Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • bayram31.12.2006 - 14:51

    kara bir kış günü evde tek başıma beyaz küçük taneciklerin semâdan inişini seyreylemekti...elektrikler kesik..ufak pilli radyoda güzel bir şarkı..balkon kapısının önünde cama karşı, yağan kara karşı, dünyaya karşı durup bir şeyler mırıldanmaktı..bir bayram böyle geçmişti, ne de güzel geçmişti...

  • televizyon31.12.2006 - 11:25

    o kadar çok reklamlarını yaptı ki bütün kanallar; midem bulandı.

    şu ünlüüü şu kanalda, ulan zaten yıl boyunca o ünlü dediğin insan hep o kanalda değil miydi? !

    izlemeyeceğim hiçbirini!

  • kaçan kovalanır31.12.2006 - 02:15

    GKK

    aklıma 'komser şekspir' filmi ve orada okana ait olan(yanlış hatırlamıyorsam) replik geliyor.

    Gkk: gönül kaçanı kovalar

  • gözlemlemek31.12.2006 - 01:56

    bir romancı için çok gerekli mesela, anlatımının realist olması bakımından.

  • septik31.12.2006 - 01:53

    dikkat! hepsi alıntıdır :))

    Sepsis: Bakteri veya diğer patojenlerin kan dolaşımına geçmesi sonucu gelişen sistemik bir cevaptır.Septik; sepsisin yol açtığı durum ya da bu hastalığa mâruz kalmış kimsedir.

    daha fazla bilgi için bakın: (çünkü uzuuun uzuunn kopyala-yapıştır hoş olmuyor) http://www.sagliksayfam.com/hastaliklar/sepsis.html

    bütün bunlardan başka septik; şüpheci kimselere denir.
    Antik çağ Yunan bilgiciliğinin kurucusu Protagoras tarihte ilk şüphelenen, şüpheci (septisist) düşünürdür. Protagoras “Her şeyin ölçüsü insandır. Her şey bana nasıl görünürse benim için öyledir. Üşüyen için rüzgar soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. Her şey için birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir” demiş.
    Bir başka şüpheci filozof da Descartes'tır. Descartes'ın şüpheciliğine yöntemli şüphe adı verilir. Zira Descartes'ın şüpheciliği kesin bilgiyi buluna kadar tüm bilgileri gözden geçirme anlamındadır. Ona göre kesin bilgi mevcuttur, şüphecilik ise bir yöntem mahiyetindedir.

    ve bir de son okuduğum kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum:

    kuşkuculukla inanma başlar! (Oscar Wilde)

    ne söz ama!

  • Şak30.12.2006 - 14:47

    efenim biraz önce eski türkçe ödevimi yapmak üzre defter, kitap; bi'l-umûm malzemelerimi elime almışken, bizim köyde telaffuz edilen 'şakıtmak' fiili aklımı karıştırdı.genelde bu fille târiz yapılır, yani aslında söylenmek istenenin aksi kastedilir.şimdilik aklıma bir güzel bir misâl gelmemekle beraber bu konuyu burada kapamanın uygun olacağı kanısındayım.yok o değil de bazen sabah uyandığım gibi aklıma bir kelime geliyor ve takılıyor; acaba bunun kökeni nedir diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Allahım deliriyor muyum yoksa...

  • of not being a jew29.12.2006 - 21:15

    yahudi olmamak üzerine..

  • o anı yaşarken29.12.2006 - 21:14

    anlamalıydım bir daha geri gelmeyeceğini.it's too late..

  • yakışıklı29.12.2006 - 20:57

    ah şu kör olasıca dikkatsizliğim kelimeyi yanlış ayırmışım. (azeri türkçesinde)

  • kızan29.12.2006 - 20:01

    bu terimi görünce şaşırdım.evet bu bizim köyde 'çocuk' manasında fekat gerçek anlamı; 'kızlar'dır.

    -an eski türkçe'de çokluk eki olup;

    oğul- oğlan (oğullar)
    kız- kızan (kızlar) olur.kelimeler zamanla nasılda anlam daralmasına uğruyor.hadi kızan neyse de oğlan:D