Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • başörtüsü22.07.2006 - 19:26

    Kur'anı Kerimde açıkça FARZ kılınmıştır ancak son zamanlarda bazı müslimanım diyen genç kızlarda BAŞI KAPALI-KIÇI AÇIK modası başladı. Saçından başka nerdeyse vücudunun her kıvrımı meydanda, ayıptır, terbiyesizliktir, edebsizliğin daniskasıdır. Başörtüsünü takıyorsanız edebinizle takın, böyle yapıpta maskara şaklaban durumuna düşmeyin. Allah akıl fikir versin.
    Bu arada çok mühim ince bir hususta;
    dinimizde amel(iş) imandan olmadığından dolayı başörtüsü takmayan bayan 'Allah'ın emri olduğuna inanıyorum ama şu sebeplerden takmıyorum' dese günaha girer ama imanı vardır, dinden çıkmaz. Ancaaaak ömrü boyunca başını kapatan bir müslüman kadın az bir saçı görününce 'Aman canım ne olacak, o kadarın da günahı olmaz' derse İMANI GİDER. (Bu konu kitaplarda uzunca anlatılmıştır) Fevkalade ince mes'eleyi arz ediyorum.

  • fıkıh22.07.2006 - 18:59

    Sebilürreşad Mecmuası’nın 18 Safer 1924 tarihli ve 618 numaralı sayısında, “Yeni Kur’an Tercümesi” başlıklı yazıda, özetle şöyle anlatılıyor:
    Kur’an-ı kerimi tercüme etmek, basıp yaymak bir müddetten beri moda oldu. Ne gariptir ki, ilk defa bu işe teşebbüs eden, Zeki Megamizisminde, Arap asıllı bir Hristiyandır.
    Daha sonra Cihan Kütüphanesi (yayınevi) sahibi Ermeni Mihran Efendiacele olarak, diğer bir tercümenin basımına başladı ve az zamanda sona erdirerek, “Türkçe Kur’an” ismiyle yayınladı.
    Asırlardır, bütün ömürlerini dini yaymakla geçiren, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan İslâm âlimlerinin, Kur’an-ı kerimin tercümesini, meallerini hazırlamayıp da, gayri müslimlerin böyle bir çalışma yapması, düşündürücü olsa gerekdir... Tercüme ve meal, gerçekten dine faydalı olsaydı, İslâm büyükleri bu faaliyeti gayri müslimlere bırakırlar mıydı?
    Hristiyan yayımcılar tarafından başlatılan Kur’an tercümesi kampanyaları, şiddetli tenkitlere mâruz kalmıştır. Kur’an-ı kerim tercüme ve meallerinin yayılması karşısında, Diyanet İşleri Başkanlığı da hareketsiz kalmamış, Müslüman halkı uyandırmak maksadıyla o tarihte bir beyanname yayımlamıştır. Bu beyanname özetle şöyleydi:
    1- Kur’an tercümesi furyası, İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra başlamış zararlı bir faaliyettir.
    2- İkinci Meşrutiyet’ten önce devlet, dini yayınları kontrol altında tutuyor ve ulu orta, yalan-yanlış tercüme ve tefsirlerin neşrine asla müsaade etmiyordu.
    3- Meşrutiyet’ten sonra, basın hürriyetinden istifade eden birtakım art niyetli kimseler, gayri müslimler, sinsi gayelerine uygun Kur’an tercümeleri neşrine başlamışlardır.
    4- Türkçe Kur’an demek, küfür sözüdür. Kur’an-ı kerim İlâhidir. Kur’an’ın tercümesi olmaz.
    5- Kur’an tercümeleri vasıtasıyla, İslâm dünyasında bir reform hareketi başlatmak istemişler ve muvaffak da olmuşlardır.
    6- İslâmiyeti halka ve gençlere Kur’an tercüme ve mealleri ile öğretmeye çalışmak, son derece yanlış ve zararlı bir metoddur. İslâmiyet, Kur’an tercümesinden değil, islam âlimlerinin, halk için yazdıkları akaid, fıkıh, ahlâk (ilmihâl) kitaplarından öğrenilir. Kişinin kendi anladığı, kendi düşüncesi din olmaz.
    Anadolu’muzun yetiştirdiği büyük âlimlerden İmam-ı Birgivîhazretleri, bu konu ile ilgili olarak şu hadis-i şerifleri bildirmektedir: “Bir kimse, Allahın kitabını kendi fikri, görüşü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmiş bulunsa, açıklaması doğru olsa bile hata etmiş olur.” “Kim ki, Kur’an-ı kerimi kendi kafasına göre açıklarsa, cehennemdeki yerine hazırlansın.”
    Son devrin büyük din âlimlerinden Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Mes’eletü Tercümeti’l-Kur’an adlı eserinde, Kur’an tercümesi modasının arkasındaki gizli ve sinsi emelleri ve dinimizi içten yıkma plânlarını açıklamaktadır. Bu kitap Bedir Yayınevi tarafından basılmıştır.
    Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Asırlardır din, meallerden, Kur’an tercümelerinden değil, fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Dinimizi doğru olarak öğrenebilmek için, bu sağlam yolu devam ettirmemiz, çıkmaz yollara sapmamamız şarttır. Çıkmaz yollara sapan, kurda kuşa yem olmaya mahkûmdur! ÖNCE FIKIH ÖĞRENMEK, YANİ İLMİHAL KİTABI OKUYARAK AMEL ETMEK ŞART VE LAZIMDIR.

  • Kuran Kursu22.07.2006 - 18:56

    Kimilerinin çeşitli bahanelerle karşı çıktığı ve TARİHİ KAYNAKLARDA ASLI OLMAYAN falakanın olduğu söylenen ama hiç alakası olmayan (kendini bilmez birkaç hoca müsvettesinin yapması bunun aksini göstermez) , Müslüman evlatlarının mutlaka okul öncesi veya yaz tatilinde gitmesi gereken Kur'anı Kerim öğreten kurslardır. Çocukların beynini yıkıyor demek de yersizdir. Lakin okul sonrası iş hayatının getirdiği zaman problemi ve stres, onun yanında zihnin devamlı meşgul olması sebebiyle rahat öğrenilmesi zordur.

  • kıyamet19.07.2006 - 22:23

    Özellikle medyada yok 1-2 sene sonra yok 2012 de gibi görüşlere ve Nostradamus denen (güya (!)) kahine dayanılarak çok yakın olduğu yazılıp çiziliyor.
    Biz müslümanız, bizim için dini mesele içine giren bir konuda TEK KAYNAK İslam Alimlerinin bildirdikleridir. En büyüklerinden olan İmamı Rabbani Hazretleri '(Hicri) 1000 yıldan sonra kopacaktır.' buurmuşlardır. Kıymetli zatı 1600 lü yıllarda yaşadığından 2600 senesinden önce kıyamet kopma ihtimali yoktur.
    Fakat şunu da unutmamak gerekir ki; kendisine kıyametin ne zaman kopacağını soran birine Peygamberimiz Aleyhisselam 'Kişinin kıyameti ölümüdür' buyurmuşlardır. O halde ölüme hazırlıklı olmak gerek, gerisi boş. Ne buyurmuşlar: HAYAT BİR HAYALDİR.

  • diyalogcu19.07.2006 - 00:30

    Misyoner Uşağı

  • Saadet-i Ebediye19.07.2006 - 00:22

    Tamamı Ehli Sünnet Alimlerinin kitaplarından toplanmış, 1000 den fazla kaynak kitap okunarak toplam 40 yılda hazırlanan çok kıymetli bir eser. Tüm müslüman kardeşlerimin başucu kitabı olması gereken muazzam bir derya. Din düşmanlarının zararlarından ve din kisvesi altında çalışan sözümona din adamı geçinen kişilerin propagandalarından korunmak için sığınılacak yegâne liman. Herkesin okuyabilmesi için fiyatı çok uygun tutuluyor. sipariş için: www.hakikatkitabevi.com Tel: (0 212) 523 45 56 - 532 58 43

  • risale-i nur18.07.2006 - 14:45

    Said Nursi'nin çoğu kendisi hapiste iken talebeleri tarafından yazılan kitaplara verilen addır.

  • nurcular18.07.2006 - 14:41

    Kendisi hapiste iken çoğu talebeleri tarafından yazılan RİSALEİ NUR denilen kitapların müfessiri diye tanıtılan SAİD NURSİ'nin yolunda gidenlere verilen addır. Bediüzzaman lakabını da kendi talebeleri takmıştır.

  • nihat hatipoğlu18.07.2006 - 14:36

    Doğuştan hitabet sanatına vakıf, ancak zaman zaman İslamiyetin bildirdiklerine kendi aklını ve düşüncelerini katan bir zattır. Konuşmaları duygusal kimselerin kalblerine tesir ettiğinden sözlerine dikkat ederk dinlemek gerekir.

  • mürşid18.07.2006 - 14:30

    İrşad eden (yetiştiren) demektir. Türkçede bir nevi ÖĞRETMEN manasındadır. Daha çok dini eğitim veren HOCA anlamında kullanılır. Hakikisi ve bolca sahtesi bulunur. Ayırt etmek için dua lazım, gözler ve kalp aldanır çünkü.