Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • çerkez17.03.2003 - 22:54

    çerkesleri öğrenmek isteyenlere ATLAS DERGİSİ MART SAYISI

  • sunay akın17.03.2003 - 18:13

    abi ben sunay akın kadar araştırmacı bir insan tanımıyorum adam neler biliyor ya onun gösterilerine bir gitseniz....

  • şu bu o11.03.2003 - 22:14

    Eclemif abi senin bilgiçlik yapmadığını herkes biliyor.. Sen hep bir dengedesin diğerleri(ben de dahil) daha uçlardayız...


    Bir de Nazım'ı ve Mevlana'yı sevipte başka insanlara laf yetiştirenlerede soruyorum, aynı şekilde, kim veriyor bu hakkı size? Gelin önce aynaya bakalım bir dediğimiz bir dediğimize tutuyor mu?


    bu lafı kendi üstüme alınıyorum.. Bir çok kişinin de üstüne alınması gerekenler olduğuna da inanıyorum... Kendi adıma yazayım bir şeyler:

    Gerek yaşımdan gerek fikirlerimden hep tartışmaların içindeydim.. Samimiyetle başka ünlüleri (güzel bir tanım olmadı ama) eleştirirken onlara laf atmamaya çalıştım fakat bazen ileri gitmiş olabilirim.. Çoşku, galeyan, heyecan... Ama daha dikkatliyim.. Mesela Necip Fazıl'ın şahsiyetine bir laf ettiğim yok...Fakat insanlar da dikkatli olmalı.. Savunurken de celalli savunuorum ama burda bir olay görmüyorum.. Davranışa karşı davranış görüyor insan..

    Uludağ22 ile Mehmet Akif tartışması yaptık mesela... Sonra yazdıklarımızı silmemiz gerektiğine karar verdik.. Çünkü sinirli bir haldeyken yazılmış yazılardı ve siteye uygun görmedik.. O da sildi yazılarını; ben de... Ve hatta birbirimizden bir şeyler öğrendiğimizi de ekledik... Uludağ22 ve ben üstümüze düşeni yaptık orda.. amaaynı şeyleri başka birine söylediğimde böbürlendive 'silip silmeyeceğim konusunda düşüneceğim' dedi..

    Mehmet Akif konusunda eğer çok ileri gittiysem kendi adıma üzgünüm ama bu sitedeki bazı insanların da daha düzgün davranması gerekir.. Bilmem anlaşılabildim mi? ?

    eclemif abinin çağrısına herkes gelmeli buraya... bence herkes kendi kendini yargılamalı burada! ....

  • necip fazıl kısakürek11.03.2003 - 21:39

    Osmanlıca arapça-farsça-türkçe karışımıdır bunu bilmeyen yok heralde.. ve arapçanın büyük bir üstünlüğü vardır burda... Yazı arap alfabeleriyle, sağdan sola doğru yazılırdı... Buna da itirazı yok kimsenin... Şimdi Osmanlıca'da şu an kullanılmayan Türkçeleşmemiş Arapça ve Farsça kelimeler çok var... Mesela Neyzen Tevfik'te de öyle... Tanpınar'da da öyle... Ama bir Orhan Veli'de, Nazım'da, (serbest nazımcılar ve 1.yeniciler) saf, akıcı, daha kolay anlaşılabilir bir Türkçe bulabilirsiniz.... Bunu demek istemiştim anlatamadıysam veya anlayamadıysanız üzgünüm...

    Tekrarladığım üzere ben Necip Fazıl'a saygı duyuyorum; benim için 'edebiyatta' Nazım'ın üstüne yoktur.. Necip Fazıl'ı kötülemediğim gibi (osmanlıca kullanmak suç değil elbet!) Nazım'ı eleştirenlere de laf atmıyorum; gel gör ki karşılıklı değil bazı şeyler...

  • nazım hikmet07.03.2003 - 18:53

    Yazarlarla ilgili elime geçen bir kitapçıktaki Nazım Hikmet bölümünü aynen aktarıyorum:

    'Türk edebiyatı tarihinde, hiçbir yazar, hiç bir şair Nazım Hikmet kadar edebiyata damga vurmamış, dünya çapında bir isme dönüşmemiştir. Türkiye, bir çok yabancı için Nazım Hikmet'in ülkesidir. Nazım Hikmet Türkiye'nin, Türk dilinin aşığıdır.
    'Memleketimi seviyorum/ çınarlarında kolan vurdum/ hapishanelerinde yattım/ hiç bir şey gideremez iç sıkıntımı/ Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi...'
    Nazım Hikmet'in yaşamı sanatı; sanatı da yaşamıdır. Şiirde her türlü biçimsel sınırlandırmaların dışına çıkmıştır. Onun şiirlerini, şu ölçünün, bu ölçünün değil, anlamın, sesin ve sözün gücüdür.
    Nazım Hikmet düşüncelerine katılmayanların da saygı duyduğu bir şairdir. (burda bir not düşüyorum: galiba çok iyimser davranmış kitapçık...)

    'yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine
    bu hasret bizim'

    Böyle diyor Nazım Hikmet
    Bu hasret hepimizin Nazım Hikmet!
    UNESCO tarafından 2002 'Nazım Hikmet Yılı' ilan edildi ve dünyanın dört bir yanında Nazım Hikmet anıldı. Şiirlerinden başka, oyunları, masalları, mektupları, yazılarıyla kültürümüze ve adınlığımıza onlarca cilt yapıt armağan etti'

    Aynen aktardım...

  • felsefe06.03.2003 - 22:21

    bir altımdaki felsefei eleştiren yazıyı tam anlamıyla, ifade şekliyle 'felsefe'ye örnektir...

  • tezkere02.03.2003 - 22:13

    Şey galiba bu ezdiğin; süper güç bile bize hükmedemiyor dediğin ülkedesin... Ayrıca memleketine gelseydin BURADA GURUR DUYULACAK ÇOK ŞEY OLDUĞUNU GÖRÜRDÜN! ....
    yabancı bir memlekette olmana saygı duyarım (tabii eğer gurbetçi statüsündeysen) ama bu memleketin gurur ve onur duulacak çok şeyi var! ... İyi niyetlisin belki ama uzaktaki biri olarak dahi düzgün konuşman gerekirdi! ....

    Bu arada tezkere diyince benim aklıma hep şu gelirdi:
    '...gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret....'
    ama artık gelme tezkere, gelme tezkere diyorum

  • sunay akın02.03.2003 - 22:06

    ....
    Beyaz adam
    özgürlük adına dev bir kadın heykeli dikti
    doğu denizinin kıyısına
    ve her gece
    altında dans ettiğimiz yıldızları
    bayrak diye tutsak etti
    bir bez parçasına

    Beyaz adam özgürlük gibi adaleti de
    bir kadın heykeliyle simgeledi
    ama elinde terazi tutan
    zavallı kadın
    gözleri bağlı olduğu için
    kendisine tecavüz edenin
    kim olduğunu
    göremedi...

    Sunay Akın (Beyaz adam/ Kaza Süsü)

  • nazım hikmet02.03.2003 - 22:01

    Açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ekmeğe doymak için
    ete doymak için
    kitaba doymak için
    hürriyete doymak için.

    Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
    yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
    yürüyor ayakları kan içinde.

    Açlık ordusu yürüyor
    adımları gök gürültüsü
    türküleri ateşten
    bayrağında umut
    umutların umudu bayrağında.

    Açlık ordusu yürüyor
    şehirleri omuzlarında taşıyıp
    daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
    fabrika bacalarını
    paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.

    Açlık ordusu yürüyor
    ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
    ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.

    Açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
    hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
    yürüyor ayakları kan içinde.

    9 Ağustos 1962

    Nazım Hikmet Ran


    Amarigan ordusu yürüyor
    yürüyor petrole doymak için
    ambargoya doymak için
    katletmeye doymak için
    sömürmeye doymak için.

    Yürüyor yeşili kırmızıya çevirerek
    yürüyor insanları yakıp canlı kalkanları yıkarak
    yürüyor kendisi metal soğukluğunda.

  • nazım hikmet02.03.2003 - 21:36

    Otobiyografi


    1902'de doğdum
    Doğduğum şehre dönmedim bir daha
    Geriye dönmeyi sevmem
    Üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
    On dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
    Kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    Ve on dördümden beri şairlik ederim.

    Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    Ben ayrılıkların
    Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    Ben hasretlerin

    Hapislerde de yattım büyük otellerde de
    Açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
    Otuzumda asılmamı istediler
    Kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    Verdiler de
    Otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
    Elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya

    Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'te
    961'de ziyaret ettiğim Anıtkabri kitaplarıdır

    Partimden koparmaya yeltendiler beni
    Sökmedi
    Yıkılan putların altında da ezilmedim
    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

    Sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
    Şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
    Aldattım kadınlarımı
    Konuşmadım arkasından dostlarımın

    İçtim ama akşamcı olmadım
    Hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

    Başkasının hesabına utandım yalan söyledim
    Yalan söyledim başkasını üzmemek için
    Ama durup dururken de yalan söyledim

    Bindim trene uçağa otomobile
    Çoğunluk binemiyor
    Operaya gittim
    Çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    Çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
    Camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    Ama kahve falıma baktırdığım oldu

    Yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak

    Kansere yakalanmadım daha
    Yakalanmam da şart değil
    Başbakan filan olacağım yok
    Meraklısı da değilim bu işin
    Bir de harbe girmedim
    Sığınaklara da inmedim gece yarıları
    Yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
    Ama sevdalandım altmışıma yakın
    Sözün kısası yoldaşlar
    Bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
    İnsanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    Başımdan neler geçer daha
    kim bilir.

    (11 Eylül 1961-Berlin)

    Nazım Hikmet Ran