sonuçlandı. Nedeni, Apo'nun binada bulunmamasıydı. PKK lideri, konuşmasını yapmak üzere kortejle Şam'dan Bekaa'ya hareket etmiş, ancak Suriye-Lübnan sınırındaki kontrol noktasında ani bir karar değişikliğiyle Bekaa'ya girmekten vazgeçip, Şam'a dönmüştü. Apo, bir şüphe üzerine mi geri adım atmıştı? Bu husus hiçbir zaman açıklık kazanmadı.O gün ne olduysa oldu, Bekaa'ya gelmekte olan Apo aniden geri döndü ve mutlak bir ölümden kurtuldu.
Not:Her iki olay da devletin en üst kademelerinin bilgisi ve onayı dahilinde yapılmıştır.
Türkiye, PKK terörü konusunda en sıcak günlerini yaşıyordu. Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın 'yok edilmesi' için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyor, bunun için hükümet olarak hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacağını vurguluyordu. Başbakanlık görevine Tansu Çiller gelmişti. Terörle mücadelenin yoğun olarak yaşandığı, kanlı olayların giderek arttığı günlerdi. Çiller, hem Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a hem de MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’a talimat vermiş “Bana Apo’nun kellesini getirin.” demişti. Hükümet değişti, ancak, Apo suikasti planı yürüyordu. Beka Vadisi’nden son görüntüler de gelmişti. Orada hangi bitkilerin bulunduğuna kadar detaylar da dosyaya yerleştirilen bilgiler arasındaydı. Havadan çekilen fotoğraflarda bazı yerler renkli kalemlerle işaretlenmişti. Suriye’de kalınacak yerler ayarlanmış, kaçış yolları belirlenmiş, sınıra hangi yollardan nasıl ulaşılacağına kadar her şey ayrıntılarıyla ortaya konulmuştu.
Anayol Hükümeti döneminde Mesut Yılmaz, Başbakanlık koltuğunda oturuyordu. Emniyet devreden çıkarılmış, operasyonun tamamen MİT tarafından yapılması kararlaştırılmıştı. MİT’ten “Hazırız” cevabı geldiğinde, ‘Mersedes’ kod adlı operasyon için düğmeye basılacaktı.
Operasyonu yönetecek kişi, ‘Mersedes Operasyonu’ planını bir cd içinde Başbakan Mesut Yılmaz’a götürdü. CD’nin içinde operasyonun tüm detayları, kimlerin bu görevde yer alacağı, nasıl bir strateji uygulanacağı vardı. Yılmaz, operasyona onay verdi. Görevli ayrılırken “Allah yardımcınız olsun” dedi.
Apo’nun kaldığı yerler en ince ayrıntısına kadar biliniyordu. Hatta, bulunduğu dairenin kaç merdiveni bulunduğu bile sıradan bir ayrıntıydı. Apo, Türkiye’deki teröristlerle uydu telefonuyla uzun uzun konuşmalar yapıyordu. Bu konuşmalar da Ankara’dan MİT karargahından dinleniyordu. Apo, uydu telefonu ile konuştuğunda yer belliydi. Plana göre plakaları aynı olan 2 adet Mazda marka minibüs hazırlandı. Biri sınırdan boş olarak geçirildi, diğerinin zeminine ise tam bir ton C-4 plastik patlayıcı yerleştirildi. Patlayıcı dolu minibüs kaçak olarak Suriye’ye sokuldu, diğer minibüs ise sınır kapısından normal yollarla bu ülkeye girdi. Birinde 3, diğerinde 2 kişi vardı. C-4 yüklü minibüste şoförün yanında oturan kişi ise ünlü ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım idi. Bir de belediye başkanı bulunuyordu.
Minibüs Suriye’ye girdikten sonra da ülke içinde gizlenip, evrakları patlayıcı yüklü minibüse aktarıldı. İki ayrı minibüs ile Suriye’ye giren ve içlerinde ünlü ‘Yeşil’in yanı sıra bu ülkeyi çok iyi bilen toplam 5 kişi, Suriye uyruklu ajanın yardımı Mahsun Korkmaz Akademisi’nin hemen yanında kiralanan eve yerleşti.
Son hazırlıklar gözden geçirildi. Apo karagahında uydu telefonu ile konuşmaya başlayacak ve konuşma Ankara’dan tespit edildiğinde daha önceden kampın hemen yakınına park edilecek olan minibüsteki bomba mekanizmasının kilidi de Suriyeli Ajan tarafından açılıp patlatılacaktı. Bir ton C-4 kalıbı, Apo’nun karargahını yerle bir edecekti. Suriyeli Ajana minibüsün park edeceği yer gösterildi. Diğer 4 kişi sınırdan legal olarak geçen minibüsü gizledikleri yerden alıp yine sınır kapısından döndüler. PKK’nın dağ kadrosuna ‘uydu telefonu’ sayesinde büyük darbeler indirilirken, en büyük darbe için hazırlıklar yine telefonla olacaktı. Her şey hazır, her şey tamamdı. Şimdi sıra, Abdullah Öcalan’ın ‘Alo’ demesine kalmıştı…
Apo bir gece karargahına geldi. Uydu telefonu ile konuşmaya başladığı kişi DEP’li bir milletvekiliydi. DEP’li milletvekili Abdullah Öcalan’a “Başkanım” diye hitap ediyordu. İşte o dakikalarda Suriyeli Ajana minibüsü park etmesi ve kilidi açması talimatı verildi. Ajan bu talimatı yerine getirdi. Kilidi açtı taksi ile uzaklaşırken büyük bir patlama oldu.
Ama bir eksik vardı. Ajan, minibüsü belirlenen yerden 100 metre ileriye park etmiş, hedef menzile yeterince yakınlaşmamıştı. Apo 100 metre sayesinde kurtuldu. Ajan sonradan gerekçesini, belirlenen yerde park yeri olmaması olarak gösterdi. Bu operasyonun tüm detaylarını bilen ve hazırlıkları koordine eden görevli olay gününü “Apo’nun sesi uydu telefonda belirlenince talimatı verdik. Kısa süre sonra telefondaki ses kesildi. Bomba patlamıştı. Bu operasyonu yürütenlerle birlikte birbirimize sarılıp öpüştük. Gözleri yaşaranlar, ağlayanlar oldu. Bir süre sonra ise Apo’nun sesi yeniden duyuldu. Mersedes operasyonu 100 metre fark ile başarısızlığa uğradı.” diyordu. -Meşhur Mercedes OPERASYONU-
Apo şerefsizine düzenlenen iki suikast girişimi vardır. İlki meşhur Mercedes operasyonu,ikincisi Refahyol iktidarı döneminda,Bekaa Vadisinde'dir. İki operasyonda Yeşil tarafından düzenlenmiştir. Ne yazık ki ikisinde de Apo şans yardımıyla kurtulmuştur. Hele Mercedes operasyonu… Tonlarca “TnT” yüklü aracı patlat,yüz metre fark ile Apo kurtulsun… Olacak iş değil!
Seni iki meşhûr kahraman gibi ayakta karşılamak isterdim… Ne sâkin,kendine hâkim ve sabırlı çalışıyorsun. Yalnız sana inanıyorum. Geleceksin,biliyorum...
Peyami Safa’ya göre,hayata verdikleri mânâ bakımından insanları dört tipe ayırmak mümkündür: 1-Keyif adamı, 2-Rahat adamı, 3-İş adamı 4-İdeal (mefküre) adamı.
Keyif adamı hayatın mânâsını hayatın kendisinde arar:Yaşamak için yaşar.Maddi ve manevi zevklerin peşindedir.Manevi zevkleri güzelliğe,iyiliğe,hakikate götürdükleri için değil,zevk için reddetmez.İçki,curcuna saz,kaba espri,sohbet,fıkra ve hikaye anlatma zevki,kumar,dedikodu,otomobil ve kotra gezintileri seyahat ve ziyafetler hayatını doldurur.
Rahat adamı tenbel tipidir.Çok defa keyif adamı tipiyle karışır.Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.Az kazanç ve bol rahat.”Azıcık aşım,ağrısız başım…”
İş adamı tipi yalnız başarı peşindedir.Bu hedef uğruna her türlü yüksek değeri fedâ eder.Kazanmak,kazanmak,daima kazanmak…Gayesi kazanmak olduğu için,kazandığını yemez,daha fazla kazanmaya sarfeder.
İdeal adamı tipi,bütün güzellikleri,iyilikler ve hakikatleri içine alan yüce bir hayır için yaşar.Jeanne D’Arc adındaki câhil çoban kızının İngilizleri Fransız vatanından kovması bir ideal harikasıdır.Almanya,İtalya,Polonya,Çekoslovakya,Yugoslavya ideal sayesinde yeniden doğmuşlardır.
Almancası “Reaktion veya Geganwirkung”,İngilizcesi “Reaction”,İtalyancası “Reazione” dir. “Tesire karşı,amele karşı” mânâsına gelir.Türkçe’de “aksi tesir”,”tepki”ve sosyal plânda “gerilik” kelimeleriyle karşılanmaktadır. Umumî mânâsı geriye doğru harekettir.
'Mossad” gibi imrenilesi bir istihbarat teşkilatına sahip olan millet.
'Always a classic (can) / Çokşeker ' orjinli ingiliz atı.Türk yarışçılık tarihinin en büyük yarışı olan, ”Gazi Koşusu” ikincisi…
Kazanan bilindiği üzre:Popular Demand.
Mesafesinin üzerinde olmasına rağmen,usta pilotu Selim Kaya ile alabileceği en iyi neticeyi almıştır,bana kalırsa.
Hatta,Selim Kaya binmese bence ikinci bile olamayacaktı.
Beş yaşındadır.Gazi Koşusu’ndan sonra bir daha iflâ etmedi garip.Şimdileri Adana’da,orada burada..
Osmanlı bahriyesinde donanma komutanına verilen addır
-27 Kasım 1996 -
Bu tarih, pkk'nın kuruluş yıldönümüdür.Apo,her yıldönümünde PKK'nın Bekaa Vadisi'ndeki bir örgüt evine giderek,buradan örgüte hitaben bir radyo konuşması yapardı.
Pkk lideri,bu konuşmaları bir gelenek haline getirmişti.
Apo serefsizi,bu konuşmayı yaparken imha edilecekti.
Yeşil, Metin Atmaca adına düzenlenmiş bir diplomatik pasaportla 23 Kasım 1996 tarihinde Esenboğa Havaalanı'nın protokol salonundan uçağa bindi.
Yeşil, önce THY iç hatlar uçağı ile İstanbul'a geçti. İstanbul'dan transfer yaparak Lübnan Havayolları'na ait bir uçakla Beyrut'a hareket etti.
Yanında MİT'in kontr-terör merkezinin operasyonel isimlerinden -Duran Fırat- vardı.Yeşil, Bekaa Vadisi'ne Beyrut üzerinden geçecekti.
Ve operasyon günü geldi çattı.
27 Kasım 1996 günü, belirlenen saatte pkk evinde büyük bir infilak meydana geldi.
Ancak patlamaya rağmen bu operasyon da başarısızlıkla sonuçlandı.
Nedeni, Apo'nun binada bulunmamasıydı.
PKK lideri, konuşmasını yapmak üzere kortejle Şam'dan Bekaa'ya hareket etmiş, ancak Suriye-Lübnan sınırındaki kontrol noktasında ani bir karar değişikliğiyle Bekaa'ya girmekten vazgeçip, Şam'a dönmüştü.
Apo, bir şüphe üzerine mi geri adım atmıştı? Bu husus hiçbir zaman açıklık kazanmadı.O gün ne olduysa oldu, Bekaa'ya gelmekte olan Apo aniden geri döndü ve mutlak bir ölümden kurtuldu.
Not:Her iki olay da devletin en üst kademelerinin bilgisi ve onayı dahilinde yapılmıştır.
Türkiye, PKK terörü konusunda en sıcak günlerini yaşıyordu. Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın 'yok edilmesi' için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyor, bunun için hükümet olarak hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacağını vurguluyordu.
Başbakanlık görevine Tansu Çiller gelmişti. Terörle mücadelenin yoğun olarak yaşandığı, kanlı olayların giderek arttığı günlerdi. Çiller, hem Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a hem de MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’a talimat vermiş “Bana Apo’nun kellesini getirin.” demişti.
Hükümet değişti, ancak, Apo suikasti planı yürüyordu. Beka Vadisi’nden son görüntüler de gelmişti. Orada hangi bitkilerin bulunduğuna kadar detaylar da dosyaya yerleştirilen bilgiler arasındaydı. Havadan çekilen fotoğraflarda bazı yerler renkli kalemlerle işaretlenmişti. Suriye’de kalınacak yerler ayarlanmış, kaçış yolları belirlenmiş, sınıra hangi yollardan nasıl ulaşılacağına kadar her şey ayrıntılarıyla ortaya konulmuştu.
Anayol Hükümeti döneminde Mesut Yılmaz, Başbakanlık koltuğunda oturuyordu. Emniyet devreden çıkarılmış, operasyonun tamamen MİT tarafından yapılması kararlaştırılmıştı. MİT’ten “Hazırız” cevabı geldiğinde, ‘Mersedes’ kod adlı operasyon için düğmeye basılacaktı.
Operasyonu yönetecek kişi, ‘Mersedes Operasyonu’ planını bir cd içinde Başbakan Mesut Yılmaz’a götürdü. CD’nin içinde operasyonun tüm detayları, kimlerin bu görevde yer alacağı, nasıl bir strateji uygulanacağı vardı. Yılmaz, operasyona onay verdi. Görevli ayrılırken “Allah yardımcınız olsun” dedi.
Apo’nun kaldığı yerler en ince ayrıntısına kadar biliniyordu. Hatta, bulunduğu dairenin kaç merdiveni bulunduğu bile sıradan bir ayrıntıydı. Apo, Türkiye’deki teröristlerle uydu telefonuyla uzun uzun konuşmalar yapıyordu. Bu konuşmalar da Ankara’dan MİT karargahından dinleniyordu. Apo, uydu telefonu ile konuştuğunda yer belliydi.
Plana göre plakaları aynı olan 2 adet Mazda marka minibüs hazırlandı. Biri sınırdan boş olarak geçirildi, diğerinin zeminine ise tam bir ton C-4 plastik patlayıcı yerleştirildi. Patlayıcı dolu minibüs kaçak olarak Suriye’ye sokuldu, diğer minibüs ise sınır kapısından normal yollarla bu ülkeye girdi. Birinde 3, diğerinde 2 kişi vardı. C-4 yüklü minibüste şoförün yanında oturan kişi ise ünlü ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım idi. Bir de belediye başkanı bulunuyordu.
Minibüs Suriye’ye girdikten sonra da ülke içinde gizlenip, evrakları patlayıcı yüklü minibüse aktarıldı. İki ayrı minibüs ile Suriye’ye giren ve içlerinde ünlü ‘Yeşil’in yanı sıra bu ülkeyi çok iyi bilen toplam 5 kişi, Suriye uyruklu ajanın yardımı Mahsun Korkmaz Akademisi’nin hemen yanında kiralanan eve yerleşti.
Son hazırlıklar gözden geçirildi. Apo karagahında uydu telefonu ile konuşmaya başlayacak ve konuşma Ankara’dan tespit edildiğinde daha önceden kampın hemen yakınına park edilecek olan minibüsteki bomba mekanizmasının kilidi de Suriyeli Ajan tarafından açılıp patlatılacaktı. Bir ton C-4 kalıbı, Apo’nun karargahını yerle bir edecekti. Suriyeli Ajana minibüsün park edeceği yer gösterildi. Diğer 4 kişi sınırdan legal olarak geçen minibüsü gizledikleri yerden alıp yine sınır kapısından döndüler.
PKK’nın dağ kadrosuna ‘uydu telefonu’ sayesinde büyük darbeler indirilirken, en büyük darbe için hazırlıklar yine telefonla olacaktı. Her şey hazır, her şey tamamdı. Şimdi sıra, Abdullah Öcalan’ın ‘Alo’ demesine kalmıştı…
Apo bir gece karargahına geldi. Uydu telefonu ile konuşmaya başladığı kişi DEP’li bir milletvekiliydi. DEP’li milletvekili Abdullah Öcalan’a “Başkanım” diye hitap ediyordu. İşte o dakikalarda Suriyeli Ajana minibüsü park etmesi ve kilidi açması talimatı verildi. Ajan bu talimatı yerine getirdi. Kilidi açtı taksi ile uzaklaşırken büyük bir patlama oldu.
Ama bir eksik vardı. Ajan, minibüsü belirlenen yerden 100 metre ileriye park etmiş, hedef menzile yeterince yakınlaşmamıştı. Apo 100 metre sayesinde kurtuldu. Ajan sonradan gerekçesini, belirlenen yerde park yeri olmaması olarak gösterdi.
Bu operasyonun tüm detaylarını bilen ve hazırlıkları koordine eden görevli olay gününü “Apo’nun sesi uydu telefonda belirlenince talimatı verdik. Kısa süre sonra telefondaki ses kesildi. Bomba patlamıştı. Bu operasyonu yürütenlerle birlikte birbirimize sarılıp öpüştük. Gözleri yaşaranlar, ağlayanlar oldu. Bir süre sonra ise Apo’nun sesi yeniden duyuldu. Mersedes operasyonu 100 metre fark ile başarısızlığa uğradı.” diyordu.
-Meşhur Mercedes OPERASYONU-
Apo şerefsizine düzenlenen iki suikast girişimi vardır.
İlki meşhur Mercedes operasyonu,ikincisi Refahyol iktidarı döneminda,Bekaa Vadisinde'dir.
İki operasyonda Yeşil tarafından düzenlenmiştir.
Ne yazık ki ikisinde de Apo şans yardımıyla kurtulmuştur.
Hele Mercedes operasyonu…
Tonlarca “TnT” yüklü aracı patlat,yüz metre fark ile Apo kurtulsun…
Olacak iş değil!
Seni iki meşhûr kahraman gibi ayakta karşılamak isterdim…
Ne sâkin,kendine hâkim ve sabırlı çalışıyorsun.
Yalnız sana inanıyorum.
Geleceksin,biliyorum...
Peyami Safa’ya göre,hayata verdikleri mânâ bakımından insanları dört tipe ayırmak mümkündür:
1-Keyif adamı,
2-Rahat adamı,
3-İş adamı
4-İdeal (mefküre) adamı.
Keyif adamı hayatın mânâsını hayatın kendisinde arar:Yaşamak için yaşar.Maddi ve manevi zevklerin peşindedir.Manevi zevkleri güzelliğe,iyiliğe,hakikate götürdükleri için değil,zevk için reddetmez.İçki,curcuna saz,kaba espri,sohbet,fıkra ve hikaye anlatma zevki,kumar,dedikodu,otomobil ve kotra gezintileri seyahat ve ziyafetler hayatını doldurur.
Rahat adamı tenbel tipidir.Çok defa keyif adamı tipiyle karışır.Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.Az kazanç ve bol rahat.”Azıcık aşım,ağrısız başım…”
İş adamı tipi yalnız başarı peşindedir.Bu hedef uğruna her türlü yüksek değeri fedâ eder.Kazanmak,kazanmak,daima kazanmak…Gayesi kazanmak olduğu için,kazandığını yemez,daha fazla kazanmaya sarfeder.
İdeal adamı tipi,bütün güzellikleri,iyilikler ve hakikatleri içine alan yüce bir hayır için yaşar.Jeanne D’Arc adındaki câhil çoban kızının İngilizleri Fransız vatanından kovması bir ideal harikasıdır.Almanya,İtalya,Polonya,Çekoslovakya,Yugoslavya ideal sayesinde yeniden doğmuşlardır.
Hindistan sevizi gibi özünü ve tadını kafatasının sert kabuğu içinde saklar. ;)
Almancası “Reaktion veya Geganwirkung”,İngilizcesi “Reaction”,İtalyancası “Reazione” dir.
“Tesire karşı,amele karşı” mânâsına gelir.Türkçe’de “aksi tesir”,”tepki”ve sosyal plânda “gerilik” kelimeleriyle karşılanmaktadır.
Umumî mânâsı geriye doğru harekettir.