yirmi beş yaşındasın ve bambaşkasın kimse sana denk değil şefkat yayıyor kokun güven veriyor sesin sen muhammed-ül emin' sin
işte kırk yaşındasın hira nur dağındasın cibril iniyor göklerden ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' ah! ' sın karanlık gecelerimize sabahsın sen nebiyullahsın sen habibullahsın sen rasulullahsın
niye incittilerki seni sultanım niye işkence yaptılarki sana ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar himayesiz kaldın diye mi kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin haremde namaz kılışın geliyor aklımıza başına pislikler saçılıyor başlar feda o mübarek başına
niye çıkardılar ki yurdundan seni himayesiz kaldın diye mi onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni seni yetim bulup barındıranı seni alemlere rahmet kılanı onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 'seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı sen, sen ' allah! ' diyordun allah azze ve celle semayı haşyet kaplıyordu sen ' allah! ' diyordun arş-ı âla titriyordu bedir' de ' allah! ' diyordun üç bin melek iniyordu alaca atlarda yüz yirmi beş bin sahabi: ' anam babam sana feda olsun ' diyordu
sultanım! ey medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili ey mekke mihrabında alemler hesabına ' allah! ' diyen sevgili bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik rabbinden bize ne getirdi isen amenna duyduk, itaat ettik
ya rasulallah sen hâlâ kırk yaşındasın ve hâlâ ümmetinin başındasın...
Dursun Ali Erzincanlının siirinden en sevdiğim satırlar.Ağlamamak ne mümkün.
40 yasindasin
yirmi beş yaşındasın
ve bambaşkasın
kimse sana denk değil
şefkat yayıyor kokun
güven veriyor sesin
sen muhammed-ül emin' sin
işte
kırk yaşındasın
hira nur dağındasın
cibril iniyor göklerden
ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' ah! ' sın
karanlık gecelerimize sabahsın
sen nebiyullahsın
sen habibullahsın
sen rasulullahsın
niye incittilerki seni sultanım
niye işkence yaptılarki sana
ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
himayesiz kaldın diye mi
kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
' amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin
haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
başına pislikler saçılıyor
başlar feda o mübarek başına
niye çıkardılar ki yurdundan seni
himayesiz kaldın diye mi
onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
seni yetim bulup barındıranı
seni alemlere rahmet kılanı
onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
'seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı
sen,
sen ' allah! ' diyordun
allah azze ve celle
semayı haşyet kaplıyordu
sen ' allah! ' diyordun
arş-ı âla titriyordu
bedir' de ' allah! ' diyordun
üç bin melek iniyordu alaca atlarda
yüz yirmi beş bin sahabi:
' anam babam sana feda olsun ' diyordu
sultanım!
ey medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili
ey mekke mihrabında alemler hesabına ' allah! ' diyen sevgili
bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
rabbinden bize ne getirdi isen amenna
duyduk, itaat ettik
ya rasulallah
sen hâlâ kırk yaşındasın
ve hâlâ ümmetinin başındasın...
Dursun Ali Erzincanlının siirinden en sevdiğim satırlar.Ağlamamak ne mümkün.
bir adam gelerek;
' ey allah' ın resûlü, ben seni seviyorum. ' dedi.
resûlullah;
' ne söylediğine dikkat et! '
diye cevap verdi. adam;
' vallahi ben seni seviyorum.'
deyip bunu üç kere tekrar etti. resûlullah bunun üzerine adama;
' eğer beni seviyorsan fakirlik için bir zırh hazırla. çünkü beni sevene fakirlik, hedefine koşan selden daha süratli gelir. ' ¹
¹ tirmizi, zühd, 36, (2351)