Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • allah (c.c)31.05.2003 - 22:55

    Okulda 9.sınıflar karmasında kaleciydim cuma günü.. Perşembegünü oynadığımız hazırlık maçında doğru düzgün bir top bile kurtaramamıştım, takım arkadaşlarım yan gözle bakmaya başlamıştı bana.. Cuma günü öğle teneffüsü okul önünde oynadık maçı.. Ben dua ettim: 'Allahım beni bana güvenen arkadaşlarıma karşı utandırma' diye ve sürekli ağzımda 'kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım şefkatli ve merhametli Allah'ın adıyla' (eüzübillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim) vardı... Ve 1 gol yedim o da benim hatam değildi.. Allah'ım beni utandırmadı.. Biliyorum Allah var.. Ve benim yanımda...

    Yine ne yaptı bu çocuk diceksiniz haklısınız içimden geldi sadece kusura bakmayın)

  • ahmet kaya31.05.2003 - 15:41

    türküleri çok seviyorum lakin kişiliğini pek de takdir etmiyorumm...

  • ömer hayyam31.05.2003 - 15:39

    Yogrulurken camurum, sence de belliydi özüm,
    Ne günah isleyeceksem biliyordun onu tüm,
    Yargin olmazsa eger, isleyemez kimse sucu,
    Neden öyleyse kiyamette yakarsin a gözüm!

    görüyorsunuz ya.. İnsanın kafasını yiyip bitiren cevapsız sorular..

  • ömer hayyam31.05.2003 - 15:32

    Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle
    Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
    Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödersen sen
    Sen ile ben aramda ne fark kalır ki söyle

    bu şiir mesela.. Tanrı'nın var olduğunu söylüyor ama bir isyan var.. Bir karmaşık kafa..

  • ömer hayyam31.05.2003 - 15:30

    Yav hayam okumadığın ne belli, yaş sahibi kanadalı insan (yaş sahibi olmak bir iltifat galiba) Ömer Hayyam hiç de ayaş bir adam değildir.. Şarabı çok sever kendisi ama onu araştıranlar sanılanın aksine onun çok aklı başında sarhoş gezmeyen, dahi ve çağının entelektüeli bir insan olduğunu anlamışlardır.. Rubailerinde Hayyam'ın Allah'a inandığını anlayabiliriz lakin bir isyan vardır mısralarında bazen..

    Adil davranmadıktan sonra
    Hacı, hoca olmuşsun kaç para?
    Hırka, tesbih, post, seccade güzel
    Tanrı kanar mı bunlara?

    şimdi bu adam yobaz mı aydın mı?

    Okuyun kardeşim okuyun...Akıl yaşta değil başta (Kaynak: yaşlı Türk bilgeleri)

  • necip fazıl kısakürek31.05.2003 - 11:29

    o mavi gözlü bir devdi...

    yanlış yere mi yazdım? yoo

  • nazım hikmet29.05.2003 - 18:21

    ben bir insan
    ben TÜRK ŞAİRİ komünist Nazım Hikmet ben
    Tepeden tırnağa iman
    tepeden tırnağa kavga
    Hasret ve ümittetn ibaret Nazım Hikmet..

    Türklük nüfus kağıdığında değil yürektedir! .. Biz Türk derken ırk değil kültür birlği olan insanlar topluluğunu kastederiz! .. Ve Nazım Hikmet'i bu topluluktan saymamak olsa olsa CAHİLLİKtir! ..

  • necip fazıl kısakürek27.05.2003 - 22:22

    Necip Fazıl'ı ıskalama lüksü! ..

    Merakımı mazur görün. Bizim; toplum olarak, Necip Fazıl Kısakürek'i ıskalama lüksümüz olabilir mi? Özellikle de edebi kişiliğini, şiirlerini mesela görmezden gelmek, yok saymak nasıl bir aymazlıktır? Neymiş, Necip Fazıl belli bir dünya görüşünün 'malı'ymış. Hadi oradan Allah aşkına. Ne malından söz ediyorsunuz siz? Bir grubun, ya da belli ideoloji takipçilerinin bir sanatçıya sahip çıkması, onu onların malı yapmaz biiir. Hiçbir sanatçı kimsenin tekelinde, tapusunda bir 'mal' değildir ikiii.

    Nazım'a karşı olanlar da aynı noktadan hareket etmediler mi? Ne vatan hainliğini, ne devlet düşmanlığını bırakmadılar, yıllarca mahpus yatırdılar Nazım Hikmet'i de.

    Aslında kıyıcı bir toplumuz biz. Kıyıcı, kırıcı, parçalayıcı taraflarımız çok fazla maalesef. En çok da yaratıcı, üretici insanlarımıza hoyrat davranmakta pek mahiriz. Kendi payıma severek, saygı ve hayranlık duyarak okuyorum üstadın eserlerini. Hele de yan tarafa yazıp paylaşmak istediğim Kaldırımlar'da ne kadar çok bizden var, ne kadar çok sizden var anlaşılsın istiyorum. Ve böyle bir müthiş şair nasıl yok sayılmaya çalışılır, bir kez de kendinize sormanızı diliyorum. Büyük ozanın ölümünün 19. yılı anısına buyrun Kaldırımlar'a.

    KALDIRIMLAR
    Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında,

    Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum.

    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

    İn-cin uykuda bir tek iki yoldaş uyanık

    Biri benim biri de serseri kaldırımlar.

    İçimde damla damla bir korku birikiyor;

    Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,

    Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.

    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş insanların annesi,

    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

    Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi;

    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir insandır.

    Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta;

    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! ..

    Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta;

    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

    Ben gideyim, yol gitsin ben gideyim, yol gitsin;

    İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

    Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin;

    Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!

    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.

    Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim;

    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse başım taşlara boydan boya,

    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya.

    Ölse, kaldırımların bu kara sevdalı eşi.

    Üstad, Çile'nin önsözünde şöyle anlatır

    'Bahanesi tuhaf' şairlik
    'Şairliğim 12 yaşımda başladı. Bahanesi tuhaftır. Annem hastanedeydi. Ziyaretine gitmiştim... Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter... Bitişikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde... Haberi veren annem, bir an gözlerimin içini tarayıp

    '- Senin dedi, şair olmanı ne kadar isterdim! '

    Annemin bu dileği bana, içimde besleyip de 12 yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Gözlerim, hastane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgara karşı, içimden kararımı verdim;

    '- Şair olacağım! '

    Ve oldum. O gün bugün, şairliği küçük ve adi hissiliklerin üstünde gören, onu idrakin en ileri merhalesi sayan ben, bu küçük ve adi bahaneyi hiç unutmadım'

    Necip Fazıl, önce Bahriye Mektebi'ne kaydolur. Öğrenim gördüğü okul o yıl bir yıl daha uzatılınca okulunu terkederek Darülfünun'un Felsefe Bölümü'ne girer. Bu arada yazdığı şiirlerin bir bölümünü Yakup Kadri'ye götürür.1 Temmuz 1923 yılında, 'Kitabe' adlı şiirini yayımlayan Necip Fazıl'a ilk övgü, Ahmet Haşim'den gelir. 'Çocuk bu sesi nereden buldun sen? ' diye Necip Fazıl'a hitap eden Haşim, yakın gelecekte onun Türkiye'nin yetiştirdiği en ünlü şairlerinden biri olacağını öngörmüştür.

    Savaş Ay/Sabah Gazetesi/27.05.2003

  • beyrut kasabı21.05.2003 - 23:31

    Onun bunun çocuğu..

  • kardeş20.05.2003 - 21:49

    bu dünyada her şeyden öte.. Kardeş, anneden babadan ötedir! ..