'...Mozart bu türden bir yüceltme sürecinin en önemli temsilcilerinden biridir...Mozart'ın durumunda müziğe dönüştürülmüş fantezi seli kendiliğindenliğini neredeyse hiç yitirmiyordu...Uyuyan biri nasıl düş görüyorsa,o da durmaksızın müziksel buluşlar yapıyordu...Hatta bazılarının söylediğine göre diğer insanlarla birlikteyken zaman zaman,içinde oluşmaya başlayan bir müzik parçasına gizlice kulak kabartırdı...Ardından bir anda özür dileyerek dışarı çıkar,bir süre sonra da keyfi yerinde geri dönerdi; bu süre içinde,bizim deyimimizle,eserlerinden birini [bestelemiş olurdu]...
Buna benzer durumlarda bir eserin adeta kendiliğinden besteleniyor olmasının nedeni fantezi selinin kullanılan enstrümanın kapasitesine ve ses tonuna veya geleneksel müzik biçimlerine ilişkin ustalık bilgisiyle birleşmesi değildir yalnızca; burada her ikisinin,yani bilgi ve fantezi selinin,çok yüksek bir gelişim düzeyine erişmiş ve olağanüstü duyarlı bir sanat vicdanıyla içsel bir birliktelik içinde olması söz konusudur...Mozart'ın eserlerinde kusursuzluk olarak duyumsadığımız şey,hem yaratıcı imgeleminin zenginliğinden,hem kullandığı müzik aletine ilişkin geniş bir bilgi birikimine sahip oluşundan,hem de müzik vicdanının kendiliğindenliğinden kaynaklanır...Müzik imgeleminden kaynaklanan yenilikleri ne denli büyük olursa olsun,Mozart tek bir yanlış tuşa basmamıştır...O -çalıştığı sosyal kanonun çerçevesi içindeki- hangi sessel biçimlerin yazdığı müziğin içsel yasalarına uyduğunu,hangilerini kullanmaması gerektiğini adeta eliyle koymuş gibi biliyordu...'
'Kwaidan' (1964)
Masaki Kobayashi
Durgunluğun paslandırdığı yürekler
Belalı da olsa bir değişiklik özlüyor...
Hor görüp başından attığını
Yok olunca yeniden bulmak istiyor insan...
Bugün en çok sevdiğimiz şey dönüp dolaşıp
En az sevdiğimiz şey oluyor yarın...
Kleopatra
Gerçekten seviyorsan beni,
Söyle ne kadar seviyorsun,ne kadar?
Antonius
Sevgide ölçü mü aranır?
Dilencilerin olsun öyle sevgi...
kaplumkurbağa...
'American Graffiti' (1973)
George Lucas
(orta halli bir film...)
'...Mozart bu türden bir yüceltme sürecinin en önemli temsilcilerinden biridir...Mozart'ın durumunda müziğe dönüştürülmüş fantezi seli kendiliğindenliğini neredeyse hiç yitirmiyordu...Uyuyan biri nasıl düş görüyorsa,o da durmaksızın müziksel buluşlar yapıyordu...Hatta bazılarının söylediğine göre diğer insanlarla birlikteyken zaman zaman,içinde oluşmaya başlayan bir müzik parçasına gizlice kulak kabartırdı...Ardından bir anda özür dileyerek dışarı çıkar,bir süre sonra da keyfi yerinde geri dönerdi; bu süre içinde,bizim deyimimizle,eserlerinden birini [bestelemiş olurdu]...
Buna benzer durumlarda bir eserin adeta kendiliğinden besteleniyor olmasının nedeni fantezi selinin kullanılan enstrümanın kapasitesine ve ses tonuna veya geleneksel müzik biçimlerine ilişkin ustalık bilgisiyle birleşmesi değildir yalnızca; burada her ikisinin,yani bilgi ve fantezi selinin,çok yüksek bir gelişim düzeyine erişmiş ve olağanüstü duyarlı bir sanat vicdanıyla içsel bir birliktelik içinde olması söz konusudur...Mozart'ın eserlerinde kusursuzluk olarak duyumsadığımız şey,hem yaratıcı imgeleminin zenginliğinden,hem kullandığı müzik aletine ilişkin geniş bir bilgi birikimine sahip oluşundan,hem de müzik vicdanının kendiliğindenliğinden kaynaklanır...Müzik imgeleminden kaynaklanan yenilikleri ne denli büyük olursa olsun,Mozart tek bir yanlış tuşa basmamıştır...O -çalıştığı sosyal kanonun çerçevesi içindeki- hangi sessel biçimlerin yazdığı müziğin içsel yasalarına uyduğunu,hangilerini kullanmaması gerektiğini adeta eliyle koymuş gibi biliyordu...'
elvira...
eski bir ciklet ismi...
paradoks...