look into my eyes. you will see what you mean to me. hey gidi bryan adams, ne güzel derdin. robin hood filminin görüntüleriyle de kliplendirmişlerdi. kevin amcam gençkene, bryan amcam formundaykene...
Tanrıdan Diledim Bu Kadar Dilek: Bu şarkı ayrı kalmanın, birleşmemenin daha hayırlı olacağını düşünenlere, sevenlere, sevdiğini söyleyip reddedilenlere, sevilmemenin ucuz etiketini alnına yapıştıran aşk gazilerine gelsin efendim...
psikopat yetiştirmenin yasal hali, tek kuralın işkence olduğu bir garip zindan. yatılı okul, öğrenciler için, öğretmensiz bir yer bulduklarında, öğretmenler için de işkence edecek bir öğrenci bulduklarında cennete benzer.
kuyu ve sarkaç. kuyulu ve sarkaçlı bir hücrede yatardı adamın biri. edgar allan poe yazmış, ben de okumuşum bir zaman önce. benim kuyum poe'nun kuyusudur.
kırmızı, acı şili biberlerinin yakıcı soslarını kaliforniyalılara akıtmasından başka bir şey değildir. klibi güzeldi ama. 3 boyutlu animasyon tekniğiyle bezenmiş, bilgisayar oyunu tadında. ama bunların konumuzla alakası yok :)
mavi kazaklı, yakalandı. bence çıkışında başka bi amaç vardı. yakında kokusu çıkar. iki kişinin bildiği sır değildir. sonunu düşünen kahraman olamaz. racon kesmem kafa keserim...kurtlar vadisinden sonra normal düşünemez oldum. evet bu adam bişey için salındı ve geri alındı.
sago'ya şair derdim ben bir zamanlar. ama şimdi kolerayı susturamadığı için: siren mi yoksa müzik mi çalan irem bahçesinde kaçtı tren bak, doldurdum mürekkebimi kalemimle dağları soldurdum ben. gene de yetmez, okyanuslar benim. Rap'ime paha biçemez hiçbir nameci, öldürdün gülleri insanların hepsini böldürdün. diyorum...
look into my eyes. you will see what you mean to me.
hey gidi bryan adams, ne güzel derdin.
robin hood filminin görüntüleriyle de kliplendirmişlerdi.
kevin amcam gençkene,
bryan amcam formundaykene...
ben king salmoın denilince bunu hatırladım:
King Solomon Speare'di adının İncilcesi
Süleyman Kargı dosttur Türkçeye tercümesi
Hamlet için Horatio neyse öyleydi bana
Kıbrıs dolaylarından göçmüş anavatana
Yıkık bir sur üstüne büyük, cesur ve mağrur.
Saplanmış bayrak gibi, Ankara'da oturur.
Tanrıdan Diledim Bu Kadar Dilek: Bu şarkı ayrı kalmanın, birleşmemenin daha hayırlı olacağını düşünenlere, sevenlere, sevdiğini söyleyip reddedilenlere, sevilmemenin ucuz etiketini alnına yapıştıran aşk gazilerine gelsin efendim...
evet, bir de samara'nın kuyusu vardı değil mi? kuyudan televizyon ekranına doğru emekliyordu.
kuyu denilince sudan başka her şey geliyor aklıma...
grup vitaminin bir şarkısı vardı: yüzü ay parçası gibi saçlar simsiyah... derdi gökhan semiz. o geldi aklıma. gökhan rahmet istedi benden herhalde.
psikopat yetiştirmenin yasal hali, tek kuralın işkence olduğu bir garip zindan. yatılı okul, öğrenciler için, öğretmensiz bir yer bulduklarında, öğretmenler için de işkence edecek bir öğrenci bulduklarında cennete benzer.
kuyu ve sarkaç. kuyulu ve sarkaçlı bir hücrede yatardı adamın biri.
edgar allan poe yazmış, ben de okumuşum bir zaman önce. benim kuyum poe'nun kuyusudur.
kırmızı, acı şili biberlerinin yakıcı soslarını kaliforniyalılara akıtmasından başka bir şey değildir. klibi güzeldi ama. 3 boyutlu animasyon tekniğiyle bezenmiş, bilgisayar oyunu tadında. ama bunların konumuzla alakası yok :)
mavi kazaklı, yakalandı. bence çıkışında başka bi amaç vardı. yakında kokusu çıkar. iki kişinin bildiği sır değildir. sonunu düşünen kahraman olamaz. racon kesmem kafa keserim...kurtlar vadisinden sonra normal düşünemez oldum. evet bu adam bişey için salındı ve geri alındı.
sago'ya şair derdim ben bir zamanlar. ama şimdi kolerayı susturamadığı için:
siren mi yoksa müzik mi çalan irem bahçesinde kaçtı tren bak, doldurdum mürekkebimi kalemimle dağları soldurdum ben.
gene de yetmez, okyanuslar benim.
Rap'ime paha biçemez hiçbir nameci,
öldürdün gülleri insanların hepsini böldürdün.
diyorum...