Saatlerdir ilerliyoruz. Radyoda cızırtılı bir Aşık Veysel türküsü.. Köyler geçiyoruz, küçük mezralar... Bazen soluk bir ışığın altındaki banklarda uyuklayan kasabalardan aşıyoruz. Dışarıdan bakıldığında hepsi aynı. Eskimeye yüz tutmuş taş binalar, kimi zaman asfalt kimi zaman toprak yollar, yağmursuz geçen onca mevsim ve en nihayetinde tüm bunların toplamından ibaret kocaman ve alabildiğine uzun bir bozkır yalnızlığı...
Saatlerdir ilerliyoruz. Radyoda cızırtılı bir Aşık Veysel türküsü.. Köyler geçiyoruz, küçük mezralar... Bazen soluk bir ışığın altındaki banklarda uyuklayan kasabalardan aşıyoruz. Dışarıdan bakıldığında hepsi aynı. Eskimeye yüz tutmuş taş binalar, kimi zaman asfalt kimi zaman toprak yollar, yağmursuz geçen onca mevsim ve en nihayetinde tüm bunların toplamından ibaret kocaman ve alabildiğine uzun bir bozkır yalnızlığı...
"İrin" hanım nasıllar acaba...
Yedi tepeli şehrin kadını, ne bahar ne yazları seninle giyindim.
hello darkness my old friend
Naftalinleyim de güvelenmesin.
hayat sadece ölüme giden yolda bir rüyadır.
aşilin topuğuna ok atasım var.
Kapanmış yollarım kış...
Azığım zehir, bineğim gamdır.
Yaram yarimdir, yarim yaramdır...
...
Ha bu dünyada işin ne
...