Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • istanbul30.06.2003 - 23:07

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
    Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
    Yavaş yavaş sallanıyor
    Yapraklar, ağaçlarda;
    Uzaklarda, çok uzaklarda,
    Sucuların hiç durmayan çıngırakları
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Kuşlar geçiyor, derken;
    Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
    Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
    Bir kadının suya değiyor ayakları;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Serin serin Kapalıçarşı
    Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
    Güvercin dolu avlular
    Çekiç sesleri geliyor doklardan
    Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
    Loş kayıkhanelerıyle bir yalı;
    Dinmiş lodosların uğultusu içinde
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir yosma geciyor kaldırımdan;
    Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
    Bir şey düşüyor elinden yere;
    Bir gül olmalı;
    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

    İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
    Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
    Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
    Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
    Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
    Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
    İstanbul'u dinliyorum.

    İstanbul'u Dinliyorum/ Orhan Veli

  • william shakespeare30.06.2003 - 22:32

    66.Sone

    Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    Degmez bu yangin yeri, avuç açmaya degmez.
    Degil mi ki çignenmis inancin en seçkini,
    Degil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    Degil mi ki ayaklar altinda insan onuru,
    O kizoglan kiz erdem daglara kaldirilmis,
    Ezilmis, horgörülmüs el emegi, göz nuru,
    Ödlekler geçmis basa, derken mertlik bozulmus,
    Degil mi ki korkudan dili bagli sanatin,
    Degil mi ki çilginlik sahip çikmis düzene,
    Dogruya dogru derken egriye çikmis adin,
    Degil mi ki kötüler kadi olmus Yemen' e
    Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    Seni yalniz komak var, o koyuyor adama.

    (Çeviri: Can Yücel)

  • william shakespeare30.06.2003 - 22:31

    Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz.Bütün mesele hazır olmakta.Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun!

    Hamlet'ten

  • william shakespeare30.06.2003 - 22:30

    İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
    Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
    Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
    Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
    Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
    Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
    Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için.
    Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

  • nazım hikmet30.06.2003 - 22:20

    NÂZIM HİKMET'E

    Kendi duvarların nasıl tutamadıysa kelimelerini,
    bizim duvarlarımız da tutamadı, kardeşim,
    kelimelerin buldu bizi.
    O gün cezaevinde geldi yanıma
    pek iyi bildiğin cezaevi fısıltısıyla
    o ince yazar, Albert Maltz...
    Hayatı anlatan şeyler söylemekti onun suçu da,
    barışı, umudu, özlenen şeyleri...
    Özgür olduğunu söyledi bana.
    Özgür, dedi, Nâzım Hikmet özgür artık,
    özgürlük içinde dolaşıyor kendi ülkesinde,
    açık alınla söylüyor türkülerini bütün insanlar için.
    Nasıl anlatırım dostum, yoldaşım, kardeşim,
    hiç görmediğim ama çok yakından bildiğim,
    başımın üstünde tuttuğum kardeşim benim...
    nasıl anlatırım bunun anlamını sana?
    O anda biz de kurtulmuştuk çünkü.
    Çünkü seninki gibi bir türkü tutturmuştu benim kalbim de,
    kimseyi senin kadar yakından tanımadım,
    senin kadar, senin gibiler, bizim gibiler kadar,
    ulusların üstünde bir kardeşlik kuran;
    bir de bizi susturacaklarını sanıyorlar,
    suspus edeceklerini duvarların ardında.
    Senin uğruna ufak bir tokat atmıştık bir zamanlar,
    ama sen oldun bizi kurtaran
    ülkenden millerce ötedeki bir ülkenin iki yazarını,
    kötülerin kötü işler çevirdikleri bir ülkenin,
    özgürlüğün utançla başını eğdiği bir ülkenin,
    ama uyanacak bir ülkenin yazarlarını.
    Sen kurtulunca anladık biz
    kısa süresini kendi duvarlarımızın,
    soytarıların, yılışık katillerin kurduğu duvarların;
    ışığa, zafere giden yolda kısa bir süredir bu...
    ama bunları anlatmanın ne gereği var,
    sen zaten biliyorsun yüreğimizin türkülerini!

    Howard Fast (1914-199?) A.B.D.'li romancı

    Çeviren: Ülkü Tamer

  • nazım hikmet30.06.2003 - 22:17

    '835 Satır Türk şiirindeki, hatta Türk dilindeki inkılabın ilk satırıdır. (...) O, yalnız Türk şiirinde çığır açmış bir edebiyat inkılapçısı değil, hiç görmeğe alışık olmadığımız yepyeni bir şair tipidir.'Yakup Kadri (1889-1974)

  • nazım hikmet30.06.2003 - 22:14

    'Herhangi bir eserin güzel olup olmadığını anlamak için elimizde heyecanımızdan başka bir ölçü yoktur. Ben Şeyh Bedreddin Destanı'ndaki manzumeleri heyecandan sarsılarak okudum. Demek ki onlar benim için güzeldir. Bir insan için güzel olanın, daha birçok insanlar için de güzel olması pek muhtemeldir.' (28 Kasım 1936 tarihli 'Şeyh Bedreddin Dostum' başlıklı yazısından.)
    Nurullah Ataç (1898-1957)

  • ermeni soykırımı30.06.2003 - 22:09

    (...)
    Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildi. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cür’et alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekte idiler. Maraş’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı kuvvetleri ile birleşen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş katliamında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında İstanbul’daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymakta idi.

    Adana ili içindeki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlandırılmış olan Ermenilerin süngülerinin baskısı altında her dakika öldürülmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlardı. Canlarının ve bağımsızlarının korunmasından başka bir şey istemeyen Müslümanlara karşı uygulanan bu zulüm ve yok etmek politikası, medeni insanlığın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikte iken, aksinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini isteme gibi bir teklif nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi? (M.K. Atatürk; Nutuk; s.260,261)

  • ermeni soykırımı30.06.2003 - 22:05

    anti kapitalist bir milletin ati-kapitalist bir çocuğu olarak Ermeni Soykırımı diye bir şey kabul etmiyorum!

  • ermeni soykırımı30.06.2003 - 22:04

    “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşması'yla en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu.'
    Mustafa Kemal Atatürk
    1 Mart 1922 - TBMM Üçüncü Toplanma Yılı Açış Konuşması