insan en unutkan varlık.yaratılışını ve sebebini unutan.kendini unutup yaratanı unutmaya yeltenen.görevli gelip görev bilincinden uzaklaşan.gelirken eşrefi mahlukat iken giderken nasıl gideceğine kendi karar veren ve buna inanan.esfeli safilin insanın en aşağı gelmiş hali..görüntüde insan.insanlığımızı koruyabilme duasıyla her daim...
mutlak ateist diye bir şey asla olmadı ve omayacak.....kendilerine itiraf ettikleri ama başkalarına söylemeğe çekindikleri ilahları BENLERİDİR onların.yalancı ve günahkar alınlarını kendilerine yöneltmiştir onlar.benleri o kadar güçlüki YARADANI bile inkar etme cesaretinde bulunabiliyorlar(cesaretleri cahilliklerindendir onların) kur'an bu topluluğu muhatap olarak görmüyor.asıl acziyet yaradanı tanımamaktır.anlını yaradan için yere koyabilenlere ne mutlu.hakkın ve batılın gün gibi ortaya çıkacağı ana and olsun.....
dünya deyince kocaman harfler canlanır kafamızda.gelecek.....hayaller....iş......eş... çocuk....kariyer....falan filan...koparız bunlar arasında gerçekte olması gereken dünya tasavvurundan....insanın beyni inandığı şeylerle şekillenir ve eğer bu GERÇEKTEN uzak olursa dünya o zaman ulaşılmaz ve mükemmel olur gözünde....en güzeli elde etmek için yarışır her daim insan...bu gün bu yüzdendir dünya denen bu geçici mekandaki çatışma ve bunlardan doğan katliamlar.....uzak olsun dünya benden.....
resul ve nebi......en zor görev.......peygamberler içinde en büyük görev ahir zaman peygamberi olmak.......bilincin şuurun zirvelerde olması demek.....seçilmiş ve övülmüş ve yine seçilip kemale erdirilecek bir dini anlatma aktarma görevi.....ve bunun yaşayan hali olmak...acı bir gerçek şekillenir gözümde emanetlere sahip çıkamadık ama kutlama deyince hepimiz ateşleniriz kimse bizi tutamaz.kur'an ve sünnet deyince insanlar suspus olurlar ama resulun doğum kutlamaları deyince dinden yaşantıda uzak nice insan öncü kesilir acaba resul bu hali görse bizlere ne derdi...benim başım yerde earkadaş kaldıramadık başımızın üzerinde tutacağımız emanetleri......resul her insanın yaşayacağını tattı.çünkü oda bizim gibi insan.......o yaşanmak ve yaşatılmak için gönderildi....sadece anılmak için değil.......
zulume sessiz kalan çoğunluk olarak zulmu alkışlıyoruz.dilsiz şeytanları bilirmisiniz.insan asla kendine bu sıfatı yakıştıramıyor dimi....bizim yakıştırmamıza gerek yok her haklı çıkan sesimizede çıkaramadığımaz sözümüzede kanaat notu veriliyor nede olsa......acı ama gerçek yığınlar gibi bekliyoruz çoğu zaman....şunu unutmayalım ne zulumden nede zulmü alkışlayan çoğunluktan bizi kurtaracak kimse gelmicek çözüm bizde..bireylerde........
tasavvuf.tuhaf bir kavram. dinin adı ALLAH tarafından seçilmiş ve kemale erdirilmiş İSLAM.ne gerek var böyle kafa karıştırmaya..tasavvuf kurucularından ibni arabinin söylediklerini okuduktan sonra tüylerim ürperdi.sadece bir kitap ibrahim sarmış tasavvuf ve islam...
zaman..... an........akıp gitmek tabiri bütünleşmiş birbirinin parçası olmuş.akan su yakalanmıyor ama su hala akmakta...yani hiç birşey için geç değil.EN ÖNEMLİ ŞEYİN PARÇASI OLUP AKMAK İÇİN.hayatı değerli kılan en önemli şeyle birlikte anılmak....hiç namaz kılmayıpta hemen oracıkta iman edip savaşa giden müslümünları takip ederek vuslata ulaşan sahabe zamanı iyi değerlendirenlere iyi bir örnek gibi geliyor bana............
hayat...yaşam.... yaşamak.... okyonusta bir saman çöpü gibidir insan hayatın içinde.ama neresinden bakarsan bak sınırları vardır okyonusunda sonsuz bir dehliz değildir hayat.çeker sürükler doğru ama bende kendime bir yer bir liman bulabilirim kendi gücümde her nekadar bir saman çöpü olsamda bende varım bu okyonusta.hayat bir armağan,hayat değer demek.bana verilen değer.ya yok olsaydım..................
beni var edeni anlatmak sevmekten ve ondan korkmaktan geçer.ALLAH deyip kalbe bakmak lazım ürpertiyi kaç kere duyabiliyoruz.ALLAH deyip hayatımıza hatta bir günümüze bakmak gerek! nekadarında ALLAH'ı kendi isteyip belirlediğimiz gibi değilde ONUN istediği gibi geçiriyoruz.adanmış hayatlar gelir aklıma ALLAH deyince.korku gelir aklıma ama temelinde sevgi olan.sevdiğinin sevgisini kaybetme korkusu.......allah deyince elimdeki tüm varlığım gelir aklıma veanlarımki elimde hiçbir şey yok benim olan..........ödünç aldıklarım ve bana sunulanlar var.....zaten ONUN olanı ona sunmak......yapamadığımız şeyler gelir önüme ve susarım.........rahmeti hisseder ve anlımı koyarım yere.......ben acizim acziyetimi yeniden farkeder ve bana sunulan kapıya yönelirim...... tevbe.......ben ins.......unutkan.......şükürler olsun hatırlatıcıya......muiz ve muzil olan O.......çekip çıkaran beni zillete düştüğümde...............ALLAH'ı bilmek için önce insan kendini bimeli.idrak etmeli aslında neye muhtaç olduğunu. sudan ekmekten daha önemli neye ihtiyacı olduğunu....
insan en unutkan varlık.yaratılışını ve sebebini unutan.kendini unutup yaratanı unutmaya yeltenen.görevli gelip görev bilincinden uzaklaşan.gelirken eşrefi mahlukat iken giderken nasıl gideceğine kendi karar veren ve buna inanan.esfeli safilin insanın en aşağı gelmiş hali..görüntüde insan.insanlığımızı koruyabilme duasıyla her daim...
mutlak ateist diye bir şey asla olmadı ve omayacak.....kendilerine itiraf ettikleri ama başkalarına söylemeğe çekindikleri ilahları BENLERİDİR onların.yalancı ve günahkar alınlarını kendilerine yöneltmiştir onlar.benleri o kadar güçlüki YARADANI bile inkar etme cesaretinde bulunabiliyorlar(cesaretleri cahilliklerindendir onların) kur'an bu topluluğu muhatap olarak görmüyor.asıl acziyet yaradanı tanımamaktır.anlını yaradan için yere koyabilenlere ne mutlu.hakkın ve batılın gün gibi ortaya çıkacağı ana and olsun.....
dünya deyince kocaman harfler canlanır kafamızda.gelecek.....hayaller....iş......eş... çocuk....kariyer....falan filan...koparız bunlar arasında gerçekte olması gereken dünya tasavvurundan....insanın beyni inandığı şeylerle şekillenir ve eğer bu GERÇEKTEN uzak olursa dünya o zaman ulaşılmaz ve mükemmel olur gözünde....en güzeli elde etmek için yarışır her daim insan...bu gün bu yüzdendir dünya denen bu geçici mekandaki çatışma ve bunlardan doğan katliamlar.....uzak olsun dünya benden.....
resul ve nebi......en zor görev.......peygamberler içinde en büyük görev ahir zaman peygamberi olmak.......bilincin şuurun zirvelerde olması demek.....seçilmiş ve övülmüş ve yine seçilip kemale erdirilecek bir dini anlatma aktarma görevi.....ve bunun yaşayan hali olmak...acı bir gerçek şekillenir gözümde emanetlere sahip çıkamadık ama kutlama deyince hepimiz ateşleniriz kimse bizi tutamaz.kur'an ve sünnet deyince insanlar suspus olurlar ama resulun doğum kutlamaları deyince dinden yaşantıda uzak nice insan öncü kesilir acaba resul bu hali görse bizlere ne derdi...benim başım yerde earkadaş kaldıramadık başımızın üzerinde tutacağımız emanetleri......resul her insanın yaşayacağını tattı.çünkü oda bizim gibi insan.......o yaşanmak ve yaşatılmak için gönderildi....sadece anılmak için değil.......
zulume sessiz kalan çoğunluk olarak zulmu alkışlıyoruz.dilsiz şeytanları bilirmisiniz.insan asla kendine bu sıfatı yakıştıramıyor dimi....bizim yakıştırmamıza gerek yok her haklı çıkan sesimizede çıkaramadığımaz sözümüzede kanaat notu veriliyor nede olsa......acı ama gerçek yığınlar gibi bekliyoruz çoğu zaman....şunu unutmayalım ne zulumden nede zulmü alkışlayan çoğunluktan bizi kurtaracak kimse gelmicek çözüm bizde..bireylerde........
tasavvuf.tuhaf bir kavram. dinin adı ALLAH tarafından seçilmiş ve kemale erdirilmiş İSLAM.ne gerek var böyle kafa karıştırmaya..tasavvuf kurucularından ibni arabinin söylediklerini okuduktan sonra tüylerim ürperdi.sadece bir kitap ibrahim sarmış tasavvuf ve islam...
zaman..... an........akıp gitmek tabiri bütünleşmiş birbirinin parçası olmuş.akan su yakalanmıyor ama su hala akmakta...yani hiç birşey için geç değil.EN ÖNEMLİ ŞEYİN PARÇASI OLUP AKMAK İÇİN.hayatı değerli kılan en önemli şeyle birlikte anılmak....hiç namaz kılmayıpta hemen oracıkta iman edip savaşa giden müslümünları takip ederek vuslata ulaşan sahabe zamanı iyi değerlendirenlere iyi bir örnek gibi geliyor bana............
yokluk içinde var olmak..............
varlığından haberdar olmak......................
haberine,bilgine sahip çıkmak........................
hayatım..........................
ölümüm.........................
dirilişim..........................
nice 3 şeyin ardındakini bilmek,görmek,inanmak.......................
hayat...yaşam.... yaşamak....
okyonusta bir saman çöpü gibidir insan hayatın içinde.ama neresinden bakarsan bak sınırları vardır okyonusunda sonsuz bir dehliz değildir hayat.çeker sürükler doğru ama bende kendime bir yer bir liman bulabilirim kendi gücümde her nekadar bir saman çöpü olsamda bende varım bu okyonusta.hayat bir armağan,hayat değer demek.bana verilen değer.ya yok olsaydım..................
beni var edeni anlatmak sevmekten ve ondan korkmaktan geçer.ALLAH deyip kalbe bakmak lazım ürpertiyi kaç kere duyabiliyoruz.ALLAH deyip hayatımıza hatta bir günümüze bakmak gerek! nekadarında ALLAH'ı kendi isteyip belirlediğimiz gibi değilde ONUN istediği gibi geçiriyoruz.adanmış hayatlar gelir aklıma ALLAH deyince.korku gelir aklıma ama temelinde sevgi olan.sevdiğinin sevgisini kaybetme korkusu.......allah deyince elimdeki tüm varlığım gelir aklıma veanlarımki elimde hiçbir şey yok benim olan..........ödünç aldıklarım ve bana sunulanlar var.....zaten ONUN olanı ona sunmak......yapamadığımız şeyler gelir önüme ve susarım.........rahmeti hisseder ve anlımı koyarım yere.......ben acizim acziyetimi yeniden farkeder ve bana sunulan kapıya yönelirim...... tevbe.......ben ins.......unutkan.......şükürler olsun hatırlatıcıya......muiz ve muzil olan O.......çekip çıkaran beni zillete düştüğümde...............ALLAH'ı bilmek için önce insan kendini bimeli.idrak etmeli aslında neye muhtaç olduğunu. sudan ekmekten daha önemli neye ihtiyacı olduğunu....